Türkiye, Karadeniz'e kıyısı olan Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna'nın katılımıyla bu denizde yaşayan yunus popülasyonlarını belirleyecek.
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı'nın (TÜDAV) da destek verdiği, kısa adı ACCOBAMS olan Deniz Memelilerinin Korunmasına Dair Anlaşma'nın tüm Akdeniz'deki deniz memelilerinin dağılımı ve miktarını ortaya koymayı hedefleyen projesi ardından, bu yıl da Karadeniz'de çalışma yapılacak. Saha çalışmaları önümüzdeki yaz mevsiminde başlayacak.
Çalışmalar iki uçakla Türkiye, Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna karasuları ve ekonomik münhasır bölgelerinde yapılacak. 'CeNoBS' adı verilen projenin Karadeniz'de yaşayan deniz memelilerinin dağılımı ve miktarı hakkında geniş ölçekte yapılacak ilk çalışma olması açısından önemli olduğu belirtildi. Proje sonuçları ise, bölgesel düzeyde yunusların miktarlarını ve korunma durumlarını anlamak için temel verileri sağlayacak. İki yıllık projeyi Türkiye adına TÜDAV ve KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi sürdürecek. Projede ayrıca yunusların balıkçılık sırasında tesadüfi ağa yakalanmaları ve deniz gürültüsü hakkında da veri toplanacak. Yaklaşık 500 bin euro tutarındaki projenin finansmanını Avrupa Birliği'nin Çevre Genel Müdürlüğü üstlenecek.
TÜDAV Genel Kurul Üyesi ve İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç.Dr. Ayhan Dede, deniz memelilerinin popülasyon büyüklükleri hakkında yapılacak çalışmaların, yunusların 1 günde kat edebildikleri mesafe göz önüne alındığında oldukça zor olduğunu belirterek, Geniş katılımlı böyle proje daha önce Karadeniz'de hiç yapılamadı. Her ne kadar Karadeniz'de üç yunus türünün popülasyonlarının miktarı kesin olarak bilinmese de, çalışmalara göre 'Afalina' türü için için birkaç bin, 'Mutur' için birkaç bin ile on binler, 'Tırtak' için ise birkaç on bin rakamları telaffuz edilmektedir. Bu proje ile gerçek bilimsel rakamlara ulaşabileceğiz dedi.
KARADENİZ YUNUSLARI BİRÇOK NEDENLE TEHDİT ALTINDA
İÜ Su Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi ve aynı zamanda TÜDAV Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Arda Tonay da Türkiye denizlerindeki yunus avcılığının 1983'te yasaklandığını hatırlatırken şöyle konuştu
Sadece 1970-83 yılları arasında Türkiye'de 25 bin 678 ton yunus avlanmıştır. 20'nci yüzyılda Karadeniz'de 4-5 milyon adet avlandığı tahmin edilmektedir. Bu yok edici aşırı avcılık nedeni ile yunus popülasyonları aşırı derece tahrip edilmiş ve nesli tehlike altına girmiştir. Ancak, Karadeniz yunusları birçok nedenle halen tehdit altındadır. Bu tehditlerin başında tesadüfi ağa yakalanma gelmektedir. Özellikle dip uzatma ağları ile yapılan avcılık nedeniyle her yıl yaklaşık 3 bin 'Mutur' ve 'Afalina' türü yunusun tesadüfi ağa yakalanarak öldüğü tahmin edilmekte, 2003-16 yılları arasında sadece Batı Karadeniz'de bin 243 ölü ve canlı yunusun karaya vurduğu tespit edilmiştir. Kirlilik, aşırı balıkçılık nedeniyle besin yetersizliği ve salgın hastalıklar nedeniyle kitlesel ölümler ise diğer tehdit unsurlarıdır.
ACCOBAMS Bilimsel Komite Başkan Yardımcısı, TÜDAV Genel Kurul Üyesi ve İÜ Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Ayaka A. Öztürk ise, azalan balık stoklarından dolayı yunus ve balıkçılar arasındaki etkileşimin artması sonucu yunusların görünürlüğünün de arttığını söyledi. Öztürk, Yunus türlerinin avlanması 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu'na göre yasaktır. Türkiye, Barcelona, Bern, CITES ve ACCOBAMS gibi uluslararası sözleşmelere taraf olmuş. Bu anlaşmalara göre Mutur ve Afalina yunus türleri 'Kesinlikle korunan türler' olarak tanımlanmış, 'Tırtak' türü ise hassas noktada kabul edilerek Karadeniz popülasyonları IUCN kırmızı listesinde yer almaktadırlar. Yani hiçbir koşulda yunusların avlanmasının önünün açılması yasal ve bilimsel olarak mümkün değildir. Ancak ekosistemin bütün parçalarını koruyarak biyo-çeşitliliği koruyabiliriz dedi.
YUNUS AVI AÇIKLAMALARI
Bu arada TÜDAV tarafından yapılan açıklamada son yıllarda özellikle Karadeniz'deki balıkçılık kooperatifleri ve bazı akademik kurum üyelerinin, uzmanlık alanları olmamasına rağmen, balık popülasyonlarını azalttığı iddiasıyla birlikte dile getirdiği yunusların çok arttığı ve toplu avlanması gerekliliğine dair söylemlerinin bilimsel temeli olmadığı belirtildi.
Açıklamada, Bunlar söyleyenlerin dahil oldukları kurumlar açısından da talihsiz açıklamalardır. Yunuslar balık değil, bizler gibi memeli oldukları için balıklar gibi binlerce yumurta bırakarak üremezler. Dolayısıyla yunusların denizlerimizde anormal artmaları mümkün değildir. Balıkların sonunu getiren ve balıkçıya asıl zarar veren; aşırı avlanma, hatalı balıkçılık politikaları ve kirlilik iken cezayı yunusa kesmeye çalışmak en hafif tabiriyle 'cambaza bak' oyunudur. 40 metrelik bir gırgır teknesi günde en az 4-6 ton hamsi avlarken, yunusun midesindeki balığa göz dikmek akla ve sağduyuya aykırıdır. Özellikle de Türkiye'de avlanan 150 bin ton hamsinin yarısının balık unu fabrikalarına gittiği biliniyorken denildi.
Açıklamada ayrıca, bu konuda bilim insanlarının bilim etiğine uygun olarak kendi uzmanlık alanları ile ilgili, balıkçılık kooperatifi başkanlarının aşırı avcılık, av yasaklarına uyulmaması, üreme boyuna gelmemiş yavru balık avcılığı ve kirlilik gibi konular üzerine açıklamalar yapmaları gerektiğine vurgu yapıldı.
Son Dakika › Güncel › İstanbul Karadeniz'deki Yunus Varlığı 2 Uçaktan Sayılacak - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?