Agos Gazetesi önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu, sekiz yıl önce hayatını kaybeden Hrant Dink için yapılacak anma töreni yapılacak. 8 yıldır çözülemeyen cinayetle ilgili en önemli tespitlerden biri gazeteci Hayko Bağdat'tan geldi: Dink cinayeti, Ankara'nın dehlizlerinde örtbas edildi. Cinayette ihmal ve sorumlulukları olan kamu görevlisi isimler soruşturulmak bir yana, çeşitli görevlere terfi ettirilerek ödüllendirildi.
ANMALARIN MERKEZİ AGOS
Dink için bugün yapılacak tören nedeniyle bazı cadde ve sokaklardaki trafik akışı kontrollü şekilde gerçekleştirilecek. Dink için bugün ülke genelinde eylemler yapılacak, anmaların merkezi saat 13.00'te Taksim'den başlayıp Agos Gazetesi'nin önünde sona erecek yürüyüş olacak.
CADDE VE SOKAKLAR TRAFİĞE KAPATILACAK
İstanbul Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Şişli Halaskargazi Caddesi'ndeki gazete binası önünde düzenlenecek "Hrant'ı Anma Etkinliği" nedeniyle saat 12.00'den itibaren etkinliğinin bitimine kadar Halaskargazi Caddesi, Abide-i Hürriyet Caddesi, Şafak Sokak ile bu yollara çıkan diğer cadde ve sokaklardan kontrollü geçiş sağlanacak. Bu cadde ve sokaklar gerektiğinde ise araç trafiğine kapatılacak.
TRAFİK BAŞKA YERLERE AKTARILACAK
Bu kapsamda Tarlabaşı Bulvarı'ndan Mecidiyeköy'e gelen akım, Mete kavşağından Dolmabahçe'ye, Mecidiyeköy'den Halaskargazi Caddesi'ne gelen akım ise Abide-i Hürriyet Caddesi'ne yönlendirilecek.
"ANKARA'NIN DEHLİZLERİNDE ÖRTBES EDİLEN CİNAYET"
Gazeteci-yazar Hayko Bağdat, üzerinden 8 yıl geçtiği halde hâlâ aydınlatılamayan Hrant Dink cinayeti ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Cinayetin Ankara'nın karanlık dehlizlerinde örtbas edildiğine dikkat çekti.
"O DÖNEMİ YÖNETEN KADROLARIN CİNAYETİ"
Bağdat, "Bu cinayet külliyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin o dönemi yöneten bütün kadrolarının cinayetidir. Hepsinin kafasında beyaz bere vardır. Kimin ölüsü üzerinden politik çıkarlarımızı ve egemenliğimizi sürdürürüz mantığı ile hareket ediliyor. Cinayetten 3 gün sonra yapılması gereken şeyler, Cemaat'le kavga ettiği için sadece Cemaat'e yakın olduğu düşünülen kişiler üzerine yıkılmaya çalışılarak devam ediyor. Muammer Güler'in valilik makamında Hrant Dink MİT tarafından tehdit edildi. Bu adamın bakan olmasına mani olacak, sicil olarak, daha ne olması lazım?" dedi.
"LİSTEDEKİLER HALA BAKAN, EMNİYET MÜDÜRÜ"
Soruşturulması gereken isimlerin masumiyetine inanmadığını da dile getiren Hayko Bağdat, listedekilerin bir kısmının hâlâ Bakan, emniyet müdürü, vali ve MİT bölge şefi olduğuna işaret etti. MİT'in "istihbarat bilgimiz yoktu" açıklamasına da sert eleştirilerde bulundu. MİT'e "Niye Hrant'ı çağırdın ve uyardın o zaman? Buradaki emir komuta zinciri ne? Sana kim verdi bu emri?" sorularını yöneltti. MİT'çilerin sorgulanması için gereken izni Başbakanlık'ın vermediğinin altını çizdi.
"VELİ KÜÇÜK, KERİNÇSİZ GÖZALTINA ALINDI AMA CİNAYET SORULMADI"
Zaman gazetesinden Selma Tatlı'ya konuşan Hayko Bağdat'ın konuyla ilgili tespit ve eleştirileri özetle şöyle:
"Suikasttan 8-9 ay sonra Ergenekon operasyonları başladı. Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol gibi sembol isimler Dink'i sağlığında en çok tehdit eden kişiler olarak direkt şüpheli sıfatıyla gözaltına alındı. Fakat cinayetle ilgili soru sorulmadı. Ergenekon yapılanması Hrant'ı öldürmek istemiş olabilir mi? Elbette, şüphem yok. Başlatacakları Ergenekon operasyonunun toplumsal zeminini oluşturmak için cinayete göz yummuş olabilirler mi, elbette. İktidar cinayetin aydınlatılmasına mani olacak hareketleri, kendi kadrolarının parmağı olduğu için yapmış olabilir mi? Elbette.
