EL-BAB'DAN ŞEHİT ATEŞİ DENİZLİ'YE DÜŞTÜ
SURİYE'nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında, El Bab'da terör örgütü DEAŞ mensubu teröristlerle yaşanan çatışmada şehit olan Piyade Uzman Çavuş 40 yaşındaki Emin Güngör'ün şehadet haberi memleketi Denizli'nin Acıpayam İlçesi'ndeki baba ocağına ulaştı.
Suriye El-Bab'ta DAEŞ'in saldırısı sonucu şehit olan Piyade Uzman Çavuş Emin Güngör'ün acı haberi memleketi Denizli'nin Acıpayam İlçesi Güney Mahallesi'nde yaşayan ailesine sağlık görevlileri eşleğinde verildi. Acı haberi 82 yaşındaki baba Ali Güngör ve anne 76 yaşındaki Menendi Güngör'e Acıpayam Kaymakamı Ali Şanlıer ile Acıpayam İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı İsmail Güdül verdi. Bir süre önce kalp ameliyatı olan baba ve anne Güngör acı haberle fenalaştı. Sağlık ekiplerinin yaptığı müdahalenin ardından acılı çift ambulansla Acıpayam Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Şehit Piyade Uzman Çavuş Emin Güngör'ün ayın mahallede oturan eşi Ayşe Güngör ve 3 çocuğuna haberi vermek için Denizli Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nden psikolog görevlendirildi. Şehit Emin Güngör'ün Çanakkale Gelibolu 18. Mekanize Tugayı'ndan El-Bab'a görevli gittiği öğrenildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
Şehit evinden görüntü
Şehit evine bayrak asılmasından görüntü
Taziyeye gelenlerden görüntü
Genel ve detay görüntü
Haber-Kamera: Ramazan ÇETİN - DenizTOKAT/ ACIPAYAM (Denizli),
============================================================
Başbakan Yıldırım: Millet için 'evet' diyeceğiz (5)
15 YILDA, BİR TÜRKİYE'Yİ ÜÇ TÜRKİYE YAPTIK
Başbakan Binali Yıldırım, Antalya Valiliği'nin ev sahipliğinde Mimar Sinan Kongre Merkezi'nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle buluştu. Esasen bir şehrin nabzının attığı yerin sivil toplum örgütleri olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, Ak Parti hükümetleri olarak son 15 yıldır sivil toplum örgütlerinin gelişmesi için çok büyük katkı verdiklerini söyledi.
Geçmiş yılarda Türkiye'nin zayıf iktidarlarda hep kaybettiğini kaydeden Yıldırım, "Son 50 yılın siyasi tarihine bakın, tek başına iktidarlardaki Türkiye'nin büyüme oranı koalisyon dönemlerine göre iki kattır. Demekki güven ve istikrar, bu iki sihirli sözcük bir ülkenin kalkınması, gelişmesi için olmazsa olmazdır. Türkiye'nin büyümesi için bir fikri olan herkes gözümüzün, başımızın üstünedir. 15 yılda bir Türkiye'yi 3 Türkiye yaptık. Hedefimiz bununla sınırlı değil. Önümüzde cumhuriyetimizin 100'üncü yılı var ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ülkemizi taşımak, hatta daha ilerisine taşımak hedefimizdir. Bunu beraber başaracağız" dedi.
'ELDEN GİDEN VESAYET'
Referandum sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Başbakan Binali Yıldırım, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanını halk seçiyorsa, yetkiyi veriyorsa, sorumluluğu da yine siz vereceksiniz. Milyonlarca insanın oyunu alan cumhurbaşkanı yetkili olacak, sorumlu olmayacak. Demokrasilerde böyle bir şey olamaz. Neler söyleniyor neler, duydukça kanımız donuyor. Sanki bu değişiklik hiç konuşulmamış, hiç aklımızın köşesinden geçmeyen bir sürü senaryo aldı başını gidiyor. 'Rejim değişecek, elden gidiyor', elden giden bir şey yok. Elden giden vesayet, elden giden demokrasi düşmanlarının hak etmeden iktidar hevesleri elden gidiyor. Bu değişiklik yapıldığında, artık bundan sonra 15 Temmuz çılgınlığını yapanları göremeyeceksiniz."
