(YENİDEN)
BAKAN IŞIK: TSK'YI SİYASETİN İÇİNE ÇEKME ÇABALARI BEYHUDEDİR
MİLLİ Savunma Bakanı Fikri Işık, "Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasetin içine çekme çabaları beyhude çabalardır. Bu siyasetin muhatabı siyasettir. Siyasetin muhatabı Türk Silahlı Kuvvetleri ve onun komuta kademesi değildir" dedi.
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Kocaeli Gümüşhaneliler Vakfı'nın genel kuruluna katıldı. Vakfın genel kurulunda konuşan Işık, çok zor bir coğrafyada yaşadığımızı söyleyerek, "Dünyanın tam merkezinde olmanın getirdiği çok büyük avantajlar var. Çok büyük imkanlar var. Bu imkanları kullandıkça ülkemizin refah düzeyini gelir düzeyini ve her anlamda ülkemizi geliştiriyoruz. Ama bu kadar merkezi bir konumun oluşturduğu çok büyük riskler ve tehditler de var. İşte onlarla mücadele edebilmemiz için de Türkiye'nin çok daha güçlü olma zorunluluğu var. Türkiye'nin güçlü olması Türkiye'nin bir tercihi olamaz. Bu coğrafyada olmanın getirdiği bir mecburiyettir. Onun için biz bu toprakları bize emanet eden canları ile emanet eden şehitlerimizi kanları ile emanet eden gazilerimizin emanetine sonuna kadar sahip çıkmak durumundayız ve bunun gayreti içerisindeyiz. Onun için Türkiye'mizi bölmeye çalışan bir takım mihraklara karşı çok yoğun bir terörle mücadele yürütüyoruz" dedi.
Bakan Işık, Türkiye'nin terörle mücadele tarihinde PKK'ya en ağır darbeleri indirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Artık 'kış, 1.5- 2 metre kar var, bu karda bu kıyamette operasyon mu olur?' anlayışı yok. Artık 2 metre karda da kahraman silahlı kuvvetlerimiz, kahraman güvenlik güçlerimiz, korucularımız hepsi ortak operasyonlar yapıyor. İşte bir kaç gün içerisinde etkisiz hale getirilen terörist sayısını televizyonlardan izliyorsunuz. Bu bizim için bir zorunluluktur. Bu ülkenin birliğine ve beraberliğine yönelen her türlü tehlikeye karşı son derece güçlü ve kararlı mücadele etmek Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin en temel görevidir. Biz de şu anda bunu yapıyoruz. Bir tarafta bu bölgede birilerin taşeronluğunu yapan güçlere karşı çok yoğun bir terörle mücadele operasyonu yürütüyoruz, diğer taraftan da ülkemizin dışından da olsa ülkemize yönelen terörü bertaraf etmek için sınır ötesi operasyonları yapıyoruz. 24 Ağustos'ta başlayan Fırat Kalkanı Harekatı bu kararlılığın bir somut göstergesidir. DEAŞ'ın Türkiye'yi tehdit eden faaliyetlerine karşı ülkemizi sınırlarımız içinde savunmak değil, DEAŞ'ı Türkiye'yi tehdit yönelttiği her noktada DEAŞ'ın başını ezmek ve DEAŞ terör örgütünü bu bölgeden tamamen söküp atmak için Fırat Kalkanı Harekatını yaptık. Allah'a hamdolsun El Bab operasyonu da tamamlandı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin desteği ile Özgür Suriye Ordusu, El Bab'tan da DEAŞ'ı tamamen söküp attı. Güvenli bölgeler haline getirildi. Şimdi isteğimiz bu bölgenin kendi insanlarının bu bölgeye dönmesini sağlamak."
"TSK ÇOK DAHA GÜÇLÜ"
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 15 Temmuz öncesine göre çok daha güçlü olduğunu ifade eden Işık, şöyle konuştu:
"Biz burayı DEAŞ'tan temizledik, artık bizim görevimiz bitti ne yaparsanız yapın anlayışıyla hareket etmiyoruz. DEAŞ'tan temizlenen bölgelerde o bölge halkının güvenle yaşayabilmeleri için gerekli alt yapı ve üst yapı çalışmalarını da özellikle sürdürüyoruz. Bundan sonra sürdürmeye devam edeceğiz. El Bab operasyonunu büyük bir kahramanlıkla tamamlayan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm unsurlarına milletimiz adına teşekkür ediyorum. Çok büyük kahramanlıklar gösterdiler büyük fedakarlıklar yaptılar ve bu bölgeden DEAŞ gibi bugüne kadar yer yüzünün gördüğü en kanlı terör örgütlerinden birini Allah'a şükürler olsun söküp attılar. Kim başardı bunu Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Özel Kuvvetlerimiz başardı. Allah'a hamd olsun 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri gücünü kaybetti zayıfladı diyenlere aslında en güzel cevabı Türk Silahlı Kuvvetlerimiz hem içerde terörle mücadele operasyonlarını arttırarak, hem de Fırat Kalkanı ile bunu 2200 kilometrekarelik alanı yaklaşık tarayıp DEAŞ'tan ki DEAŞ için sembolik değeri olan yerlerden DEAŞ'ı çıkararak göstermiş olduk. Türk Silahlı Kuvvetleri 15 Temmuz öncesine göre Allaha hamdolsun çok daha güçlüdür, çok daha kuvvetlidir. Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki hainler temizlendikçe Allah'ın izni ile gücüne güç katmaya devam edecek."
