Başbakan Yıldırım: Anayasa değişikliği Erdoğan için değil, her doğan içindir (2)
SAHNEDE ÇİFTİN NİKAHINI KIYDI
Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Anayasa referandumu mitingleri kapsamında Amasya'nın ardından Tokat'a geldi. Helikopter ile Tokat Gaziosmanpaşa Stadı'na iniş yapan Başbakan Yıldırım, ardından kent meydanında partisi tarafından düzenlenen mitinge katılarak Tokatllar'ı selamladı. Ak Parti bayrakları ile donatılan alanda, refarandumda 'Evet' için destek içeren pankartlar yer aldı. Miting alanında Ak Partililer arasında az sayıda MHP bayraklarının da olduğu görüldü. Saat 17.30'da miting alanına gelen Başbakan Binali Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım ile birlikte platformdan Tokatlıları selamladı. Başbakan Yıldırım'a Tokat ziyaretinde Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş ve Tokat Milletvekilleri eşlik etti. Mitinge yaklaşık 30 bin kişi katıldı. Konuşmasna 'Allahı'na kurban Tokat' sözleri ile başlayan Başbakan Yıldırım, yöreye it 'Hey onbeşli' türküsünün sözlerini seslendirdi. Bu toprakların yiğit yatağı olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, "15 temmuz gecesi Tokatlılar alçak FETÖ örgütüne karşı göğsünü siper etti, bayrağına geleceğine sahip çıktı. Allah sizden razı olsun. o gece Tokat 7 şehidi ve gazileriyle demokrasiye sahip çıktı.Bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Gazilerimize hayırlı sağlıklı ömürler diliyorum. Gerek vatan savunmasında gerek Fırat Kalkanında, DEAŞ ile mücadelede hayatını kaybeden bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Mekanları cennet olsun. Memlekete bir çivi çakmayanlar ne Tokat'ın taşlı yollarını bilir, ne de bu şehrin manevi maddi zenginliklerini bilir. Tokat Nisan'a hazır mıyız. Büyük Türkiye için var mısınız. Güçlü Türkiye için var mısınız. Aydınlık yarınlar için hazır mı Tokat. Tokat işi bitirmiş. Maşallah. 40 bin kere maşallah. Tokat, 16 Nisan'da şefkat tokadını vurmaya hazır mısın" dedi.
'KARARI MİLLET VERECEK'
İlk mitingi Amasya'da yaptıklarını, çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs'ta Samsun'a çıktıktan sonra Amasya'ya gittiğini hatırlatan Yıldırım şöyle dedi: "Orada bir tamim yayınladı. Ne diyordu o tamimde. Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır. Milletin kararı her kararın üstündedir. Meclisin açılmasına, o gün kurtuluş savaşında yine millet karar verdi. İstiklal mücadelesine millet karar verdi, o mücadeleyi de zaferle noktalayan yine milletti. Cumhuriyetin kurulmasına millet karar verdi. Şimdi millet yeni bir kararın arafesinde. Tokat hazır mısın. Sandıkta güçlü bir evet diyerek cumhuriyetimizin, demokrasimizin gücüne güç katmaya hazır mısınız. Biz Anayasa değişikliğini meclise getirirken dedik ki sonuç ne çıkarsa çıksın çünkü, bu sonuç yeterli değil. Kararı millet verecek. 367'nin üzerinde dahi çıksa yine sandık gelecek, Tokat şefkat tokadını hayırcılara bir güzel indirecek. Ak Parti milletin partisidir. Ak Parti, sizin kurduğunuz bir partidir. Ak Parti milletle yürüyen bir partidir. Biz Tokat'tan sizden yetki almadan adım atmadık yine de atmayız. 16 Nisanda büyük kararı siz vereceksiniz. Son sözü siz söyleyeceksiniz."
