HÜSEYİN YEŞİLKAVAK - Siyasal iletişim alanında bilimsel çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Ferruh Uztuğ, 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerin atmosferinin diğerlerine göre farklı olacağını belirterek, "Adaylar eskiden seçmenlere kendilerini anlatmak için bir uğraştıysa bu sefer üç uğraşmaları, seçmenin dikkatlerini çekmeleri gerekiyor" dedi.
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Reklamcılık Halkla İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Uztuğ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin 30 Mart'ta son yılların en kritik seçimlerinden birini yaşayacağını söyledi.
Bu seçimlerin öncekilere hiç benzemediğini dile getiren Uztuğ, "Çünkü Türkiye'nin gündemi, hazirandaki Gezi olaylarından sonraki süreçte sürekli bir travmatik olaylar dizisi halinde geçiyor. Aralık ayında gerçekleşen olaylar, bu seçimlerin kamuoyu tarafından algılanmasını çok olumsuz etkiledi. Seçimler biraz gündem dışı neredeyse. Seçimlere yaklaşık iki ay kalmışken henüz seçmenler, bu seçimlerin adaylarını, partilerini karşılaştırma imkanını elde edemedi" değerlendirmesinde bulundu.
Vatandaşların şu anda seçimlerin çok ötesinde bir gündemle meşgul olduğunu vurgulayan Uztuğ, bu sürecin de adaylar için oldukça zor bir hale geldiğini anlattı.
Belediye başkan adaylarının, geçmiş yılların aksine bu seçim döneminde gündem yoğunluğu nedeniyle kendilerini anlatma fırsatı bulamayacağını düşündüğünü dile getiren Uztuğ, şöyle devam etti:
"Seçmenlerin birinci önceliği; Türkiye gündeminde nelerin olup bittiği. Çok da kritik ve büyük önemde olaylar varken kalkıp 'Bursa'nın, İzmir'in, Eskişehir'in sorunlarını konuşalım' demek pek kulak kabartılacak gibi görünmüyor. Bu da adayların hayatını çok zorlaştırır. Çünkü yerel seçimler, partilerin olduğu gibi adayların da çok belirleyici olduğu seçimlerdir. Oysa bir genel seçim havasına girersek o zaman da partilerin belirgin olduğu bir yarış olacaktır. Bu durumda adayların kimlikleri, kendilerini anlatma imkanları her geçen gün daha da zorlaştı. Bu yüzden de enteresan şeyler bekliyoruz. Seçmenler açısından sorunlar var. Ülke çok kalabalık, gündem çok karışık, bu arada bir de yerel seçim yaşayacaklar. Buna doğru giderken hem kendi sorunlarını, bölgesel yerel sorunları hem de ulusal sorunları bir arada tartmak durumunda kalacaklar. Şubat ayından sonra galiba seçimi biraz daha hissetme ihtimalimizi görüyorum. Tabii ki bütün bunları, Türkiye'nin gündemindeki olayların bir sakinliğe ulaşması paralelinde söylüyorum."
"Seçmenler, adayları dinlemeye hazır değil"
Uztuğ, ülkedeki gündem yoğunluğu nedeniyle belediye başkan adaylarının seçimler öncesinde kendilerini seçmenlere iyi anlatabilmesi için büyük uğraş vermesi gerektiğine dikkati çekerek, "Bu, normal bir seçim atmosferi olmayacak. Adaylar eskiden seçmenlere kendilerini anlatmak için bir uğraştıysa bu sefer üç uğraşmaları, seçmenin dikkatlerini çekmeleri gerekiyor" ifadesini kullandı.
Adayların, özelliklerini, bunun bir yerel seçim olduğunu, sonuçta bir adayın performansına odaklanması gerektiğini anlatması gerektiğine değinen Uztuğ, bunun da işlerini güçlendirip iletişimi daha yoğun ve etkili kullanmaları gerektiğini öne çıkardığını aktardı.
Seçim sürecinde adayların farklılık oluşturması gerektiğini bildiren Uztuğ, "Seçmenlerin gerçekten bugünkü medya bombardımanı altında olayları takip etmekte zorlaştığı dönemde kalkıp da 'Belediye başkanını dinleyeyim' diyecek hali pek yok. Çünkü seçmenler, adayları dinlemeye hazır değil. Şu anda yerel seçim onlar için ikinci planda. Şubat, mart aylarında biraz daha artacaktır. Bu arada da siyasal tutumlar, pozisyonlar yerleşik hale gelecektir" diye konuştu.