"TSK'YI SİYASETİN İÇİNE ÇEKME ÇABALARI BEYHUDE"
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin siyasetin içine çekilmeye çalışıldığı görüşünü savunan Bakan Fikri Işık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Son günlerde maalesef büyük bir üzüntü ile ve esef ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasetin içine çekme gayretini görüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasetin içine çekme çabaları beyhude çabalardır. Bu siyasetin muhatabı siyasettir. Siyasetin muhatabı Türk Silahlı Kuvvetleri ve onun komuta kademesi değildir. Varsa eleştiriniz Milli Savunma Bakanı olarak ben varım, hükümet olarak da Ak Parti hükümeti var. Baş komutan olarak da Sayın Cumhurbaşkanımız var. Türk Silahlı Kuvvetleri milli ve manevi değerlerimize sonuna kadar bağlıdır. Demokratik Türkiye'nin çok önemli bir kurumudur. Böyle bir kurumu gündelik tartışmaların içine çekerek siyasetin içine çekmeye çalışmak Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de yapılacak en büyük haksızlıktır."
Savunma sanayinde son 15 yılda çok büyük başarılara imza attıklarını söyleyen Işık, "Daha düne kadar başkasının tüfeğine fişeğine, efendim gemisine helikopterine muhtaç olan, topuna muhtaç olan Türkiye bugün artık kendi yaptığı gemiyi ihraç etme noktasına geldi. Bugün artık kendi yaptığı helikopteri ihraç etme noktasına geldi. Bugün artık Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyaç duyduğu çok önemli silahları kendi üretir hale geldi" dedi
Görüntü Dökümü:
---------
-Bakan Işık ın açıklamaları
Haber: Faruk KIYAK/İZMİT (Kocaeli),
===========================
Bakan Soylu, Çanakkale'de 'Evet' oyu istedi
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu Çanakkale'de referandumda 'evet' oyu isteyip, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi.
AK Parti Çanakkale Merkez İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen Barbaros Mahallesi Üye Buluşma Toplantısı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun katılımıyla yapıldı. Salonu dolduranlar ellerindeki Türk bayrakları ve AK Parti flamalarını sallayıp, 'Türkiye için evet, millet İçin evet' diye haykırdı. Bakan Soylu da elindeki türk bayrağını sallayarak salondakilere eşlik etti. AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca, AK Parti Çanakkale İl Başkanı Yeşim Karadağ ve belediye başkanlarının da katıldığı toplantıda AK Parti Merkez İlçe Başkanlığı'nın tanıtım filminin gösterimi yapıldı.
Toplantıda konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, salondaki ruhun alelade bir parti ruhu, bir siyaset anlayışı olmadığını belirterek, "Bu salondaki ruh 1915'i bütün ama bütün anlayışıyla kucaklayan bir ruhun kendisidir. Zaten burada olması gerekende budur. Çünkü önümüzdeki seçim alelade bir seçim değildir. 1915'de yazılan o kahramanlık destanı nasıl geleceği şekillendirmişse ve biz bugün nasıl hür ve özgür bir şekilde yaşayabiliyorsak, 780 bin kilometrekarede ay yıldızlı bayrağımızı nasıl dalgalandırabiliyorsak yani başımızdaki şu camiden semalara 'Allahuekber' denilen o ezan Muhammedi nasıl ulaşıyor ve o bizim bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün, kardeşliğimizin, tarihimizin ve geleceğimizin teminatı ise bugüne dek inancını, gücünü, kardeşliğini, yeniden hatırlatmış ve dünyaya göstermişse işte bizleri buraya taşıyan anlayışla, aynı ruh, aynı anlayışın kendisidir. Bugün elbette bu ülkenin içinde yaşadığımız meselelere bakarken tarihimiz hep birlikte görmek durumundayız. Şu Çanakkale Boğazı'na 1915'de gelen kara bulutları, o kara zihniyeti, bu ülkenin hatta bu Ortadoğu coğrafyasının her köşesinden gelen şehit ve gazilerimizin gayretleri ile nasıl püskürttüysek bugünde aslında ellerimizden ellerini boğazımızdan hiç çekmeyen bu karanlık zihniyete karşı aynı mücadeleyi şehitlerimizin torunları olarak vermek zorundayız. Biz onları Çanakkale'den kovduk. Ama hani bir deyim vardır ya, 'Kapıdan kovsan bacadan girer' misali, o gün mücadele ettiğimiz zihniyet aradan geçen 102 yıl boyunca asla pes etmemiştir. Hedefleri bu milletin iradesinin iş başına gelmemesini temin etmektir. İşte bunun için yıllardır, 'Ey millet siz bir devlet kurarsanız, iktidar olursunuz. Ama muktedir