'BU MİLLETİNE GÜVENMEMEKTİR'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun refarandum günü yaklaştıkça sinirlerinin bozulmaya başladığını belirten Yıldırım şöyle devam etti: "Ayarı kaçtı. Diyor ki 'eğer başkanlık sistemi 15 Temmuz geçerli olsaydı o zaman Türkiye diye bir şey kalmazdı'. Bak lafa bak. Bu ne demektir biliyor musunuz. Bu milletine güvenmemek demektir. Milletine inanmamak demektir. Bu milleti tehdittir. Eğer başkanlık gelirse, darbe olacak demektir. Kılıçdaroğlu sen bu milleti tanımayabilirsin ama bu millet 15 Temmuz'da bütün dünyaya nasıl kahraman bir millet olduğunu, nasıl asil bir millet olduğunu gösterdi. Ne yazık ki sen hala bu milletin gücünün farkın varamamışsın. Ömür boyu da varamazsın. Kılıçdaroğlu ne diyor. Vatandaşlara diyor ki, 'Gidin namusunuzla, şerefinizle, onurunuzla hayır oyu verin'. Bu ne demek. Böyle bir üslup olur mu, Bir genel başkan, ana muhalefet partisi genel başkanı nasıl böyle bir ifade kullanabilir. Bu evet diyenlere hakarettir. Bu evet diyenlere saygısızlıktır. Bu dil birleştirici değil, ayrıştırıcı bir dildir. Yani evet diyenler namuslu, şerefli değil. Hadi ordan, hadi ordan. Bu millet öyle bir millet ki tuzağa düşmez. Evet de verir. Hayır da verir. Ne verirse versin başımızın üstünde yeri vardır. Biz asla bunların seviyesine inmeyeceğiz. Tokat'ta güzel bir söz var. 'Güneş, yarasalara çirkin gözükür'. Bunlar istedikleri kadar rahatsız olsun. Güneş evel Allah 16 Nisan sabahı Türkiye'nin üzerine doğacak. Bunlar, Tokat'a gelirse siz bunları doğru Ballıca kayalıklarına, mağarasına götürün. Balıca mağarasının güzelliklerini görsünler, hem de güneşin aydınlığın kıymetini anlasınlar. Siz bugüne kadar Allah aşkına bunların memleketin hayrına, faydasına her hangi bir işe evet dediğini duydunuz mu. (Kalabalıktan 'Evet' sesleri yükseldi)
'PKK DA BİTECEK, FETÖ'DE BİTECEK'
Muhalefetin her şeye karşı çıktığını ifade eden Başbakan Yıldırım şöyle devam etti: "Üçüncü köprüyü yaptık. Dünyanın en büyük havalimanı yapılacak bunlar ne diyor 'hayır'. Hızlı tren yapılacak hayırcılar yine önde. Marmaray. 150 yıllık ecdadımızın hayalleri gerçeğe dönecek yine bunlar hayır sınıfında. Bunlar her şeye hayır der, ama köprüyü yapıp bitirdiğiniz zaman herkesten önce onlar geçer. Böyle de bir huyları var. Bugün de hayır diyorlar. Evet diyenlere de ileri geri laf ediyorlar. Biz bunlara gülüp geçeceğiz. Bunlarla vakit kaybetmeyelim. Türkiye'yi bu seviye taşımaz. Türkiye'yi bugünlere getiren Ak Parti bundan sonra da 16 Nisan'dan sonra da güçlü iktidar, kalıcı istikrar ilkesiyle esasıyla kararlılıkla yoluna devam edecek. Ben buradan bir çağrı yapıyorum. CHP'ye hayır çağrısı yapacak, HDP hayır çağrısı yapacak. PKK'da, FETÖ'de hayır diyecek. Ama bu millet, Tokat Allah'ın izniyle gür sesiyle evet evet diyecek. Ben inanıyorum ki muhalefetin bu tavrından sonra, CHP'ye HDP'ye SP'ya BBP'ye ve diğer partilere de gönül veren bütün kardeşlerimiz Türkiye'nin aydınlık yarınları için evet mührü sandıkta basacaklar. MHP'ye gönül veren ülkücü milliyetçi kardeşlerimiz de evet diyerek bu kervana işin başından dahil oldular. Bölücü örgütün Kandil'deki sözde yöneticileri, PKK diyor ki, 'Bu refarandumda, evet çıkarsa biz biteriz'. Evet çıkacak siz de biteceksiniz. FETÖ de bitecek."
'HÜKÜMETİ SANDIKTA SİZ KURACAKSINIZ'
16 Nisan'da sandığa giderek 18 maddelik anayasa değişikliği için karar verileceğini belirten Yıldırım şöyle edi: "Neden böyle bir değişiklik yapacağız. Burası önemli. Durup durdukça anayasa mı değiştiriyoruz? Bizim bu ülkede artık darbelerle, vesayetlerle, dayatmalarla kaybedecek bir günümüz bile yok. Daha hızlı yol almamız lazım. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına giderken muasır medeniyetler seviyesine Türkiye'yi ulaştırmak, dünyada parmakla gösterilen 10 ülke arasına sokmaya ahdettik, karar verdik. Bunun için sandığa gideceğiz. Bunun için hazır mısınız? Güçlü Türkiye için var mısınız. Aydınlık yarınlar için hazır mısınız. Yeni sistemde seçim yapıldığı, sandıklar açıldığı andan itibaren 5 yıl görev yapacak hükümet belli oluyor. Öyle seçim yapalım hele bir bakalım kim iktidar, kim başbakan olacak böyle bir şey yok. Seçimi kimin kazandığına, siz karar vereceksiniz. Kapılar arkasında birileri karar vermeyecek. Hükümeti de sandıkta siz kuracaksınız. Bu ülkede zaman zaman hükümetler kurulamadı, çok büyük bedeller ödedi. Seçimden tek parti çıkmazsa o zaman işler kötü. Ayıkla pirincin taşını. Günlerce hükümet kurulmaz, hükümet kuruluncaya kadar da hayat durur, ekonomi durur, işler durur. Böyle kurulan bir hükümetten hayır gelir mi. Bu memlekette 25 gün süreli hükümetler kuruldu. 1923 yıl. Şimdi 2017. 94 sene geçmiş. Şu anda 65'ici hükümetteyiz. Eğer her hükümet 4 yıl görev yapsa, 65'ici hükümete sıra 2183 yılında gelecekti. Şu hale bak. Hükümet ömrü 16 ayı geçmiyor. 16 ayda ne yapacak. Gelir tebrikleri kabul eder, brifingleri alır ondan sonra da valizleri toplar, vedalaşmaya başlar.
