Bülent Ecevit Üniversitesi'nde engelli milli takım oyuncuları söyleşi yaptı. Eroğlu'nun şampiyon olduğu yarışmanın görüntülerinin izlendiği salonda duygusal anlar yaşandı. Bir üniversite öğrencisi ise ilginç bir itirafta bulundu.
Avrupa Şampiyonu Milli Yüzücü Beytullah Eroğlu, Paralimpik Yüzme Milli Takımı Antrenörü Osman Çullu, Genç Erkekler Tekerlekli Sandalye Basketbol Milli Takım Antrenörü Arda Öztürk, Tekerlekli Sandalye Basketbol takımlarında Avrupa'nın en skorel ve en değerli oyuncusu seçilen Milli Futbolcu Ahmet Yamaç ile Avrupa'da en iyi savunma oyuncuları arasında gösterilen Selçuk Hopan ile en iyi şutörleri arasında yer alan Muhterem Aktaş, Bülent Ecevit Üniversitesi Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu'nda üniversite öğrencileri ile bir araya geldi. Antrenör Osman Çullu, olimpiyatlara katılabilmek için gerçekleştirdikleri çabaları anlattı. Olimpiyat yolundaki yarışmalarda ülke tarihinde ilk olacak derecelerle barajı aştıklarını anlatan Çullu, şöyle konuştu: "Oyuncuların sınıflandırma yanlışlığı nedeniyle 'olimpiyatları kazanamayız' gibi bir laf söyledi. Bu tamamen yanlıştır. Çünkü biz olimpiyatlara gidebilmek için iki yıl, 2010-2012 yılları arasında en az 6-7 uluslararası yarışmaya girerek barajı geçtik. Barajlar, spor bölümünde okuyorsunuz, barajları izlediğiniz zaman Türkiye'de engelsiz sporcuların A finalini yüzebilecek dereceler var. Bizim sporcuları getirin A finalinde yüzer. Biz barajı geçtik, olimpiyatlara gittik. 3 serinin sonunda finale kaldık. Türkiye tarihinde ilk. Beytullah, sporcu olarak, ben antrenör olarak, Türkiye'de bir ilk yaşatmış olduk. 2010'da dünya şampiyonasında, 3 Dünya altıncılığımız var. 2011'de Almanya'da Avrupa şampiyonluğu, Avrupa ikinciliği ve Avrupa üçüncülüğümüz var."
Engelsizlerle de çalıştığını belirten Çullu, sözlerine şöyle devam etti: "Ben engelsizlerle 30 yıl çalıştım, Türkiye'den ötesini, sınırdan dışarısını gözümle göremedim.
Ama engelli sporuna başladığım zaman 35 ülkeyi gezdim. Bunların içerisinde 3 olimpiyat, 5 Dünya, 3 Avrupa Şampiyonası, 2 Akdeniz Oyunları ve 14 uluslararası şampiyonanın hepsinde Milli Takım'ın başında görev aldım. Beden Eğitimi bölümündeki arkadaşlarımızdan beklediğimiz şu, 'Engellilere yönelin. Onlar da içimizden, bizler gibi insan. Birlikte yaşamayı tüm topluma öğretin. 'Engelli' diyoruz ama engelleri olsaydı bu Avrupa şampiyonluğu gelir miydi. Mümkün değil. Demek ki engelleri yok. Sadece fırsat. Bunlara bir fırsat verilirse bu çocukların yapamayacağı hiçbir şey yok. Onların şartlarının onlara uygun hale gelmesi gerekir."
Milli Takım ile kamp yapacak bir havuz bile bulamadıklarını anlatan Çullu, şunları söyledi: "Bizim en büyük sıkıntımız deniz. Çalışabileceğimiz deniz yok Türkiye'de. Milli Takıma kamp yapmak için antrenman havuzu bulamıyoruz. Havuz bulsak, bütçe bulamıyoruz. Çünkü bu iş biraz gönüllü işi. 14 senedir, Milli Takımın başındayım, emekli maaşımla geçiniyorum. Ne kulüp, ne federasyondan ne de il müdürlüğünden hiç para almadan çalışıyoruz. Ama herkes bizim gibi akılsız değil. Herkes akıllı, para kazandığı için. Para olmadığı için hiç kimse bu projeye girmiyor. Biz her ile bir antrenörün hizmet alımı ile alınmasını teklif ettik. Uygun zamanlarda antrenman versinler"
8 yıl spordan bihaber yaşadığını belirten Muhterem Aktaş, lise de faaliyetlerde bulunan arkadaşlarının baskısı ve çabası sonucu sporla tanıştığını şöyle anlattı: "Basketbola başladım. Çok zevk aldım. Yapabileceğimi anladım. Seçmelere katıldım, kazanamadım. Hırs yaptım, çalıştım 2012'de genç milli takıma seçildim. Avrupa şampiyonasına katıldık. Üçüncü olduk. İstiklal Marşımızı okuttuk. Daha iyi yerlere geleceğimizi ümit ediyorum."
