Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki "ana darbe soruşturması" kapsamında aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, 6 general ve 17 subayın bulunduğu, 9'u firari 15'i tutuklu 24 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasında eski Tuğgeneral Eyyüp Gürler, savunma yaptı.
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada bulunan büyük salonda İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmada savunma yapan tutuklu sanıklardan Eyyüp Gürler, darbe teşebbüsünden önce (13 Temmuz) Harp Akademileri Komutanlığı'nda yapılan ve iddianamede darbe toplantısı olarak geçen toplantıya katıldığını söyledi.
Bu toplantıda olası terör eylemi karşısında alınacak önlemlerin konuşulduğunu dile getiren Gürler, toplantının kısa sürdüğünü savundu.
Gürler, toplantıda İstanbul'da büyük çaplı eylemler konusunda bilgilendirildiğini öne sürerek, şunları kaydetti:
"Bize verilen bilgileri kimseyle paylaşmamamız uyarısında bulunuldu. Başka kimseyle konuşmadım. Albay Muzaffer Düzenli ile ertesi gün tekrar görüşmek için sözleşerek ayrıldık. Verilen görevi yerine getirmeye odaklı alışkanlığım faaliyetleri irdelememi engelledi. Her şey çok çabuk gelişti. Sayın ordu komutanımız birliğe gelirse her şeyin hazır olması için askerleri bilgilendirdim. Kandırmaca olduğunu anlayamadım. Yapılan hazırlıklar terör eylemine karşı bende inanç oluşturdu, körlüğümü arttırdı, sağlıklı muhakeme yapmamı engelledi."
Söz konusu toplantıda kendisine ordu komutanlığında sevk ve idarenin sağlanması ile herhangi bir sorun halinde takviye asker çağırma görevinin verildiğini anlattı.
"Yurtta Sulh ismini medyadan öğrendim"
Tuğgeneral Gürler, "Yurtta Sulh" ismini herkes gibi medyadan ve cezaevinde öğrendiğini öne sürdü. Gürler, birliklerin sevk ve idaresinin WhatsApp grubu üzerinden yapıldığını, askeri personelin sevk ve idaresinin bilgisini bu gruptan paylaştığını söyledi. WhatsApp grubuna kendisini kimin dahil ettiğini bilmediğini savunan Gürler, "Bilgilendirmenin buradan yapılacağın söylenmesi üzerine, birlikleri buradan sevk ettikten sonra buradan bilgilendirici mesajlar attım." ifadesini kullandı.
Bu arada, iddianamede, Gürler'in grubun adını sabaha karşı "Yurtta Sulh Biziz" şeklinde değiştirdiği tespiti de yer alıyor.
"Siz saf mısınız ya?"
Gürler, Yurtta Sulh Konseyi'nden de haberinin olmadığını yineleyerek, bunun marjinal bir grubun eylemi olduğunu düşünemediğini anlattı.
Bunun üzerine araya giren İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fatih Karakuş, "Siz saf mısınız ya?" dedi.
Bunu alkışlayan bazı şehit yakınları "Biz mi yaptık bu darbeyi?", "Allah belanızı versin" şeklinde Gürler'e tepki gösterdi.
"Kandırılarak görevlendirildim"
Terör saldırısı gerekçesiyle bu kalkışmanın içinde olduğunu savunan Gürler, şunları söyledi:
"Terör tehdidine karşı faaliyetlerde kandırılarak görevlendirildim. Marjinal bir grubun faaliyeti olacağı hiç aklıma gelmedi. Bu gücü onlarda görmedim, fark etsem geri dönerdim aldatıldım, hata ettim. Bütün yaşananları TSK'nın bir faaliyeti olarak algıladım. Gerekenleri ve yapılacakları soru sormadan yerine getirmenin ilk kez zararını gördüm. Görevlendirme yapılan personellerde ölüm ya da yaralama olmamıştır. Ben FETÖ'cü değilim, darbeci değilim. Aldatılarak bu işin içine itildim."
Gürler, iddianamede yer alan ve 15 Temmuz'da 1. Ordu Komutanı olan Ümit Dündar ve diğer bazı rütbelilerin gözaltına alınması emrini vermediğini iddia etti.
Mahkeme Başkanının darbe girişimi gecesi Whatsapp yazışmalarında kendi telefonundan yazılan, "Ümit paşaya 4 akademi öğrencisi gönderdim ancak yardım almalılar. Enterne." yazışmalarını sorması üzerine Gürler, bu mesajdan haberinin olmadığını, bunun Ahmet Zeki Gerehan veya başkaları tarafından atılmış olabileceğini öne sürdü.
