GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
Brookings Enstitüsü
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'de
Erdoğan, Brookings Enstitüsünde konuştu: (3)
" PKK'nın DAİŞ'le mücadeleye katkı sunduğu propagandası maalesef alıcı bulmaktadır. Böyle bir durum yoktur. PKK'nın kendi ajandasını uygularken yaşadığı çatışmalar dışında DAİŞ'le en küçük bir mücadelesi söz konusu değildir, bunlar yalandır. Ezidilerin dramı PKK tarafından sömürülmektedir"
" Ukrayna'daki krizin Minsk Mutabakatları ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğü temelinde Kırım- Tatar halkının emniyet ve huzurunu da güvence altına alacak şekilde çözülmesini temenni ediyoruz"
"Anavatan ve garantör ülke olarak Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması yönündeki kararlılığımız sürüyor. Önceliğimiz, Kıbrıs meselesinin Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve meşru haklarını teminat altına alacak şekilde, bu yıl içinde kapsamlı bir şekilde çözüme kavuşturulmasıdır"
" İsrail'in işgali ve saldırıları altında yaşam mücadelesi veren Filistinli kardeşlerimizin çektiği acılara hiçbir zaman kayıtsız kalmadık. Bugün de aynı hassasiyetle onların yanındayız. Ortadoğu'da kalıcı barışın sağlanabilmesi için Filistin topraklarında 49 yıldır süren işgalin sona erdirilmesi, başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulması şarttır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "PKK'nın DAİŞ'le mücadeleye katkı sunduğu propagandası maalesef alıcı bulmaktadır. Böyle bir durum yoktur. PKK'nın kendi ajandasını uygularken yaşadığı çatışmalar dışında DAİŞ'le en küçük bir mücadelesi söz konusu değildir, bunlar yalandır. Ezidilerin dramı PKK tarafından sömürülmektedir." dedi.
ABD'nin Washington kentinde temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brookings Enstitüsünde, "Küresel Sınamalar ve Türkiye'nin 2023 Hedefleri" temalı bir konuşma yaptı.
DAEŞ'in ve PKK'nın hiçbir insani ve ahlaki sınır tanımadan gerçekleştirdiği eylemlerde parçalanan masum bedenlerin, tüm dünyanın bedenini yaralaması gerektiğini belirten Erdoğan, Suriye'deki kaos sürdükçe DAEŞ, PYD, YPG gibi terör örgütlerinin büyüyüp serpileceğine ve uluslararası toplumun başına bela olmaya devam edeceğini vurguladı.
Türkiye'nin, Suriye kaynaklı tehditlerin acısını en yakından ve en fazla hisseden ülke olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Milli güvenliğimizi sağlayabilmek için bu ülkeye bir an önce istikrarın, barışın ve huzurun yeniden gelmesini temin etmek zorundayız." ifadesini kullandı.
Irak'a baktıklarında da çok iç açıcı bir durum göremediklerinin altını çizen Erdoğan, "Bulunduğumuz bölgede istikrarın tesisi ve DAİŞ'le mücadelenin başarıya ulaşması, Irak'taki gelişmelerden bağımsız düşünülemez. Ortadoğu'nun küçük bir modeli olan Irak, bölgenin istikrar ve güvenliği açısından bir denge vazifesi görmektedir. Maalesef Irak topraklarının üçte biri yaklaşık iki senedir DAİŞ terör örgütünün işgali altındadır. PKK terör örgütü de on yıllardır Irak topraklarının kuzeyinde serbestçe faaliyet göstermektedir. Son dönemde PKK unsurları bu noktada değişik isimler altındaki uzantılarının Irak Suriye sınırındaki Sincar şehrinin bir kısmına yerleşmeye başlamıştır, bunu gördük." diye konuştu.