'MECLİSİ FESHETME DİYE BİRŞEY YOK'
'Cumhurbaşkanı Meclis'i feshediyor' denildiğini kaydeden Yıldırım, "Feshetme diye bir şey yok. Karşılıklı seçim yenileme var. 2019'da belediye seçimleri olacak, iki oy atacaksınız, biri belediye başkanı, biri de belediye meclisi için. Şimdi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi de bunun aynısı. Bir sandıkta milletvekilleri, birinde cumhurbaşkanı. Millet bir günde iki işi hallediyor. Millet 5 yıl rahat ve seçimle falan uğraşmıyor, geçimine bakıyor. Ülkede hükümet kuruldu mu, kurulmadı mı hiç derdi yok. Çünkü hükümeti siz kuruyorsunuz. Şimdi ise seçim yapılıyor, bir ay iki ay geçiyor, hükümet bir türlü kurulmuyor. Ama burada öyle bir şey yok. Burada mutlaka tek başına iktidar var. 'Niye güvenoyu yok', millet seçerken güvenoyunu da veriyor da o yüzden yok. Doğrudan güvenoyunu veriyor" diye konuştu.
'BU BİR İLKTİR DÜNYADA'
'Cumhurbaşkanıyla Meclis anlaşamadı, seçim kararı alabilir' denildiğini belirten Binali Yıldırım, "Seçim kararı aldığı an, kendi de seçime gidiyor. Meclis aynı kararı aldığında Meclis de, cumhurbaşkanı da seçime gidiyor. Yani ne diyor sistem, 'kardeşim oturun anlaşın.' Dengeliyor. Dolayısıyla uzlaşmayı ve kriz çözmeyi öngören bir sistem. Kolay kolay seçildikten 5 ay sonra 'ben seçime gidiyorum' diyen kimse çıkamaz. Çıkarsa da millet faturayı keser. Cumhurbaşkanının da 2 seçim hakkı var, her seçimde bir hakkı gidiyor. Bu bir ilktir dünyada. Burada kriz çözümü var. Meclis güçsüz, yetkisiz hale geliyor gibi hiç gerçekle alakası olmayan şeyler söyleniyor. Meclis araştırması, genel araştırma, yazılı sözlü sorma, meclis soruşturması var."
'CUMHURBAŞKANI YARGILANABİLİR, MECLİS SORUŞTURMA AÇABİLİR'
Cumhurbaşkanını ve bakanları herhangi bir suçtan yargılama, yüce divana gönderme olduğunu dile getiren Başbakan Yıldırım, "Burası çok önemli. Mevcutta cumhurbaşkanı ancak vatana ihanetle suçlanabilir. Esasında vatana ihanet suçu diye de Türk hukuk sisteminde tarif edilmiş bir suç yoktur. Milletvekillerinin yüzde 75'i kabul oyu verirse, yüce divana gidecek. Cumhurbaşkanı, yardımcıları ve bakanlar hakkında herhangi bir suçtan Meclis'te soruşturma açılabilir, soruşturma sonucunda yüzde 66, yani üye sayısının 3'de 2'si nispetinde bir kabul oyuyla yüce divana gönderilebilir. Hani nerede Meclis yetkilerinin azaltılması. Bütçeyi Meclis kabul edecek, bütçe hakkı Meclis'in. Yetmedi TBMM'de her bir milletvekili kanun teklifi verecek. Yeni sistemde hükümet kanun teklifi veremiyor. Yeni sistemde milletvekilleri daha bağımsız, dolayısıyla hükümet, milletvekilleriyle ilişkisini iyi götürmek durumundadır, milletvekillerinin saygınlığı artırılıyor" dedi.
'ANAYASANIN İLK 4 MADDESİ RABİA YERİNDE DURUYOR'
'Üniter yapı zedeleniyor' şeklindeki söylemleri 'koca bir yalan, Allah kuru iftiradan korusun' diye eleştiren Başbakan Yıldırım, "Anayasanın dört maddesi, Rabia, aynen yerinde, Türkiye'nin rejimi cumhuriyet, başkenti Ankara, milletiyle, ülkesiyle bölünmez bütündür. Demokratik, laik, sosyal, hukuk devletidir. Bütün bunlar anayasada yazıyor ve bunlarla ilgili bir değişiklik yok. Rabia yerinde duruyor. Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan dördü de yerinde duruyor" dedi.
