Genelkurmay Çatı Davası - Son Dakika
Güncel

Genelkurmay Çatı Davası

Genelkurmay Çatı Davası

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili davanın sanıklarından eski Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi Akın Öztürk, zaman zaman generaller hakkında FETÖ mensubu oldukları yönünde ihbarlar geldiğini bildirerek,...

22.05.2017 19:59

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili davanın sanıklarından eski Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi Akın Öztürk, zaman zaman generaller hakkında FETÖ mensubu oldukları yönünde ihbarlar geldiğini bildirerek, "Buradaki arkadaşlarım hakkında da gelmiştir. 3'ü, 4'ü, 5'i hakkında gelmiştir. Şu anda net hatırlamıyorum." dedi.

FETÖ'nün darbe girişimi sırasında, Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de arasında bulunduğu 221 kişinin yargılandığı davanın ilk celsesi sona erdi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda gördüğü davada Akın Öztürk'ün çapraz sorgusu yapıldı.

Öztürk, Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, generallerin FETÖ mensubu olduğu konusunda kendilerine bilgi gelip gelmediğine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

"İhbarlar hep geliyordu. Bunların hepsini Genelkurmaya bildiriyor, incelenmesini istiyoruz. Somut delil gelmedi. Her yıl YAŞ öncesinde gelen ihbarları, terfiye girecek bütün generalleri ve albayları Emniyete ve MİT'e sorduruyorduk. En son, kuvvet komutanlığından ayrılmadan önce, 23-24 Temmuz 2015'te, elime gelen en büyük listeydi, sayın MİT Müsteşarı'na bunu takdim ettim. Yanılmıyorsam 68 kişilik listeydi. 'Al, bunun gereğini yap' dedim. Yine YAŞ arifesinde, 22-23 kişi, hep generaller vardı, 'Bunlar içinde bilinenler varsa bize verin çünkü işlem yapacağız' dedim."

"Bana yapılan muamele derdest değil midir?"

Müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, söz alarak Öztürk'e HTS kayıtlarına yansıyan telefon görüşmelerini sordu. Öztürk, iddianameye yansıyan telefon görüşmelerini yalanladı.

Aydın'ın, "Beyanınızda 9 Temmuz'da İzmir'deki kamptan ayrıldığınızı söylüyorsunuz, ne amaçla ayrıldınız?" sorusuna karşılık Öztürk, " Çerkezköy'de yeğenime kız istemek üzere 9 Temmuz günü ayrıldım. Akşama kız isteme oldu. 10 Temmuz'da geri döndüm. Çerkezköy'e gittiğimizde orduevi müdürü, üs komutanı ve kaymakam usulen bizi gördü." dedi.

"Terfi sırasında olan generallerle ilgili geliyordu"

"FETÖ üyesi subaylarla ilgili MİT'e liste verdiğinizi söylediniz. O listede buradaki sanıklardan kimse var mıydı?" sorusuna karşılık Öztürk, şunları söyledi:

"Şu var, şu var diyemem. YAŞ arifesinde zaman zaman, parça parça geliyor. Buradaki arkadaşlarım hakkında da gelmiştir. 3'ü, 4'ü, 5'i hakkında gelmiştir. Şu anda net hatırlamıyorum. O sene terfi sırası olan generallerle ilgili geliyordu. Gelen ihbarların ciddiyetine göre değerlendiriyorduk. Şu var, bu var diye söylersem yanlış yapmış olabilirim."

"Partigöç ile görüşmelerinizde siz mi, o mu aradı?" sorusunu Öztürk, Partigöç ile emir subayı aracılığıyla görüştüğünü, aramayı kendisinin yaptırdığını söyledi. Akın Öztürk, "Ben aradım hepsini. Önce Hava Kuvvetleri karargahını, cevap alamayınca Genelkurmay Karargahını arattım." diye yanıtladı.

