İstanbul Aydın Üniversitesi ve İstanbul Çapa Tıp Fakültesi işbirliği ile Türkiye'de ilk kez Antik DNA çalışması yapıldı.
İstanbul Marmaray projesiyle birlikte yürütülen arkeolojik kazılardan elde edilen Bizans dönemine ait bin 500 yıllık insan iskeletleri, Türkiye'de ilk kez yapılan Antik DNA çalışması ile geçmişe ışık tutarken geleceğe de umut ışığı yakıyor.
Antik DNA çalışmalarında genel amacın insanlığın tarihine ışık tutmak ve insanlığın geleceğiyle ilgili birtakım varsayımlarda bulunmak olduğunu vurgulayan İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Genel Cerrahi ve Adli Antropoloji ve Kriminalistik Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Görgülü "Marmaray kazılarında yaklaşık bin 500 yıllık Bizans döneminden kalma insan iskeletleriyle yaptığımız çalışmalarla DNA elde etmeyi başardık. Bu yaptığımız çalışmaya dünya literatüründe Antik DNA çalışması deniyor. Bu çalışmanın genel amacı insanlığın geçmişine ışık tutmak ve geleceğiyle ilgili birtakım varsayımlarda bulunmak. Biz bu çalışmaları yaparken aynı zamanda hastalıklara yönelik ve hastalıkların geçmişine dönük çalışmalar yapmak istiyoruz." dedi.
Yrd. Doç. Dr. Görgülü, Antik DNA çalışmalarında insanların anne soylarının nereden geldiğinin öğrenilebildiğini vurgulayarak, "Mitokandral DNA dediğimiz annemizden bize geçen DNA'yı analiz ettik. Böylelikle bu insanların anne soylarını nereden geldiğini ortaya çıkarmış olduk. Bu çalışma İstanbul Aydın Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı ortaklığıyla yürütülen bir çalışma. Buradan elde edilen birtakım materyaller Çapa'da da çalışıldı. 30 insan iskeleti örneğinin 29 tanesinden DNA elde etmeyi, bir aylık bir çalışma süresinde başardık." şeklinde konuştu.
" Demans, alzheimer ve kanser gibi hastalıklar için umut olabilir"
Son 50 yılda demans, alzheimer ve kanser gibi hastalıklardaki artış sebebinin insan ömrünün uzaması olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Görgülü şunları söyledi:
"Araştırma yaptığımız iskeletlerin yaş ortalamaları 30-35 yaşlarında, bugün biz 200'lü yaşlara doğru gidiyoruz. Yaklaşık olarak insan ömründe ciddi bir uzama oldu. Bizim bedenlerimiz atalarımızdan miras aldığımız bedenlerde ve yüz doksan dokuz bin yıl boyunca ortalama 35 yıl boyunca yaşamış bir beden. Yüz yaşına uygun bir beden değil. Bu uygunsuzluğun bedeli sonucunda kanser, alzheimer, parkinson gibi hastalıklar artmaya başladı. 35 yıl yaşayan bir toplumda alzheimer görülme riski yoktu. Çünkü 35 yaşlarında bu insanlar ölüyordu. Acaba bu insanlarda alzheimer genleri var mıydı? Yoksa sonradan mı ortaya çıktı? Eğer bunu anlayabilirsek tedavi konusunda ciddi şekilde önümüz açılacak. Aynı şey kanser için de geçerli. İncelediğimiz iskeletlerde kansere ait bir bulgu bulamadık. Bu insanların kanserden ölmediği anlamına gelmiyor. Bu insanlar karaciğer kanseridir, ölmüştür ama kemiğe atlama olmadığı için karaciğer de ortadan kalktığı için biz kemikte bunu saptayamıyoruzdur. P53 denilen bir gen var. Bu gen kanseri engeller ama kanser hastalığında ise kanseri destekleyen bir hale dönüşüyor. Biz P53 üzerinden bazı bölgeleri analiz ederek günümüzle geçmiş karşılaştırıp kanserle ilgili bir şey söyleyebilmenin amacındayız." - İSTANBUL
Son Dakika › Güncel › İaü Türkiye'deki İlk Antik Dna Çalışmasını Yaptı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?