Erzurum'un Pasinler ilçesinde defineciler tarafından tahrip edilen tarihi kümbette yapılan kazıda, üzerinde 'Sultan Alaaddin' yazısı olan sanduka bulundu. Mezardan çıkan ve DNA testine tabi tutulacak insan kemikleri, Konya'da bulunan Selçuklu sultanlarının DNA sonuçlarıyla karşılaştırılarak mezarın Selçuklu Sultanı 2. Alaaddin Keykubat'a ait olup olmadığı belirlenecek.
İlçeye bağlı Ovaköy mahallesindeki tarihi kümbetin defineciler tarafından iş makinesiyle tahrip edildiğini gören vatandaşlar, durumu jandarma ekiplerine bildirdi. Konunun İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile İl Müze Müdürlüğü yetkililerine bildirilmesi üzerine bölgede kazı çalışması başlatıldı. Büyük bölümü toprak altında olan kümbetin gün yüzüne çıkarılması için 12 kişilik kazı ekibinin bölgede yaptığı çalışmada, sandukalar, kitabeler ve insan kemiklerine rastlandı.
Ekiplerin ayrıntılı çalışmasında, sandukaların birinde "Sultan Alaaddin" yazısı olduğu belirlendi. Kazıdan çıkan 8 mezardan birinin Selçuklu Sultanı 2. Alaaddin Keykubat'a ait olabileceği belirtildi. Kazı ekibini heyecanlandıran bu bulgu, Selçuklu Sultanı Keykubat'ın Erzurum civarında hayatını kaybettiği bilgisini de destekliyor. Mezarlardan çıkan insan kemikleri İstanbul'da DNA testine tabi tutulup, Konya'da bulunan Selçuklu sultanlarının DNA sonuçlarıyla karşılaştırılacak.
DNA sonuçlarına göre mezarın Keykubat'a ait olup olmadığı ve diğer mezarların kimlere ait olduğu belirlenecek. Tarihi kaynaklardan aktarılan Sultan Keykubat'ın zehirlenerek hayatını kaybettiği bilgisi de DNA testiyle kesinleşecek. Öte yandan tarihi kümbetten çıkan sandukalar ve kitabeler, İl Müze Müdürlüğünde muhafaza altına alındı.
Kazının bilimsel danışmanlığını yapan Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Arslan yaptığı açıklamada, dönemin çağdaş kaynaklarına göre Anadolu Selçuklu Sultanı 2. Alaaddin Keykubat'ın, Moğol Hanı'nı ziyaret için diğer devlet yetkilileriyle birlikte Moğolistan'a giderken Erzurum'da dinlenmeye çekildiğini söyledi. Keykubat'ın, akşam kendisi için verilen ziyafete katıldıktan sonra uyumaya geçtiğini ve aynı gecenin sabahında ölü bulunduğunu ifade eden Arslan, şöyle konuştu: "Bazı çağdaş kaynaklar ölümün nedenine değinmezken, bazıları da zehirlenmiş olabileceğini ima ederler. Bir diğer çağdaş kaynak ise annesi Gürcü Hatun'un da öldükten sonra Erzurum'daki oğlunun yanına defnedildiğini söyler. İbn-i Bibi, Kerimüddin Mahmud Aksarayi ve Niğdeli Kadı Ahmet gibi çağdaş vakanüvislerin verdikleri bu bilgi, bizi 2. Alaaddin Keykubat'ın türbesini aramaya yönlendirdi. Yaptığımız araştırmalar ve diğer çeşitli veriler sonucunda, köy halkının "Sultan Alaaddin Türbesi" olarak nitelendirilen bu yerde kazı yapmaya karar verdik. Erzurum Müze Müdürlüğü Başkanlığında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünden gerekli izinleri alarak kazımıza başladık." Arslan, kazı sonucunda kümbetin cenazelik katına ulaşarak mezar odalarından kemik ve diş örneklerini topladıklarını belirterek, ayrıca hafriyat içerisinde kalan taş sandukaları da gün yüzüne çıkardıklarını dile getirdi.
Sandukaların etrafını temizleyerek kısmi koruma altına aldıklarını aktaran Arslan, "Bundan sonra ortaya çıkardığımız bulguları teste tabi tutarak kümbetin 2. Alaaddin Keykubat ve annesi Gürcü Hatun'a ait olup olmadığını kesinleştirmiş olacağız. Aynı zamanda Sultan 2. Alaaddin Keykubat'ın zehirlenip öldürüldüğüne dair iddiaları da kesin biçimde ortaya koymuş olacağız." diye konuştu. Arslan, Erzurum Müze Müdürü Arkeolog Hüsnü Genç'e ve kazı çalışmalarında yer alan arkeologlara teşekkür etti. Erzurum Müze Müdürü Arkeolog Hüsnü Genç de başladıkları kümbet kazısının önemli bir Orta Çağ keşfi olacağını düşündüklerini ifade etti.
Anadolu Selçuklu Devleti'ne Sultanlık etmiş 2. Alaaddin Keykubat ve yine Orta Çağ dünyasının en güçlü kadın karakterlerinden olan Gürcü Hatun Tamara'nın kümbeti olabilecek bir alandaki kazı çalışmalarını 10 gün boyunca sürdürerek tamamladıklarını anlatan Genç, "Kazılarda elde ettiğimiz bulgulara uygulanacak tıbbi testlerle kümbetin kime ait olduğunu kesin olarak ortaya koymuş olacağız." ifadesini kullandı.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev 1243 yılında Kösedağ Savaşı 'nda Moğol komutanı Baycu Noyan'a yenilerek Antalya'ya kaçmış ve 1246 yılında orada ölmüştü. Gıyaseddin Keyhüsrev ölmeden önce oğlu Alaaddin Keykubat'ı veliaht ilan etmiş ancak onun ölümünden sonra devlet ileri gelenleri Keyhüsrev' in büyük oğlu II. İzzeddin Keykavus' u tahta çıkardılar. Aynı yıl içinde İzzeddin Keykavus ortanca kardeşi IV. Kılıç Arslan'ı Moğol Hanı Güyük'ün tahta çıkma töreninde hazır bulunmak üzere Moğolistan'a elçi olarak gönderdi. Moğollar IV. Kılıç Arslan'dan hoşnut kalarak onu Türkiye Selçuklu Sultanı olarak tanıdılar. IV. Kılıç Arslan 1248'de Sivas'ta tahta çıktı. Böylece II. İzzeddin Keykavus ve IV. Kılıç Arslan arasında taht kavgaları başladı. Üçüncü ve en küçük kardeş olan II. Alaaddin Keykubat da taht kavgalarına katıldı. Ancak Celaleddin Karatay önderliğindeki Anadolu'nun ileri gelenlerinin araya girmesiyle üç kardeş ortak olarak saltanat sürmeye ikna edildiler. Böylece 1249 yılında Türkiye Selçuklu Devleti tarihinde 5 yıl sürecek üçlü iktidar dönemi başlamış oldu.
II. İzzeddin Keykavus Kızılırmak nehrinin batısında hüküm sürdü. IV. Kılıç Arslan ve II. Alaaddin Keykubat da Kızılırmak'ın doğusunda hüküm sürdüler. II. İzzeddin Keykavus, 1254 yılında Mengü Han'ın çağırdığı kurultaya katılmak üzere Moğolistan'a doğru yola çıkmış ancak Sivas'a geldiğinde Celaleddin Karatay'ın ölümü üzerine yerine küçük kardeşi II. Alaaddin Keykubat'ı gönderdi. Erzurum'da düzenlenen ziyafetin ertesi sabahında II. Alaaddin Keykubat ölü bulundu. Onun bu ani ölümü üzerine zehirlenerek öldürüldüğü yönünde iddialarda ortaya atıldı. Erzurum' da annesinin yanına ya da Erzincan' da defnedildi. II. Alaaddin Keykubat'ın ölümü üzerine taht diğer iki kardeşe kaldı.
Son Dakika › Güncel › Erzurum'da Sultan Alaaddin yazılı sanduka bulundu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?