"Ezidilerin dramı PKK tarafından sömürülmektedir"
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"PKK'nın DAİŞ'le mücadeleye katkı sunduğu propagandası maalesef alıcı bulmaktadır. Böyle bir durum yoktur. PKK'nın kendi ajandasını uygularken yaşadığı çatışmalar dışında DAİŞ'le en küçük bir mücadelesi söz konusu değildir, bunlar yalandır. Ezidilerin dramı PKK tarafından sömürülmektedir. Irak yönetiminin mezhep fanatizmine teslim olması, bölgedeki diğer unsurları adeta terör örgütlerinin kucağına itmektedir. Irak'ta DAİŞ'e karşı mücadelede tüm kesimlerin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin sağlanabilmesi şarttır. Bu hususta Iraklı dostlarımızı cesaretlendirmeye çalışıyoruz."
Doğu Avrupa bölgesinin Avrasya'da barış, istikrar ve güvenlik bakımından hayati bir önem taşıdığını dile getiren Erdoğan, bu bölgenin çalkantılı bir dönemden geçtiğine dikkati çekti. Bölgede yaşanan ihtilafların uluslararası hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde çözüme kavuşturulmasının son derece önemli olduğunu belirten Erdoğan, "Bu çerçevede Ukrayna'daki krizin Minsk Mutabakatları ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğü temelinde Kırım-Tatar halkının emniyet ve huzurunu da güvence altına alacak şekilde çözülmesini temenni ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Rusya ile ilişkiler
Rusya ile ilişkilerinde 24 Kasım 2015'de yaşanan uçak hadisesinden sonra sıkıntılı bir dönem yaşandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bu ülkeyle ilişkilerimizi itinayla geliştirmiştik. Ancak ilişkilerimiz Rus yönetiminin son yıllarda izlediği politikalar yüzünden zaten yıpranmaya başlamıştı. Uçak hadisesinin ardından Moskova tarafından uygulamaya konan sert ve tepkisel uygulamalar ilişkilerimizi iyice sarsmış durumda. Biz bu hadisenin arkasından Rus tarafının anlam vermekte zorlandığımız aşırı tepkilerine rağmen itidali elden bırakmadık. Türkiye ve Rusya aynı coğrafyada yüzyıllardır birbirleriyle etkileşim içinde olmuş önemli ülkelerdir. Bölgede yaşanan sorunlar ülkelerimiz arasında işbirliğini zorunlu kılıyor. Rus muhattaplarımızın bu gerçeği görmelerini, ilişkilerimizi bu bağlamda değerlendirmelerini bekliyoruz."
"Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması yönündeki kararlılığımız sürüyor"
Bir diğer önemli alanın Kıbrıs meselesi olduğunu dile getiren Erdoğan, "Anavatan ve garantör ülke olarak Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması yönündeki kararlılığımız sürüyor. Önceliğimiz, Kıbrıs meselesinin Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve meşru haklarını teminat altına alacak şekilde, bu yıl içinde kapsamlı bir şekilde çözüme kavuşturulmasıdır. Mayıs ayında müzakerelerin yeniden başlayacak olmasıyla ortaya çıkan olumlu havanın sürmesini ve yakalanan fırsatın da değerlendirilmesini arzu ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Kıbrıs Türk tarafının, çözüm yönündeki iradesini müteaddit defalar ortaya koyduğunu vurgulayan Erdoğan, Kıbrıs Rum tarafınca da buna samimi bir şekilde karşılık verilmesi halinde Ada'da çözüme ulaşmanın mümkün olacağına işaret etti.
