Düzensiz Göçmenler İçin Güvenli Liman Türkiye"

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muharrem Kılıç'ın açıklamaları AYŞE YILDIZ - Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muharrem Kılıç, mülteciler konusunda insanlığın büyük bir imtihandan geçtiğini belirterek, bu açıdan Türkiye'nin güvenli bir liman ve barış adası olduğunu söyledi.

Kılıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgedeki Arap Baharı hareketlenmesinden beri bütün dünyanın hem vicdanı hem de hukuk aklının sınandığını anlattı.

Türkiye'nin 2011'den bu yana Suriye'deki iç savaştan kaçanlara kucak açtığına dikkati çeken Kılıç, ülkede 2 milyon 500 binin üzerinde kayıtlı Suriyeli sığınmacı olduğunu vurguladı.

Kılıç, Birleşmiş Milletlerin verilerine göre de Avrupa'da 800 bin civarında Suriyeli sığınmacı olduğuna işaret ederek, 1923'ten 1997'ye kadar 1,6 milyondan fazla insanın Türkiye'ye göçtüğünü, Türkiye'nin 2011'den bu yana 2,5 milyondan fazla göçmeni ağırladığı bilgisini paylaştı.

Türkiye'nin fedakar tutumu karşısında Avrupa'nın, güvenlik sorunlarını ön planda tutarak, aslında ürettikleri norm ve değerleri göz ardı ettiğini, dışlayıcı ve ötekileştirici politika izlediğini aktaran Kılıç, Avrupa'nın göçmen sorununa, insani boyutla değil, daha çok din, ırk ve etnik temelde baktığını vurguladı.

Kılıç, "Bazı Avrupa ülkelerinin, bu süreç içinde dışlayıcı, ötekileştirici bir şekilde yabancı düşmanlığını hatta İslam düşmanlığına varır şekilde tavırlar sergilediğini görüyoruz. Ülke sınırlarına tel örgüler ördüklerini görüyoruz. Sayıca telaffuz ederken bile komik olabilecek rakamlarda göçmen kabul edebileceklerini görüyoruz" diye konuştu.

"Çok incitici ve insanlık değerleri adına çok üzücü"

Mültecilerin Türkiye'de kalması, Avrupa'ya girmemesi konusunda belli bir mali destekle refleks sergilendiğine dikkati çeken Kılıç, "Bu, çok incitici ve insanlık değerleri adına çok üzücü" dedi.

Akdeniz havzasında 5-6 yılda çok sayıda göçmenin yaşamını yitirdiğini anımsatan Kılıç, şunları söyledi:

"İnsanlığımız, vicdanımız ağır bir sınanma ve imtihan geçiyor. Bu imtihanda insanlık olarak başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. İnsanların gözü önünde Avrupa'ya geçebilmek, daha iyi şartlarda yaşayabilmek için mücadele ediyorlar. Hem uluslararası sözleşmeler hem de ülke hukukları açısından bakıldığında bunlar, 'geçici mülteci' sıfatını hukuki biçimde aldıklarında belli hukuksal haklara sahip olabilir. Kayıt altına alınmamış düzensiz göçmenlerin, yaşamlarını yitirmeleri ve barınaksız kalmaları noktasında hukuki haklarının olmadığını görüyoruz."

Kılıç, Avrupa'nın mali destek sağlayarak göçmenlerin ülkelerine geçişinin bir anlamda önünün kesilmesi için müzakere anlayışına sahip olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin farklı din ve etnik kökenlerin bir arada yaşayabildiği "barış adası" tecrübesine sahip olduğunu anlatan Kılıç, "Avrupa'nın, bu konuda yabancılara biraz özürlü, Müslümanlara ve İslam'a karşı böylesi bir dışlayıcı tutumu var. Bu, dünya barışı açısından gerçekten büyük bir tehlike ve risk faktörü olarak karşımıza çıkıyor" ifadesini kullandı.

Mülteciler açısından Türkiye'nin güvenli liman olduğuna işaret eden Kılıç, "21. yüzyılda çok büyük bir göç hadisesi var. Türkiye'nin düzensiz göçmenlere karşı tavrı, dış politikası ve tutumu uygun bir liman, barış adası olmasının göstergesidir" değerlendirmesinde bulundu.

Kılıç, "Sürecin doğru bir şekilde yönetilmesi, kayıt altına alınması çok önemli çünkü rutin bir akış değil, normalin çok üzerinde akış söz konusu. İyi yönetilmesi için de birçok faktörün devreye sokulması gerekiyor. Sosyal entegrasyon için sosyal projelerin gerçekleştirilmesi lazım" görüşünü paylaştı.