olamazsınız' diye bir anlayışı sürekli bizim üzerimizde tutmaya çalıştılar. Tek parti döneminde bu milleti vatandaş ve halk diye ayıran bu zihniyettir. Yıllar sonra AK Parti döneminde bu ısrarından vazgeçmeyen, 'Profesörle çobanın oyu bir midir?' diyen zihniyetle aynı zihniyetin ta kendisidir. Menderes döneminde 6-7 Eylül olaylarıyla beraber bu ülkeye fitneyi sokmaya çalışan zihniyette bu zihniyetin ta kendisidir. Aynısını 59 yıl sonra 6-7 Ekim olaylarıyla tekrarlayan zihniyet yine aynı zihniyetin ta kendisidir. Millet iktidarını bu ülkenin gelişmesinin birliğini, kardeşliğini, 'Ezan-ı Muhammedi'yi hazmedemeyip, 27 Mayıs'ta darbe yaptıran zihniyette bu zihniyetin ta kendisidir. Aynısını 15 Temmuz 2016'da tekrarlayan zihniyetle aynı zihniyetin ta kendisidir. 'Birinci boğaz köprüsünden kimse geçmez. Seyhan Barajı'nı köstebekler deler, yıkılır. Hayır, yapmayın' diyen, bu millete zenginliği, özgürlüğü, standardı yüksek bir hayatı çok gören 'Ancak bu milleti biz idare ederiz siz değil. Siz kimsiniz? diye, bize bazen kuru kalabalıklar, düşükler, kuyruklar, köylüler, başı açık, başı örtülü ayırıp, bu ülkeyi birliğini ve beraberliğini bu ülkenin geleceğini engellemeye çalışanlar bu zihniyetin ta kendisidir. Onlar için ilke yok. Onlar için yukarıdan aşağıya maddelere ve sımsıkı sarılmak zorunda oldukları gelenekleri, görenekleri, adetleri yok. Onlar için bir tek şey var. Birilerine yani bu ülkede Çanakkale harbinde, bu ülkenin bağımsızlığını kazanan bu büyük millete başkalarına uşaklık yaparak, zillet içerisinde yaşatmaktır" dedi.
KILIÇDAROĞLU'NA YÜKLENDİ
Muhalefete de yüklenen Bakan Süleyman Soylu, "Diyorlar ki, 'Biz yöneteceğiz.' Hadi, yönetin de görelim bakalım. Milletin oyu olmadan yönet de görelim bakalım. İşte yeni sistemi istememelerin sebebi o. Yeni sistem yüzde 50'nin üzerinde oy alırsan millet sana 5 yıl boyunca sana istikrarlı bir hükümet verecek. O yüzde 50'yi alabilmek içinde geleceksin, ter dökeceksin değil mi? Korkmayacaksın. Güneydoğu'ya gittiğinde 'Aman Türk Bayrağı olmasın sakın' diye oraya talimat verip, PKK'nın tasallutu altında miting yapmayacaksın. Kılıçdaoroğlu, korkarak yüzde 50'ye ulaşmazsın. Gelir, bugün onlarla beraber kol kola girersin. Yüzde 50'ye ulaşamazsın korkusu o. Sen yüzde 25 ile bu ülkeyi idare edeceksin öyle mi? Geçti o günler artık. Öyle bir şey kalmış değil. Bu memlekette bunu bundan sonra da gerçekleştirebilmek mümkün değildir. Efendim diyorlar ki, 'Bu nasıl olacak? Başbakan olmadan, Cumhurbaşkanı ile beraber olmadan böyle bir sistem yürür mü? Tamam razıyız. Aldık, kabul ettik. Sen Kılıçdaoğlu, yanına bir Kılıçdaroğlu daha al beraber gelip başkanlık yapın. Bir muhtar, iki muhtar olarak gelin muhtarlık yapın. Bir Belediye Meclis üyesi, iki Belediye Meclis üyesi. Böyle bir şey mümkün mü? Yani yeni sistemi öyle yerlerden vurmaya çalışıyorlar ki her yer e çare arıyorsun. Her yerde acaba biz bu eski Türkiye'yi nasıl ne şekilde yerinde tutarız. Kılıçdaroğlu, uzaya gitsen de çare yok. Millet kararını verdi"dedi. Bakan Soylu, şöyle devam etti:
"Bir muhalefet milletvekili kalkıp, diyor ki, "İşte o köyde terörle mücadele yapıyorsunuz. O köyde şehit olan evladımızı sormuyor. Gözü terörle mücadele ederken, ilk mücadeleyle karşı karşıya kaldığında karşı taraftan gelen hain kurşunla kör olan Özel Harekatçımızı sormuyor. Daha ötesi var. Daha ötesi Şanlıurfa Viran şehirde oradan çıkıp, o bombayla beraber sadece ve sadece kendisine süt vermek için annesinden izin alan 11 yaşındaki o sabiyi sormuyor. 'Terör ne oldu? O örgütteki adamlar ne oldu?' diye bana onun hesabını soruyor. Sen git onu Kandil'e sor. Bize sorma. Diyor ki 'Ben, Diyarbakır'da baro başkanlığı yaptım. O eski defterlerinin Diyarbakır'da ne olduğunu, Diyarbakırlılar iyi biliyor. Zaten sen doğru düzgün birisi olsaydın. Cumhuriyet Halk Partisi'nden Diyarbakır'da mebus seçilirdin de İstanbul'a gidip de başkasının hakkını almazdın. Senin Diyarbakır'da ne olduğunu, nasıl teröre hizmet ettiğini ve bu ülkede nasıl bir noktaya getirdiğini herkes biliyor. Buradan Kılıçdaroğlu'na çağrım var. Çok net ve açık bir şekilde partinizin içerisinde bulunan bu PKK sempatizanlarına izin vermeyin. Bu millet bunun hesabını sorar."