'MECLİSTEKİ PARTİLER UZLAŞIP 7 ÜYE SEÇECEK'
'Yargı bağımsızlığı zedeleniyor' eleştirilerine yanıt veren Yıldırım, "Tarafsızlığı da ilave ediyoruz, bu mu yargı bağımsızlığını zedeliyor. HSYK'da 13 üyenin 7'sini Meclis seçiyor ve Meclis'teki partiler uzlaşacak ve 7 üyeyi atıyor. Sizin seçtiğiniz Meclis bu ülkede adalet dağıtacak yargı mensuplarını seçiyor. Cumhurbaşkanı da 4 tane atıyor. Peki cumhurbaşkanı niye atıyor, çünkü cumhurbaşkanını da siz, millet seçiyor" diye konuştu.
CHP GENEL BAŞKANI İKTİDAR OLURSA, PARTİSİNİ BIRAKACAK MI?
'Partili cumhurbaşkanı tarafsız olmaz' denildiğine değinen Başbakan Yıldırım, "Peki Menderes Türel tarafsız değil mi? O da belediye başkanı. Ben de partiliyim. Ben de başbakanım, şimdilik. Tarafsızlık ayrı, partili olmak ayrı. CHP genel başkanı da partili, yarın iktidar olursa partisini bırakacak mı? Kimse bırakmaz, herkesin gönlünde bir parti vardır, ister resmi, ister gayriresmi. Önemli olan görevini yaparken 80 milyonunun başbakanı, 80 milyonun cumhurbaşkanı olacaksın. Milletimiz ne demek istediğimi çok iyi biliyor ve bunlara da aldırış etmiyor" dedi.
'14 AYA BİR HÜKÜMET'
Başbakan Binali Yıldırım, bürokrasinin daha hızlı çalışması durumunda vatandaşın beklentisine anında karşılık verilebileceğini söyledi. Yıldırım şöyle konuştu:
"Güven olunca, daha çok yatırım olur. Belirsizlik ülkeye zaman kaybettiriyor, kan kaybettiriyor. İstikrar olunca büyüme, kalkınma daha kesintisiz devam edecek. 1923'ten beri 65 hükümet geldi. 94 yılda 65 hükümet, 14 aya bir hükümet düşüyor. Bu sürede bir hükümet ne yapar? Memleketimizin durumu bu. Bunu ortadan kaldırmamız lazım. Kalkınma açığını ortadan kaldırmamız lazım. 4 yılda bir hükümet kurulsaydı 65'inci hükümet 2183 yılında kurulacaktı. ABD'de bir yıl sapma yok. İstikrar bu, istikrar olunca her şey olur. Gençler, bize lazımsınız diyoruz ama seçim zamanı geldiğinde hele bir 'dur' diyoruz. Seçiyorsanız seçileceksiniz de. Bunun nesine karşı çıkıyorlar anlamış değilim. Lafı uzatıp zurna yapmaya gerek yok. Arif olan anladı. 16 Nisan'da bir karar vereceğiz, bu milletin kararıdır. Karar ne olursa olsun, başımızın üstünde yeri var."
'BU YIL 1.5 MİLYON UKRAYNALI GELECEK'
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Antalya'ya gelecek turistlerin önündeki engelleri kaldırmak için çalıştıklarını söyledi. Ukrayna ile Türkiye arasında vatandaşların pasaporta ihtiyaç duymadan kimlikle giriş çıkış yapabilmesi için çalışma yaptıklarını belirten Çavuşoğlu, "Ukrayna'da insanların sadece yüzde 30'nun pasaportu var. Buna rağmen 2016 yılında bazı ülkelerden gelen turist sayısı düşerken, Ukrayna'dan gelen turist sayısı yüzde 48 oranında artarak sayı 1 milyon 25 bin kişiye ulaştı. Pasaport olmadan gelme imkanı doğmasıyla en az 1.5 milyon Ukraynalı turistin gelmesini bekliyoruz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜLER GEÇİLDİ
Haber: Mehmet ÇINAR- Hasan DEMİRBAŞ/ANTALYA,
==================================================
Kurtulmuş: El Bab'taki mücadele Türkiye'nin zaferi ile bitecektir (3)
'BU MADDE, DARBESAVAR BİR MADDEDİR'
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Cihannüma Derneği tarafından Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Milli Seferberlik' konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Eskişehir Valisi Azmi Çelik ile birlikte çok sayıda kişini izlediği konferansta, anayasa değişikliği konusunda görüşlerini aktaran Numan Kurtulmuş yeni düzenlemede fesih kelimesinin geçmediğini söyledi. Konuşmasında CHP'yi de eleştiren Kurtulmuş şöyle dedi:
