Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünyada ve İslam aleminde tarihi gelişmelerin görüldüğü bir dönemde gerçekleştirilen zirveyi, son derece zamanlı ve yerinde bulduğunu belirtti. İsrail'in Gazze'ye saldırısının sona erdirilmesinde tanık olunduğu üzere, Mısır'ın özellikle son dönemde bölge istikrarı bakımından öne çıkan katkılarının takdirle karşılandığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, şöyle dedi:
"Bugün dönem başkanlığını devreden Senegal Cumhurbaşkanı Sayın Macky Sall'a, kıymetli çalışmaları nedeniyle teşekkür ediyorum. Ayrıca, geçtiğimiz mübarek Ramazan ayında Olağanüstü İslam Zirvesi'nin Mekke'de toplanmasını sağlayan, muhterem kardeşim Suudi Arabistan Kralı Abdullah'a da buradan şükranlarımızı iletiyorum. Bu vesileyle, Suriye ve Filistin'de baskı ve zulüm rejimlerinin yağdırdığı bombalar altında hayatını kaybeden kardeşlerimize Yüce Allah'tan rahmet diliyorum."
"SURİYE YÖNETİMİ GÖREVİ BIRAKSIN"
Cumhurbaşkanı Gül, Suriye'de durumun giderek daha trajik hale geldiğini, tüm dünyanın gözleri önünde bu ülkenin adeta kendi kendini tükettiğini söyledi. Suriye'de güvenlik ve istikrarın yeniden tesisinin, ancak rejimin ayrım gözetmeden uyguladığı şiddeti sona erdirmesi ve halkın meşru taleplerinin yerine getirilmesiyle mümkün olabileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül şunları söyledi:
"Bu meyanda, Suriye halkının hakları için mücadele eden Suriye Ulusal Koalisyonu'na gösterdiği ev sahipliği ve güçlü destek nedeniyle teşekkür ediyoruz. Mevcut aşamada yapılması gereken, ülkedeki çatışma ortamının süratle sonlandırılması ve demokrasiye doğru siyasi geçiş sürecinin önünün bir an önce açılmasıdır. Bunun için, mevcut yönetimin artık gerçekleri görüp, Suriye ve Suriye halkının daha fazla imha olmasına imkan vermemek için görevi bırakması gerekmektedir. Öte yandan, Mali'de yaşanan çatışmaların, Myanmar'daki Müslüman kardeşlerimizin gördüğü eziyetin son bulmasını diliyorum."
Cumhurbaşkanı Gül, 10 yıl önce, yine bir İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında; 2003 yılında Tahran'da düzenlenen İslam Dışişleri Bakanları Konferansı'nda yaptığı konuşmada, İslam dünyasının vakit geçirmeden evinin içini düzene koyması gerektiğini vurguladığını ve temel insan hakları, hukukun üstünlüğü, şeffaflık, hesap verebilirlik ve cinsiyet eşitliği temelinde köklü reformların hayata geçirilmesi çağrısında bulunduğunu hatırlattı.
İSLAM DÜNYASINDA DÖNÜŞÜM SÜRECİ
Konuşmasında çağın bir gereği olan söz konusu evrensel ilkelerin hayata geçirilmemesi durumunda halkların ayaklanacağını, ya da dış müdahaleye davetiye çıkarılacağını belirttiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi:
"Ne var ki, o dönemde bazı liderler, tüm bu ihtiyaçlar ortadayken, çağın gidişatını okuyamadı ve halkının meşru taleplerini göz ardı ettiler. Neticede, bundan iki yıl önce Tunus'ta, Mısır'da başlayan halk hareketleri, bugün tanık olduğumuz büyük dönüşümü harekete geçirdi. Esasen, İslam dünyasının yaşadığı bu büyük dönüşüm süreci, aslında bizim kendi değerlerimizle yeniden kucaklaşmamıza fırsat verdi. Zira adalet, istişare ve hesap verebilirlik gibi ilkeler, her zaman İslamiyet'in temelini oluşturmuştur. Dolayısıyla, bugün modern anlamda demokrasinin de özünü oluşturan bu değerler, bizim yabancısı olmadığımız değerlerdir. İslam aleminin kalbinde cereyan eden bu demokratikleşme süreci, şüphesiz İslam toplumlarının çağı yakalamalarının ve uluslararası sistemde hak ettikleri yeri almalarının yolunu açacaktır. Demokrasi yolculuğu, elbette kolay bir yolculuk değildir. Bu yol, uzun, ince ve meşakkatlidir. Bu yolculukta menzile ulaşmak, sabır, sebat, azim, hoşgörü ve empati gerektirir."