Öztürk, soru üzerine o gece damadı Hakan Karakuş'u hiç görmediğini kaydetti. "Damadınızı hiç merak etmediniz mi?" sorusuna Öztürk, "Ben Genelkurmay Başkanı'nın yanına geldim, ondan sonra hiç ayrılmadım. Hiçbir pilotla temasım olmadı. O darbe hengamesinde Hakan nerede, zinhar aklıma gelmedi. Bir tek Genelkurmay Başkanı'nın gözüne bakıyorum ben." karşılığını verdi.

"Neden Genelkurmay Başkanı veya diğer üst düzey komutanlar yerine Partigöç'ü aradınız?" sorusu üzerine ise Öztürk, avukata "Olayı çarpıtmayın." dedi. Avukatın, "Sorum gayet açık. Lütfen sesinizi yükseltmeyin. Sanık olduğunuzu unutmayın." sözlerine karşılık Öztürk, "Sayın avukat bakınız, bir yerde her şeyden sorumlu harekat başkanlığıdır. En çabuk bilgi alacağınız yer harekat merkezidir. Ben Partigöç'ü aramadım, harekat merkezini aradım." diye konuştu.

"Darbeyi planlayanlar, o gece kendilerine direnme potansiyeli olan herkesi derdest ediyorlar. Siz direndiğinizi söylüyorsunuz ama size hiçbir şey yapmıyorlar." ifadeleri üzerine Öztürk, "Ben o gün İstanbul'da düğünde olacaktım. Eşimin rahatsızlığı nedeniyle katılamadım. Gitsem nikah şahidi olacaktım. Eşim dışarı çıkamıyordu. Özür dileyip Ankara'ya döndüm. Yoksa ben de İstanbul'da olsam beni de derdest edeceklerdi." dedi.

Ankara'da da üst düzey komutanların derdest edildiğinin belirtilmesi üzerine Öztürk, karargaha girerken kendisine silah doğrultulduğunu söyleyerek, "Bana yapılan bu muamele derdest değil midir? Silahlarını kaldırdılar. Nedir bunun adı?" diye konuştu.

-"Birinci ve ikinci görüşmede kararlılıklarını gördüm"

Öztürk, bir başka soru üzerine o gece Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile sabaha kadar beraber olduğunu, Akar ile "Eyvah, Silahlı Kuvvetler rezil oldu" diye dertleştiklerini iddia etti.

O gece çoğunlukla 143. Filo'da bulunduğunu belirten Öztürk,

"Genelkurmay Başkanımızın ifadelerine kendi ifadelerimi katarak tez elden bu işten vazgeçilmesini arkadaşlara iletmeye çalıştım. Hepsi bu" iddiasında bulundu.

"Onlar ne söylediler?" sorusu üzerine Öztürk, "Birinci ve ikinci görüşmede kararlılıklarını gördüm. Üçüncü ve dördüncü görüşmelerde onlar da ikna oldular." dedi.

Başbakanlık adına söz alan avukat Süleyman Ayhan'ın "O gece TSK'nın yönetildiği Genelkurmay Başkanlığı veya Hava Kuvvetleri Komutanlığına gitmeniz gerekmez miydi? Neden Akıncı Üssü'ne gittiniz?" sorusuna Öztürk, "Arabamı çağırdım. Karargah ile irtibat kuramadık. Ayrıca benim Hava Kuvvetleri ile organik bir bağım yok." karşılığını verdi.

Bunun üzerine Öztürk'ün avukatı, müvekkilinin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın araması üzerine Akıncı Üssü'ne gittiğini savunarak, "Müvekkilimin Akıncı Üssü'ne gidişi, Abidin Ünal'ın 'Ağabey, Ankara üstünde uçaklar uçuyor. Bir öğren bana dön' demesi üzerine Harekat Merkezini arıyor. Genelkurmay Başkanı'nın Akıncı Üssü'ne getirildiğini öğrenince üsse geçiyor. Genelkurmay Başkanı'nın talebiyle Akın Öztürk Genelkurmay Başkanı'nın yanına gidiyor." diye konuştu.

