CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün, kaçırılmasına ilişkin soruşturma kapsamında savcıya müşteki sıfatıyla ifade verdi. Aygün, ifadesinde "İki gün boyunca beni silah zoruyla kaçırıp alıkoyan, özgürlük ve güvenliğime tehdit oluşturan PKK mensuplarından davacı ve şikayetçiyim" dedi.
Tunceli Adliye Sarayı'nda Cumhuriyet Savcısı Osman Altınkaya'ya, müşteki sıfatıyla 4 sayfalık ifade veren Aygün, savcıya teröristlerce alıkonulması olayına ilişkin bilgiler aktardı.
"OVACIK'TA BAZI ŞEYLERİN TERS GİTTİĞİNİ ANLADIM"
Aygün, 4 sayfalık ifadesinde Ovacık'ta seçmenleriyle görüşürken bazı şeylerin ters gittiğini hissettiğini anlattı. Aygün, kahvede otururken önüne fiziki özelliklerini hatırlayamadığı kişiler tarafından bildiri konulduğunu ve bildiride AK Parti ve CHP'de siyaset yapanların buna son vermesi gerektiğinin yazdığını belirtti.
Tunceli'ye dönmek üzere yola çıktıklarında kendilerini 3 aracın takip ettiğini anlatan Aygün, şunları söyledi:
"Bu noktada bazı şeylerin ters gittiğini ve tarafıma yönelik bir eylem planlanmış olabileceğini düşündüm. Hatta bunu yanımda bulunan arkadaşlarımla da paylaştım. Durum hakkında herhangi bir kolluk kuvvetine bildirimde bulunmadım. Zaten takip edildiğimi anladığım noktadan sonra telefon da çekmiyordu. Takip eden araç bizi sıkıştırdığı için bu araca yol vermelerini söyledim ve bu araç yanımızdan hızlıca gitti ancak plakasını alamadım. Zaten o anda da bu araçta bulunan kişi yada kişilerin bana bir kötülük yapabileceği aklıma gelmemişti"
"YAPTIKLARININ YANLIŞ OLDUĞUNU ANLATTIM"
Kendisini kaçıranlardan ikisinini kod isimlerini Azad ve Brüks olarak belirten Aygün, ifadesini şöyle sürdürdü:
"14.08.2012 günü (salı) saat 11.00 sıralarında yanımızda bulunan ve sonradan gelen dört PKK'lıdan bir tanesi yanımızdan ayrıld ve bir saat sonra yanımıza erzak ve 13.08.2012 tarihli gazetelerle birlikte geldi. Hatta aynı gün küçük bir radyo çıkarttılar ve haberi dinlemeye başladık. Radyoyu sonradan gelen dört PKK'lı getirmişti. 14.08.2012 günü saat 14.00'e kadar biraz önce belirttiğim vadinin içinde bulunan derede bekledik. Bu süre zarfında 6 PKK'lı ile birlikte konuşmalarımız oldu. Kendilerine yaptıklarının yanlış olduğunu anlattım. Kendileri de buna mecbur kaldıklarını ve konuşmak istediklerini, Kürt sorununun çözümü noktasında bağımsız bir şekilde hareket ettiğim takdirde daha mutlu olacaklarını söylediler. Dağlarda kalmak istemediklerini, normal hayatlarına dönmek istediklerini belirttiler.
TALİMAT, DERSİM SORUMLUSU SEYİTHAN'DAN
Bu eylemin tamamen propaganda amaçlı olduğunu ve bunu, Dersim sorumlusu Seyithan'ın talimatıyla yaptıklarını ve beni ana karargahta Seyithan kod adlı teröristin yanına götüreceklerini söylemişlerdi.