Ada'da çözüm sağlandığında enerji projelerinin gerçekleşmesi dahil bölgesel ölçekte şimdiye kadar değerlendirilememiş pek çok imkanın harekete geçirilebileceğine dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçtiğimiz yılın ekim ayında açılışını yaptığımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Su Temin Projesi taraflar arasında iş birliğinin tesisine yönelik olarak Türkiye'nin samimi yaklaşımını ifade ediyor. Ada'nın tamamının su ihtiyacının karşılanabileceği bu projeden adil ve kalıcı çözümün ardından her iki halkın da yararlanabilmesini diliyoruz. Hatta ben bu su projesine 'Barış Suyu' adını koydum. Bu adı koymamın sebebi de şuydu; 'Güney hala tankerlerle gelen suyla ihtiyacını giderebiliyor eğer arzu ederlerse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden kendilerine su verilebilir' diye bunu açıklamıştım ve biz yine aynı noktadayız. Uluslararası toplumdan beklentimiz kapsamlı çözüm müzakerelerinin bir an önce sonuç vermesine yönelik bu çabaları samimi bir şekilde desteklemeleridir."
"Sadece İsrailli turistlere yönelik bir eylem değildir"
Bölgedeki bir diğer önemli meselenin de İsrail-Filistin ihtilafı olduğunu kaydeden Erdoğan, "İsrail'in işgali ve saldırıları altında yaşam mücadelesi veren Filistinli kardeşlerimizin çektiği acılara hiç bir zaman kayıtsız kalmadık. Bugün de aynı hassasiyetle onların yanındayız. Ortadoğu'da kalıcı barışın sağlanabilmesi için Filistin topraklarında 49 yıldır süren işgalin sona erdirilmesi, başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulması şarttır." dedi.
Mavi Marmara gemisine düzenlenen saldırıdan sonra Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi için İsrail'den beklentilerini ifade ettiğini anımsatan Erdoğan, "Başbakan Netanyahu'nun 2013 yılında telefon ederek özür dilemesinin ardından sürece ilişkin görüşmeler başlatılmıştır. Burada gerçekten Sayın Obama'nın özel bir girişimi olmuş ve İsrail ziyaretinden dönüşte de kendileri telefonla aramak suretiyle havaalanından kendileriyle görüşmüş ve bu özür beyanını dinlemiştik ve bununla süreç başladı. Ardından tazminat konusuyla ilgili süreç devam etti ve bu tazminat konusunda da ben herhangi bir sıkıntı olacağına ihtimal vermiyorum." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mart'ta İstanbul'da gerçekleşen bombalı saldırıda, üç İsrailli turistin hayatını kaybetmesinden dolayı duyduğu üzüntüyü İsrailli muhattaplarına ilettiğini, tüm kurumların yaralılara yardım için seferber edildiğine dikkati çekti. Erdoğan, "Ama şunu çok açık samimim söylüyorum, DAİŞ'in bir defa İstanbul'daki bu eylemi sadece İsrailli turistlere yönelik bir eylem değildir. Aynı şekilde ülkemizin çok daha farklı yerlerinde DAİŞ bu eylemlerini sürdürmektedir ve DAİŞ'in bütün örgüt elemanlarına karşı da yoğun bir mücadeleyi bizler güvenlik güçlerimizle sürdürüyoruz." diye konuştu.
İsrail tarafının da sergilenen bu işbirliği için Türkiye'ye teşekkürlerini ilettiğini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmemizi de yaptık ve değerlendirmeyi çok açık net işbirliği merkezli olarak ortaya koyduk. Önümüzdeki dönemde İsrail ile ilişkilerimizin aramızda tüm sorun alanlarında olumlu ilerlemelerin sağlanmasını temin edecek şekilde gelişmesini bekliyoruz. Bu noktada ambargonun kaldırılması önemli bir şu anda başlık. Nedir bu? Filistin, biliyorsunuz enerji noktasında ciddi bir sıkıntı yaşıyor. Yaklaşık günde 4 saat enerji imkanı var ve Aşdod Limanı'ndan oraya gelecek bir enerji gemisiyle Gazze'ye oradan elektrik enerjisi verilebilmesi ve burada halkın enerji imkanını bir defa sağlayabilmesi temennimizdir, bunu kendilerine ilettik."
Son Dakika › Güncel › Erdoğan: 'Ezidilerin Dramı PKK Tarafından Sömürülmektedir' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?