"HEPSİNİN KAFASINDA BEYAZ BERE VAR"
Bu cinayet külliyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin o dönemi yöneten bütün kadrolarının cinayetidir. Hepsinin kafasında beyaz bere vardır. Kimin ölüsü üzerinden politik çıkarlarımızı ve egemenliğimizi sürdürürüz mantığı ile hareket ediliyor. Cinayetten 3 gün sonra yapılması gereken şeyler, Cemaat'le kavga ettiği için sadece Cemaat'e yakın olduğu düşünülen kişiler üzerine yıkılmaya çalışılarak devam ediyor. Muammer Güler'in valilik makamında Hrant Dink MİT tarafından tehdit edildi. Bu adamın bakan olmasına mani olacak, sicil olarak, daha ne olması lazım?
"KATİLLE FOTOĞRAF ÇEKTİREN POLİS EMNİNET MÜDÜRÜ OLDU"
Cumhurbaşkanı dün, "Dink'i yazılarını hazmedemeyen gençler öldürülmüş. Arkasında başka bir şey yok" derken bugün Cemaat'i cinayetle ilişkilendirmeye çalışıyor. Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Hüseyin Çapkın yolsuzluk soruşturmalarını hükümete haber veremediği için görevden alındı. Dink döneminde o polis şefleri, savcılar niye terfi aldı o zaman? Katille fotoğraf çektiren polis şefi emniyet müdürü oldu. Bütün olağan şüpheliler baş tacı edildi. Muhsin Yazıcıoğlu bir cinayet ise onun da aydınlatılması için elimizden geleni yapmalıyız. Çünkü Yazıcıoğlu'nu öldüren bir devletin sana bana ne yapacağını bilmemiz gerekir.
"DEVLETİ TERÖRİSTTEN AYIRAN TEK ŞEY HUKUK"
Eskiden bize sıkılmıştı bu kurşunlar diyen, devletle halk arasında durduğunu iddia eden bir siyasi iktidar, devlete yaklaştığı günden itibaren o kurşunları savunmaya başladı. Demek ki bu siyasi iktidar eski devleti kendisinin olmadığı için beğenmiyordu, devleti ele geçirme noktasına geldiği anda devletten çok fazla şikayet eder bir konuşmasını duymamaya başladık. Bir devleti elinde silahlı elemanları olduğu için teröristten ayıran, çeteden ayıran yegane malzeme hukuktur. Devlet, elindeki silahıyla vatandaşını katletmeye başladığında onu çete olmaktan çıkaracak tek şey adalettir. Adalet yoksa devlet katildir. Biz bugün adalete yakın mıyız? Al, yolsuzluk soruşturmalarını gördük işte. Dört bakanın yargılanacağı bir tane yer bulamadılar.
Ben arkadaşımın cenazesindeki kalabalıklar ile övünmekten sıkıldım artık. 8. yılında adalete yaklaşmak istiyorum. Devletin kendi mekanizmalarıyla bir Ermeni gazeteciyi Osmanbey'in ortasında vurabildiği ve katillerin ortada olmadığı bir Türkiye'de yaşıyorsak kendimi güvende hissetmiyorum."
HRANT'A DOKUNAN YÜKSELDİ
Cinayette ihmal ve sorumlulukları olan kamu görevlisi isimler soruşturulmak bir yana, çeşitli görevlere terfi ettirilerek ödüllendirildi.
Dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler Kamu Güvenliği Müşteşarlığı'nın ardından İç İşleri Bakanlığı koltuğunu işgal etti. Dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Osmaniye Valiliği'ne atandı.
Dink 2007'de öldürüldüğünde İstihbarat Daire Başkanlığı görevinde bulunan Ramazan Akyürek, Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığına, Hrant Dink'in 'ölüm fermanım' dediği Yargıtay kararında imzası bulunan Mehmet Nihat Ömeroğlu da Türkiye'nin ilk ombudsmanlığına atandı.
