Orhan Aysezen - İnsan Hakları İzleme Teşkilatı (Human Rights Watch) Mısırlı yetkililerin bir yıl önceki Rabia Meydanı katliamında 1000'den fazla can kaybı olacağını önceden tahmin ettiklerini iddia etti. Rabia olaylarının bir insanlık suçu olduğunu belirten Teşkilat, Mısır'a silah satışlarının askıya alınmasını istedi. Konuya ilişkin raporda, helikopterliler dâhil "sniper'ler ve güvenlik güçlerinin Mursi yanlılarını kafalarından, boyunlarından ve göğüslerinden gerçek mermilerle öldürüldüğü belirtilirken, "Ölümcül gücün gelişigüzel ve kasıtlı biçimde kullanılması, yakın tarihte, bir günde dünyanın en büyük gösterici ölümlerinin yaşandığı olaylardan birine neden oldu" denildi.
"Herşey Planlandığı Gibi - Rabia Katliamı ve Mısır'da Protestocuların Toplu Katli" başlıklı raporunda İnsan Hakları İzleme Teşkilatı; 2013 Haziranı sonrasında devrilen Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye destek amaçlı gösterilerdeki kişi sayısını uydu fotoğraflarıyla hesapladı. Rabia meydanında 85 bin olarak bulunduğu belirtilirken 200 kişinin tanıklığıyla hazırlanan raporda Kahire'de Mursi yanlılarına yapılan katliamla ilgili Mısır yönetimine şu tavsiyelerde bulunuldu:
-TEK BİR POLİS YA DA ORDU MENSUBU SUÇLU BULUNMADI-
"-Güvenlik güçlerine; kanun dışı, aşırı güç kullanımını sonlandırması ve gösterilerde güvenliği sağlamada güç kullanım standartları ve uluslararası insan hakları mevzuatıyla uyumlu hareket etmesi talimatı verin.
-30 Haziran (2013) sonrası ve ek olarak 2011 ve 2012'de kurulan gerçekleri tesbit komisyonları tavsiye ve bulgularını kamuoyuyla paylaşın."
Teşkilat Mısır savcılığına ise ölümlerden sorumluların kapsamlı ve tarafsız bir soruşturma çerçevesinde ve emir komuta zinciri içinde belirlenerek cezalandırılması çağrısında bulundu. Teşkilat, Temmuz ve Ağustos 2013'teki gösterileri izleyen dönemde bir suç atfı bulunmadan tutuklanan herkesin salıverilmesini ya da kanıta dayalı suçlamaların ortaya konularak makul süreler içinde adil mahkemelerde yargılanmasını istedi.
BM İnsan Hakları Konseyi'ne Mısır'da yaşanan katliamı araştıracak bir gerçekler komisyonu kurması çağrısında bulunan teşkilat, "BM üyesi ülkeler, Mısır Hükümeti barışçıl gösterileri bastırmakla ilgili olanlar ve şiddet uygulayanların hesap vermesini sağlamak gibi, ciddi insan hakları ihlallerine son verecek koşulları kabul edene değin, Mısır'a güvenlikle ilgili tüm gereç satışı ve yardımı askıya almalı" dedi.
Uluslararası toplumun da, evrensel yargılama ilkesi gereği ve ulusal kanunlar uyarınca Mısır'da 2013 Temmuz-Ağustos aylarında uluslararası hukuk çerçevesinde işlenen ciddi suçlara karışanları soruşturması ve kovuşturmasını isteyen teşkilat şu saptamalarda bulundu:
"-Temmuz ve Ağustos 2013'te Mısır meydanlarının çoğu ve sokaklar kan içinde yüzdü. 3 Temmuz'da ordu Mısır'ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanı ve Müslüman Kardeşler'in yüksek rütbeli bir üyesi olan Muhammed Mursi'yi kendisine karşı yapılan gösterilerin hemen ardından devirdi.
-Mursi'yi desteklemek için izleyen iki ay boyunca Kahire'de yapılan iki büyük oturma eylemlerine katılanlara karşı polis ve ordu güçleri tekraren ateş açtı, 1,150'den fazla göstericiyi öldürdü, ölümlerden büyük bölümü beş farklı olayda meydana geldi.
-Bu temelde İnsan Hakları İzleme Teşkilatı, söz konusu cinayetlerin sadece uluslararası insan hakları hukukuna karşı ciddi bir ihlal oluşturmadığını aynı zamanda büyük olasılıkla insanlığa karşı bir suç işlendiği sonucuna vardı. Teşkilat bu sonucu, hem olayların yaygın ve sistematik doğası hem de cinayetlerin siyasi nedenlerle, silahsız kişilere saldırı politikasının parçası olduğunu ortaya koyan kanıtlar karşısında ulaştı.
-Sayısız hükümet açıklamaları ve hükümet toplantılarından çıkan görüşler, üst rütbeli yetkililerin, saldırıların protestocuların yaygın şekilde öldürülmeleriyle sonuçlanacağını bildiklerini gösteriyor; gerçekten, tek büyük olay olan Rabia ve el-Nahda gösterilerinde hükümet, birkaç bin protestocunun ölümü için tahmin ve planlamada bulunmuştu. Bir yıl sonra güvenlik güçleri, yanlış bir şey yaptıklarını inkâr ediyor ve yetkililer yasadışı cinayetlerden sorumlu tek bir polis ya da askeri sorumlu ortaya çıkaramadı.
-Toplu gösterici cinayetlerinde en vahim olay 14 Ağustos'ta, güvenlik güçlerinin Kahire'deki Rabiatül Adeviye Meydanı'ndaki Mursi yanlısı büyük oturma eylemini ezmesi oldu. Zırhlı personel taşıyıcılar, buldozerler, kara birlikleri ve "sniper' kullanan polis ve ordu personeli, kadın ve çocuklar dâhil 45 günden fazla kamp yaptığı derme çatma çadırlarına saldırdı. Protestoculara ateş açtı, en az 817 ancak büyük olasılıkla 1000'den fazla kişiyi öldürdü."
-MURSİ TARAFTARLARINI KAFALARINDAN VURMUŞLAR-
HRW raporunda teşkilat araştırmacılarının Rabia meydanında yüzlerce göstericinin Mısır güvenlik güçleri tarafından "kafalarından, boyunlarından ve göğüslerinden gerçek mermilerle vurulduklarını" saptadıkları bildirildi. Rapor şöyle devam etti:
"HRW güvenlik güçlerinin, zırhlı personel taşıyıcıları yanında ve içinde geniş protestocu kalabalığı üzerine ateş eden "sniper' ve silahlı kişilerle ayrım gözetmeksizin ölümcül güç kullandıklarını belirledi. Düzinelerce görgü tanığı Rabia Meydanı üzerinde uçan helikopterlerden "sniper'lerin ateş açtıklarını da söyledi. Hükümet oturma eylemlerini güç kullanarak dağıtma planını ilan etse ve kamuoyuyla paylaşsa da bu uyarılar yetersiz kaldı. Uyarıları duymadıklarını söyleyenler de oldu.
-Güvenlik güçleri göstericileri bütün gün kuşattı, meydanın beş girişinden saldırıya geçti ve günün sonuna kadar tedavileri gereken yaralılar ve umutsuzca kaçmaya çalışanlar için dâhil güvenli kaçış noktasına izin vermedi. Engelleme 12 saat sürdü. Bunun yerine birçok durumda güvenlik güçlerinin kaçmak isteyenlere ateş ettiğini birçok tanık HRW'ye açıkladı."
-YAKIN TARİHİN BİR GÜNDE EN ÇOK İNSANIN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ KATLİAM-
Raporda, "Ölümcül gücün gelişigüzel ve kasıtlı biçimde kullanılması, yakın tarihte, bir günde dünyanın en büyük gösterici ölümlerinin yaşandığı olaylardan biriyle sonuçlandı" denildi.
Raporda Çin hükümetinin bir gün süren 3-4 Haziran 1989 Tienanmen Katliamı'nda 400-800 arası, Özbek güçlerinin ise 2005 Andican katliamı günü boyunca benzer sayıda kişiyi öldürdüğü kaydedildi.
Cumhurbaşkanı Sisi'nin kanlı, bölünmüş ve derin ekonomik ve siyasi zorluklarla dolu bir Mısır devraldığı belirtilen raporda, "Yeni sayfa açmak ve eski ihlalleri geçmişte bırakmak cazip olsa da geçmişle hesaplaşmak, Mısır'ın istikrara kavuşması ve geleceğe yönelmesi için üstlenmesi gereken ulusal uzlaşma sürecinin kalbinde yatıyor" denildi.
Son Dakika › Güncel › İnsan Hakları İzleme Teşkilatı'ndan 1. Yılında 'R4bia' Raporu: Mısır'a Silah Satışı Durdurulsun,... - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?