Yani bundan 9 ay önce.
Seçim sonrası 'koalisyon pazarlığı' başladı. Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) önce 'Jamaika koalisyonu' için Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller Partisi ile masaya oturdu. Olmadı...
Daha seçim akşamı, "Bizim yerimiz muhalefet" diyen Sosyal Demokrat Partili (SPD) politikacılar 'hizaya' geldi. CDU/CSU ve SPD arasında 'büyük koalisyon' görüşmeleri başladı. Uzun uzun pazarlıklar yapıldı. Nihayet seçimlerden tam 171 gün sonra Başbakan Angela Merkel liderliğinde 'siyah-kırmızı koalisyon' (CDU/CSU-SPD) görevi sürdürme kararı aldı. Yeni dönem sancılı başladı. 2015 yılından beri süregelmekte olan sığınmacı sorunu, özellikle 'kardeş partiler' olarak bilinen CDU ile CSU arasında gerginliklere yolaçtı.
Ve son dönemlerde kardeşler kılıçları çekti. CSU Genel Başkanı olan Federal İçişleri, İmar ve Yurt Bakanı Horst Seehofer, başka bir Avrupa Birliği (AB) ülkesi üzerinden gelen sığınmacıların Almanya'ya girmelerine izin verilmeyip, geri gönderilmelerinde ısrar etti. Hatta CSU'dan aksi takdirde koalisyonu terk etme tehditleri bile geldi. Tabii böyle bir durumda erken seçim olasılığı da gündeme geldi. Anayasanın kabulüyle 23 Mayıs 1949 tarihinde kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti'nde ilk erken seçim 1972 yılında yapıldı. Dönemin SPD'li Başbakan Willy Brandt'ın Doğu Politikası'na (Ostpolitik) karşı çıkan CDU/CSU Rainer Barzel'i başbakan adayı göstererek 'yapıcı güvensizlik önergesi' verdi. Ancak çoğunluğu sağlayamadı. Böyle olduğu halde Cumhurbaşkanı Gustav Heinemann, Federal Meclisi feshederek erken seçime gidilmesi yolunu açtı. 19 Kasım 1972'de yapılan genel seçimlerde SPD toplam oyların yüzde 45.8'ini alırken Willy Brandt, FDP'nin desteğiyle koltuğunu korudu. Ancak 1974 yılında Brandt'ın yerine geçen SPD'li Helmut Schmidt'in ekonomi politikasına karşı çıkan ve 1983 yılında 'cephe değiştiren' FDP, CDU'lu Helmut Kohl'ü Başbakanlık koltuğuna taşıdı.
1 Ekim 1982 tarihinde yapılan 'yapıcı güvensizlik önergesi' Kohl'ün zaferiyle sonuçlandı. Erken seçim yolunu açmak için Kohl güvensizlik önergesi sundu. CDU/CSU'nun çekimser kalmasıyla 'danışıklı' güven oylamasını kaybetti. Bunun üzerine dönemin Cumhurbaşkanı Karl Carstens, Federal Meclisi feshederek erken seçim yolunu açtı. 6 Mart 1983'te yapılan genel seçimlerde CDU/CSU toplam oyların yüzde 48.8'ini alan Helmut Kohl koltuğunu korudu. 16 yılı aşkın süre de hiç bırakmadı. 2005 yılında da aynı taktiği SPD'li Başbakan Gerhard Schröder uyguladı. SPD Kuzey Ren Vestfalya'da (NRW) Eyalet Parlamentosu seçimlerini kaybedince, partisinin daha fazla oy kaybetmesini engellemek amacıyla erken genel seçime gitmeyi kafaya koydu. Güven oyu istedi. SPD'li ve Yeşiller'li parlamenterlerin çekimser kalmasıyla Schröder, 'danışıklı' güven oylamasını kaybetti.
Bunun üzerine dönemin Cumhurbaşkanı Horst Köhler, Federal Meclisi feshederek genel seçim yolunu açtı. 18 Eylül 2005 tarihinde yapılan genel seçimlerde SPD de Başbakan Schröder de aradıklarını bulamadı.
SPD, toplam oyların yüzde 34.2'sini, CDU/CSU da yüzde 35.2'sini, FDP yüzde 9.8'ini, Yeşiller yüzde 8.1'ini ve Sol Parti de yüzde 8.7'sini aldı. Seçim akşamı liderlerin katıldığı 'Filler Buluşması' programında bir soru üzerine, "Kiliseyi köyde bırakalım. 'Ben Başbakan olmak istiyorum' diyen Bayan Merkel'le partimin bunu görüşeceğine gerçekten inanıyor musunuz?" açıklamasında bulunan Gerhard Schröder, yine yanıldı. SPD, CDU/CSU ile 'büyük koalisyon hükümeti' kurarak Angela Merkel'i başbakanlık koltuğuna taşıdı. Schröder ise aktif politikayı bıraktı. Bugünlerde yapılacak yeni bir erken seçim, her şeyden önce CDU, CSU ve SPD'nin zararına olacaktır. Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD), konumunu daha da güçlendirecektir. Nitekim son dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamaları da bunu göstermektedir O nedenle 'daha fazla sağduyu', 'daha uzlaşıcı bir tutum' ve 'erken seçimi unutun' diyoruz.
Son Dakika › Güncel › Erken Seçimin Ayak Sesleri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?