Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Abdulmecit Baskın'ın 1993'te öldürülmesine ilişkin açılan davayı gören Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanıklardan Ziya Bandırmalıoğlu'nun tahliyesine karar verdi.
Mahkeme, tutukluluğunun devamına karar verilen Ayhan Çarkın'ın akıl sağlığı konusunda rapor alınmak üzere hastaneye sevkini, sanık Mehmet Ağar'ın savunmasının ise İstanbul'dan sesli ve görüntülü sistem aracılığıyla alınmasını kararlaştırdı.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasını yapan sanık Seyfettin Lap, Baskın öldürüldüğünde Ankara dışında olduğunu sandığını ve Ankara'da hiç çalışmadığını ifade etti. Adının geçtiği olayların asılsız ve soyut olduğunu söyleyen Lap, görevi süresince kanundışı hiçbir emir almadığını ve böyle bir şey yapmadığını kaydetti.
Lap, "Abdülmecit Baskın'ı da, Altındağ'ı da, nüfus müdürlüğünü de hayatımda görmedim. Ayhan Çarkın'la da hiçbir husumetim yoktu. Bizim psikolojimiz de zaman zaman bozuldu" dedi.
Sanık Ahmet Demirel de 1993'te Özel Harekat Daire Başkanlığı kurulunca, İbrahim Şahin'in teklifi üzerine Özel Harekat Daire Başkanlığına katıldığını bildirerek, şöyle konuştu:
"Çarkın, 'Ahmet Demirel ve ekibi' diye bahsetti. Emniyeti bilenler bilir, o rütbedeki birinin ekibi olmaz. İdari bürodaydım ve kurs görmediğim için geri görevdeydim. Behçet Cantürk öldürüldüğünde de yurtdışında görevliydim. Bahsi geçen olayları basından öğrendik. Hukuk dışı bir olaya adımın karıştırılmasından üzüntü duydum. Kimsenin adam öldürmeye, adam kaldırmaya yetkisi yok. Kanunsuz bir eyleme katılmadım."
İbrahim Şahin'in de Özel Harekatta kanun dışı bir konuşmasını hatırlamadığını ifade eden Demirel, "Ayhan Çarkın arkadaşımız hatalarını anlayacaktır. Mağdur edilmeyi hak etmediğimizi düşünüyorum" dedi.
Sanık Ayhan Özkan da Baskın İstanbul'daki görevinden ilişiğinin 9 Kasım 1993'te kesildiğini, Baskın cinayeti olduğunda da İstanbul'da bulunduğunu anlattı.
Çarkın'ın suçlamalarının nedenini bilmediğini söyleyen Demirel, "Ne arkadaşlarımla ne Ayhan Çarkın ile böyle bir eylemde bulundum. Mahkemeye çıktığım güne kadar böyle bir olay olduğunu da bilmiyordum" diye konuştu.
Psikolojik tedavi gördüğünü ve travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konulduğunu bildiren Özkan, ailece görüştükleri dönemde Çarkın'ın da kendisine, "Senin tedavi gördüğün hastanede yatışım olabilir mi?' diye sorduğunu ifade etti.
Özkan, "Çarkın'ı hocaya götürdüm, terapi yapıldı. Bakırköy Psikiyatri Bölümüne yatış için referans gösterildi. Ertesi gün Çarkın'ı aradığımda ulaşamadım. Sonra memlekete gittiğimde Ayhan Çarkın'ın basına açıklamalar yaptığını gördüm" dedi.
Söz alan Ayhan Çarkın, "Her insanın psikolojik sorunları olur. Psikologla görüşmek istedim. Sadece psikolog istemiştim" ifadesini kullandı.
Sanık Uğur Şahin de Baskın cinayeti işlendiğinde İstanbul'da olabileceğini ifade etti. Çarkın'ın açıklamalarını "psikolojisine yorumladığını" söyleyen Şahin, "Hiçbir zaman kavgamız, husumetimiz olmamıştır. Neden benim ismimi vermiştir, onu da kendisine sormak lazım" diye konuştu.
Sanık Ayhan Akça da Çarkın'ın beyanlarının tamamen hayal ürünü olduğunu savunarak, "Tutarsız ifadeler. Ben bunu arkadaşımın rahatsızlığına veriyorum" dedi.
Baskın'ın çalıştığı nüfus müdürlüğünü dahi bilmediğini söyleyen Akça, şunları kaydetti:
"Bu arkadaşın (Çarkın) konuşmasının esas nedeni neyse, kimler konuşturuyorsa onları söylesin. Devletin kurumlarını da zor durumda bıraktı. Ben kesinlikle kanunsuz emir almadım. Ayhan ile ilgili ne diyelim? Diyecek bir şey bulamıyorum. Herkes rahatsız. Ayhan, geçmişe dönük haksızlığa uğradığını söylüyor. Ne yapalım? Hepimiz uğradık. Devletten hesap mı soralım? Ben, hukuk dışı en ufak bir emir almadım, böyle bir şey yapmadım."
Sanık Ercan Ersoy da Baskın öldürüldüğünde İzmir'de Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde çalıştığını söyledi. Cinayetin 1993'te işlendiğini, oysa Çarkın ile 1994'te tanıştığını bildiren Ersoy, şöyle konuştu:
"Yani, 1993'te Çarkın beni Ercan Ersoy diye bilmez. Öldürülen şahsı tanımıyorum. Kimlerce, ne zaman öldürüldüğünü bilmiyorum. Ayhan bizim sevdiğimiz bir arkadışımızdır, efsane bir polistir. Bulaştığı uyuşturucu müptelalığı vardı, bir de sanıyorum ruhsal sıkıntıları var. Bunları neden yapıyor, yönlendiriliyor mu, bunlar hayal ürünü mü, bilmiyorum. Bunları birileriyle yaptılarsa da ben bunları bilmiyorum."