'Arap Uyanışı' ile başlayan büyük dönüşümün kıymetinin bilinmesi gerektiğine de dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül şunları söyledi:
"Ortaya çıkan tarihi fırsatı, halklarımız için demokrasi, barış ve refaha tahvil etmek için hep birlikte çaba göstermeliyiz. Maazallah, bu sürecin geriye gitmesinin vebalini, İslam alemi olarak kaldıramayız. Dolayısıyla, bu süreçte, İslam alemi olarak azami iş birliği ve dayanışmayı sergilemek mecburiyetindeyiz. İslam dünyası olarak, bu değişim dalgasının konjonktürel sancılarının kargaşasında kaybolmadan, ulaşmak istediğimiz ufuklara bakmalıyız. Zira fırsatlar ufuklarda başlar."
"KÜRESEL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE SAYGIN VE ETKİN BİR ORTAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Gül konuşmasına şöyle devam etti:
"Cehaletin, israf ve yolsuzlukla mücadele yolunda gereken kapsayıcı reformları gerçekleştirmekte geciktiğimiz her dakika, uzlaşmazlığı, radikalleşmeyi ve şiddeti araç edinmiş mihraklara zemin kazandırır. Bundan ancak radikalleşme ve şiddeti İslam'a mal etmek isteyenler kazançlı çıkacaktır. Bizim projemiz, uzlaşı ve hoşgörü temelinde, dünya Müslümanlarına umut vadeden girişimlerle, küresel sorunların çözümünde saygın ve etkin bir ortak olduğumuzu her vesileyle gösterebilmektir."
Kendisinin bu konudaki ilk önerisinin, bugünden demokratik tekamül ve barışa yatırım yapmak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, bunu bildik söylemleri tekrar ederek değil, ülkeler arasında ve bölgede karşılıklı anlayış ve güveni artıracak, mütevazi, fakat etkin adımlar atmaya başlayarak yapılabileceğini bildirdi.
Konuşmasında, ekonomik alanda ülkeleri ve halkları birbirine bağlayacak, yapılandırılmış ve dinamik bir entegrasyon mekanizmasının hayata geçirilmesi önerisini de ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, "Kalkınma, sadece bir hedef değil, dayanışmamızın ortak paydası haline gelmelidir. İSEDAK Başkanı olarak, geçtiğimiz dönemde ortaya koyduğumuz stratejinin, bu hedefe yönelik ortak çabalarımıza etkinlikle hizmet edeceğini vurgulamak isterim. ve nihayet, temel hak ve özgürlüklerin, insan onuruna yakışır standartların hayata geçirilmesi ve güçlendirilmesi için ortak çabalarımızı güçlendirelim İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde 'Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu'nun çalışmalarına başlaması gibi kurumsal adımlar, bu yönde sağlam bir başlangıç oluşturmuştur. Üyelerimiz arasında insan haklarının korunmasına ve demokratik standartların yükseltilmesine dair iş birliği mekanizmalarının ihdas edilmesi, halklarımızın huzur ve mutluluğuna doğrudan katkıda bulunacaktır. İnsan hakları ve demokrasi alanında kendi evimizi düzene koyduğumuz takdirde, hem halklarımız, hem de uluslararası camia nezdinde meşruiyet ve saygınlığımız yükselir. Demokratik standartlar konusundaki eksikliklerimizi zaaf olarak algılamadan, tüm samimiyet ve kararlılığımızla gerekli iyileştirmeleri hayata geçirmeliyiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bireylerin inanç, düşünce ve etnik kökenlerine bakmadan, insanlık onuruna yakışan tüm hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
"Ancak bu takdirde, diğer ülkelerdeki Müslüman azınlıkların haklarını tam bir tutarlılık içinde savunabiliriz. Nihai tahlilde, ister büyük olsun, ister küçük; ister gelişmiş olsun, ister az gelişmiş; tüm Müslüman ülkelerin büyük bir potansiyeli vardır. Bu potansiyeli harekete geçirmek, ancak iyi hukuki ve iktisadi kurallar ile bu kuralları uygulayacak iyi yönetimler sayesinde mümkün olabilir."