Referandumun önemine değinen Bakan Soylu, "İşte o 16 Nisan'da evet oyu çıktığı andan itibaren 60 darbesi de tarihin karanlıklarına gömülecek. 71'de, 80'de, 28 Şubat'ta, 27 Nisan'da, gezi olayları da, 17-25'de, 6-7 Ekim'de, 15 Temmuz'un o FETÖ haininin yaptığı da tarihe gömülecek. ve ülkem doludizgin yoluna devam edecek" diye konuştu.
Bakan Soylu, konuşmasının sonunda salondakilerden 16 Nisan'daki referandum oylaması için 'evet' oyu sözü aldı. Soylu ardından Bayramiç İlçesine geçti.
Görüntü Dökümü
------------------
Bakan Soylu'nun konuşmasından görüntü
Genel ve detay görüntü
Haber-Kamera: Burak GEZEN- Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE,
==========================================
ADIYAMAN'DA AMATÖR MAÇTA ARBEDE
ADIYAMAN'da Bölgesel Amatör Lig 2'nci Grup'ta oynanan Adıyamanspor 1954- Araban Belediyespor maçında arbede çıktı. Polisin biber gazı ile müdahale ettiği olaylarda 2 kişi gazdan etkilendi, 2 kişi de gözaltına alındı.
Adıyaman Atatürk Stadyumu'nda oynan maçta Araban Belediyespor maçın sonlarına doğru 3-1 galipken, maçta hakemin verdiği kararları beğenmeyen Adıyamansporlu oyuncularla hakem arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine her 2 takımın tüm oyunları sahaya indi. Bu esnada bir grup taraftar türbinden sahaya atladı. Kendi futbolcularına ve diğer takımın oyuncuları ile hakeme hakaret eden taraftarları polis ekipleri sahadan dışarı çıkarttı. Bu sırada soyunma odasına giden hakemler, maça geri dönmedi. Taraftarlar, daha sonra stadyum önündeki Araban Belediyespor otobüsünün ve bir otomobilin camlarını kırdılar. Polis ekipleri biber gazı ile taraftarlara müdahale etti. Olaylarda biber gazından etkilenen 2 kişiye olay yerinde bekletilen ambulansta müdahale edildi. Olaylarla ilgili 2 taraftarın gözaltına alındığı öğrenildi.
Görüntü Dökümü
--------------------
Futbolcular
Taraftarın sahaya inmesi
Polislerin önlem alması
-Polisin taraftara biber gazı sıkması
Arbede yaşanması
Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: ADIYAMAN-DHA)
=========================
Tramvay hattı elektrik trafosu inşaatı duvarları çatlattı iddiası
İZMİR'in Karşıyaka İlçesi'nde tramvay hattının gömülü elektrik trafosu inşaatı sırasında, iddiaya göre açılan yaklaşık 10 metre derinliğindeki çukurun içine çamurlu su dolunca, üst taraftaki yolda kısmi kayma meydana geldi. Çukurun yakınındaki bir apartmanda yaşayan Erdem Tiryaki, bazı evlerde çatlak oluştuğunu öne sürdü. Bu arada şantiye çalışanları, çukurun çevresinde 16 metre uzunluğunda toplam 70 beton kazık olduğunu her hangi bir tehlikenin söz konusu olmadığını kaydetti.
Karşıyaka İlçesi 1747 ile 1746 sokakları arasında kalan ve otopark olarak kullanılan boş alana, tramvay hattının gömülü elektrik trafosunun yapılması için ihaleyi kazanan firma tarafından 01 Eylül 2016 tarihinde çalışma başlatıldı. Toprağın altına gömülü olarak yapılması planlanan trafo için açılan çukurun çevresinde, 16 metre uzunluğunda 70 beton kazık çakıldı. Ancak, derine inilince çukur suyla doldu. Üst taraftaki yolda kısmi kayma meydana geldi. Kayma nedeniyle bir apartmana giden içme suyu borusu patladı ve bu su da kuyuya dolmaya başladı. Çukurun yakınındaki bir apartmanda yaşayan Erdem Tiryaki, bazı evlerde çatlak oluştuğunu öne sürdü. Tiryaki, "Yaklaşık bir ay önce kayma başladı. Çevredeki bazı evlerde çatlaklar oluştu. Kazdıkları zemin düzgün değil, şikayet ettik ama çalışmaya devam ettiler, bugün de tahminime göre kazıklardan birisi zarar gördü ve yolun bir kısmında kısmi çökme oldu. 5 katlı binanın bitişiğindeki binayla arasında çatlaklar oluştu. Binanın öne doğru yattığı anlaşılıyor. Beton kazıklar var ancak bu kaymayı engellemiyor. Sorunun bir an önce çözülmesini istiyoruz" dedi.