"Şimdi fesih diye bir şey söylüyorlar. Teklifin hiçbir yerinde fesih kelimesi yoktur. Olan da fesih değildir. Şimdi diyor ki Sayın Kılıçdaroğlu, 'Efendim bir sabah kalkar, kafası bozulursa cumhurbaşkanı Meclis'i fesheder.' Yok böyle bir şey. Kusura bakmayın Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar hiç cumhurbaşkanlığı koltuğunda Cumhuriyet Halk Partili birisini oturacağını düşünmüyorlar. Millet de zaten vermeyecek, onu da biliyorlar. Ondan sonra şöyle olacak zannediyorlar; bir sabah kalkar, kafası bozulur, cumhurbaşkanı Meclisi yenileme kararı alır. Devlet işi boş laf üretme yeri değildir. Devlet işi, ciddi bir iştir. Hiçbir cumhurbaşkanı, çok zor şartlar ortaya çıkmadığı sürece Meclisin yenilenmesini istemez. Hiçbir Meclis, siyaseten bir kilitlenme durumu olmadığı sürece, Meclisin yenilenmesini istemez. Kaldı ki cumhurbaşkanı 'Haydi Meclis seçimlerini yeniliyoruz' dediği zaman, kendi cumhurbaşkanlığı da yenileniyor. Hiçbir seçim de garanti değil. Hadi diyelim, ikinci döneminde böyle bir kriz ortaya çıktı, bir daha ömür boyu cumhurbaşkanı seçilemiyor, siyaset bitiyor. Şimdi affedersiniz 'bekara karı boşamak kolay' diye bir laf söyleniyor. Cumhuriyet Halk Partililer biraz da meseleye böyle bakıyorlar. Hiçbir zaman, hiçbir cumhurbaşkanı böyle davranmaz, bu siyasetin doğasına aykırı. Bu madde, darbesavar bir maddedir. Bu madde, darbecilere fırsat vermeyen bir maddedir."
'TÜRKİYE AYAKLARINDAKİ PRANGALARDAN KURTULMUŞ OLACAK'
Numan Kurtulmuş yeni sistemin kuvvetler ayrımı sistemini ortaya çıkaracağını da savunarak böylece yasama organının asli fonksiyonuna döneceğini söyledi. Kurtuluşmuş konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye Büyük Milet Meclisi, yürütmeden tamamen bağımsız olarak yasa yapacak. Herhalde bir araştırma yapılsa, Türkiye Büyük Milet Meclisi'nde son 20 yılda çıkarılan yasalara baksanız, bunun yüzde 80'i, yüzde 90'ı hükümet tasarısı olarak gelen yasalardır. Yani hükümet ne istiyorsa, yani yürütme ne istiyorsa zaten bu yasalaşıyor. Bizse şimdi bunu tamamen ayırıyoruz. Hükümet ne istiyorsa değil, seçilmiş cumhurbaşkanı bile Meclisin çıkardığı yasalara aykırı olan kanun hükmünde kararname, yani yönetmelik çıkaramayacak. Meclis tamamıyla yasayı çıkaracak ve yürütmeyi yasama komisyonu dışına atacak. Kabineyi cumhurbaşkanı oluşacak, doğrudan ve kısa sürede hükümet kurulacak, bir güvenoyu alma zorunluluğu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olmayacak, çünkü zaten millet seçerek sandıkta güvenoyunu doğrudan doğruya vermiş olacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi yürütmeyi denetleyecek, yürütme organı olarak cumhurbaşkanı ve kabinesi parti kapatmalardan etkilenmeyecek. Bu da önemli bir meseledir. ve önümüzdeki muhtemel anayasa değişikliğinde de parti kapatmaların tamamen imkansız hale gelmesini sağlayacak adımların atılması da mümkün olur. Bu cumhurbaşkanlığı sistemidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dolayısıyla daha güvenli, daha huzurlu bir Türkiye'ye kavuşacağız. Türkiye krizleri ve kaosları önleyecek bir sisteme kavuşacak, etkin bir şekilde yürütülecek ve inşallah Türkiye ayaklarındaki prangalardan kurtulmuş olacak. Bunun için 16 Nisan'da kararımız evet olacak." Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş konuşmasının ardından Ankara'ya hareket etti.
Görüntü dökümü:
------------------------
-Numan Kurtulmuş'un salona gelişi,
-Numan Kurtulmuş ve Vali Azmi Çelik'in yanyana oturması ve salondakilerin görüntüsü,
-Numan Kurtulmuş'un konşması,
-Kurtulmuş'un salondakilere 'Evet' söyletmesi,
-Kurtulmuş'a plaket verilmesinden çekilen görüntüler bulunuyor.)
