İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Batı Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen Batı Platformu'nda, 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Batı'nın sergilediği duyarsız tutum masaya yatırıldı.
İstanbul Aydın Üniversitesi Batı Platformu'nun '15 Temmuz Darbe Girişimi ve Batı Duyarsızlığı' konulu toplantısına Avrupa Birliği ve Devlet eski Bakanı Egemen Bağış, AK Parti İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık, AK Parti Adana Milletvekili Prof. Dr. Talip Küçükcan, İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Besim Müftüoğlu, İAÜ Batı Araştırmaları Merkezi Müdürü Kenan Gürsoy, Kırklareli eski milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam, Küçükçekmece Belediyesi eski başkanı Aziz Yeniay, Prof. Dr. Bekir Karlığa, araştırmacı-yazar Senail Özkan ve akademik camiadan çok sayıda isim katıldı. Batı Uygulama ve Araştırma Merkezi, batı uygarlıklarının farklı kültürel, tarihsel, felsefi, ekonomik ve dini dinamiklerinin derinlemesine incelenmesini teşvik eden bir araştırma merkezi olmasının yanı sıra aynı zamanda Batı ile Türkiye arasındaki güncel konuları da ele alıyor.
Siyasi ve akademik çevreden önemli katılımcıların konuşmacı olarak katıldığı Batı Platformu'nun ikinci toplantısında 15 Temmuz'da yaşanan ve Türkiye'nin milletçe yaşamış olduğu darbe girişimi dolayısıyla Batı'nın Türkiye'ye destek olmaması, demokrasi karşısında kayıtsız ve duyarsız davranışlarının sebepleri, sonuçları ve nasıl bir yol izleneceği konuları ele alındı.
"Biz Siyasilerin Başaramadığını, Milletimiz Başardı"
Baş konuşmacı olarak platformda bulunan eski Devlet Bakanı Egemen Bağış, İstanbul Aydın Üniversitesi'nin Batı ile ilgili çalışmalara ayrı bir önem verdiğini söyleyerek, "Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden bir tanesi de 15 Temmuz. Bizler de 15 Temmuz sonrasında Batı'nın göstermiş olduğu duyarsızlığı ve sonrasında da Türkiye'yi anlamakta zorlanan Batı'yı önce bizim anlamamız ve ondan sonra da onların bizi daha iyi anlamaları için neler yapmamız gerektiğini bugün tartışacağız. Biz batıdan, müttefiklerimizden, AB'den, ABD'den beklediğimiz hassasiyeti göremedik. O akşam bir darbe kalkışmasının olduğunu anlar anlamaz telefonlara sarıldık. Bir yandan Dışişleri Bakanımız, bir yandan AB Bakanımız, bir yandan da bizler tanıdığımız Avrupalı ve Amerikalı siyasetçileri aradık ve onlardan demokrasi yanlısı bir tavır sergilemelerini istedik. Yok demediler ama bir şekilde oyaladılar. Ne zaman ki Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısına kulak veren milyonlar meydanlara taştı, o zaman akıllarına demokrasi geldi ve demokrasiye yönelik demeçler yağmaya başladı. Belki de itiraf etmemiz lazım, biz siyasilerin başaramadığını, milletimiz başardı. Meydanlarda demokrasiye sahip çıkarak, Avrupa ve Batılıları da Türkiye'ye demokrasiye yönelik destek mesajı vermeye zorladı. Bu çerçeveden yola çıkarak, önümüzdeki süreçte batının bizi daha iyi algılayabilmesi için neler yapmamız lazım bunu bilmeliyiz. Ama şu bir gerçek, 5 yıl boyunca Türkiye'nin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakerecisi olarak, birçok defa batılıların Türkiye'nin demokrasisini küçümsediğini ve insan haklarımızla ilgili bazı hoş olmayan cümlelerine şahit oldum. Hepsine gereken cevapları verdim, hiçbirini cevapsız bırakmadım. Ama 15 Temmuz gecesi bu millet onlara öyle bir cevap verdi ki artık bir daha kimse Türkiye'nin demokrasisini, insan haklarını, özgürlüğünü eleştiremez. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde bir ülkenin nüfusunun büyük bir çoğunluğu, hayatını riske atarak demokrasiye sahip çıkmadı. O yüzden bu milletin eli öpülür. Bu millete hizmette sınır tanınamaz ve milletimizle ne kadar gurur duysak azdır." dedi.
