Farklı tarzlarda yazdığı ve bestelediği şarkıların yanı sıra film ve dizi müzikleriyle tanınan sanatçı Gökhan Kırdar, "9. Kısa'dan Hisse Kısa Film Festivali"nde sinemaseverlerle bir araya geldi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle Genç Öncüler Gençlik Spor ve Eğitim Derneği tarafından düzenlenen festival kapsamında Kırdar'ın konuşmacı olduğu "Film Müziği Besteciliği" başlıklı ustalık sınıfı gerçekleştirildi.
Atatürk Kültür Merkezi Yeşilçam Sineması'ndaki programda moderatör Ali Demirtaş'ın sorularını yanıtlayan Kırdar, müziğin kendisi için bir titreşim ve rezonans olduğunu belirterek, "Eğer bir şeyin varlığından haberdar oluyorsanız, bu durum ilk olarak onu duymakla başlıyor ve duyduğunuz şey aslında bir titreşim. Biz müzisyenler için de her şey bir titreşim. Eğer bir müzik kulağınız varsa hayatı çok daha farklı algılıyorsunuz. Yaşadığınız hayatın içinde her varlığın yaydığı bir titreşim var." dedi.
"Benim için İlhan İrem, Barış Manço benzetmeleri oluyor ama bu tür şeyler bana uzak"
Aydın'da doğup, büyüyen usta müzisyen, "Ortaokul, ilkokul o dönemler benim için hep korolarla geçti. Çünkü müzik öğretmeni sizde yetenek görünce peşinizi bırakmıyor. Daha sonra İstanbul'da ilk yıllarım mimarlık okumakla geçti. O yıllarda Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'ndeydim. Ailemden hiçbir zaman yardım almadan neyi başarabileceğimi görmeye çalıştım." diye konuştu.
Gökhan Kırdar, henüz 5 yaşındayken enstrüman çalmaya başladığını ve ilk bestesini 15 yaşındayken "Sevgili" adıyla yaptığına işaret ederek, şunları söyledi:
"İlk bestem Türk sanat müziği formundadır. Çocukluğum Zeki Müren'le, Yıldırım Gürses'le, Barış Manço'yla ve İlhan İrem'le geçti. Bazen benim için de İlhan İrem, Barış Manço benzetmeleri oluyor ama bu tür şeyler bana uzak. Onlar benim çocukluğumun idolleri. Ben daha 5 yaşındayken onların şarkılarını söylerken babam beni teybe kaydediyordu."
Tüm albümlerinin kendi hikayesinin bir anekdotu olduğunu dile getiren Kırdar, "Yaşadığım her gün bana bir şey öğretiyor. 'Yerine Sevemem', 20 yaşımın şarkısıdır ve o ben sözlerini bitirmeden öyle bıraktım. Yaşadığım şeyleri sanatlaştırdığım bir dönemdi. Yazdığım şarkı sözlerinde galiba mutlu olamayan kısımdayım. Mesela 'Trip' albümüm de biraz daha kendi iç hesaplaşmalarımdı." ifadelerini kullandı.
"Yerine Sevemem'in ilk çıkış noktası bir Leyla Mecnun hikayesidir"
Usta besteci, film müziği yapmanın bir sorumluluk duygusu ortaya koyduğunu söyleyerek, 2005-2006'da her hafta "Yabancı Damat", "Kurtlar Vadisi" ve "Haziran Gecesi" dizisi için müzik yetiştirmeye çalıştığı bir dönemin olduğunu anlattı.
"Televizyon dünyası acımasızdır." diyen Kırdar, "Eğer siz reyting sağlamıyorsanız, günün en çok izlenen programları arasına giremiyorsanız o projeye hizmet veren herkes aç kalabiliyor. Orada ekibe karşı da bir sorumluluğunuz var. 'Ben bu hafta yetiştiremem' diye bir şansınız olamaz. 100 kişi 5 günde o görüntüleri çekmiş, siz de yetiştirmek zorundasınız." dedi.
Gökhan Kırdar, bir müzisyenin içine doğduğu kültür ve sanatın başlangıç için bir kıvılcım noktası olduğuna işaret ederek, "Esas ateşe düşecek yer, sizin olgunluğunuzdur. Sizin merak, araştırma duygunuzla, dünyadaki bütün müzik tarzlarının bilincinde ve vakıflığına ulaşmanızla ancak o pizzanın lezzeti size ait bir şey olur." yorumunu yaptı.
"Yerine Sevemem"in dizilerde en çok yer verdiği şarkılarından biri olduğunu belirten Kırdar, şunları kaydetti:
"İlk çıkış noktası bir Leyla Mecnun hikayesidir. Video klibinde gördüğünüz o siyah-beyaz yaşananlar, hastalanan bir sevgili ve o sevgilinin sonra ölmesi. Sonra orada evi ateşe vermem... Tabii ki orada kavramlar var. Bir yandan da görünüşte bir kısa film. O dönemlerde müzik videolarında kısa film duygusu yoktu. Hikaye yerinde daha kopuk kopuk, atmosferik müzik videoları vardı. Yönetmen olarak da Mete Özgencil ve birlikte aynı evi paylaştığımız bir arkadaşım vardı. Onların aracılığıyla Atıf Yılmaz'la tanışmıştım."
"Mevcut parçayı dizideki her sahne için yeniden tasarladım"
Usta müzisyen, "Kurtlar Vadisi" dizisinde de her karakter için ayrı bir beste yaptığını anlatarak, şunları kaydetti:
"Mesela Gürkan Uygun'un 'Memati' karakteri var. 'Onunla ilgili bir müzik yapayım' dedim ve onun olduğu sahnelerde o müziği kullanmam bir sıkıntı yaratmaz diye düşündüm. Sonra her karakter için bir beste yapmaya başladım. Yani karakteri temsil eden bir melodi, atmosfer vardı. Quentin Tarantino filmleri izlerken de karakterlerin kendine ait atmosferleri, sesleri, melodileri vardır. Bu durum karakteri destekleyen bir şeydir. Ama bazı diziler var ki baştan sonra hep aynı şey çalıyor. Farklı sahneye geçiyorsun, yine aynı müzik çalıyor. Ben bu durumun tam tersini yaptım. Bana çalışmam için bir gün de, 6 saat de verilse hemen gelen görüntülerin altına çok hızlı bir şekilde bir daha başa almamacasına en doğru kararları verip, sesleri, müziği oluşturan elementleri o sahneye uygun şekilde aranje ettim. Yani mevcut parçayı, dizideki her sahne için, her bölümde yeniden tasarladım ve bunu 14 yıl boyunca yaptım. Tabii bu kadar ince eleyip, sık doğunuz kilimin değeri yüksek oluyor."
"Kurtlar Vadisi"nin 14 yıllık serüveni boyunca yerel ve Anadolu müziklerine dair çok fazla araştırma yaptığına dikkati çeken Kırdar, "Bu bende doğal bir zenginlik oluşturdu. Bir melodinin hangi enstrümanla çalınırsa nasıl bir duygu titreşimi yaratacağı, bedenimizde hangi organı ya da hormon noktasını tetikleyeceğinin bilgisine ulaşmaya başladım. Galiba bu konuda kitap yazsam iyi olacak. Tabii ki bu konuda üstatlar var. Mesela Farabi, İbn Sina... Tıpla müziği, sanatı birleştirmişler, bize o bilgiyi sunmuşlar. Ama ben biraz daha İslamiyet öncesi müzik titreşimleri üzerine de araştırmalar yaptım." dedi.
Yaklaşık 2 buçuk saat süren ve yoğun ilginin olduğu program, soru cevap kısmının ardından usta sanatçının mini müzik dinletisiyle son buldu.
Son Dakika › Güncel › Gökhan Kırdar Film Festivali'nde - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?