Suikast istihbaratını ilk alan isim olduğu iddia edilen dönemin İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç, emniyet istihbaratın başına getirildi. Dinç aynı zamanda Erhan Tuncel'i istihbarat elemanı olarak emniyet bünyesine alan isimdi.
İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ise 1. Sınıf Emmniyet Müdürü oldu.
İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ise emniyet müdürlüğü sırasına girdi.
Dink cinayeti sorumlularından dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü amiri Ercan Demir ise Cizre Emniyet Müdürlüğü'ne atandı.
Dink'in katili Samast ile hatıra fotoğrafı çektiren Polis Yakup Kurtaran, Malatya Emniyet Müdür Yardımcılığı'na kadar yükseldi.
O GÜN TÜRKİYE SUSTU
19 Ocak 2007'de suikaste uğrayan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink için ailesinin kameralar karşısına ilk geçişi, 24 Ocak'taki cenaze töreninden önceydi. Osmanbey Halaskargazi'yi dolduran kalabalığın karşısına saat 11:00'de, çocukları Arat, Delal, Sera ve geliniyle otobüsün üstünde çıkan Rakel Dink, eşi için kaleme aldığı "Sevgiliye Mektup"u okumaya başladı. O an Türkiye sustu. Herkes eşini kaybetmiş, daha doğrusu eşi katledilmiş bir kadının mesajını dinledi.
RAKEL DİNK "ÇUTAĞINA" YANİ KEMANINA SESLENDİ
Kendi ifadesiyle "çok acılı ve onurlu"ydu Rakel Dink, aşk mektubu kıvamındaki metni okurken. Önce eşine yanık bir sesle "Ah sevgilim" diye seslendi. Ardındansa ona taktığı lakapla "Çutağım" yani "Kemanım" diye hitap etti.
"Bugün derinliklerin ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır" diyen Rakel Dink, metanetle devam etti konuşmasına, İncil'den alıntılar yaptı, "Hiç kimsede, insanın dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur" sözünü hatırlattı.
"BİR BEBEKTEN KATİL YARATAN KARANLIK..."
Dink konuşmasında sadece vicdanlara seslendi. Öyle ki eşini vurduğunda 18 yaşın altında olan, tetikçi Ogün Samast için de mesajı vardı.
"Yaşı kaç olursa olsun, 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim."
İÇTEN BİR AMCA - YEĞEN KONUŞMASINDAN ÜÇ AY SONRA...
Hrant Dink'in ayrı düştüğü ailesinden ona seslenen bir diğer isim, 3 ay sonra yeğeni Maral Dink oluyordu. Agos Gazetesi'ne yazdığı yazısına, suikast öncesinde amcasıyla yaptığı samimi konuşmayı aktararak başlıyordu. En içten, en yalın haliyle...
"Yıl 2006, aylardan Kasım. Okuldan eve dönerken yüzün geliyor gözlerimin önüne.
Seni çok özlüyorum. Eve varınca telefonu elime alıp arıyorum seni. Nasıl olduğunu soruyorum önce. "İyiyim canım yavrum sen nasılsın?" diyorsun her zamanki içtenliğinle. Söylemeyi başarabileceğimden hâlâ emin değilim o an, ama birden dökülüveriyor duygularım dilimden:
"Seni çok özledim ve sadece sesini duymak istedim amca." Şaşırıyorsun. Duygulanıyorsun. Kısa bir sessizlik geliyor ardından. Sarılıyoruz birbirimize o sessizlikte. Vedalaşıyoruz belki bilmeden. Aramızdaki en dolu ve en özel konuşmayı yapıyoruz beş dakika içerisinde. O akşam Rakel yengeme bunu anlattığını, ne kadar mutlu olduğunu sonradan öğreniyorum. Telefonu kapatırken huzur doluyor içim.
"MUTLU BİR AİLEYDİK O ZAMANLAR"
"Mutlu bir aileydik o zamanlar. Masallarda rastlanabilecek bir mutluluk bizimkisi. Birbirimize olan sevgimiz ise bize özel. Ondan yok hiçbir yerde.
Telefonu kapadıktan sonra mırıldanıyorum: "Bir de seni çok seviyorum amca." Duymuyorsun..."
Son Dakika › Güncel › Hrant Dink Ölümünün 8. Yılında Öldürüldüğü Yerde Anılacak - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (5)