"25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü" etkinlikleri kapsamında Dicle Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜKSAM) tarafından düzenlenen "Farklı Etnik Kökenlerde Kadına Yönelik Şiddet" konulu panelde "Kadın" birçok yönüyle masaya yatırıldı.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi konferans salonunda gerçekleştirilen panelin açılış konuşmasını yapan DÜKSAM Müdürü Prof. Dr. Nuriye Mete, 25 Kasım'ın, 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilen bir gün olduğunu söyledi.
25 Kasım'ın aynı zamanda Dominik Cumhuriyeti'nde Mirabel kardeşler adlı 3 kız kardeşin Diktatör Rafael Trujillo'ya karşı verdikleri mücadele nedeni ile öldürüldükleri tarih olduğunu kaydeden Mete, kadına yönelik şiddetin gazete ve TV aracılığı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kadın cinayetleri, namus, töre cinayetleri adı altında; sadece "Kürtlere" özgü bir sorunmuş gibi yansıtılarak, içselleştirilmeye çalışıldığını ifade etti.
Kadına şiddetin, hukuki, sosyolojik, ekonomik ve toplumsal açıdan ele alındığı panelde "Farklı Etnik Gruplarda Kadına Yönelik Şiddet" konulu sunumuyla söz alan D.Ü. Atatürk Sağlık Yüksekokulu Arş. Gör. Dr. Funda Gümüş, konuşmasına kadına yönelik şiddetin tanımı ile başladı.
Şiddeti, fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik şiddet olarak ele alıp değerlendiren Dr. Funda Gümüş, şiddetin nedenlerine değindi. Bazı çalışmalarda etnik kökenin, inanç istemlerinin ve maneviyatın aile içi şiddeti etkilediği, inanç sistemlerinin şiddeti meşrulaştırıcı etkisi olduğunu bildirirken, faklı çalışmalarda ise aile içi şiddeti azaltmada ve baş etme de etkisi olduğunu belirtti.
Türkiye'nin de bulunduğu 48 ülkede yapılan araştırmanın sonuçlarına göre kadına eşi tarafından uygulanan fiziksel şiddetin %10–69 arasında değiştiğini kaydeden Gümüş, bununla birlikte inanç sistemlerinin, maneviyatın ve kültürün şiddet üzerindeki etkisini ölçmenin, toplumsal önyargılar ya da toplumsal beklentilerin etkisi düşünüldüğünde çok zor olduğunu, bu nedenle çalışma sonuçlarının "kesin sonuçlar" olarak değerlendirilemeyeceğini anlattı.
Kadına yönelik şiddetin yalnızca Türkiye'ye özgü toplumsal bir sorun olmayıp, evrensel bir olgu olarak, dün olduğu gibi bugün de tüm dünya ülkelerinde ve etnik gruplar içinde varlığını devam ettirdiğine dikkat çeken D.Ü. İletişim Fakültesi Dekanı, Sosyolog Prof. Dr. Sabri Eyigün, "Cam Kırıkları Parkı" romanı örneğinde Almanya ve Rusya'da kadına yönelik şiddet ve sonuçlarını ele aldı.
Refah Seviyesi Yüksek, Gelişmiş Ülkelerde Kadına Karşı Şiddetin Korkutucu Gerçekliği
Avrupa'da her üç kadından birinin fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını ve kadınların yüzde 5'inin tecavüze uğradığını açıklayan Prof. Dr. Sabri Eyigün, refah seviyesi yüksek, gelişmiş ülkelerdeki bu tablonun, kadına karşı şiddetin korkutucu gerçekliğini bir kez daha ortaya koyduğunu ifade etti.
Konuyu, Rus asıllı Alman Yazar Alina Bronsky'nin Türkçe'ye "Cam Kırıkları Parkı" adıyla çevrilen romanı üzerinden değerlendiren Eyigün, yazarın şiddeti ve şiddet uygulayanı hiç bir şekilde mazur göstermeyecek bir dille şiddetin vahşetini ve uygulayan kişi ve yakınları için olası sonuçlarını sosyolojik açıdan değerlendirdi.
Diyarbakır'da oturan kadınların da birçok sorunu olmasına rağmen, bazı kesimler böylesi günlerde siyasal ve ideolojik sorunları öne çıkarıp kadının evde yaşadığı sorunları perdeleyebiliyorlar.
Eyigün, son olarak şunları söyledi: "Bugün 25 Kasım Dünyada Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü. Böyle günlerde kadınların, başta şiddet sorunu olmak üzere diğer sorunlarının konuşulup tartışılması ve toplumda farkındalık oluşturulması gereken günlerdir. Diyarbakır'da oturan kadınların da bir çok sorunu olmasına rağmen, bazı kesimler böylesi günlerde siyasal ve ideolojik sorunları öne çıkarıp kadının evde yaşadığı sorunları perdeleyebiliyorlar. Dicle Üniversitesi Kadın Araştırma merkezi ise, ısrarla Diyarbakırlı kadınların sorunlarına yoğunlaşmakta ve bu konuda toplumda farkındalık oluşturup toplumu bilinçlendirecek çalışmalara imza atmaktadır."
Aile İçi Şiddete Uğrayanları Korumaya Yönelik Yasalar Var Ancak Alt Yapısı Yok
İç Hukukumuzda aile içi şiddete uğrayanları korumaya yönelik yasaların düzenlendiğini belirten D.Ü. Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Filiz Yavuz İpekyüz, kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair hukuki korumalar hakkında bilgi verdi.
Şiddete uğrayan kadını korumaya yönelik her tür yasanın yapıldığını kaydeden İpekyüz ancak alt yapısı hazırlanmadan düşünülen bu yasaların gerçek anlamda şiddet mağduru kadını koruyamadığını anlattı. Son olarak söz alan D. Ü. Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Naciye Yıldız, kadına yönelik şiddetin ekonomik ve toplumsal boyutlarını ele alarak, istatistiki bilgiler üzerinde durdu.
Panel, soruların cevaplandırılması ile sona erdi.
Son Dakika › Güncel › Dicle Üniversitesi'nde Kadına Yönelik Şiddet Tartışıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?