PROJE DEĞİŞTİ
Şantiye çalışanları, çukurun çevresinde 16 metre uzunluğunda toplam 70 beton kazık olduğunu, bunun bölgedeki binaların zeminlerini de güçlendirdiğini, ancak zeminde su birikince projenin değiştirildiğini kaydetti. Buna göre, çukurun ortasında bulunan kazıkların bir kısmının yarısının iş makineleri yardımıyla çıkartıldığı, çukur veya çevresindeki kazıklarda her hangi bir kopma ya da patlamanın yaşanmadığı, suyun da çamurla kazıkların arasından aktığı kaydedildi. Çalışanlar her hangi bir tehlikenin olmadığını, trafonun tamamının yer altında olması planlanan önceki projenin değişmesiyle, trafo binasının bir kısmının toprağın üstünde olacağını bildirdi.
Öte yandan bugün yapılan çalışmalarda çukurun içinin dolgu malzemesi dökülerek doldurulduğu ve bazı yapılarda çatlakların oluştuğu görüldü.
Haber: Tufan HAMARAT/ İZMİR,
=========================
İşyeri hırsızlığı şüphelileri tutuklandı
SAMSUN'da 2 ay içinde 8 farklı iş yerinden hırsızlık yaptıkları iddia edilerek gözaltına alınan 2 kişi, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Olay, Samsun'un Canik ve İlkadım ilçelerinde bulunan 8 farklı iş yerinde Ocak ve Şubat aylarında çeşitli tarihlerde meydana geldi. İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Hırsızlık Bürosu ekipleri, yaptıkları incelemelerde gece saatlerinde kapı kilitlerini kırarak işyerlerine girip telefon, sigara, para, televizyon ve elektronik malzeme çaldıkları iddia edilen Mustafa B. (52) ve Galip A.'yı (29) yakalayarak gözaltına aldı. Emniyetteki işlemlerinin ardından bugün adliyeye sevk edilen şüpheliler çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Haber: Hakan AKGÜN/SAMSUN,
=============================
Baykal: Tek adama bir devlet emanet edilmez
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 16 Nisan'da referanduma gidilecek anayasa değişikliğiyle tek adam anayasası getirildiğini söyleyerek, milletin önünde telafisi olmayan bu değişikliği önlemek için bir fırsat olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bu milletin şimdiye kadar ne istediyse verdiğini belirten Baykal, "Demokraside ve çağdaş hukuk devletinde tek adamlık diye bir olay yoktur, olmamalıdır. Beşer şaşar, insanoğlu hata yapar. Tek adama bir devlet emanet edilemez. Kim olursa olsun. 15 yıldır hata üstüne hata yapan birisine devlet kaderini emanet edebilir mi?" dedi.
ANONİM BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Denizli CHP İl Başkanlığı'nın EGS Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlediği referandum değerlendirme toplantısına katıldı. Toplantıdan önce EGS Fuar Alanı'nda kurulan 13. Ege Tarım Fuarı'nı ziyaret edip, fuara katılan firmaları ve vatandaşları selamlayan Baykal, daha sonra yaklaşık 1200 kişinin katıldığı EGS Kongre ve Kültür Merkezi'ne geçti. Partililer tarafından coşku içinde, ellerinde Türk bayrakları ve 'hayır' yazılı pankartlarla karşılanan Baykal'dan önce İl Başkanı Teoman Sancar ile Denizli Milletvekilleri Melike Basmacı ve Kazım Arslan kalabalığa seslendi.
Denizli'nin Türkiye'nin iftihar edeceği bir şehir olduğunu söyleyen ve Denizlililere, "hemşehrilerim" diye hitap eden Baykal, "Seçim yok ama hepimizi harekete geçiren bir zorunluluk ve ihtiyaç var. Kendimi vurdum Anadolu'nun yollarına, kaza köy her yeri gezip dolaşıyorum. Bizi bir araya getiren olay alışılmış bir siyasi parti olayı değildir. Siyasetinde bir zamanı vardır. Hepimiz bir araya gelmek durumundayız. Biz partici kimliğimizle değil, bir vatan olayı dolayısıyla bir aradayız. Söz konusu olan artık Türkiye Cumhuriyeti'dir. Türkiye Cumhuriyeti'ni dimdik ayakta tutmamıza zarar veren her tehlike karşısında kaplan gibi bir arada olacağız. Önümüze birden bir anayasa değişikliği getiriliyor. Türkiye son 15 yılda 17 anayasa değişikliği yaptı. Olması gerektiği gibi uzlaşmayla yaptı. İhtiyaç vardı, doğruydu. Bir sorun tartışma çıktı mı? Şimdi ilk kez bir anayasa değişikliği tasavvuru uzun süre konuşuldu, taslağı birden bire ortaya çıktı. Bir siyasi partinin organlarında konuşuldu mu? Boş kağıdı imzaladılar, üstüne birileri anayasa değişikliğini yazdı. 'Kimler yazdı?' diyoruz. Anayasa değişikliğinin müellifi, yazarı belli değil. Anonim bir anayasa değişikliği. Niye anonim? Utanıyor musunuz bu anayasa değişikliğinden? Bunu hazırlayanlar kimseyi uyandırmadın, tartışmadan, dillendirmeden bu işi olup bittiye getirme kararıyla yola çıktılar" dedi.