Adaylara "profesyonel yardım" tavsiyesi
Ferruh Uztuğ, seçim sürecinde adayların planlı ve sistematik olması gerektiğini, bunun yanında profesyonel yardıma ihtiyaç duyduğunu dile getirdi.
Türkiye'de her seçim dönemi öncesi vatandaşlara "kömür yardımı" yapıldığı söylentilerine inanmadığını anlatan Uztuğ, şunları kaydetti:
"Kömür yardımı konusu bir efsane. Türk seçmeninin oyu çok değerlidir. Bir kömüre, altına, rüşvete verilmeyecek kadar değerli bir oydan söz ediyoruz. Bu, Türk seçmenine yapılmış en büyük hakarettir. O zaman seçmenin aklı, duygusu ve ahlakıyla alay etmektir. Bu hiç yakışık almıyor. Bunun yanlış bir efsane ya da kaybedenlerin kendilerince uydurduğu bir bahane olduğunu düşünüyorum. Araştırmalarımda, Türk seçmenin hiçbir zaman böyle bir şeyle oy kararını değiştirdiğine tanık olmadım. Olma ihtimalini de çok düşük buluyorum. Bunu düşünenler, seçmenlerini tanımıyor, Türkiye'yi tanımıyor."
Uztuğ, Türkiye'de seçimlerle ilgili araştırmaların çoğunun, oy verme davranışı hakkında yapıldığını savundu.
Ülke insanını anlamaya yönelik araştırma eksiğinin fazla olduğunu öne süren Uztuğ, şöyle konuştu:
"Türkiye'de çoğu araştırma, 'Kime oy vereceksiniz?' sorusuyla sınırlı. Oysa seçmenin ne hissettiği, hangi beklenti içinde olduğuyla ilgili maalesef üniversitelerimiz de tembel. Onlar da ölçmüyor. Üniversitelerimizin kürsülerinde böyle tezler çok az. Türkiye'de seçmeni anlamaya yönelik çalışmalar çok sınırlı. Bu da bizim ayıbımız. Bir üniversite mensubu olarak bu tür araştırmaların çok daha yoğunlukta olması gerekirken çok az olduğunu düşünüyorum. Türk üniversiteleri birazcık yorgun, birazcık veri üretmekten ve bunları kamuoyuna aktarmaktan sanki kaçınıyormuş gibi bir his var içimde. Bunu değiştirmek gerekiyor. Üniversiteler çok önemli bilgi kurumlarıdır fakat böyle bilgileri maalesef üretemiyoruz. Bu da geriye 'kamuoyu araştırmaları' dediğimiz araştırmalarda sadece oy verme tercihini soran, dar, sığ, araştırmalarla dolu. Dolayısıyla kendimi de katarak söylüyorum; daha derinlikli araştırmalar yapmamız lazım."
Anketlerin güvenilirliği
Uztuğ, seçimler öncesi yapılan anketlerin, doğru ölçülmesi halinde güvenilir olduğunu ifade etti.
Bir araştırmanın çok kolay olduğunu belirten Uztuğ, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Belli rakamlarla örneklemenizi doğru uygularsanız Türkiye'deki oy vermeyi ölçersiniz fakat o araştırmayı birileri adına hazırlayıp birilerine sunmak ya da medyada manipülasyon amacıyla yapıyorsanız o araştırma bunun doğruluğunu yansıtmaz. Aslında araştırmalar doğrudur. Araştırmaları kullananlar, onu farklı amaçlarla kullanıyor. Araştırma ölçer. Bunda hiç tereddüt etmemek lazım. Türkiye'de kamuoyu araştırmalarını bir tür iletişim silahı olarak kullanıldığı için kamuoyu araştırmalarının güvenilirliği tehlikeye girdi. Yoksa istediğiniz herhangi bir şeyin sonucunu 10-15 gün, bir ay önceden verebilirim ama maalesef o ölçümlemeyi de yapanlar bunu çok iyi bilirler ancak sonuçları manipüle ediyorlar." - Bursa
Son Dakika › Güncel › Eski Seçimlerde Adaylar Bir Uğraştıysa Bu Kez Üç Kat Fazla Uğraşmalı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?