Etyen Mahçupyan, Tuba Kalçık'ın Sorularını Yanıtladı

Gazeteci – Yazar Etyen Mahçupyan, A Haber'de yayınlanan "Canan Barlas ile Gündem" programında Tuba Kalçık'ın 28 Şubat ile ilgili sorularını yanıtladı.

28 Şubat döneminde Türkiye'de siyasetin ortadan kalktığını dile getiren Mahçupyan, darbe ortamının da medya üzerinden hazırlandığına dikkat çekti. Merkezdeki partilerin askere yanaşarak ayakta kalmaya çalıştıklarını belirtirken, o döneme destek verenlerin bugün tedirgin bir ruh hali içerisinde olduklarını da ifade etti.

"28 ŞUBAT'TA SİYASETİN ORTADAN KALKTIĞI BİR TÜRKİYE VARDI"

28 Şubat öncesinden bakarsak, çok yüksek mir maliyet öngörebiliriz. Giderek sıkışan bir Türkiye, siyasetin ortadan kalktığı, her şeyin fiktif hale geldiği, manipülasyonun çok üst noktalara çıktığı bir Türkiye o. Dolayısıyla da demokratik herhangi bir mekanizmadan bahsetmenin imkânının kalmadığı bir Türkiye'ydi. Fakat 28 Şubat'tan sonrasında, geri dönüp baktığımızda kazançlı çıktığımızı düşünüyor ve görüyorum ben. O zaman kadar siyaset dışında olan İslami kesimin, bir tür içe bakışı kendini yeniden inşa etmesi gibi bir süreçten geçtik. Onun uzantısı olarak da 2000 sonrasının AK Parti yönetimi oluştu. Böyle baktığımız zaman Türkiye'nin geniş tarihi olarak düşündüğümüzde 28 Şubat'ın çaresizce bir sıkışma ve sıkıştırma eylemi olduğunu, ama bu kadar sıkışmanın da sonucunda bir normalleşme ürettiğini düşünüyorum.

"28 ŞUBAT'TA DARBE ORTAMI MEDYA ÜZERİNDEN HAZIRLANDI"

Bütün geçmiş darbelerde, önce asker darbesini yapıyor sonra medyayı desteklemeye davet ediyordu. Hatırlarsak burada tam tersi bir süreç vardı. Burada medyanın üzerinden darbe ortamının hazırlanması ve eğer çok iyi hazırlanabilirse, darbeye de gerek kalmayacak kadar bir değişimin mümkün kılınması. Medya kullanıldı tabi. Medya, üniversiteler ve yargı. Ama medya çok önemli bir ayaktı. Çünkü medya doğrudan halkla ilişki içerisinde, her gün halka bir söylüyorsunuz, halka çok da doğru olmayan şeyleri söyleseniz bile. Özellikle laik kesimde buna inanmaya yönelik bir eğilim var. O yüzden de laik kesim aslında geçmişten bu yana devlet tarafından kandırılmaya çok teşne olmuş bir kesim. Ötekini tanımadığı, ilgilenmediği için vs. Medya da, esas olarak merkez medya dediğimiz şey, laik kesime hitap eden bir medyaydı ve bu işini bence gayet iyi yaptı bence. esas darbeyi yapan bir yerden sonra asker olmadı. Asker geri çekildi ve kritik anlardaki müdahaleleriyle yönetti, ama işin psikolojik yanını tamamen medya götürdü.

"MERKEZDEKİ PARTİLER ASKERE YANAŞARAK AYAKTA KALMAYA ÇALIŞTI"

O dönemde siyaset, ayakta kalma siyasetiydi. Merkezdeki partiler olan bitenin içerisinde savruldular. Askere yanaşarak ve genel akıma uyarak bir biçimde ayakta kalmaya çalıştılar. Ama sonuçta da sonrasında yaşanan İslami kesimdeki yeniden arayış ve ortaya çıkan hareket onları tamamen şu anda kadük etti. Şu anda, Türkiye'de bir merkez sağdan bahsetmenin çok anlamı kalmadı diye düşünüyorum.

"28 ŞUBAT'A DESTEK VEREN ÇEVRELER BUGÜN TEDİRGİN BİR RUH HALİ İÇİNDE"

(28 Şubat sürecini destekleyen çevreler) Muhtemelen tedirginler, bütün bu konuların konuşulmasından çok hoşlanmıyorlar. Muhtemelen, bu konuların konuşulmasını mümkün kılmayacak atmosferlerden hoşlanıyorlar Bu da esas olarak karşıtlık ve çatışma atmosferidir. Şu anda AK Parti karşıtlığının buna dayandığını düşünüyorum. Ama AK Parti'nin de AK Parti karşıtlığını beslediğini düşünüyorum. AK Parti de bu karşıtlıktan yararlanıyor. Dolayısıyla aslında toplumun bir tür yüzleşmesi de engelleniyor maalesef. Şu andaki kısa vadeli siyaset 28 Şubat'a rahat bir gözle bakmayı engelleyen bir şey. Çünkü yeniden kamplaşma yaşanıyor. Ve yeniden kamplaşma yaşadığınız zaman da, tarihe de geçmişe de yine o kamplaşmanın gözleriyle bakarsınız. O zaman da tabi ki militanca ayrışmalar söz konusu olabilir. O yüzden bir fırsat aslında heba oluyor şu anda diye düşünüyorum doğrusu.