Elazığ'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında açılan, aralarında tuğgeneral rütbesindeyken TSK'dan ihraç edilen, eski Hozat 51. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Abdulkerim Ünlü'nün de bulunduğu, tutuklu 61 askeri personelin yargılanmasına 3. duruşmada devam edildi.
Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesince sanık sayısının fazlalığı nedeniyle Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası konferans salonunda görülen davanın üçüncü duruşmasında, 22 askeri personel savunma yaptı.
"Söyleyeceklerim devlet sırrı"
Sanıklardan eski Kurmay Albay Abdullah Bayram, hakkındaki suçlamaları reddederek söyleyeceklerinin devlet sırrı olduğunu öne sürdü ve savunmasının özel olarak alınmasını talep etti.
Bunun üzerine sanık Bayram ile kısa bir süre özel olarak görüşen mahkeme heyeti, anlatılanların "devlet sırrı"niteliğinde olmadığına karar vererek duruşmaya devam etti.
Bayram, savunmasında, 2013 tarihinde Tahran'da askeri ataşe olarak görev yaptığı sırada, farklı ülkelerin istihbarat birimleri ile zaman zaman irtibat halinde olduklarını belirtti.
Bunların devletin aleyhine kullanılabileceği bilgiler olduğunu ileri süren Bayram, "Ben FETÖ üyesi olsaydım bu istihbarat bilgilerini onlarla paylaşırdım, onlar da kendi çıkarları doğrultusunda kullanırlardı. Bu tür bilgilere sahip olduğumdan ölüm korkusu yaşadım. FETÖ üyesi olsam Abdulkerim Ünlü'nün cezaevindeyken benimle görüşme talebini kabul ederdim." ifadesini kullandı.
Tunceli'de 15 Temmuz gecesi kritik bir operasyon gerçekleştirildiğini dile getiren Bayram, "Harekat merkezinde son kontrolleri yaparken Abdulkerim Ünlü'nün sıkıyönetim komutanı olarak yazıldığı bildiri geldi ancak üzerinde komutanın imzasının olması gerekirken, imza yoktu. Yurtta Sulh Konseyi yazılı bir bildiriydi. Hemen bildiriyi sıralı komutanlarıma bildirdim. Kurmay Albay Mahmut Altun bildiriye baktığında, Abdulkerim Ünlü'yü kast ederek, 'Geleceği varsa göreceği de var.' dedi. 8'inci Kolordu Komutanlığına bağlı birliklere verilen emirde benim imzam var. Darbeye karşı olduğumuz açıkça görülmektedir." iddialarında bulundu.
Sanık astsubay ifade verirken fenalık geçirdi
Savunması alınan sanıklardan eski astsubay Osman Şahin ise hakkındaki iddiaları reddederek, hiçbir zaman silahlı ya da silahsız bir terör örgütünün üyesi ya da sempatizanı olmadığını savundu.
Şahin, "İradem, ilgim dışında, nerede, ne zaman, kim veya kimler tarafından şahsımla ilgili ne amaçla hazırlandığını bilmediğim imzasız, mühürsüz bir listenin benim aleyhimde delil olarak kabul edilmesi hukuki değildir." dedi.
Sanık Şahin, mahkeme başkanının dijital verilerle ilgili sorularını yanıtlarken fenalık geçirdi.
Şahin'e salona çağrılan sağlık ekipleri tarafından müdahale edildi.
"FETÖ kitabını evimize gelen misafir getirmiş olabilir"
Sanık eski teğmen Barış Taş da terör örgütü üyesi olmadığını savunarak hakkındaki suçlamaları reddetti.
Mahkeme başkanının sorularını yanıtlayan Taş, evinde yapılan aramada bulunan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ait kitaptan daha önceden haberi olmadığını iddia etti.
Eşinin 8 Ocak 2016 tarihinde doğum yaptığını ve o sıralar Diyarbakır'ın Sur ilçesinde gerçekleştirilen operasyonlarda görevli olduğu için evine çok sayıda ziyaretçi geldiğini anlatan Taş, şunları söyledi:
"Üç günlük bebeğimi ve eşimi geride bırakıp operasyonlara katıldım. Terörist olan insan bunu yapmaz. Eşim Elazığlı, burada çok sayıda akrabası, arkadaşları ve benim arkadaşlarım onu ziyarete geliyorlardı. Hatta o zaman Elazığ Valisi olan Murat Zorluoğlu'nun eşi durumu bildiği için ve bizler bir yıl önce kahraman olarak görüldüğümüz için 'Çocuğu oldu kendisi Sur'da vatan için savaşıyor' şeklinde lanse edildiğimizden kendisi de gelmek istedi. Kimseyi tabii suçlayamam bir ihtimal evimize gelen misafir getirmiş, unutmuş olabilir. Bu kitaptan haberim olsa 15 Temmuz'dan sonra 11 günlük süre içerisinde ortadan kaldırırdım."
FETÖ elebaşı Fethullah Gülen için şiir yazdığı iddiası
Savcılık iddianamesinde yer alan şiirdeki sözlerin kendisine ait olmadığını ve terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen için yazmadığını savunan Taş, söz konusu şiirin, eşi için hazırladığı kitaptaki yüzün üzerindeki şiirden biri olduğunu savundu.
Bu kitabı hazırlamak için çeşitli yerlerden gördüğü şiirleri kendisine göre uyarlayarak kitaba yazdığını aktaran Taş, "Bu şiirin şairi kesinlikle ben değilim, bunlar benim duygularım, düşüncelerim değil. Mahkemede daha detaylı anlatırsın dedikleri için ilk ifademde ne maksatla yazdığımı bilmiyorum diyerek ben de kısadan geçtim. Kitabın üzerindeki eşimin resmi, kitabın yazarı da benim. Eşime yazmış olduğum şiir kitabıdır. 2014'te bunu bastırmak için sağda solda gördüğüm şiirleri alıp içindeki ifadeleri değiştirip eşime şiir kitabı yazmak amacıyla kullandım. Orada yüzün üzerinde şiir var, bir tanesi çekilip alınmış. Şiirin yazarı ben değilim, ben niye not etmişim açıkcası onu da anlamadım. Ben bu şiirleri eşime uyarlıyordum. FETÖ liderini öven ifadelerden de kişilerden de en az sizler kadar nefret ediyorum. Bu benim dikkate aldığım bir şiir olsa darbe girişiminden sonra evim aranmadan önce bunu yok ederdim." ifadesini kullandı.
Taş, Bylock kullandığı iddiasını da reddetti.
Mahkeme heyeti, daha sonra duruşmaya yarın devam edilmesini kararlaştırdı.
Son Dakika › Güncel › Elazığ'daki Fetö/pdy Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?