BAHOZ'LA KONUŞMALAR
Yanında bulunan PKK'lıların, örgütün elebaşlarından Bahoz Erdal ile görüştüğünü kendisine anlattığını belirten Aygün, şunları söyledi:
"Bahoz'un kendilerine 'Bizimkiler mi almış? Emin misiniz? Başka bir güç olabilir mi?' diye sorduklarını kendi aralarında konuşurken ve bana anlatırken duydum. Hatta Bahoz bulunduğumuz yerde kalmamızı, bir yere ayrılmamamızı söylemiş. Benim bulunduğum yerde Bahoz ile telefon ya da başka bir iletişim aracıyla görüşmediler. Biraz önce de belirttiğim gibi içlerinden bir tanesi bulunduğumuz yerden ayrılıyordu. Anladığım kadarıyla bağlantı kurup görüşme yaptıktan sonra bizim yanımıza dönüyordu. PKK'lıların üzerinde telefon veya telsiz gibi herhangi bir haberleşme aracı görmedim. Bahoz ile bağlantının ne şekilde kurulduğunu bilemiyorum.14.08.2012 günü ana karargaha gidileceğini ve burada Seyithan ile görüşüleceğini, yaklaşık 6-7 saat yürümek gerektiğini, beni biraz yoracaklarını söylediler"
NASIL GELDİ?
Aygün, PKK'lılardan ayrılışını ise şöyle anlattı:
"Yola çıktıktan sonra da Azad kod isimli terörist yolu tarif ettikten sonra diğer yanında bulunan 5 kişiyle birlikte ayrıldılar. Beni bıraktıkları yer Aslıca Köyü'ne yakın bir yerdi. Zaten tutulduğum yeri de Aktaş Köyü ile Aslıca Köyü arasında bir yer olarak tahmin ediyorum. Ben bırakıldıktan sonra kendilerinin orada mı kaldıklarını yoksa başka bir yere mi gittiklerini bilemiyorum. Beni bıraktıkları noktadan yaklaşık iki saat yürüdükten sonra Aktaş Köyü civarına yaklaştığımı anladım. Çünkü ismini Aktaş çeşmesi olarak bildiğim yerde elimi yüzümü yıkamıştım. Tekrar yürümeye devam ettim. Bu sırada plakasını alamadığım yine Kango tipinde açık renkli içerisinde bir şahıs bulunan bir araç geldi. Ve beni hemen tanıdı, beni gördüğüne memnun olarak araca aldıktan sonra Tunceli'ye kadar bırakabileceğini söyledi. Fakat buna gerek olmadığını kendisine söyledim. Konuşmalar sırasında ismini de sormadım. Bu şahıs ile birlikte Ovacık ilçe merkezine girmeden Tunceli yoluna devam ettik. Ovacık ilçe merkezine girmek istemememin nedeni kıyafetlerimin aşırı kirli olmasıydı. Ovacık ilçesinde bulunan ve Tunceli karayolu üzerindeki tahta köprüde araçtan indim. Burayı seçmemin nedeni de Tahta köprünün bulunduğu yerde yaylacıların olmasıdır.
Araçtan indikten hemen sonra yanımda kasası olan ve içerisinde üç tane genç bulunan bir araç durdu. Beni tanımaları nedeniyle araca davet ettiler. Fakat bu aracın da olayında etkisiyle plakasını hatırlamıyorum. Fakat bu şahıslar Ovacık ilçesindeki kültür merkezi inşaatında çalıştıklarını söylemişlerdi. Araç ile Tunceli iline giderken Torunoba Karakolu'nda aracı durdurarak orada bulunan arkadaşlara ismimi söyleyerek Tunceli'ye gittiğimi söyledim. Fakat serbest bırakıldıktan sonra Ovacık ilçesinde hemen kolluğa gitmememin nedeni hiç kimseye rahatsızlık vermemek ve eve gittikten sonra serbest bırakıldığımı telefonla herkese bildirmek düşüncesiydi"
Son Dakika › Güncel › Hüseyin Aygün, PKK'dan Şikayetçi Oldu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?