"TEK ADAM ANAYASASI GETİRİYORLAR"
Anayasa değişikliğinin Meclis'ten de yangından mal kaçırır gibi geçirildiğini, uygulamasının 2019'da olmasına rağmen acele edildiğini belirten Baykal, "Allah aşkına bu anayasa tartışması nereden çıktı? Neyi halledeceksin, niye değiştireceksin? Türkiye'de anayasal sistemi değiştireceksin. Temelini, özünü, Türkiye Cumhuriyeti'ni 1921 yılından günümüze kadar daima dimdik ayakta tutulmuş temel ilkesini değiştirecekler. Tüm anayasalarda Türkiye Cumhuriyeti milletin egemenliği ve meclisin üstünlüğü ilkesine dayanır. Bizim anayasamızın temelinde kişi egemenliği yoktur. Millet egemenliği söz konusudur. Bu hayatın yaşanan gerçeklerinden kaynaklanan bir sonuçtur. Kimin sözü geçecek, güçlünün mü? Hayır, milletin. Serveti, gücü, inancı, mezhebi ne olursa olsun bütün vatandaşlarımız hepsi aynı şekilde ve eşit olarak bu devletin tümüne sahiptir. Bu anlayışla Türkiye mücadele yaptı, meclis yaptı. Savaşı yöneten bir meclisimiz var. Bu ülkeyi bugüne kadar bu millet yönetti. Bundan sonra da millet yönetecek. Egemenlik milletindir ve millet kimsenin kapıkulu değildir olmayacaktır. Şimdi bir tek adam anayasası getiriyorlar. Hiç uzatmayayım, ben bu işin içinde yıllarca koşmuş birisi olarak kimseye haksızlık yapmadan bu anayasaya tek adam anayasası diyorum. Bu anayasayı savunan bir saygın anayasa profesörü görmedim. Bir tek hukukçu görmedim. İmza veren milletvekilleri arasında anayasa profesörü, meclis başkanlığı yapmış, Adalet Bakanlığı yapmış değerli insanlar var. Ama onlar da biliyorlar ki; bu iş yanlıştır. Bunu söyleyemiyor olabilirler. Bunun telafisi mümkün değil. Şimdi yapılacak yanlışın düzeltilmesi mümkün değildir" dedi.
"MİLLETE SIRTINI DÖNMÜŞ BİR İCRA OLUŞTURULUYOR"
Baykal, seçmenin eline nadiren ülkesini kaderiyle ilgili, bu kadar önemli ve olumsuz sonuçlar doğuracak projeye 'hayır' devamı ahlaki şansı ve fırsatı geldiğini vurgulayarak, "Bu artık bir vatandaşlık, milli bir görev haline gelmiştir. Parti işi ayrı. Türkiye'nin temellerini kimsenin sarsmasına izin veremeyiz. Bu çağda bir şahıs anayasası olur mu? Biz ülkenin kaderi bir kişiye emanet edilir mi?" diye konuştu.
ABD'de başkanlık sistemi olduğunu, ancak denetim mekanizmalarının işlediğini örnekler vererek anlatan Baykal, "Türkiye'de böyle bir durum var mı? Bir mahkeme dur diye bir karar verebilir mi? Hukuktan umut yok, maalesef yok. Siyaset mi frenleyecek. Kendi partisindeki ağırlıklı isimlerin durumu ortada. Bir önceki Başbakan umrede şu anda. Kampanya başlıyor, umrede. Niye acaba? Allah kabul etsin, saygıyla karşılıyorum. Umreye gittiği için de, zamanlamayı tam denk getirdiği için de kutluyorum. Siyaset ne partisinin içinden, ne partisinin dışından yolunu şaşırmış bir başkana 'dur' deme imkanına sahip değil. Bir anlamda Meclis diyebilirdi, meclisin elinden birçok yetki kaldırıldı. Başbakanlık kaldırıldı: Bakanlar Kurulu kaldırıldı. Biz götürüyoruz, işinize bakın. Üçlü Kararname, Bakanlar Kurulu Kararnamesi hepsi kaldırıldı. Meclisin elinde bakanlar hesap versin deme imkanı var mı? Projelerini anlatsın deme imkanı var mı? Yüzünü göremez, telefonuna çıkması için neden yok milletvekilinin. Milletvekili millet adına orada. Millete sırtını dönmüş bir icra, bir yönetim kurulu oluşturuluyor. Millete sırtını yüzünü Beştepe'ye dönmüş. Bin odalı saraya dönmüş. Türkiye'yi Cumhurbaşkanı olan kişinin uygun gördüğü insanlar, atadığı bakanlar ve danışmanlar. Boşuna mı bin odalı yapıldı o saray. Oraya Türkiye'yi yönetecek kadro taşıyacak" diye konuştu.