-İbrahim Şahin
Duruşmada daha sonra sesli ve görüntülü sistem aracılığıyla cezaevinde bulunan sanık eski Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin'in savunması alındı.
Ayhan Çarkın'ın ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını ve hayal ürünü olduğunu söyleyen Şahin, şunları kaydetti:
"Faili mechul cinayetlerin araştırması yapılmamıştır. Bizim üzerimizden özel harekatçılar suçlanmıştır. Susurluk kazası uluslararası güçler ve piyonları tarafından yapılmıştır. Bu operasyondan önce Mehmet Eymür MİT'en kovulmuş, Kontrterör Daire Başkanlığı kapatılmıştır. Balıkesir'in Susurluk ilçesindeki kaza planlanandan 1,5 ay geç yapılmıştır. Bundan Mehmet Eymür sorumludur. Bu operasyonun 1,5 ay geç yapıldığı MİT içindekilerce bana söylenmiştir. Susurluk olayı trafik kazası değil, CIA ve MİT cinayetidir. Bunu yapan da Eymür ve ekibidir."
Faili meçhul olayların özel harekatçılarla ilgisinin olmadığını savunan Şahin, "Faili meçhul cinayetlerde hayatlarını kaybedenlerin birçoğu PKK terör örgütüne hizmet eden ajanlardır. Birçoğu da uluslararası güçler tarafından bazı paylaşımlar için öldürülmüştür, polis özel timlerini suçlamışlardır" iddiasında bulundu.
"PKK, ASALA adına uyuşturucu ticareti yapanların Kürt işadamı olarak gösterildiğini" ileri süren Şahin, "bunların Türk ve Türkiye düşmanlıklarının belgeli olduğunu" savundu.
Şahin, şöyle konuştu:
"1993'te İstanbul'da görevliydim. Mehmet Ağar bana özel harekatla ilgili çalışma yapma talimatı verdi. Haziranda Ankara'ya atandım. O kişinin (Abdulmecit Baskın) öldürüldüğü tarihte daha ortada binamız yok. Böyle bir emir vermedim. Ayhan Çarkın'ın ifadelerinin mantıkla alakası yok. Tüm faili meçhul cinayetlerin arkasında Mehmet Eymür var. Abdullah Öcalan, Mahmut Yıldırım, MİT elemanıdır. Mehmet Eymür'ün adamıdır. Bunun MİT'ten sorulmasını istiyorum. Emre Taner'in tanık olarak dinlenilmesini istiyorum. 2007'den sonra işlenen faili meçhul cinayetlerin araştırılmasını istiyorum."
Şahin'in avukatı Basri Aydın da müvekkilinin ceza ehliyetinin olmadığını, arzu edilmesi durumunda rapor alınabileceğini söyledi.
-"Çarkın'dan Allah razı olsun"
Müşteki avukatlarından Zahit Eyhanoğlu da olayın üzerinden 20 yıl geçtiğini hatırlatarak, "Sanık Ayhan Çarkın'dan Allah razı olsun. Bu olayı aydınlatmıştır" diye konuştu.
Cumhuriyet Savcısı Sadık Bayındır, ifadesi alınmayan sanıkların ifadelerinin alınmasını ve tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamını talep etti.
Tutuklu sanıklar Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Çarkın'ın avukatları müvekkillerinin tahliyelerini istedi.
Çarkın'ın avukatı Deniz Uçar, "Olayın işlendiği tarihten 20 yıl geçmiş. Karartılacak delil kalmamıştır. Müvekkilimin tahliyesini istiyorum" dedi.
Çarkın da "Herkesin beyanına katılıyorum. Diğer faili meçhullerle alakalı dava açılana, dosya birleştirilene kadar tutukluluk halimin devamını istiyorum. Ruh sağlığımın yerinde olup olmadığının tespiti için tam teşükküllü hastaneye sevkimi talep ediyorum. Psikolojik tedavi veya uyuşturucu tedavisi görmedim. Uyuşturucu kullandığım benim samimi beyanımdır. 2,5 senedir içerideyim, bir sıkıntı çekmedim. Ruh sağlığım yerinde" diye konuştu.
Bandırmalıoğlu ise "Bu infaz olayı ile ilişkim olmadığını belirtmiştim. Buradakilerin cinayet işlediğine tanık olmadım. Devletin verdiği görevleri yaptık. İllegal operasyonlara katılmadım" dedi.
-Bandırmalıoğlu'na tahliye
Mahkeme, ara kararında tutuklu sanıklardan Ziya Bandırmalıoğlu'nun, yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliyesine karar verdi.
Ayhan Çarkın'ın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesine sevk edilmesine karar veren mahkeme, Çarkın'ın özellikle soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki ifadelerine itibar edilip edilemeyeceği hususunda rapor düzenlenmesini kararlaştırdı.
Emniyet Genel Müdürlüğünden, sanıkların Eylül-Ekim 1993'te nerede, hangi birimde ve hangi sıfatla görev yaptıklarının sorulmasına karar veren mahkeme, sanık Mehmet Ağar'ın savunmasının sesli ve görüntülü sistemle bulunduğu İstanbul'dan alınmasını karar altına aldı. - Ankara
Son Dakika › Güncel › Faili Meçhul Cinayetler Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?