"Gözaltıların olacağı 13 Temmuz'da konuşuldu"
Gürler, darbe teşebbüsü sabahında Hadımköy'deki cezaevinde görevli askeri personelin yeri bulmaları için mesajlar çektiğini ifade ederek, " Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na (KKK) bağlı ve benim de kim olduklarını bilmediğim muhtemelen gözaltıları yapacak personelin Hadımköy'deki cezaevini bulamadıkları için ben de onlar yanlış yere gitmesinler diye bilgilendirdim. O bölgeyi iyi biliyorum. Gözaltıların olacağı yönünde 13 Temmuz günü, Kara Kuvvetleri Komutanlığınca bize bilgilendirme yapılmıştı. Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun gözaltına alınmasıyla ilgili bir ilgim yok. Kimseye emir, talimat vermedim." şeklinde konuştu.
TRT'de yayınlanan sözde "sıkıyönetim" ilanını gördüğünü belirten Gürler, şöyle devam etti:
"Yayımlanan sıkıyönetim ilanının sonunda 'yönetime el konulmuştur' deniliyordu. Ben hala terör tehdidiyle yapılan bir faaliyet olarak algılıyordum 'yönetime el koymaya gerek var mıydı?' diye söylendim. Şüphelerim başlamıştı. TSK'da hata yapılmış olabilir diye düşündüm. Bilgisinin olduğunu düşünerek ordu komutanımızı aradım. Durumu kendisine ilettim. 'Sıkıyönetim ilan edildi. Birlikler kışla dışına çıktı' dedim. Şaşırdı… 'Ne sıkıyönetimi? Kim ilan etti? Benim niye haberim yok?' dedi. Bu cevap karşısında haberi olmadığını anladım. Sıkıyönetim direktifi doğrudan Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelmişti. Kafam karıştı. 32 yıldır içinde bulunduğum ve hiç hata yaptığına şahit olmadığım Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında 'hata yapılmış olabilir' diye şüphelerim başladı."
Öztürk telefon görüşmesini anlattı
Gürler, ordu komutanı gelmeyince Genelkurmay Başkanlığınca ilan edildiğini sandığım sıkıyönetimle ilgili bilgi vermek için 3. Kolordu Komutanı Erdal Öztürk Paşa'yı telefonla aradığını ve "Karargaha ne zaman geleceksiniz?" diye sorduğunu belirterek, Öztürk'ün kendisini tersleyerek telefonu kapattığını anlattı.
Bunun üzerine tekrar söz verilen tutuklu sanık eski korgeneral Öztürk, telefon görüşmesinin 01.39'da gerçekleştiğini ifade ederek, şunları aktardı:
"01.06'da TGRT'de açıklama yaptıktan ve resmi birliklere dönülmesini içeren yazılı mesajın ardından arayıp kendisini tanıttı ve 'Komutanım emirlere aykırı davranıyorsunuz' dedi. 'Ne emri?' dedim. O da 'Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Genelkurmay'dan gelen sıkıyönetim emri' dedi. Ben de 'Böyle bir emir yoktur bu emri tanımıyorum, çıkan birliklerin geri dönmesi için elimden geleni yapmaya devam edeceğim' dedim. 'Konuta geri dönmeyecek misiniz?' diye sordu ben de 'git başımdan' dedim ve telefonu kapattım."
"Savaşa girsek vay bizim halimize"
Bazı ifadelerin savcılık ve mahkemedeki ifadelerle uyuşmamasının nedeninin sorulması üzerine sanık Gürler, daha önce mahkeme yüzü görmediğini, ilk ifadesinin yanlış olduğunu söyledi.
Bunun üzerine araya giren Başsavcıvekili Karakuş, "Siz savaş da görmediniz, millet olarak savaşa girsek vay bizim halimize." ifadesini kullandı.
Sanık Gürler de "Tükenmişlik sendromu içindeyim, o aşağılanma durumu içinde şoka girdim. O psikolojiyle ifade verdim." diye konuştu.
"Dünkü ifadeyi bugün reddedebiliyorlar"
Daha sonra çapraz sorgusuna geçilen sanık Gürler'e çeşitli sorular yöneltildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel de 15 Temmuz yargılamalarında üst düzey yapının elemanlarının ölmeyi hiç göze almayıp öldürmeyi göze aldıklarını belirterek, "Hayatları takiyecilik, sahtecilik üzerine geçmiş, dünkü ifadeyi bugün reddedebiliyorlar. Marmaris'te rögar çukurunda yakalananlar 'orada değildim' ifadesi verdi." dedi.
Özel'in, yakalanınca üzerinde ele geçirilen 1 doları kimin verdiğini sorması üzerine sanık Gürler, "Cebimde her zaman dolar olur, kimin verdiğinin listesini tutmuyorum. Bu 1 doların da elime nereden geçtiğini bilmiyorum." savunmasını yaptı.
Mahkeme heyeti Sanık Gürler"in çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından duruşmayı yarına erteledi.
Son Dakika › Güncel › Fetö'nün Istanbul'daki 'Ana Darbe' Davası - Detaylar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?