Haber-Kamera: Hakan TÜRKTAN-Saadet YÖRÜKÇÜ-ESKİŞEHİR,
==================================================
GELİŞİM VE BAŞKENT İŞBİRLİĞİ YAPTI
BAŞKENT Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı ile İskenderun Gelişim Hastanesi arasında radyoterapi hizmetleri konusunda işbirliği başladı.
Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Metin Yıldız'ın ev sahipliğinde, Başkent Üniversitesi Kurucusu ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Rektör Prof. Dr. Ali Haberal, Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi hekimleri ve fizik mühendisleri ile İskenderun Gelişim Hastanesi hekimleri bir araya geldi.
Hastanenin konferans salonunda yapılan toplantıda Özel İskenderun Gelişim Yönetim Kurulu Başkanı Metin Yıldız, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi ile yaptıkları işbirliğinin özellikle sağlık alanında yöre insanlarına daha gelişmiş imkanlar sunulacağını, hastaların Adana'ya gitmelerine gerek kalmayacağını söyledi.
Prof. D. Mehmet Haberal, işadamı Metin Yıldız'ın Hatay'a kazandırdığı Özel İskenderun Gelişim Hastanesi'nin sağlık sektörü açısından önemli bir tesis olduğunu ifade ederek, "İşbirliği çerçevesinde İskenderun Gelişim Hastanesi'ne radyoterapi alanında özellikli tedaviler yapılabilen, modern ve ileri teknolojiye sahip bir radyoterapi cihazı kurulacak. Bu modern tedavi cihazı ile tedavi etkinliğinde artış ve yan etkilerde de azalma beklenmektedir. Kanser tedavisinin önemli kısımlarından biri olan radyoterapi uygulamalarında, klinik değerlendirme ve tedavi sonuçları, iki kurumun hekimlerince ortak izlenecek ve hastaların tedavi planlamaları ortak çalışma ile yapılacaktırö dedi.
Prof. Dr. Mehmet Haberal, Gelişim Hastanesi'nin İskenderun'da kanser hastalarının tedavilerinde büyük kolaylık sağlayan modern radyoterapi uygulamalarına Başkent Üniversitesi olarak katkıda bulunacağının altını çizerek, "Bu amaçla Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi hekimleri ve fizik mühendisleri ile İskenderun Gelişim Hastanesi hekimleri ve fizik mühendisleri ihtiyaç duyulduğunda, video konferans yolu ile veya bilgi iletişim teknolojileri kullanılarak hastaları, ortak konseylerde konsülte etme ve tartışma olanağına kavuşacaklardır. Her iki merkezin ortak çalışması ile hastalara daha kaliteli radyoterapi olanağı sağlanacaktırö diye konuştu.
Prof. Dr. Haberal, bu ilk adımın başarılı olması halinde İskenderun'da eksikliği hissedilen tıbbi hizmetler ile yeni adımların atılmasının da planlandığını sözlerine ekledi.
Görüntü Dökümü
--------------------------
Toplantıya katılanlardan görüntüler
Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın konuşması
Özel İskenderun Gelişim Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Metin Yıldız'ın konuşması
Başken Üniversitenin Rektörü Prof. Dr. Ali Haberal'ın konuşması
Hastanenin gezilmesi
Haber-Kamera Ufuk AKTUĞ-İSKENDERUN(Hatay),
=============================================
Otomobilde eşi ve çocuklarını rehin aldı (1)
ŞANLIURFA'da cezaevinden çıktığı belirtilen bir kişi, eşi ve çocuklarını otomobilde silahla rehin aldı. Polis ikna etmek için çalışma başlattı.
Direkli Mahallesi'nde akşam saatlerinde ismi henüz öğrenilemeyen kişi, eşi ve çocuklarını otomobile bindirip kapıları kilitledi. Yanında silah bulunduğu belirtilen kişinin, ailesini öldürüceğini söylemesi üzerine çevredekiler polise haber verdi. İhbarla bölgeye polis ve sağlık görevlileri sevk edildi. Olay yerinde güvenlik önlemi alınırken, polisin ikna çabaları devam ediyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------------
Olay yerinde hazır bekletilen polis ve 112 sağlık ekipleri
Ticari taksi içinde bulunan rehineler
Müzakerece polis zırhlı araçta ikna anons etmesi
Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Ali LEYLAK-ŞANLIURFA - DHA)
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni - 19 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?