Akın Öztürk, "O gece Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın elinde telefon gördünüz mü? Bir yeri aradı mı, biriyle görüştü mü?" sorusu üzerine, Orgeneral Akar'ın Başbakan Binali Yıldırım ile görüştüğünü bildiğini, bunun dışında başka bir görüşmesini hatırlamadığını anlattı.

Öztürk, "143. Filo'dan müspet cevap alınca Başbakan ile görüştü. 'Bu işi bitiriyoruz, beraber Başbakanlığa gidiyoruz' dedi. Sonra telefonla görüşüp 'Akın, sen kal. Bir saat daha burada arkadaşlara göz kulak ol' dedi. Ben de gelmek istediğimi, bu kargaşa içinde daha sonra gelmemin mümkün olmayacağını söyledim. Beni aldıracağını söyledi." diye konuştu.

Sanıklardan Ömer Faruk Harmancık'ın avukatının, "Hakan Evrim, Ömer Faruk Harmancık, Mehmet Dişli, bu isimler Akıncı Üssü'nde Hulusi Akar'ın yanında ast edasıyla mı bulunuyordu, yoksa Genelkurmay Başkanı üzerinde güç sahibi olduğunu belli mi ediyorlardı?" sorusu üzerine Öztürk "Kesinlikle tam bir askeri saygı içerisinde davranıyorlardı." karşılığını verdi.

Öztürk, Harmancık'ın, Hulusi Akar'a bildiri okutup, imzalamasını söylediğini görüp görmediğine yönelik soruyu, "Bunu kesinlikle hatırlamıyorum. Yanlarından ayrıldıktan sonra gerçekleşmiş olabilir." şeklinde yanıtladı.

Sanık avukatlarının, "Mehmet Dişli'nin pozisyonu, Genelkurmay Başkanımızın sözlerini yerine getirir pozisyon muydu?" sorusa ise Öztürk, "Evet, o pozisyondaydı" karşılığını verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın tekrar söz alarak, "Şöyle bir manzara ortaya çıktı. Sanıklar Ömer Faruk Harmancık, Hakan Evrim, Kubilay Selçuk'u, ki bunların Fetullahçı olabileceklerine dair ihbar geldiğini hatırladığınızı söylüyorsunuz, o gece iknaya gidebilecek üst rütbeli kişiler var. Ama bu kişileri ikna görevi size veriliyor. Nasıl bir ilişkiniz var ki bu görev size tevdi ediliyor?" sorusunu ise Öztürk şöyle yanıtladı:

"O gece Akıncı Üssü'nde Genelkurmay Başkanı'nın yanına giden tek kişi benim. Hava Kuvvetleri Komutanı İstanbul'da düğünde, Deniz Kuvvetleri Komutanı İstanbul'da düğünde, Kara Kuvvetleri Komutanı nerede bilmiyorum. Ben komutanın yanına gittiğim için benden istiyor. Demin de arz ettim, benim onlarla kibarca konuşmak dışında alternatifim yoktu çünkü yetkim de yoktu."

"On aydır, darbeyi kimin yaptığını bulamadım"

Sanık eski kurmay albay Ahmet Özçetin de lehine delil sayılacak birçok somut bilgiye iddianamede yer verilmediğini savunarak, hakkında isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini, neden "Yurtta Sulh Konseyi" üyeliğiyle suçlandığı hakkında fikrinin bulunmadığını öne sürdü.

Aynı zamanda 1 Ağustos'ta ilk duruşması görülecek Akıncı Davası kapsamında da savunma yapacağını anlatan Özçetin, "Bu davayla ilgili hazırlıklarımı tamamladığımda, yapacağım savunma sonucunda hakkımda isnat edilen birçok suçlamanın asılsız olduğu ortaya çıkacaktır." iddiasında bulundu.