"YÜZDE 51, YÜZDE 100'Ü FESHEDEMEZ"
Devletimizin temelinde milli egemenlik anlayışı olduğunu belirten Baykal, "Millet meclisini milletin yüzde 100'ü seçer. Cumhurbaşkanı milletin yüzde 51'idir. Yüzde 51 yüzde 100'ü fes edemez. Yüzde 51 yüzde 100'e üstünlük taslayamaz. Herkes haddini bilecek. Üstün irade millettir. Millet taşeron kullanmıyor, gel bana beş yıllığına yetkiyi devret, senin egemenliğin bende olsun, ben yöneteyim olmaz. Beş yıl değil, beş dakika bile vermeyiz. Egemenlik devredilemez, egemenliğin sahibi millettir. Hiç kendimizi yormayalım, adını koyalım, bu bir tek adam anayasasıdır. Bu anayasa ile içimizden bir kişiye tüm yetkileri vereceğiz. Niye verelim kardeşim. O tek adamsa biz neyiz? Millet ne? Demokraside ve çağdaş hukuk devletinde tek adamlık diye bir olay yoktur, olmamalıdır. Beşer şaşar, insanoğlu hata yapar. Tek adama bir devlet kaderini neden emanet etsin? Kim olursa olsun. 15 yıldır hata üstüne hata yapan birisine devlet kaderini emanet edebilir mi?" dedi.
"ORTADA BİR TEK VESAYET VAR, O DA SENİN VESAYETİN"
Tek adam anayasasının Türkiye Cumhuriyeti'nin ve milletin çıkarlarına tamamen ters olduğunu belirten Baykal, "Türkiye, fareli köyün kavalcısı gibi önünüze biri alsın kavalını, çalarak yürüsün, arkasından sürüye bizler katılalım diyen insanlardan oluşan bir ülke değil. Bu topraklarda 2 bin yıldır egemenliğimizi sürdürmüşüz. Türkiye Cumhuriyeti'ni bu millet kurmuş, bu milletin iradesine herkes saygı gösterecektir. Özellikle devleti yönetenler buna saygı gösterecektir. Burada söz konusu olan milletin geleceği. Size söyleyeceği şudur. Sakın ha devletin tapusunu kaptırmayın. Bir de vesayet rejimini yıkacaklarmış. Ben 15 yıldır bir vesayet rejimine muhatap oldum biliyorum. Bu vesayet rejimi bürokratik vesayet rejimi falan değil. Ne vesayetten konuşuyorsun sen ya. Ordunun Genelkurmay Başkanı'nı sen 5 yıl içerde tutmuşsun. Ne vesayeti. Silahlı Kuvvetler'i perişan etmişsin. Silahlı Kuvvetler'in en değerli evlatlarını oradan oraya atmışsın. Ne vesayeti ya. Senin gözünün içine bakacak müsteşar mı, genel müdür mü var devlette. Ortada bir tek vesayet var. O da senin vesayetin" diye konuştu.
"MHP'YE YÜKLENDİ"
Anayasa değişikliği konusunda ortaya çıkacak iki tehlike konusunda vatandaşları uyaran Baykal, referandumda anayasanın kabulü ile başkanlık rejimi geçilmesi durumunda memurların dikkatli olması gerektiğini söyledi. Yeni anayasada hiçbir açık maddenin olmadığını, aksine her şeyin gizlenerek her maddenin yol altına döşenen mayın gibi yerleştirildiğini ifade eden Baykal, şöyle devam etti:
"Anayasanın 123. Maddesi'nin 3. cümlesine şu da eklenmiş. Oraya bu ifade konularak Cumhurbaşkanına kamu tüzel kişiliği oluşturma, yapma hakkı da teslim edilmiş. Bu anayasa değişikliğine göre Türkiye'de devlet yapısında eyalet yapısını kurmak mümkün müdür değil midir? Bu anayasanın içinde saklı bir düzenleme. Mesela bu gerçekleştirilebilir mi? Şu ana kadar TBMM evet demezse yapılamazdı. Eğer hayır derseniz öyle olmaya da devam edecektir. Ama bu anaya çıkarsa Cumhurbaşkanı tek başına, düzenleme yetkisiyle yapıp ilan edebilecektir. Bu konuda hassas olduğunu söyleyen ve yok hayır böyle bir şey yok diye iddia eden, bu projenin yardımcıları, destekçileri için söylüyorum. Bakın getirdiniz anayasa projesini, 16. maddenin içinde anayasanın 123. maddesine ne eklenmiştir, bir bak. Gizlemişler oraya. Arayıp bulacaksın. Meclisin yetkisine ortak kılıyor tüzel kişilik ihdas etme yetkisine. Canım söz verdi yapmayacak. Olabilir yapmayacaktır belki. Ama bir süre önce bu konudaki düşüncesini herhalde hatırlıyoruz değil mi? Bundan sonra yapmayacağı konusunda kim kefil olacak bize. Yani, Başbakan'ın bozkurt işareti yapmasını yeter derecede bu konuda kefalet diye kabul edenlere selam olsun."