"Türkiye dik duruşunun diklenmeden sürdürmek zorundadır"
"Türkiye dik duruşunu diklenmeden sürdürmek zorundadır" diyerek açıklamasını sürdüren Bağış, "Batı ile ilişkilerimizi koparamayız. Ama Batı'ya istedikleri gibi çantada keklik müttefik de olamayız. Biz batı ile doğu arasında yüzyıllardır köprü olmuşuz. Bu köprüye doğunun olduğu kadar batının da ihtiyacı var. Bu çerçevede bizim kendimizi batıya daha iyi anlatabileceğimiz mekanizmalar kurmamız lazım. Bunu devlet, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, akademik çevreler ve medya el ele vererek yapmalıyız. Çünkü başka bir Türkiye yok. 15 Temmuz nasıl bizi kenetlediyse bundan sonraki süreçte de Türkiye'nin doğru mesajlarını hep birlikte batıya da doğuya da kuzeye de güneye de eş zamanlı vermek zorundayız" şeklinde konuştu.
"Batı, demokrasiyi kendi menfaatlerine göre algılıyor"
"Bugün bir araya gelmemizin ana konusu Batı'nın iki yüzüdür" diyen İAÜ Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Batı'nın demokrasiyi kendi menfaatlerine göre algıladığını vurguladı.
Toplantıda Batı'nın duyarsız tutumu karşısında Türkiye'nin nasıl bir strateji geliştirmesi üzerine konuşulacağının altını çizen Dr. Mustafa Aydın konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Batı için eğer menfaat varsa batıda demokrasi vardır. Kendi menfaati yoksa demokrasi onun için çok önemli değildir. Biz de bugün çok değerli bilim adamları, siyasetçiler ve iş adamları ile bir araya gelerek batının 15 Temmuz'dan sonraki ortaya koymuş olduğu demokratik duruş ve davranışları masaya yatıracağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu güçlü liderlik arkasında dil, din, ırk, mezhep ve siyaset görüşü ayrımı yapmaksızın bütün halkın kenetlenerek, tek vücut halinde o darbeye karşı duruşu ve FETÖ ile doğrudan ilintili olan darbe girişimini durdurması batının aklını başından aldı. Batı bir toplum mühendisliği karşısında afalladı ve farkındaysanız bir ay hiç sesini çıkarmadı. Nerdeyse 'Darbe neden olmadı ve neden başarısız oldu?' diye üzüntülerini ifade edeceklerdi. Fakat zaman geçtikçe halkın duruşunu, iradesini ve demokrasiye karşı olan bağımlılığı karşısında yavaş yavaş beyanatlar vermeye, Türkiye'yi ziyaret etmeye başladılar. Bugün Batı Platformu'nda bütün bu çalışmalar sosyolojik, ekonomik, siyasi, politik ve askeri yönden masaya yatırılarak batının bu tavrının bizim tarafımızdan nasıl anlaşılması gerektiğini ve Türkiye'nin batının bu tavrı karşısında nasıl bir siyaset üretmesi gerektiği konusunda çalışmalardan bir tanesini yapacağız. Aslında bütün üniversitelerin bu tarz çalışmalar yapması lazım. Çünkü Batı'nın kafasındaki Türk algısını gerçek şekle hep birlikte dönüştürmemiz lazım."
"Batı, güçlü bir Türkiye istemiyor"
Batı'nın darbe girişimi karşısında kayıtsız kalmasını da "Batı, güçlü bir Türkiye istemiyor" şeklinde açıklayan Dr. Aydın, "Batı, kendi bölgesinde söz sahibi olan, kendi bölgesindeki politikayı belirleyen, kendi bölgesinde onsuz verilen kararlara müsaade etmeyen bir Türkiye istemiyor. Bu yüzden önce Türk Ordusu'nu zayıflatmak istedi. Aslına bakarsanız, Türk askerlerinin kafasına çuval geçirilen hadise ile başlayan akabinde Ergenekon ve Balyoz hareketleriyle devam eden ve nihayetinde de darbe girişimi ile Türk ordusunu zayıflatıp, zayıf bir Türk ordusunun yanında Ortadoğu'da istediği şekli, siyaseti ve oyunu sürdürülebilecek bir dünya oluşturmak istiyordu. Buradan da Fetullah Gülen ile kesinlikle işbirliği içinde oldukları aşikar bir şekilde ortada" diyerek sözlerini tamamladı. - İSTANBUL
Son Dakika › Güncel › İaü'de '15 Temmuz Darbe Girişimi ve Batı Duyarsızlığı' Tartışıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?