Akıncı Üssü'ndeki aracında yapılan aramada, birçok siyasetçi ve bürokrata ait ev ile iş yerlerinin uydu görüntülerinin ele geçirildiğine yönelik suçlamaya değinen Özçetin, şöyle devam etti:

"Darbe girişimi içinde yer aldığım ve öncesinde toplantılara katıldığım yönündeki iddialar bu belgeler üzerinden yapılmaktadır. Aracımdaki arama işlemi 18 Temmuz'da benim de katılımımla yapıldı ve bu durum tutanak altına alındı. Aramada söz konusu belgelerin ele geçirildiğine dair bir tespit yoktu. Araç temiz olarak Ulaştırma Tabur Komutanlığına teslim edildikten 5 gün sonra yapılan aramada bu belgelerin ele geçirildiği iddia ediliyor. Bu belgelerle şahsım nasıl ilişkilendirilebilir ki? Dolaysıyla hakkımdaki iddialar temelsizdir."

Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki cuntayla birlikte darbe girişimini sevk ve idare etmediğini savunan Özçetin, savaş uçaklarını yönlendirmediğini, Akıncı Üssü'nde bulunduğu sırada sanık Akın Öztürk ile karşılaşmadığını iddia etti.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, darbe girişiminin yaşandığı gece Akıncı Üssü'nden Ankara'yı bombalayan pilotlarla yaptığını telsiz konuşmalarını hatırlatması üzerine Özçetin, "Bu görüşmelerin net olarak bana ait olup olmadığını bilmiyorum. Görüşmelerin hangi ortamda yapıldığını hatırlamıyorum. Bu görüşmelerin bir kısmının bana ait olmadığını, bir kısmının da bana dikte ettirildiğini tespit ettim." savunmasını yaptı.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in "O gece 'Yurtta Sulh hareketini icra ediyoruz' şeklinde bir konuşman da var. Buna ne diyeceksin?" sorusuna Özçetin, "Bu konuşma bana aitse hangi şartlar altında bunu söyledim bilemiyorum. Bununla ilgili çalışmam devam ediyor." açıklamasını yaptı.

Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın 16 Temmuz'da Akıncı Üssü'ne geldiği zaman darbe girişiminden haberdar olduğunu iddia eden Özçetin, Mahkeme Başkanı Dik'in "Sizce bu darbe girişimini kim yapmıştır?" sorusunu, "Bu soruyu çok düşündüm, on aydır içerdeyim ve bunu düşünüyorum. Net bir cevap veremedim." diye yanıtladı.

Anafartalar Koleji sahibi ve darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde yakalanan sanık Hakan Çiçek'in kendisinin daveti üzerine üsse geldiği yönündeki iddiaya da değinen Özçetin, Çiçek'e böyle bir davette bulunmadığını söyledi.

Özçetin, FETÖ'nün TSK'daki hücre yapılanmasını da iddianameden öğrendiğini öne sürerek savunmasını tamamladı.

Dava, yarın saat 09.30'a ertelendi.

Öte yandan, Öztürk'ün çapraz sorgusu sırasında müştekilerin bulunduğu sıralardan bir anda tepkiler yükseldi. Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in ne olduğuna ilişkin sorusu üzerine müştekiler, tuvalete götürülen bir sanığın kendilerine dil çıkardığını söyledi.

Bir müşteki avukatı, "Tuvalet ihtiyacı normal. Fakat gün boyu duruşmalar sırasında sanıklar girip çıkıyorlar. Giriş çıkışlardaki hareketler müştekileri rahatsız ediyor. Buna bir düzen getirilmesini rica ediyoruz." dedi.

Mahkeme Başkanı Dik, bu kişinin isminin alınarak, işlem yapılacağını söyledi.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Genelkurmay Çatı Davası - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement