Çocuk Vakfı'nın kurucusu ve yazar Mustafa Ruhi Şirin, vefatının 12'nci yılında şair Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı anmak için, İspanya'dan getirilen zeytin ağacının altında usta şairin "Türkçe Katında Yaşamak", "Bu Eller Miydi" "Anneme Verdiğim Söz" şiirlerini okudu.
AA muhabirine Dağlarca'nın Türk edebiyatındaki yeri ve öneminden bahseden Şirin, "Burası Hacıosman Korusu. Yeni adıyla Atatürk Kent Ormanı. Buradaki ağaç da bir zeytin ağacı. Bir süre önce İspanya'dan getirilmiş. Belki de Endülüs bölgesinden getirilmiş bin yıllık bir ağaç. Şiir ağacı adını koyduk ona. Zaman zaman gelip şiirler okuyoruz bu ağacın altında. Aslında göçebe zeytin ağacı. İstedik ki aramızdan ayrılan şairleri arada gelip burada analım. Bugün de böyle bir gün. Bugün Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan şiirler okuyacağız." dedi.
Şirin, Dağlarca'nın modern Türk şiirinin çok önemli bir şairi olduğunun altını çizerek, "Belki de modern Türk şiiri toplamı içinde bütün şairlerden daha çok şiir yazmış bir şair Dağlarca. Yaklaşık 17 bin şiir, 139 kitap. Bunların arasında iç çocuk gövdesiyle yazdığı 23 çocuk kitabı da var. Dağlarca şu bakımdan çok önemli, bir kere metafizik gövdenin şairi olarak doğuyor Dağlarca şiiri. Onun, modern Türk şiirinin kanonlarından biri olan 'Çocuk ve Allah' kitabıyla büyük bir şair olduğu daha ikinci kitabında kabul edilmiş bir şair olması önemlidir." diye konuştu.
"Dağlarca'ya göre bazı şiirler küçük yaşlarda kalmayı tercih eder, büyümek istemezler"
Cemal Süreya'nın "Çocuk ve Allah" kitabı için "modern Türk şiirinin anayasası" dediğini belirten Şirin, şunları kaydetti:
"Çocuk ve Allah kitabının Dağlarca'nın romanı olduğu yönünde birçok değerlendirme de var. Dağlarca şiiri 'Çocuk ve Allah'la başlayan, 'Asu'ya kadar devam eden uzun bir metafizik gövde şiiridir. Isısı çok yüksektir bu şiirin. Türkçe yenilenme dönemine girmiş ve Dağlarca da bir anlamda sözcüklerin yenilenmesi için şiire katkı sunmuştur. Onun kadar şiirlere anlam yükleyen ikinci bir şair yoktur modern Türk şiirinde. 'Asu'dan sonra ise şiiri bir yönüyle akıl gövdesine dönüşür. Her ikisinde de sezgi önemli ve belirleyicidir. Daha sonraki dönemlerinde bir dünya şairi çıkıyor karşımıza. Dağlarca 1952'de çocuklar için yazmaya başladığı ilk dizelerden sonra 1960'lı yılların ortaları ve 2000'li yılların başına kadar 23 kitabıyla aslında Türkçe çocuk şiirinin poetikasını da gerçekleştirmiş büyük bir şair.
İç çocuk gövdesiyle yazmış olması çok önemlidir. Çünkü bu şiirleri çocuklar okuduğunda sanki bir çocuk yazmış gibi hisseder. Bu şiiri ben yazdım diye düşünür okuyan çocuk. Yetişkinlere de iç çocuk gövdesiyle ulaşır bu şiir. Dağlarca şiirinde dolayısıyla çocuk şiiri yoktur. Şiir vardır ve şair vardır. Dağlarca'ya göre bazı şiirler küçük yaşlarda kalmayı tercih eder, büyümek istemezler. Çocuklar için yazdıkları işte bu tür şiirlerdir."
Şirin, Dağlarca'nın Türk şiirinden ayrıldığı bir noktanın onun en önemli özelliği olduğunu vurgulayarak, "Ayrı bir ada gibidir Türkçe çocuk şiirinde ve Türk şiirinde. Nedir bu ayrım? Kanaatim, modern Türk şiiri soyuttan somuta doğru yolculuk yapar. Birinci yeni, ikinci yeni bu yolculuğu gerçekleştirir. Dağlarca tam tersini yapar. Dağlarca somuttan soyuta doğru gider. Genel toplam içinde Dağlarca şiiri bir metafizik şiirdir. Kozmik bir şiirdir, sezgi şiiridir ve insanı kucaklar. Bu nedenle de Dağlarca'ya çok borcumuz var. Türkçe var oldukça yaşayacak şairleri vardır Türkçe'nin. Yunus Türkçe'nin bir yanıdır. Dede Korkut Türkçe'mizin bir yanıdır. Dağlarca modern Türk şiirinin hepsidir. Modern Türk şiirinde bütün şairlerin yazdıklarından daha fazla bir şiir toplamı olan Dağlarca'dan söz ediyoruz. Dağlarca'yı bugün vefatının 12'inci yıl dönümünde sevgiyle saygıyla selamlıyoruz." ifadelerini kullandı.
"İç çocuğunu yaşatmayı bilen her yetişkin Dağlarca şiirlerden anlar"
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın çocuğa ve çocuk edebiyatına bakışından bahseden Şirin, "Birçok şair çocukların yolunu aydınlatmaya kalkışmış dünyada. Çocuk edebiyatında bunun örneklerini görüyoruz. Romanda, hikayede, şiirde bu çokça denenmiş. Ancak Dağlarca buna itiraz eden bir şair. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Tagore dahil olmak üzere birçok şaire cevap verir ve der ki 'Şairler çocukların yolunu aydınlatamaz, çocuklar aydınlatır şairlerin yolunu.' O nedenle Dağlarca'nın Çocuklarda dizisi bu ana düşüncenin iz düşümüdür. Sözcüklerle şarkılaşır anlatmak istedikleri. Bu şiirler aynı zamanda Dağlarca'nın düşsel çocuklara seslendiği şiirlerdir. Bir kesim çocuklar bu şiirleri anlamaz der, bir kesim de anlar der. Benim kanaatim, iç çocuğunu yaşatmayı bilen her yetişkin bu şiirlerden anlar. Çocuklar zaten anlar. Çünkü Dağlarca çocukların baktığı yerden bakarak yazmış bu şiirleri." değerlendirmesinde bulundu.
Şirin, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın şiiri çocuk kozası içinde yenilemiş, çocuk algısını ortaya koymuş, bir anlamda bir çocuk felsefesi ortaya çıkartmış bir şair olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dağlarca, çocuğun edebiyattaki yeri bakımından kendi kuşağındakilerden ve sonrakilerden ayrılır. Çocuk sorunlarıyla ilgilenmez Dağlarca, kendi görüşüne göre bir yaklaşımdır bu. Sorun odaklı, ideolojik bağlam değil, çocuk gerçekliğine ve çocuk algısına yönelik bir şair. Türkçenin Dağlarca'yla kazandığı çok önemli bir açılım vardır. Türkçenin çocukla ilgili bütün imkanlarını sınamış ve örneklerini ortaya koymuş büyük bir şair. Türkçem benim ses bayrağım şiiri de bir anlamda çocuklar için yazdıklarının temeli olmuş bir söz olarak da algılanabilir."
"Türk şiirinin büyük şairi" olarak tanımlanan ve "Havaya Çizilen Dünya", "Çocuk ve Allah", "Daha", "Çakırın Destanı", "Taş Devri", "Üç Şehitler Destanı", "Toprak Ana", "Aç Yazı", "İstiklal Savaşı- Samsun'dan Ankara'ya", "Sivaslı Karınca", "İstanbul- Fetih Destanı", "Cezayir Türküsü", "Aylam", "Çanakkale Destanı", "Açıl Susam Açıl", "Kınalı Kuzu Ağıdı", "Yeryüzü Çocukları" gibi birçok esere imza atan Dağlarca, 15 Ekim 2008'de hayatını kaybetmişti.
Son Dakika › Güncel › Son dakika! Fazıl Hüsnü Dağlarca şiirleriyle anıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?