Hanefi Bostan: "Memurların İş Güvencesinin Gaspına Hayır" - Son Dakika
Güncel

Hanefi Bostan: "Memurların İş Güvencesinin Gaspına Hayır"

Hanefi Bostan: "Memurların İş Güvencesinin Gaspına Hayır"

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd.Doç.Dr.M.Hanefi Bostan, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun rafa kaldırılmak istendiğini iddia ederek, "Memurların iş güvencesinin gaspına hayır" dedi.

18.11.2012 00:00

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun rafa kaldırılmak istendiğini iddia ederek, "Memurların iş güvencesinin gaspına hayır" dedi.

Yazılı bir açıklama yapan Hanefi Bostan, "657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun rafa kaldırılmak istendiği bir dönem yaşamaktayız. İktidar geldiği günden beri, memurluk güvencesini ortadan kaldırarak, memurların haklarını elinden almak istemektedir. Son günlerde bazı bakanların memurlarla ilgili çeşitli konularda düzenlemeler yapılacağıyla ilgili sözleri yazılı ve görsel medyada yer almaktadır. Bunların en önemlisi Çalışma Bakanı Faruk Çelik'in yaptığı açıklamalardır. Çalışma hayatından sorumlu bakanın memurun iş güvencesinin kaldırılması gerektiğini ve özellikle 657 sayılı devlet memurları kanunda köklü değişlikler yapılması için çalışmaların başlatıldığını ifade etmesi oldukça manidardır" dedi.

Anayasanın 128. maddesini anımsatan Bostan, " 'Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür' hükmüne amirdir. Devlet, sözlük anlamıyla, 'ülke adı verilen belirli bir toprak üzerinde yaşayan insan topluluklarının bir egemenlik anlayışı ve hukuku içinde, bir siyasi iktidar örgütlenmesidir'. Yani devletin kurucu unsuru, egemenliktir. Egemenlik, ülke içinde tek meşru güç kaynağı olmayı ifade ederken, ülke dışında da bağımsız olma anlamına gelmektedir. Devletin olmazsa olmazı, kurucu unsuru olan egemenlik ve bağımsızlık unsurunun; yani devlet otoritesinin ülke içinde ve dışında vücut bulmuş hali ise memurdur. Dolayısı ile bizler açısından memur; salt bir mesleki tanım olmaktan öteye, taşıdığı anlam itibarı ile devletin varlığının, egemenliğinin ve bağımsızlığının ifadesidir. Kısaca kurum ve kurallar bütünü olarak tanımlanan devleti somutlaştıran tek unsur devlet memurudur" ifadelerini kullandı. Bostan şöyle devam etti:

"Bu nedenle devlet sistemi üzerinde yapılacak her türlü değişiklik ve dönüşüm de öncelikli olarak 'memur' kavramı üzerinde yapılan değişikliklerde kendisini göstermektedir. Siyasi iradelerin kamu yönetimi ve kamu personel rejimi konularındaki yaklaşımı, esas itibarı ile iktidarın 'devlet' kurumuna bakışını da ortaya koymaktadır. Bu nedenle tüm devletler, kamu görevlilerini diğer çalışanlardan ayrı tutarlar. İşe alınışları, iş güvenceleri, terfileri, sosyal güvenlik hakları, işten ayrılmaları ve ücretleri, diğer çalışanlardan farklıdır. Devlete ve otoriteye karşı ideoloji besleyen güçler, devlete yapacakları saldırıları, memurlar üzerinden yapmaya başlamıştır. Devleti yıpratma emellerine, memuru yıpratarak ulaşmak istemektedirler. Bu nedenle içinde bulunduğumuz yüzyıl, sendikacılık kavramının ve anlamının değiştiği, sendikal mücadele alanının genişlediği bir süreci de beraberinde getirmiştir. Kamu personel rejiminin günün şartlarına uygun olmadığı açıktır. Ancak kamu personel sisteminde reform adı altında kamu görevlilerine dayatılan memurluk güvencesinden yoksun, sözleşmeli statüde çalışma yapısı da kamu hizmetlerinin gerçekleri ile uyuşmamaktadır. Küreselleşme rüzgarıyla birlikte Türk devleti üzerinde yaratılmaya çalışılan tahribat ve değişimden bu noktada en fazla nasibini alan kesim de Türk memuru olmuştur."

"Son yıllarda, memurların iş güvencesinin ortadan kaldırılarak idari sözleşmeli statüye geçirildiği, sendikal ve demokratik haklarının verilmediği, işçilerin de çağrı usulüne göre, esnek, kısmi zamanlı çalışma şartlarına göre istihdam edildiği bir yapı oluşturma isteği ağırlık kazanmaya başlamıştır" diye devam eden Bostan, "Kamu hizmetlerine kar-zarar, müşteri-satıcı gibi sermaye piyasası kavramları yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Özellikle son 10 yılda kamuda istisnai olarak çalıştırılması planlanan sözleşmeli kamu çalışanlarının sayısının sürekli artması, memurluk güvencesinin zayıflatılarak, devlet memuru kavramından, hükümet memuru kavramına geçişin ayak izlerini taşımaktadır. Son yıllarda gündeme gelen değişim talepleri, kamu çalışanlarının istihdamında belirleyici unsur olan, 'ülkenin ve halkın ihtiyaçları' ilkesi yerine, 'özelleştirme ve kamu hizmetlerini ticarileştirme' politikasına yönelik uygulamalar içermektedir" ifadelerini kullandı.