'GENÇLER GURURUMUZ'
Muhalefetin bu değişikliğe niye karşı çıktığını anlamanın mümkün olmadığını vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu: "Biz diyoruz ki yargı bağımsız. Anayasa'da yazıyor. Bu yetmez, tarafsız olsun kötü bir şey mi. 'Olmaz' diyor karşı çıkıyorlar. Gençler 18 yaşında gidiyor oy kullanıyor. Muhtar seçiyor, belediye başkanı, milletvekili seçiyor. Ama kendisi seçilmeye gelince 'sen daha küçüksün biraz bekle'. Ne kadar bekleyecek. 25 yaşına kadar. İşine gelince gençleri hatırlıyorsun da 'ben de siyasetin içinde olacağım' diyen gençlere neden karşı çıkıyorsun. 18-25 yaş arasında 7.5 milyon gencimiz var. Bu gençlerin siyasete girmesine, seçilmesine CHP karşı çıkıyor. Sandıkta bunun cevabını vermeye hazır mısınız. Ne diyorlar. 'Türkiye'de gençler apolitik, siyasetle ilgilenmiyor'. Öyle mi. (Kalabalıktan 'Evet' sesleri yükseldi). Hayır bal gibi de ilgileniyor. 15 Temmuz'a gidelim. Cumhurbaşkanımızın çağrısını duyan, bu bir kalkışma dediğimizde meydanlara inen en önce gençler oldu. Tanklara, toplara, uçaklara karşı göğsünü siper eden, bayrağı yere düşürmeyen sizsiniz. Siz bizim gururumuz, geleceğimizsiniz."
'TEK ADAM DĞİL, MİLLETİN ADAMI'
Dağ gibi sorunları, dağ gibi hizmetlere dönüştürdüklerini belirten Yıldırım tek adam eleştirilerine de yanıt vererek şöyle dedi: "Bir de diyorlar ki efendim tek adam. Kafayı takmış. Tek adam, tek adam. Yav ne kıskanıyorsun, cumhurbaşkanı seçilsin sen de gel yanında yardımcı ol. Tek adam olacak ama arkasında dağ gibi millet olacak. Milletin adamı olacak. Darbecilerin adamı değil. Millet sandıkta yetkiyi verecek, diğer seçime kadar her türlü hizmeti bekleyecek. Çalışmadı, iş yapmadı, vakiti boşa geçirdi mühür milletin elinde. Erdoğan için değil, her doğan için seçim yapıyoruz, karar veriyor. Erdoğan'a değil, her doğana Türkiye'nin geleceğine karar veriyoruz. İnşallah yeni sistemde, sağlıklı, istikrarlı bir sisteme kavuşmuş oluyor. Büyük değişime hazır mısınız. Güçlü, memleket için hazır mısınız. Çocuklarımız için geleceğimiz için var mısınız."
SAHNEDE GELİN DAMAT SÜRPRİZİ
Başbakan Yıldırım'ın, konuşmasının arasında sahnede gelin ve demek sürprizi yaşandı. Tokat Belediyesi'nde işçi olarak çalışan Fatih Coruş ve Gönül Refahiyeli çifti damatlıkve gelinlikle sahneye geldi. Çifti karşılaşan Başbakan Yıldırım, "Biz 16 Nisan'ı bekleyemeyiz. o kadar vaktimiz yok diyorlar. Siz de şahitlik ediyor musunuz. Şahit misiniz' diye kalabalığa sordu ve 'Allah mübarek etsin' dedi. Daha sonra damada dönen Yıldırım, 'Fatih, Gönül'ü eş olarak kabul ediyor musun' diye sorarak 'Evet' cevabı aldı. Gelin adayı Gönül'e de aynı soruyu yönelten Yıldırım, 'Bütün kalbimle Evet' yanıtını aldı. Başbakan Yıldırım daha sonra, "Ben şimdi nikah memuru oldum. Ben de belediye başkanın bana verdiği yetkeyi dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum. Allah mesut bahtiyar eylesin. Allah iki cihan saadeti versin" dedi. Bu sırada cübbe ile sahneye gelen Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu'ne ise, 'Geç kaldın' dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti: "Size bir öğüdüm var, evlilikte başarının sırrı Fatih, bir sır vereyim mi sana. İtaat et, rahat et. Bir de birbirinize peki demesini bilin. Biriniz sinirlenince öbürü peki diyecek. Gül gibi geçinip gideceksiniz. Aslında evlilik uzun ince bir yol. Ama telaşlanmayın, sizin için uzun duble yol haline getirdik. İşiniz kolay olacak. Bu yolda zaman zaman zorluklarınız olacak. Zorlukları anlaşıp azaltacaksınız. Mutlulukları da paylaşıp artıracaksınız. Böylece bir ömür boyu sevgiyle samimiyetle sadakatla, beraber mutlu şekilde bu evliliği sürdüreceksiniz. Değeli Tokatlılar, bu gençler çok şanslı. Binlerce, onbinlerce Tokatlı bu evlliliği, bu mutluluğa şahadet ediyor" dedi. Daha sonra çifte dönerek, " Cumhurbaşkanımızın da size bir öğürü var, selamı var. Anladınız değil mi" diyerek 4 çocuk talebini iletti ve "Allah hayırlı uğurlu etsin. Mesut bahtiyar etsin. En kötü gününüz böyle olsun" diyerek geline hediye altın bilezik taktı. Daha sonra kalabalığa dönerek, "Görüyorsunuz iş içinde iç çıkardık. Bu gençlerin mutluluğuna 10 binlerin önünde şahitlik etmek varmış. Allah mesut bahtiyar etsin" ifadelerini kullandı. Başbakan Yıldırım konuşmasının sonunda, Tokat'a yapılan yatırımlardan bahsetti ve yeni havaalanının da kısa sürede yapılacağını sözlerine ekledi. Miting sonunda partililere karanfil atan Başbakan Yıldırım, ardından Valiliğe geçerek, Vali Cevdet Can'ı makamında ziyaret etti.