2006 yılında Milli Takıma seçildiğini belirten Ahmet Yamaç ise 2010 yılında takım olarak derece alamadıklarını fakat kendisinin Avrupa'da en skorer ve en değerli oyuncu seçildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Milli takımda tecrübesiz olduğu yıllarda beşincilik yaşadık. Daha fazla hırs yapıp çalışmalarımız sonucu
2008 yılında Avrupa ikincisi olduk. Dünya şampiyonasına gitmeye hak kazandık. 2009'da dünya şampiyonasına gittik. Orada, istediğimiz dereceyi aramadık, ama beşinci olduk. 2010 sezonu için hazırlanmaya başladık. 2010 yılında tüm yük üstüme verildi. Takım kaptanı olarak maçlara çıktım. İtalya'da derece yapamadık ama kendi adıma sayı kralı oldum. Avrupa'nın en değerli oyuncusu oldum. Bu da yine ülkemizi gururlandırdı"
Kendisinin
daha önceden engelsiz olduğunu belirten Selçuk Hopan, geçirdiği kaza sonucu ayaklarını kullanmadığını anlattı. Hopan, öncelikle Bülent Ecevit Üniversitesi yönetici, hoca ve öğrencilerine teşekkür ederek şunları söyledi: "Benim için bu kaza yeniden doğuş gibi oldu. Çünkü bundan öncesinde engelliler ile ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Bu kaza sonrası, hayat her şeyi yavaş yavaş öğretmeye başladı. Sanki bir çocuğun tekrardan yürümesi gibi bir şeydi benim için. Şimdi çok mutluyum. Sokaktaki bir engelli arkadaşımı hayata bağlamakta, hayata bakış açısında olsun, renklendirme yada başka bir şeyler katabiliyorsam, benim için büyük bir
mutluluk oluyor. Hiçbir zaman engel durumumdan gocunmadım, utanmadım, sıkılmadım"
Yaşadığı bir olayı da anlatan Hopan, sözlerine şöyle devam etti: "Bizim sorunumuz burada aslında. Tamamen gerçekleri söylediğinde, bu küçük nesil, ileriye engellilere daha sağlıklı bakacak." Antrenör Arda Öztürk ise, bu spora tekerlekli sandalye taşıyarak başladığını belirtti. Gönüllü olarak çalıştığı turnuvalarda tekerlekli sandalye basketbolu sporunda yer olmak istediğini anlayınca antrenörlük kursuna başvurduğunu ifade eden Öztürk, Türkiye'deki kulüp yetkilileri ile arasının iyi olması sonucu İzmir Bornovo'da kulüp çalıştırmaya başladığını kaydetti. Öztürk, "Üniversite öğrencilerinin daha çok gözünün önünde olmak istiyoruz. Aramıza katılmanızı istiyoruz. Hepinizden özellikle beden eğitimi öğrencilerine tekerli sandalye basketboluna daha çok destek vermesini istiyoruz. Daha büyük bir aile olmak ve dünya çapında bu spora daha fazla söz sahibi olmak istiyoruz. Dünya üzerinde ilk kez 1946 yılında bu sporu başlatan İngilizleri, 2010 yılında hastane sandalyeleri ile oynadığımız dönemlerde yendik. Çok büyük ve çok çabuk yol alıyoruz. Bu yolda sizleri de yanımızda görmek istiyoruz"
Soru cevap kısmında Antrenör Osman Çullu, Beytullah Eroğlu'nun birinci olduğu Avrupa Bedensel Engelliler Yüzme Şampiyonası görüntülerinin sesli olarak salondaki perdeye yansıtılmasını istedi. Misafir sporcular ve salondakiler hep birlikte görüntüleri izledi. Yarışmadaki Beytullah Eroğlu'nun ekrana yansıyan görüntüleri, bir süre salondakiler tarafından alkışlandı.
YÜZME BİLMİYORUM
Yarış görüntülerinin izlendiği an duygulandıran anlar yaşandı. Görüntüler sonunda Beytullah Eroğlu'na soru sormak için mikrofonu eline alan bir üniversite öğrencisi ilginç bir itirafta bulundu. "Engelliler gününü sadece bir gün kutladığımız için sizden özür dileriz" diyerek salondakilerden ve Emrullah Beytullah'tan özür diledi. Öğrenci, 18 senedir Karadeniz'de olduğunu belirterek "Bir kere denize gitmedim, yüzmeyi bilmiyorum. Bu bir gerçek. Senle benim aramdaki en büyük fark, senin yüreğin var benim yok. Açıkça bunu dile getirmek istiyorum" dedi. Beytullah Eroğlu ise öğrenciye "Başarı için bazı şeylerden fedakarlık etmeliyiz. 'Yürek var yok mevzusu değil ama yüzme gerçekten çok güzel bir spor. Bir an önce başlamanı tavsiye ederim" diye cevap verdi. Program sonunda öğrencilere teşekkür belgesi verildi. - ZONGULDAK
Son Dakika › Güncel › Engelli Sporcular Üniversitelilerle Buluştu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?