Hüda Par Uludere Katliamını Unutturmayacağız

Hür-dava Partisi (HÜDA-PAR) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Turgut, Şırnak'ın Uludere İlçesi Irak sınırındaki hava operasyonunda 34 kişinin ölümünü katliam olarak değerlendirdi. Turgut, Sadece katledilen çocuk ve gençlerin ailelerine tazminat ödemek suretiyle meselenin hallocağını düşünenler o mazlumların ailelerine ve bütün Kürtlere hakaret ettiklerinin farkında mıdırlar Kürtlerin kanı bu kadar ucuz mudur Bu olayın unutulup gideceğini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bu katliam unutulmayacak, unutturmayacağız dedi.

Hüda-Par Diyarbakır İl Başkanı Vedat Turgut, düzenlediği basın toplantısında Uludere'nın Irak sınırındaki hava operasyonunda 34 kişinin ölümünü katliam olarak değerlendirip, insanlık suçu olarak kabul ettiklerini söyledi. Turgut, Bu katliam Kürdistan'da yapılan ilk katliam değil terörle mücadele adı altında sivil ve masum halka karşı sayısız hukuk ve insanlık dışı uygulamalara imza atıldığı bugün artık herkesin malumudur. Katliamın adil bir şekilde soruşturulmaması, bu yönde bir iradenin de ortaya konulmamış olması acı vermeye devam ediyor. Katliamdan sonra özür bile dilenmemiştir. Sadece katledilen çocuk ve gençlerin ailelerine tazminat ödemek suretiyle meselenin hallocağını düşünenler o mazlumların ailelerine ve bütün Kürtlere hakaret ettiklerinin farkında mıdırlar Kürtlerin kanı bu kadar ucuz mudur Bu olayın unutulup gideceğini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bu katliam unutulmayacak, unutturmayacağız. Bu katliamın faillerini koruyup kollayanlar da vahşice işlenmiş bu insanlık suçuna ortaktırlar dedi.

Turgut, olaydaki sorumluların açığa çıkarılmasını isteyerek, Hükümet ve sayın Başbakan'a sesleniyorum. Adalet hiçbir şeye feda edilemez. Partinizin ismindeki adalet kelimesini önemsiyorsanız, Sabiha Gökçen Havaalanı'nın ismini değiştirin ve Roboski katliamının sorumlularının yargılanarak cezalandırılması için bir irade ortaya koyundedi.

YAŞANANLAR ÜLKEDE ADALETİN ÖLDÜĞÜNÜN GÖSTERGESİDİR

İl Başkanı Turgut, 17 Aralık operasyonununu değerlendirip, Emniyet ve yargı başta dindar insanlar ve İslami şahsiyetler olmak üzere birçok sistem muhalifine karşı bir silah gibi kullanılagelmiştir. Bakan çocuklarına yönelik rüşvet operasyonları ve emniyet müdürlerinin görevden alınması olayında hükümet ile Gülen grubu arasında iyice ortaya çıkan çekişme ve gerginlik, siyasi hedeflere varma gayesiyle emniyet ve yargının bir silah olarak kullanıldığını kesin bir şekilde ortaya koymuştur. İddialar ve suçlamalar her iki taraf için de oldukça vahimdir. Gelişen süreçle ilişkili olarak mahkemelerin adeta talimatla tahliye veya tutuklama kararı vermeleri veya en azından böyle bir görüntü sergilemeleri, ülkede adaletin öldüğünün göstergesidir. Hükümet ve Gülen grubu arasındaki bu çekişme ve didişmenin, şer gibi görünse de gerek emniyet ve yargı içerisinde oluşmuş paralel yapılanmanın, gerekse de siyasetin içerisinde yolsuzluğa bulaşmış kimselerin açığa çıkarılıp temizlenmesi gibi hayırlı neticelerinin olacağını ümit ediyoruz. Gerçekleştirilen operasyonların varsa dış bağlantıları da deşifre edilmelidir. Yargı ve kolluğun muhalifleri sindirme ve siyasi tasfiye aracı haline getirildiği gerçeği, yolsuzlukların üstünü örtme gerekçesi yapılmamalıdır. Milletin malını çalan veya zimmetine geçirenlerden hesap sorulması da ihmal edilmemelidir. Başta siyasi partiler ve kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere toplum hırsızlık ve yolsuzluk yapanlardan temizlenmelidir. Hiçbir grup veya parti kendini vazgeçilmez ve dokunulmaz görmemelidir' dedi.