Görüntü Dökümü:
--------------------------------
-Stada gelişi
-otobüs ile meydana gelişi
-Kalabalıktan detay görüntüler
-Miting görüntleri
-Detaylar
Haber-Kamera: Eraydın AYTEKİN-Mustafa TURAPOĞLU-Fatih Yılmaz-İbrahim UĞUR/TOKAT,
==========================================================
Bakan Avcı: Turizmde ilk 3'e gireriz (3)
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Bolu Ticaret ve Sanayi Odası'nı ziyaret ederek turizm işletmecileriyle bir araya geldi. Konferans salonunda düzenlenen toplantıda turizmcilere seslenen Bakan Avcı, Türkiye'ye gelen turist sayısının ve turizm gelirlerinin arttığını belirten Bakan Avcı, "2002'de Türkiye'ye gelen turist sayısı 12 milyon iken 2015'de 40 milyona ulaştı. Bizim dönemimizde beşeri ve fiziki altyapı ve yeni imkanlarla birlikte 12 yılda 40 milyona ulaştı. 2002'de 12.5 milyar dolardı bizim gelirimiz 2015'de ise bu rakam 31.5 milyar dolar. Bu rakamlar neden önemli. Çünkü bu temiz para. Temiz para derken kemiksiz. Türkiye'nin ihracatı büyük ölçüde yabancı girdiyle gerçekleşen ihracat. Bazı alanlarda dışarıya 100 dolarlık mal satabilmek için bunun içerisine 60 yada 80 dolar yabancı girdiyle imalat yaparak ihracat imkanı sağlıyorsun. Turizm böyle değil bu bakımdan kemiksiz manasında söylüyorum" dedi.
RUSYA İLE SORUN BÜYÜK ÖLÇÜDE AŞILDI
Bakan Avcı, Rusya ile yaşanan krizin büyük ölçüde aşıldığını açıklayarak konuşmasına şöyle devam etti: "Önce Ruslarla yaşadığımız uçak krizi, sonrasında arka arkaya gelen terör saldırılarının dışarıya yansıtılma biçimleriyle ciddi manada turizmimiz sıkıntıya girdi. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Putin'in girişimleriyle Rusya ile ilgili olan sorun büyük ölçüde aşıldı. Hem turizm hem Rusya'ya yönelik ihracatımızda ciddi bir toparlanma var. Avrupa pazarında da toparlanma var ama Rusya kadar net değil. Orada da olumlu göstergeler söz konusu. Terör her yerde. Hiç bir ülke ben filan ülkeden daha güvendeyim diyemez. Türkiye'de havaalanına saldırı oldu mu oldu. Ama Brüksel'de de oldu. Gece kulübüne saldırı oldu mu evet oldu. Paris'de de oldu, Almanya'da da New York'da da oldu. Türkiye'de olduğu zaman bu dünya medyasında şu kadar gösterilirken Almanya'da olduğu zaman hemen hemen hiç göremedik. Turizm bir algı sektörüdür. Bu sektör iyi olacak dediğimiz zaman iyi olur 'Kötü, battık' dediğimiz zaman kötü olur. Bu sektörün altın kuralı iyimser olmaktır. Çünkü insanlar iyimser olurlarsa tatile ve seyahate çıkarlar. Yoksa 'Öldük, battık' dersek niye gelsin insanlar? Başlarına bela almaya mı gelecekler? Her türlü olumsuzluğa rağmen rutini bozmayacağız" Bakan Avcı, Ticaret ve Sanayi Odası'ndaki programının ardından Sağlık Mahallesi'nde bulunan bir kafede vatandaşlarla bir araya geldi. Yaklaşık yarım saat burada kalan Bakan Avcı, daha sonra kentten ayrıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------------------
-Salondan detay görüntüler
-Bakan Avcı'nın konuşması
-Bakan Avcı'nın vatandaşlarla buluştuğu programdan görüntü
Dosya adı: blnabıavcıek
HABER-KAMERA: Mutlu YUCA/BOLU
=========================================================
AK Partili Külünk: Mustafa Kemal yaşasaydı partili başkanlık sistemine geçerdi
Ak Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, "Parlamenter sisteme ve çok partili sisteme geçerken Türkiye millete mi sordu? Mustafa Kemal yaşasaydı sistem değişikliğiyle partili başkanlık sistemine geçerdi. Çünkü Mustafa Kemal'in genetiği bunu emrediyor. Mustafa Kemal'i elimizden alanlar da 15 Temmuz'un arkasındakilerdir" dedi.
Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu'nun organize ettiği 'Dünyadaki ekonomik gelişmeler ve Türkiye'ye etkileri' başlıklı konferans AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün katılımıyla İzmir'deki Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Toplantıya, milletvekilleri, belediye başkanları, AK Parti il yöneticileri, belediye meclis üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Toplantıda konuşan Metin Külünk, 15 Temmuz'u anlamanın anahtarının İzmir'in işgalinde olduğunu belirterek, "Bu şehir, 15 Temmuz'u anlamanın anahtarıdır. 15 Temmuz'daki kalkışma ile Yunan işgali arasında hiçbir fark yok. Ben biliyorum ki Yunan işgalini geldikleri yere gönderen bu şehir 15 Temmuz'u en iyi anlayan şehirdir. 15 Temmuz'un hedefi, bize ait olan cumhuriyetin intikamını almaktı. Mustafa Kemal, cumhuriyeti bağımsızlık esaslı kurdu. Mustafa Kemal cumhuriyeti kurarken İstanbul'daki İngiliz işgalcilerin eline tutsak edilmek istenen devleti, Anadolu'daki Kuvayi Milliye ruhuyla ayağa kalkarak Ankara'da o devletin bağımsızlığını ilan etti. O günden beri bizden intikam peşindeler. O günden beri bağımsızlığımızı elimizden alma, Türkiye'yi kontrol etme peşindeler. Bize manda muamelesi, sömürge muamelesi yapma peşindeler. Bize 'Cumhuriyeti kurdunuz, bağımsızlığınızı ilan ettiniz ama sizi ekonomik krizlerle, siyasi krizlerle kontrol altında tutarız. Hiçbiri olmazsa darbelerle kontrol altında tutarız' mesajı vermeye çalıştılar" dedi.
'TÜRKİYE'Yİ OYUNUN DIŞINDA BIRAKMAK İSTİYORLAR'
Türkiye'de rejim problemi olmadığını vurgulayan Külünk, birlik çağrısı yaparak, "Bağımsızlık bizim, demokrasi bizim, Atatürk bizim. Ey CHP'li, MHP'li kardeşlerim, vatandaşlarımız; bizim başımıza bir şey gelse başka gidecek yerimiz yok. Birbirimizi sevelim. 15 Temmuz'daki hain örgüt üzerinden Orta Doğu'nun değişecek haritasında Türkiye'nin dışarıda kalmasını istediler. Onların tek derdi petrolü kontrol edip dünyadaki adaletsiz egemenliklerini sürdürebilmek. O masa yeniden kurulmuş durumda. Bu masada küresel para baronları çizmek istedikleri haritada Türkiye'yi oyunun dışında bırakmak istiyorlar" diye konuştu.
'1 TRİLYON DOLAR İHRACAT POTANSİYELİNE SAHİBİZ'
İzmir'in bugün bulunduğu yerden çok daha ötede olması gerektiğini belirten Külünk, ihracat konusunda da Türkiye'nin potansiyelinin büyük olduğunu söyledi. Türkiye'nin gerçekleştirdiği 160 milyar doları aşkın ihracatın yetmeyeceğini söyleyen Külünk, şöyle konuştu: "Geleceğimiz noktada birinci etap 500 milyar dolardır. Bu uçuk bir rakam değildir. 1 trilyon dolar ihracatı gerçekleştirecek potansiyele sahibiz. Batının bizim arkamızdan hayretle izlediği güçlü Türkiye yolunda yürüyebiliriz. Yeter ki birbirimizi sevelim. Bizim sevgimiz gariptir. İsteriz ki sevdiğimiz kendimize benzesin. Hayır böyle bir dünya yok. Anadolu topraklarında herkes birbirini olduğu gibi görerek sever. Farklılıklarımızı birbirimize dayatmak yerine Türkiye idealizminde buluşturduğumuz zaman başarabiliriz."
'ERDOĞAN KENDİ MÜCADELESİNİ VERMİYOR'
Referandum konusuna da değinen Külünk, Recep Tayyip Erdoğan'ın bu süreçte iyi anlaşılması gerektiğini söyleyerek, "Recep Tayyip Erdoğan kendi mücadelesini vermiyor. Sayın Erdoğan'ın güce ihtiyacı yok ki. Ülkenin her noktasında mutlaka bir eseri var. Derdi ne? Bir cumhurbaşkanı Merkel'in hayran hayran baktığı, her kesin hayranlıkla izlediği lider otururdu Beştepe'de. Hanımefendi ile seyahatlere giderdi. Bir cumhurbaşkanı neden 'milli seferberlik' der? Küresel ölçekte Türkiye üzerindeki planı görüyor. 'Gelin bu sistemi değiştirelim' diyor" ifadelerini kullandı.
'MUSTAFA KEMAL'İ ELİMİZDEN ALANLAR 15 TEMMUZ'UN ARKASINDAKİLERDİR'
Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı sıkıntıların tek sorumlusunun siyasetçiler ve askerler olmadığını, sıkıntıların sistem kaynaklı olduğunu söyleyen Külünk, "Parlamenter sisteme ve çok partili sisteme geçerken Türkiye millete mi sordu? Mustafa Kemal yaşasaydı sistem değişikliğiyle partili başkanlık sistemine geçerdi, çünkü Mustafa Kemal'in genetiği bunu emrediyor. Mustafa Kemal'i elimizden alanlar da 15 Temmuz'un arkasındakilerdir" diye konuştu.