TAŞERONLAŞMA TEPKİSİ

İş güvencesi kapsamında yaşanan hak mahrumiyetlerine değinen Bostan, "Özellikle iş güvencesinden yoksun 4-B ve insan haklarına aykırı bir biçimde hastalık, doğum, evlenme, ölüm gibi izinlerin, tayin, terfi gibi hakların kısıtlandığı, 4-C statüsünde istihdamın kamuda yaygın haline dönüşmesi son derece dikkat çekicidir. Kaldı ki, devletin asli ve sürekli görevleri arasında yer alan ve Anayasamızda da ifadesini bulan eğitim ve sağlık gibi sektörlerde güvencesiz ve geçici işçi çalıştırılması, devletin dönüştürülmesi projesi içinde önemli bir rol oynamaktadır. Taşeronlaşma adı altında yapılan uygulamalar da, amacından sapmış, kamuda talanın ve yandaşlara kaynak aktarmanın yeni bir yolu olarak uygulanmaya başlanmıştır" dedi. Bostan, açıklamasına şöyle devam etti:

"Taşeronlaşmanın; çalışanlar açısından, sosyal güvencenin olmadığı, yarınının ne olacağı belli olamayan, hatta ücretini bile doğru düzgün alamayan bir emek sömürüsü olduğunu defalarca dile getirmiş olmamıza rağmen, hiçbir tedbir almayan hükümet yüzünden devlet; iş sağlığı ve güvenliği esaslarına uyulmayan, sendikalaşmanın olmadığı, esnek çalışan, düşük ücretli çalışanların hakim olduğu bir sisteme doğru götürülmektedir. Süreçle ilgili olarak yaptığımız araştırmalara göre 2001 ile 2012 yılları arasında; Kamuda sözleşmeli çalışanların sayısı yüzde 1438 oranında artmış ve 14 binden 214 bine yükselmiştir. Taşeron işçilerinin sayısı yüzde 2831 oranında artarak 17 binden 498 bine ulaşmıştır. Buna karşılık yine aynı dönemde güvenceli istihdam azalmış; KİT'lerde iş güvencesi ile çalışan personel sayısı 136 binden 64 bine gerilemiştir. KİT'lerde çalışan personel sayısındaki azalma yüzde 53'ler seviyesindedir. Yine güvenceli istihdam sayılabilecek kamu işçilerinin sayısı ise 2001 yılında 276 bin iken, bugün 156 bin dolayındadır. Kamuda çalışan işçi sayısındaki azalma yüzde 43'ü bulmuştur. Memur sayısı ise 2001 ile 2012 yılları arasında 1 milyon 642 binden 1 milyon 824 bine yükselmiştir. Ancak nüfustaki artış ve hizmet çeşitliliğinin artması hesaba katıldığında memurların sayıca artmış gibi görünmesine rağmen hizmet verdiği vatandaş sayısının aynı kaldığı, dolayısıyla artış yaşanmadığı görülecektir. Türk memurunun iş güvencesini yok etmek isteyenler, 2 milyon 600 bin kamu çalışanının çelikleşmiş iradelerini karşılarında bulacaktır. Memurluk güvencesini kaldırmaya yeltenenler bilmelidir ki böyle bir girişim durumunda, Türkiye'nin her karış toprağını eylem alanına çevirir, Türk memurunun en büyük kazanımı olan memurluk güvencesini savunuruz. İktidar olmak hiç kimseye aklına her eseni yapma özgürlüğü tanımamaktadır. Siyasi iktidar ayaklarını yere basmak ve 2 milyon 600 bin memurun taleplerini göz önünde bulundurmak zorundadır. İş güvencesinin elinden alınmasına yeltenilmesi durumunda bu kitle, iktidara Türkiye'yi dar eder. Bu nedenle yıllardır Türk memurunun en büyük kazanımını gasp etmeye çalışanlar, artık akıllarını başlarına almalıdır. Kamu çalışanlarına da çağrımız odur ki; hızla yaklaşan tehlikeyi fark edin artık! Bana bir şey olmaz vurdumduymazlığından sıyrılın! Bir sabah uyandığınızda aynen Tekel işçileri gibi kapı önüne bırakılabileceğiniz bir düzenlemeyle karşılaşabilirsiniz. Bu süreçle mücadele etmenin tek yolu da sendikal mücadeledir. İlkeli ve onurlu sendikal mücadele!" - İSTANBUL

Kaynak: İHA

Son Dakika Güncel Hanefi Bostan: 'Memurların İş Güvencesinin Gaspına Hayır' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement