FETÖ'cü Başyaver Ali Yazıcı: Kripto olsam, suikasti ben yapardım (4)
DARBEYİ KASTEDEN TWEETLERİNİ HATIRLATTI
Duruşmada tutuklu sanıklardan yüzbaşı Bahadır Sagun, savunmasını yaptı. Marmaris'te polis memurları Mehmet Çetin ile Nedip Cengiz Eker'in şehit edilmesinde raporların kendilerine gösterdiliğini, ancak tanıkların ifadelerinin ortada bir çelişki yarattığını öne süren Bahadır Sagun, "Polisin şehit olmasındaki silahı Şükrü Seymen'in kullandığı söyleniyor. Ama biz arazide kaçtığımız sırada elimizdeki silahı bir öndeki arkadaşımıza veriyorduk. Bunun için de raporlar bana çelişkili geldi" dedi.
'YİĞİDİ ÖLDÜR HAKKINI İNKAR ETME'
Yüzbaşı Bahadır Sagun'un savunmasında sık sık taleplerinin mahkeme tarafından kabul edilmediği yönünde suçlamalarda bulunması üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ araya girip, "Yiğidi öldür, hakkını inkar etme diye bir söz vardır. Bütün kayıtları dinlemeniz, görüntüleri izlemeniz için ayrıca bütün belgeleri size gönderdik. Elimizden ne geliyorsa onları gönderdik. Kimseden bir kaydı gizlemedik. Bütün taleplerinizi reddetmedik" dedi. Savunmasında bir gazete küpürünü gösteren yüzbaşı Baharın Sagun, darbe girişiminden bazı siviller ile siyasilerin de haberdar olduğu iddiasında bulundu. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ ise bu sırada sanığın sözünü kesip, halen firarda olan FETÖ üyesi Tuncay Opçin'in 'yatakta basacaklar, şafakta asacaklar' şeklindeki tweetini hatırlatıp, "Yatakta basacaklar, şafakta asacaklar' tweetleri paylaşımları vardı. Elbette birilerinin darbeden haberi var" dedi. Yüzbaşı Bahadır Sagun ifadesinde ayrıca, "Sanıklardan Şükrü Seymen, İstanbul'da olmasaydı bugün ben de burada olmayacaktım. Şükrü Binbaşı rütbece büyük benden, tecrübeli, eğer beni bir göreve çağırdıysa, bunun için gerekli izinleri aldığını düşünürüm. 2016 yılında tayinimin özel kuvvetlere çıkması da bu göreve katılmamda etkili oldu. Şimdi sözde hain ilan edilen ben, ileride itibarımın iade edileceğine inanıyorum, FETÖ üyeliğine ilişkin somut delil bulunmamaktadır" dedi.
Haber: Taylan YILDIRIM - Cavit AKGÜN/MUĞLA,
================================================
Karabük'te FETÖ/PDY soruşturmalarında 1316 kişi hakkında işlem yapıldı
KARABÜK Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ/PDY ve 15 Temmuz askeri darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturmalar kapsamındabugüne kadar 1316 kişi hakkında şüpheli sıfatıyla işlem yapıldığını açıkladı.
Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan yazılı açıklamada, soruşturmalar kapsamında FETÖ/PDY ve 15 Temmuz 2016'dan bugüne Karabük'te 1316 kişi hakkında şüpheli sıfatıyla işlem yapıldığı belirtildi. Soruşturmaların ardından 343'ü hakkında 64 dosya üzerinden kamu davası açıldığı ifade edilen açıklamada şöyle denildi: "973 şüpheli hakkındaki soruşturmalar yürütülmektedir. Açılan kamu davalarından yargılaması mahkemece tamamlanmış 2 sanığa 6 yıl 3'er ay, 2 sanığa 6 yıl 10 ay 15'er gün, 2 sanığa 7 yıl 6'şar ay, 1 sanığa 9 yıl hapis cezası verilmiş, 1 sanık hakkında beraat kararı ve 1 sanık hakkında da etkin pişmanlık hükümleri gereği ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir. Haklarında darbeye teşebbüs suçundan 3 dosya üzerinden ayrıca 6 şüpheli hakkındaki soruşturmalar tamamlanarak kamu davası açılmış olup yargılamalar halen sürmektedir."
Haber: KARABÜK,
===============================================
Akçakale'de uyuşturucu operasyonu: 14 gözaltı
ŞANLIURFA'nın Akçakale İlçesi'nde polisin düzenlediği uyuşturucu operasyonunda 14 kişi gözaltına alındı.
Akçakale Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatıyla ilcede 110 polisin katılımıyla uyuşturucu temini ve ticareti yapan kişilere yönelik operasyon düzenlendi. Cadde ve köşe başlarında özel hareket polislerinin güvenlik önlemi aldığı operasyonda, eş zamanlı 27 eve baskın yapıldı. Evlerde yapılan aramada bir miktar eroin ele geçirildi, 14 kişi gözaltına alındı.
Şüpheliler, sorgulanmak üzere emniyete götürüldü.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------------------------
İlçe Emniyet Müdürlüğü
Şüphelilerin Şubeden çıkarılması
Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: ŞANLIURFA,
==============================================
Tur otobüsü şoförü, hasta taşıyan ambulansa yol vermedi
ANTALYA'nın Manavgat İlçesi'nde tur otobüsü şoförü, kent merkezindeki hastaneye havale geçiren bebeği taşıyan ambulansa yol vermedi. Ambulansın sirenlerine aldırış etmeyen otobüs şoförü bir süre sonra yoldan çekilirken, bu anlar cep telefonu kamerasıyla kaydedildi.
Manavgat'ta evde havale geçiren 1 yaşındaki bebek, Manavgat Devlet Hastanesi'ne getirildi. Yapılan müdahale sonrası bebeğin saat 10.00 sıralarında Antalya'ya sevk edilmesi kararlaştırılarak, 112'den yardım istendi. Sağlık Bakanlığı'na bağlı ambulansa alınan bebek Antalya'ya doğru yola çıkarıldı. Bebeğin bulunduğu ambulans, Manavgat- Antalya D400 karayolunda siren çalarak ilerlerken, aynı yönde giden bir tur şirketine ait otobüsün şoförü, Taşağıl kavşağından Serik girişine kadar yaklaşık 5 kilometre boyunca sol şeritte ilerleyerek arkasından gelen ambulansa yol vermedi. Ambulansın sirenlerine aldırış etmeyen otobüs şoförü dakikalar sonra sağ şeride geçerek yol verdi. Tur otobüsü şoförünün davranışı, ambulansta bulunan sağlık görevlileri tarafından cep telefonuyla kaydedildi. Ambulansın çaldığı sirenlere rağmen otobüsün yol vermemesi görüntülere yansıdı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Otobüsün ambulansa yol vermediğine ilişkin cep telefonu görüntüsü
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya),
================================================
16 yıldır yaşadıkları evlerden çıkarılmak istenen depremzedeler çözüm istiyor
17 Ağustos 1999 depreminin 18'inci yılına girilirken, Saddam Hüseyin'in 10 milyon dolar karşılığı petrol yardımı ile İzmit'te yapılan konutlarda oturan depremzedeler evleri boşaltmalarının istenmesinin üzüntüsünü yaşıyor. 16 yıldır konutlarda oturan depremzedeler, bir avuç depremzede olduklarını, her an evden çıkarılma korkusu ile değil, huzur içerisinde yaşayacakları evler istediklerini belirtti.
Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin, 17 Ağustos depreminden sonra depremzedeler için Irak adını taşıyacak konutlar yapılması isteğiyle 10 milyon dolar karşılığı petrol yardımında bulundu. İzmit Arızlı mevkiine 237 konut yapılırken, 2001 yılında konutlara yakınlarını kaybeden, kiracı konumunda olan depremzedeler yerleştirildi. 2004 yılında itibaren ise depremzedelerin konutları boşaltması istendi. Depremzedelerin boşalttığı konutlar üniversite öğrencileri için yurda dönüştürüldü. Arızlı'da 4 blokta 48 aile yaşarken, depremzedelere 15 Haziran tarihinde konutları boşaltmaları için tebligatta bulunuldu. Depremzedeler, görüşmelere devam ederken, kendileri için ücreti karşılığında ev yapılması talebinde bulundu.
Konutların bulunduğu alanda toplanan depremzedeler, 'Vali amca beni sokağa atma', 'Vali amca verdiğin sözleri ya tut yada yut', 'Biz terörist değiliz', 'Depremzedeye hibe, KYK'ya, bürokrata değil' ve 'Barınma hakkımız engellenemez' yazılı dövizler taşıdı. Depremzedeler adına basın açıklamasında bulunan avukat Gökhan Dirican, "Buradaki depremzedeler söz konusu konutları herhangi bir bedel ödemeksizin işgal etmek niyetinde değildir. Huzurdaki depremzedelerin tek beklentisi, dönemin valisi Ercan Topaca'nın da söz verdiği üzere ikametinde bulundurdukları konutların uygun bir bedel karşılığında kendilerine devredilmesi ya da aynı esaslar dahilinde emsal nitelikteki başka konutların nihai olarak kendilerine devredilmesidir. Deprem felaketinde çok ağır bedeller ödemiş olan huzurdaki depremzedelerin barınma ihtiyaçlarının nihai bir çözüm ile karşılanması bir lütuf değil, devletin anayasal bir görevidir. Bu bağlamda 17 Ağustos depremi felaketini en ağır şekilde yaşayan huzurdaki depremzedelerinin çok değil, sadece tek bir talepleri var o da huzurla oturabilecekleri ve tahliye tehdidinin olmadığı konutlara yerleştirilmeleridir. Depremzedeler her ne kadar halihazırda ikamet edilen konutlar Irak Devleti'nin hibesi yapılmışsa da kesinlikle ve kesinlikle karşılıksız bir yardım beklentisi içerisinde değillerdir. Bu aşamadaki tek beklenti ve talep, ya halihazırda ikametlerinde bulunan konutların ya da emsal nitelikteki konutların uygun bir bedel karşılığında ve elbette uzun vadeli taksitlerle kendilerine devredilmesidir" dedi. Konutlarda yaşayan Zülfiye Gönüller ev istediklerini belirterek, "Biz 17 Ağustos depremini yaşadıktan sonra buralara geldik. Burada bize rahat vermiyorlar. Buradan bizi atmak istiyorlar. O kadar zulüm çektik ki buralarda, bizi dövmeye çalıştılar dövdüler de, barikatlar koydular. Bir yere de gitmiyoruz, biz atarsalar da battaniyelerle sokakta yatacağız. Bir yere gidecek malımız yok, evimiz yok, arabamız yok, paramız yok. Biz ev istiyoruz, evimiz için bu kadar uğraşıyoruz. Bizden ne istiyorlar, bir avuç depremzedeye 4 blok veremiyorlar mı?" dedi. Fatma Irmak barınma sorunlarının çözülmesini isteyerek, "Kesinlikle biz bu evden çıkmayız bunu bilsinler. Allah rızası için de bu olayı çözsünler, yeter artık. Ben başımı soktuğum evi istiyorum, başka da bir şey istemiyorum. Bizi Allah rızası için atmasınlar, bir avuç insanız sorunu çözemediler kaç senedir" diye konuştu. Osman Altun depremde eşinin enkaz altında yaşamını yitirdiğini söyleyerek, evlerinden çıkarılacakları korkusu ile gece uyuyamadıklarını söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------------
-Eylemden görüntüler
-Avukatın açıklaması
-Depremzedelerle röp.
HABER: Faruk KIYAK- Alişan KOYUNCU/KAMERA: Orhan UZUN/ İZMİT(Kocaeli),
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni- 18 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?