Haber: Timur TARLIĞ/İZMİR,
==========================================================
Kömür sahası 15 Temmuz-Fethi Sekin ormanına dönüşecek
MUĞLA'nın Milas ilçesinde, 15 Temmuz ve şehit polis memuru Fethi Sekin adına hatıra ormanı oluşturuldu.
Milas'ın Karacaağaç Mahallesi'nde, Yeniköy Termik Santrali'nin linyit kömür ihtiyacı için kullanılan havzada ağaçlandırma çalışması yapıldı. Alanda, Milas Kaymakamı Eren Arslan, Muğla Orman Bölge Müdürü Mehmet Çelik, Milas İlçe Milli Eğitim Müdürü İsa Bal, Yeniköy - Kemerköy Elektrik Üretim Ticaret A.Ş. çalışanları ve Milas'taki çeşitli okullarda öğrenim gören yaklaşık bin öğrenci, Muğla Orman Bölge Müdürlüğü'nce sağlanan çam fidanlarını toprakla buluşturup, can suyunu verdi.
Milas Kaymakamı Eren Arslan, geçen 5 Ocak'ta İzmir Adliyesi'ne yönelik olarak terör örgütü PKK mensuplarınca düzenlenen saldırıda şehit düşen polis memuru Fethi Sekin'in isminin hatıra ormanına verildiğini söyledi. Arslan, "Bu etkinliğin bizim açımızdan iki önemi var. Burada oluşturduğumuz ormanı Fethi Sekin şehidimiz adına tesis ettik. Bir diğer sevindirici tarafıysa, 26 hektarlık enerji üretimi çıkarılan linyit madenlerinden geride kalan saha, burayı ağaçlandırarak doğanın eski haline uygun hale getirilmesini sağlamaktı. Öğrencilerimize, hem milli manevi değerlerimizi özümsemeleri hem de çevre duyarlılığını geliştirmek için böyle bir organizasyon yaptık" dedi.
Muğla Orman Bölge Müdürü Mehmet Çelik de alanda yaklaşık 14 bin ağacın toprakla buluştuğunu bildirdi. Çelik, "Kömürün alınarak üzerine atıl toprağın dökülerek oluşturulan bir alanı tekrar ağaçlandırmak, tekrar orman kurmak için yoğun çaba sarf ettik. 26 hektarlık bir alana yaklaşık 14 bin ağaç dikilecek. Her öğrencimizin bir fidan dikmesini istedik" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
--------------------------------------------
-Fidan dikiminden görüntü
-Fidan dikimi yapılan alandan geniş görüntü
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Oktay ÇAYIRLI/ MİLAS (Muğla),
==========================================================
Yedek parça fabrikasında yangın: 19 işçi zehirlendi
İZMİR'in Kemalpaşa ilçesindeki zırhlı araç yedek parçası ve güvenlik kulübesi imalatı yapan bir fabrikanın boyahane kısmında çıkan yangında dumandan etkilenen 19 işçi hastaneye kaldırılıp, tedaviye alındı. Yangın itfaiye ekipleri tarafından söndürülürken, fabrikada maddi hasar meydana geldi.
Bugün saat 14.30 sıralarında Kemalpaşa'nın kırsal Bağyurdu Mahallesi Tokat Burnu Mevkisi'ndeki zırhlı araç yedek parçası ve güvenlik kulübesi imalatı da yapan bir fabrikanın boyahanesinde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Alevler, boyahanadeki kimyasal maddeler nedeniyle kısa sürede büyüdü. Alevlere ilk müdahaleyi tesiste çalışan işçiler yaparken, bir yandan da fabrika yetkilileri durumu itfaiyeye bildirdi. Olay yerine Kemalpaşa itfaiye ekiplerinin yanı sıra Manisa ve Turgutlu'dan da itfaiye ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerin su ve köpük sıkarak yaptıkları müdahale sonucunda alevler, yaklaşık 2 saat sürede güçlükle söndürüldü. Yanan kimyasal maddelerin neden olduğu zehirli gazlardan ve dumandan etkilenen işçilerden Şaban Özgenç (22), Arif Aygün (37), Ufuk Karaman (26), Burhan Çiftçi (32), Hüseyin Çiftçi (36), İsmail Sarı (29), Hüseyin Uğurlu (20), Gani Mert Uğurlu (22), Salih Çelik (36), Ali Kaya (24), Boran Demir (41), Mustafa Durmuş (37), Mahmut Aslan (27), Ramazan Efe (23) Şemsi Targıtay (36), Mustafa Bayram (24), Erol Yeşiltepe (26), Mehmet Üner (22) ve Muharem Çalışkan (37) Turgutlu Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan işçilerin durumlarının iyi olduğu bildirildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------------
-Yanan fabrikadan görüntü
-Hastaneden görüntü
-Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Doğan ÇİZMECİ/ TURGUTLU (Manisa),
==========================================================
Çavdarhisar'da bıçaklanan köy muhtarı yaralandı
Kütahya'nın Çavdarhisar İlçesi'ne bağlı İlcikören Köyü muhtarı İhsan Şahin, tartıştığı kişi tarafından karnından bıçakla yaralandı. Çavdarhisar İlçesi'ne bağlı İlcikören Köyü'nde dün akşam, muhtar İhsan Şahin ile M.A. arasında henüz belirlenemeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine M.A., Şahin'i karnından 2 bıçak darbesiyle yaraladı. İhbar üzerine olay yerine sevk edilen ambulansla İlhan Şahin, Dumlupınar Üniversitesi Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı. Kaçan M.A.'nın yakalanması için jandarma çalışma başlattı.
