HAK-İŞ'ten İşten Çıkarmalara Tepki

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Çatışmadan, kavga etmeden, kamu mallarına zarar vermeden demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanarak eksiklikleri konuşma, yanlışlıkları düzeltme taleplerimizi sürdüreceğiz." dedi.

Arslan, Van'da bazı belediyelerde görevlerine son verilen işçileri, İpekyolu Belediyesi önüne kurdukları çadırda ziyaret etti.

İşçilerin taleplerini dinleyen Arslan, işten çıkarılan belediye çalışanlarıyla dayanışma içinde olduklarını söyledi.

Bir siyasi parti ya da muhalefetin veya iktidarın alternatifi olmadıklarını, bir emekçi örgütün temsilciliğini yürüttüklerini belirten Arslan, mensuplarının hakkını, hukukunu korumak, mücadelelerinde yanlarında olmak, ekmeklerini ve aşlarını büyütmek istediklerini ifade etti.

Üyelerinin hakkını sonuna kadar savunacaklarını vurgulayan Arslan, şunları kaydetti:

"Ekmeğimizi elimizden almaya kalkarlarsa biz hep burada olacağız. 31 Mart 2024 seçiminden sonra propagandaları şuydu. 'Bütçemizde para, imkanlar yok. Bu işçiler seçim öncesi işe alınmışlar.' Buradan sesleniyorum. İşten çıkardığınız kardeşlerimiz hakkında bir soruşturma, bir disiplin çalışması, 'İşe gelmedi', 'Verilen işi yapmadı.' diye işlem var mı? Yok. Dediniz ki 'İşçi fazla, paramız yok.' Büyükşehir Belediyesi ile VASKİ'ye bine yakın işçi aldınız. Hani işçi fazlaydı? Hani paranız yoktu? Bu işçilerin ekmeğini elinden alacaksınız. Sonra da işçi alacaksınız. Bu ikiyüzlülük, sahtekarlık, yalancılık, samimiyetsizliktir. İşçiler işlerine dönene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. İşten çıkarılanların tek kusuru var. Kandil'in ve onun yandaşlarına destek vermemeleri, onlarla yan yana olmamaları. Bu arkadaşlarımızın başka bir kusuru yok. Herkes aklını başına almalı."

"Terörsüz Türkiye istiyoruz"

Türkiye'nin dünkü, 31 Mart 2024'teki Türkiye olmadığını ifade eden Arslan, "Bunların liderleri, başları, artık o zihniyetin bittiğini ilan etti. Terörsüz Türkiye mücadelemiz çok şükür 40 yıl sonra da olsa başarıya ulaşıyor. Bu başarıya destek veriyoruz. Terörsüz Türkiye istiyoruz. Türkiye'deki siyasal partilerin Kandil'in güdümünde siyaset yapmasını utanç buluyoruz. Terörsüz bir Türkiye'de demokratik yolların açıldığı, demokrasinin sonuna kadar kullanıldığı bir siyasal anlayış bekliyoruz. Bizim mücadelemiz bundan sonra da bu istikamette devam edecek." diye konuştu.

Arslan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla bu yılki mitinglerini Rize'de düzenleyeceklerini hatırlatarak, şu değerlendirmede bulundu:

"Her alandaki mücadelemizi 1 Mayıs günlerinde de yüksek sesle konuşacağız. Daha güçlü bir sendikal örgütlülük kanunu istiyoruz. İşçilerin kusuru yokken işten atılmalarının engellenmesini istiyoruz. Çatışmadan, kavga etmeden, kamu mallarına zarar vermeden demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanarak eksiklikleri konuşma, yanlışlıkları düzeltme taleplerimizi sürdüreceğiz."

" Filistin'de ne yazık ki insanlık ölüyor"

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına tepki gösteren Arslan, şöyle devam etti:

" Avrupa Birliği, ABD, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi büyütülen ama gerçek anlamda içinin boş olduğu bu uluslararası kuruluşların gözü önünde insanlığını unutmuş katil İsrail ve Netanyahu hükümetinin bombalarına maruz kalan binlerce kardeşlerimizin bombalarla imha edildiği ve öldürüldüğü bir Filistin'den bahsediyoruz. Filistin'de sadece çocuklar, kadınlar, masumlar ölmüyor. Filistin'de ne yazık ki insanlık ölüyor. Tüm insanlığın gözü önünde mazlum Filistinli kardeşlerimiz topraklarında mülteci durumuna düşürüldü, toprakları işgal edildi, soykırıma uğradı. Kur'an-ı Kerim'de yeryüzündeki kutsal yerlerden biri kabul edilen ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'ya sorumluluklarımız var."

Filistin'deki katliamlara sessiz kalamayacaklarını dile getiren Arslan, şu görüşleri dile getirdi:

"Sadece çığlık atmıyoruz, aynı zamanda kampanyalar yürütüyoruz. Konfederasyonumuzun tek başına mensuplarımızla yürüttüğü kampanyada yaklaşık 38 milyon lira bağış topladık. Doğrudan hastanelere ilaç, gıda yardımı ve çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması için nakit olarak Gazze'ye zor şartlarda bu yardımları büyük ölçüde ulaştırdık. Bir ay boyunca 10 bin Filistinli kardeşlerimize üç öğün yemek vermeyi başardık ama hala yardımlara ihtiyaç var."