"KÜRESEL BİR STRATEJİYE İHTİYACIMIZ VAR"
Soğuk Savaş'ın son bulmasıyla birlikte uluslararası örgütlerin misyon ve vizyonlarını yeniden tanımladıklarını, küreselleşme gerçeğini hesaba katarak yeni stratejiler oluşturduklarının görüldüğünü, benzer çalışmaların Teşkilat bünyesinde yapıldığını bildiren Cumhurbaşkanı Gül, bugün de, önümüzdeki on yıl içindeki meydan okumaları, fırsat ve beklentileri karşılayacak bir 'Küresel Strateji' ihtiyacının kendini gösterdiğine işaret etti. Yeni Küresel Strateji'nin temel parametreleri arasında, 'ortaklıklar' konusunun geldiğini aktaran Cumhurbaşkanı Gül şöyle seslendi:
"Dışa açılmalıyız. Bunun en iyi yolu, diğer örgüt ve ülkeleri, belirli parametre ve hedefler çerçevesinde, 'ortaklarımız' olarak tanımlayabilmektir. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Afrika Birliği, MERCOSUR, ECOWAS, ASEAN ve diğerleriyle eşitlik ve müşterek fayda temelinde, ortaklık kurmamızın yararına inanmaktayım. Yapacak çok işimiz var. Ama her zorlu görev, her uzun yol, birlikte atacağımız ilk adımla başlar. Bunun da ilk şartı, göstereceğimiz iyi niyet ve samimi iradedir. Toplantılarımız, ziyaretlerimiz ve mesajlarımız güven tesis etmeli, bize yönelik algıları sistemli ve olumlu biçimde güçlendirmelidir."
"TÜRKİYE, 13. İSLAM ZİRVESİ'NE EV SAHİPLİĞİ İÇİN ADAYDIR"
Türkiye'nin ortak küresel iletişim çabalarına katkıda bulunacak bir 'Medya Merkezi'ne İstanbul'da ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle tamamladı:
"Ayrıca, önümüzdeki son derece kritik dönemde tüm İslam alemine daha iyi hizmet edebilmek amacıyla, Türkiye'nin 13. İslam Zirvesi'nin ev sahipliğine ve 2015-2016 dönemi için BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine aday olduğunu siz değerli kardeşlerimin dikkatine sunmak isterim. Söz konusu adaylıklarımızın kardeşlerimizce destekleneceğine inancımı sizlerle paylaşıyor ve desteğiniz için teşekkür ediyorum. Burada ayrıca, Genel Sekreter Profesör Ekmeleddin İhsanoğlu'na, Teşkilat'ın dönüşümü ve yenilenmesindeki rolü başta olmak üzere, görevi süresince yapmış olduğu kıymetli katkılar nedeniyle teşekkür ediyoruz. Bu önemli göreve dost ve kardeş Suudi Arabistan tarafından aday gösterilen Dr. İyad Emin Medeni'yi destekliyoruz. Önümüzdeki yılların bir buçuk milyarlık Müslüman dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisiyle, hepinizi içtenlikle selamlıyorum."
Metin TURAN/KAHİRE, (DHA)-
(Tür: Dış)
Son Dakika › Güncel › Gül.Tarihi Fırsatı; Demokrasi, Barış ve Refaha Tahvil Etmeliyiz Mısır'da Katıldığı 12.İslam... - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?