Haber: Mehmet ALTINTAŞ/ÇAVDARHİSAR (Kütahya),
==========================================================
Osmaniye'de silahlı kavga: 2 ölü
Osmaniye'de bir işyerinde çıkan silahlı kavgada 2 kişi yaşamını yitirdi. Küçük Sanayi Sitesindeki oto kaporta ve boya atölyesinin sahibi S.A., saat 16.00 sıralarında işyerine gelen Mehmet Koca ve akrabası Sinan Koca ile tartıştı. Tartışmanın büyümesi sonucu işyeri sahibi S.A., tabancayla Mehmet Koca ile Sinan Koca'ya ateş etti. Mehmet Koca, olay yerinde Sinan Koca, ise götürüldüğü hastanede hayatını kaybetti. Polis, firari şüpheli S.A.'nın yakalanması için bölgede geniş çaplı çalışma başlattı.
Haber: OSMANİYE,
=========================================================
Gece bekçisi çalıştığı iş yerinde ölü bulundu
Antalya'da orman ürünlerinin satıldığı iş yerinde gece bekçisi olarak çalışan 56 yaşındaki Yunus Keskin, ölü bulundu.
Olay, saat 18.00 sıralarında Muratpaşa İlçesi, Gazi Bulvarı'ndaki orman ürünleri ve mobilya satılan iş yerinde meydana geldi. Gece bekçiliği yaptığı işyerinde kalan Yunus Keskin, saat 17.30 sıralarında tuvalete girdi. Keskin'in uzun süre çıkmaması üzerine durumdan şüphelenen arkadaşları kontrol amacıyla tuvaletin kapısını açıp içeri girdi. Yerde hareketsiz duran Yunus Keskin'in görenler, durumu 112 Acil Çağrı Merkezi'ne bildirerek yardım istedi. Gelen sağlık görevlileri, Keskin'in yaşamını yitirdiğini belirledi. İncelemelerin ardından Yunus Keskin'in cesedi otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu Morgu'na götürüldü. Kalp rahatsızlığı bulunan Keskin'in bir süre önce anjiyo olduğunu, kalp krizine bağlı yaşamını yitirmiş olabileceği belirtildi.
Haber: Bülent TATOĞULLARI/ANTALYA,
=======================================================
28 suçtan aranan kişi, denetimde yakalandı
Bolu'da, polisin günlük kiralanan evlere yönelik yaptığı denetimde 8 ilde 28 ayrı suçtan aranan 25 yaşındaki Hacı O. gözaltına alındı. 22 Kasım 2016'da yürürlüğe giren Kanun Hükmünde Kararname düzenlemesi ile günlük ev kiralayanların kimlik bilgilerinin güvenlik güçlerine bildirimesi zorunluluğu getirilmesi üzerine, Bolu'da bu evlere yönelik denetimler arttı. Polis ekipleri kentte günlük kiralanan evlere yönelik denetim yaptı. Çok sayıda ev kontrol edildi. Kimlik bildirimi zorunluluğuna uymayan ev sahipleri hakkında tutanak tutularak gerekli uyarılar yapıldı. Denetimlerde bu evlerden birisinde kalan Hacı O.'nun, 28 ayrı suçtan arandığı ortaya çıktı. 8 ilde, 'dolandırıcılık', 'resmi belgede sahtecilik', 'sahte kimlik kullanma', 'hırsızlık' gibi suçlardan aranan Hacı O., gözaltına alındı. Şüpheli, polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilerek tutuklanırken, ev sahibi hakkında da kimlik bildirimi yapmadığı gerekçesiyle işlem yapıldı.
Haber: BOLU,
=======================================================
Polisten kaçak akaryakıt operasyonu
İzmir'in Bornova İlçesi'ndeki TIR garajına polis tarafından düzenlenen operasyonda, yer altına gömülerek gizlenen akaryakıt tankı ve 2 bin 540 litre gümrük kaçağı akaryakıt ele geçirildi.
Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Bornova İlçesi'ndeki TIR garajında, yer altına gömülen akaryakıt tankından, kamyon ve TIR'lara yakıt satıldığı yönünde ihbar aldı. Çalışma başlatan polis operasyon düzenledi. İş makinesiyle yapılan kazıda akaryakıt tankı bulundu. Ayrıca, 2 bin 540 litre gümrük kaçağı mazot ele geçirildi. Gözaltına alınan 1 kişi, sevk edildiği adliyede tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Haber: İZMİR,
=======================================================
Tarihi Ulucami'nin duvarlarında rutubet ve çatlaklar
MANİSA'da 1366 yılında, beylikler döneminde yapılan ve kentin simge eserlerinden Ulucami'nin 4 yıldan bu yana restorasyonunun başlamaması nedeniyle duvarlarında oluşan rutubet ve çatlaklar görenleri üzdü.
