İbrahim Tenekeci: İlk şiirimi yayımlayarak reşit oldum

Tenekeci; şiir severlerin büyük ilgi gösterdiği söyleşide, şiir ve yazı macerasını okuyucularıyla paylaştı.

Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde 7 Ekim Pazartesi akşamı gerçekleşen Şair Okur Buluşması; yine sevilerek okunan ve yaşamının perde arkası merak edilen bir şairin samimi bir sohbetle okuyucularıyla buluşmasına vesile oldu.

İsmail Kılıçarslan'ın "Sizinle ilk tanıştığımda dikkatimi çeken iki şey olmuştu. İlki; Kağıthane'de, Huzur Kıraathanesi'nde buluşuyorduk. İkincisi ise; yanınızdan hiç ayırmadığınız bir defterin vardı. O defterde şiir çalışıyordun. Bazı şiirleri bir kelime için bekletiyordun. O kelimeyi buldun mu?" sorusu ile başladı.

İbrahim Tenekeci soruya; "Bulamadım. O günlerde Kırklar Dergisi'ni çıkarıyorduk. Mustafa Akar, Emel Özkan, senin gibi isimler o derginin gençleriydi. O zamanın hemen bütün gençleri şimdi İtibar Dergisi'nin ağabeyleri oldular. Furkan Çalışkan'ı mesela, henüz bir lise öğrencisi olduğu sırada tanımıştım. Dünyaya ait işlerde ilahi ölçü kırkta birdir. O günlerde selam verdiğimiz, heves ettiğimiz arkadaşların hemen hepsi bugüne kalmıştır. Bu beni sevindiriyor. İmkânsızlıklar içinde dergi çıkarıyorduk. Fakat güzel günlerdi."

Tenekeci, Kılıçarslan'ın "Ben seni tanıdığımda ilk veremini atlatmıştın. Kimsenin beklemediği şiirlerle her ay karşımıza çıkıyordun? Nasıl başarıyordun bunu?" sorusuna ise; "İlk şiirim mahalli bir gazetede yayımlandı. Şiir yayımlayarak reşit oldum. Biz bir muhit içinde yaşıyorduk. 43 yaşındayım. Kendimi bildim bileli şiir yazıyorum ama toplasan 150 şiirim vardır. Muhit önemli bir şey. Şimdi mesela sosyal medya diye bir şey var. Bizim zamanımızda Dergah, Yedi İklim, Türk Edebiyatı vardı. Mustafa Kutlu'ya altı şiirle gidip, birini beğenip aldığında kapının önünde diğer beş şiirimi yırtar, atardım ben. Şimdi biri bize şiir gönderdiğinde yayımlamazsak, sosyal medyada yazıp bizi eleştiriyor, Sivas'tan biri de onu destekleyebiliyor. Muhitler yıkıldı. Usta çırak ilişkisi kalmadı. İnsan hangi kapıya aitse, orada durmalı. Şimdi her şey kolay hale geldi. Dergi çıkarmak da. Muhit önemlidir. İnsan doğduğu, yaşadığı yerin kılığını kıyafetini, hususiyetlerini nasıl alıyorsa, edebiyatta da bu böyledir. Ben mesela, Dergah yerine Türk Edebiyatı'nda yetişseydim, bugün Nurettin Topçu yerine aklıma Ahmet Kabaklı gelecekti. " sözleriyle cevapladı.

İbrahim Tenekeci'nin, tesbih, taş, yüzük, bıçak, imzalı kitap ve deftere olan ilgisine de değinen Kılıçarslan, kendisine "Bu nesnelere ilginiz şairlikle mi ilgili?" sorusunu yöneltti.

"Bende mülkiyet duygusu yoktur. Üzerime kayıtlı bir su saati bile yoktur. Belki çocukça ama iyi nesnelere karşı bir merakım var. İyi bir tesbih hoşuma gidiyor. Bıçak taşımam ama Trabzonlu 75 yaşındaki Ali Usta'nın yaptığı bıçak ilgimi çekiyor. Özel taşlar mesela; bazılarına bakınca titriyorum, inancım artıyor. Peygamber Efendimiz neyi seversen sev, ayrılacaksın der. Bu nesnelere ilgim var ama bazen bu mülkiyet duygusunu kırmaya çalışıyorum. Bakıyorum, çok bağlanıyorum, bunu kırmak için bir şey yapıyorum. Mesela Samet Karagöz'de imzalı kitap toplar. En kıymetli 40-50 kitabımı seçtim, önüne koydum, seç dedim. İşi biliyor. Orhan Kemal'in Önce Emek kitabını aldı." Sözleriyle soruyu cevaplayan Tenekeci; " Gerçi şimdi geri almayı düşünüyorum." esprisiyle de okuyucularını güldürdü.

Bir şiir için bir defter kullandığını ve şiir ortaya çıktıktan sonra o defteri imha ettiğini de dinleyicileriyle paylaşan İbrahim Tenekeci; bugüne kadar kullandığı yaklaşık bin defterden bugün sadece dört tanesinin var olduğunu söyledi. Tenekeci; bir defterinin Furkan Çalışkan'da, bir tanesinin Zeynep Yörük'te, bir tanesinin Muzaffer Aydın'da ve birinin de ortanca kızında bulunduğunu belirtti.

İki şairin samimiyetinin bir birlerine yaptıkları esprilerle sohbetlerine yansıdığı söyleşi, İbrahim Tenekeci'nin okuyucularının sorularını cevaplaması ve kitaplarını imzalamasıyla son buldu.

İsmail Kılıçarslan, Şair Okur Buluşması'nın Kasım ayı programında şair-yazar Selahattin Yusuf'u ağırlayacak.