Şehzadeler İlçesi İshakçelebi Mahallesi'nde bulunan ve şehrin en ünlü eserleri arasında yer alan tarihi Ulucami adeta dökülüyor. 1366 yılında Saruhanoğulları Beyliği döneminde yapılan ve döneminin en iyi eserleri arasında gösterilen caminin bugünkü hali görenleri şaşırtıyor. Dış duvarları dökülen, rutubet oluşan ve duvarlarında çatlakların görüldüğü tarihi cami, 4 yıldır restore edilmeyi bekliyor. Manisa'ya gelen turistlerin de uğrak yeri olan caminin biran önce restore edilmesini isteyen İshakçelebi Mahallesi Muhtarı Bayram Gök, 4 yıl önce restorasyonun gündeme geldiğini, ancak bir türlü çalışmaların başlamadığını söyledi. Gök, şöyle dedi: "Vakıflara ait olan Ulucami'nin restorasyonunun Büyükşehir Belediyesi yapacaktı. 4 yıl önce gündeme geldi. Ancak kimse restorasyonun ne zaman başlayacağını bilmiyor. Durumu çok kötü. Biz bu durumu her zaman dile getirdik. Yapılacak diyorlar ama 4 yıldır hazırlık yapıyorlar. Çatlaklar var, rutubet almış. Vahim durumda. Burası Manisa'nın simgesidir. Ama ne yazık ki tarih yok oluyor. Gelen turistler tarihi eserin haline üzülüyorlar."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
----------------------------------
Ulucami'den görüntü
Genel ve Detay görüntü
Haber- Kamera: Nermin UÇTU/ MANİSA,
=======================================================
Çakırağa Konağı bakım ve onarım için ziyarete kapatıldı
İzmir'in Ödemiş İlçesindeki, 256 yıllık tarihi geçmişe sahip Çakırağa Konağı, onarım, teşhir tanzim ve çevre düzenlemesi çalışmaları nedeniyle ziyarete kapatıldı.
1761 yılında Birgili deri tüccarı Şerif Ali Ağa tarafından yaptırılan üç katlı Çakırağa Konağı, uzun yıllar harap bir durumda kaldıktan sonra 1990'lı yılların başında restore edilip müze haline dönüştürüldü. Ege bölgesindeki ilk yapılaşmadaki mimari üslubu korunmuş ender konaklardan biri olan Çakırağa Konağı'nı geçen yıl 42 bin 239 kişinin ziyaret etti. 10 kişilik gruplar halinde gezilmesine izin verilen mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olan Türk mimarisinde Osmanlı gündelik yaşamının anlaşılmasında önemli bir kaynak olan Çakırağa Konağı'nın her geçen gün yıpranması Kültür ve Turizm Bakanlığı harekete geçirdi. Ahşap Türk evlerinin en güzel örneklerinden olan, çiçeklerle bezeli bahçenin ucunda, yoldan görülmeyecek şekilde yüksek duvarları bulunan konak, restore edilmek için ziyarete kapatıldı. Ödemiş Kaymakamlığı, Çakırağa Konağı'nın ziyarete kapatıldığını yazılı açıklamayla duyurdu. Açıklamada, "Çakırağa Konağı, Onarım, Teşhir Tanzim ve Çevre Düzenlemesi Projesi başlatılmıştır. Proje tamamlanıp restorasyon çalışmaları başlayıncaya kadar, konağın ziyarete kapatılması uygun görülmüştür" denildi.
DUVARLARINDAKİ İŞLEMELERİYLE DİKKAT ÇEKİYOR
Üç katlı konağın alt katında, taşlık, mutfak, ahır, misafir bekleme odası bulunuyor. Kışlık olarak kullanılan kinci katı ise alt kata orana daha korunaklı. Bütün odaların geniş bir sofaya baktığı konak, şömineyle ısıtılıyordu. Odalardaki duvar ve tavan süslemeleri kalem işleri, ahşap oymacılık kayda değer. Misafir odalarında yıkanma bölümleri var. Merdiven kapağını kaldırarak, yazlık kat olan üçüncü kata çıkılıyor. Daha aydınlık ve kalem işleri bakımından daha zengin olan katta, iki de duvar resmi bulunuyor. Konağın odalarındaki Şerif Ali Ağa'nın biri İzmirli, diğeri İstanbullu iki eşinin memleket hasreti çekmemeleri için İzmir ve İstanbul'un birer resmi yaptırmış olması dikkat çekiyor. İçi olduğu kadar dışı da çiçek ve motiflerle bezeli konak pek çok turistin ilgi odağı konumundadır. Konağın 1977 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyona başlanmış, 1983 yılında çevresi kamulaştırılarak özgün mimari dokunun korunması sağlanmıştır. Birinci dönem restorasyon ve çevre düzenlemesi çalışmaları 1993 yılında Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, İzmir Anıtlar Genel Müdürlüğü, İzmir Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından tamamlanmıştır, iç düzenleme ve teşhir çalışmaları İzmir Arkeoloji Müzesi ve Ödemiş Müzesince yapılmıştır.
Haber: Yüksel BALCI/ ÖDEMİŞ (İzmir),
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-16 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?