"HAYIR" DALGASI YÜKSELİYOR"
Baykal, daha sonra vatandaşlardan referandumda 'Hayır' oyu vermelerini isteyip, "16 Nisan'da verilecek kararla aynı zamanda 23 Nisan'da TBMM'nin yeniden açılışı gibi etkisizleştirilmek istenen Meclisi biz 23 Nisan ruhuyla yeniden açacaksınız. 29 Ekim'de kurulan Cumhuriyetin içini boşaltma girişimini 16 Nisan'da siz yeniden ayağa kaldıracaksınız. Hep birlikte Türkiyemize 9 Eylül'de İzmir'i kurtarmış gibi bir mutluluğu birlikte bize yaşatacaksınız" dedi. Baykal daha sonra partililerle birlikte İzmir Marşı'nı söyledi.
Haber: Osman Nuri BOYACI - Ramazan ÇETİN/ DENİZLİ,
=======================================
Adıyaman'da amatör maçta arbede
ADIYAMAN'da Bölgesel Amatör Lig 2'nci Grup'ta oynanan Adıyamanspor 1954-Araban Belediyespor maçında arbede çıktı. Polisin biber gazı ile müdahale ettiği olaylarda 2 kişi gazdan etkilendi, 2 kişi de gözaltına alındı.
Adıyaman Atatürk Stadyumunda oynan maçta Araban Belediyespor maçın sonlarına doğru 3-1 galipken, maçta hakemin verdiği kararları beğenmeyen Adıyamansporlu oyuncularla hakem arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine her 2 takımın tüm oyunları sahaya indi. Bu esnada bir grup taraftar türbinden sahaya atladı. Kendi futbolcularına ve diğer takımın oyuncuları ile hakeme hakaret eden taraftarları polis ekipleri sahadan dışarı çıkarttı. Bu sırada soyunma odasına giden hakemler, maça geri dönmedi. Taraftarlar, daha sonra stadyum önündeki Araban Belediyespor otobüsünün ve bir otomobilin camlarını kırdılar. Polis ekipleri biber gazı ile taraftarlara müdahale etti. Olaylarda biber gazından etkilenen 2 kişiye olay yerinde bekletilen ambulansta müdahale edildi. Olaylarla ilgili 2 taraftarın gözaltına alındığı öğrenildi.
Haber: Mahir ALAN/ADIYAMAN,
========================
Uyuşturucu ticaretine 4 tutuklama
SAMSUN'a İstanbul'dan getirilen bin 430 adet ecstasy hap ile birlikte 5 kişi yakalandı. Gözaltına alınan 5 kişiden 4'ü bugün tutuklandı.
Samsun Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Uyuşturucu ile Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aldığı bir istihbarat sonucu Samsun'a uyuşturucu hap getirilip piyasaya sürüleceği öğrendi. İlkadım İlçesi Bartuhane mevkinde bir eve dün operasyon düzenleyen ekipler, Atakan Y.'nin (39) evinin merdiven boşluğunda içinde esrar kırıntıları bulunan valiz buldu. Bulundukları binanın karşısında başka binanın kapıcı dairesi ile bağlantılı ortak kullanılan alanda yapılan aramada ise bir kutu içinde bin 430 adet ecstasy uyuşturucu hap ve 230 gram esrar maddesi ele geçirdi.
Polisler Atakan Y. ile olaya karıştıkları iddia edilen bina kapıcıları Ali R.K. (28), Cihat K.'yı (25), uyuşturucu maddeleri İstanbul'dan aldıkları iddia edilen Yaşar Y. (40) ve Murat B.'yi (35) de Atakum İlçesi'nde yakalayarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından bugün adliyeye sevk edilen 5 şüpheliden Cihat K., savcılıkça serbest bırakılırken diğer 4 kişi nöbetçi mahkeme tarafından 'uyuşturucu ticareti suçu'ndan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Haber: Hakan AKGÜN/SAMSUN,
========================
Haber: Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: Darbesavar anayasa olacak (2)
HAZRETİ HÜSEYİN CEMEVİ'Nİ ZİYARET ETTİ
Manisa programının ardından İzmir'e gelen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Çiğli'nin Güzeltepe Semti'ndeki Hazreti Hüseyin Cemevi'ne ziyaret gerçekleştirdi. Cemevi Başkanı Ali İhsan Şahin'le görüşen Kurtulmuş, cemevi hakkında bilgiler aldı. Kurtulmuş, Türkiye'de, Anadolu ve Rumeli topraklarında, Alevilik ve Bektaşilik ile Sünniliğin hiçbir sorun olmadan birlikte yaşadığını belirterek, "Alevi Bektaşi geleneği olmasa Osmanlı'nın birçok fethi olmazdı. Osmanlı ordusunun dirliğinde, düzeninde Alevi Bektaşi dergahlarının fevkalade önemli yeri olmuştur. Toplumsal birliğimizin, dirliğimizin sağlanmasında da önemli yeri olmuştur" diye konuştu.
"BU TÜR DERGAHLARA İHTİYAÇ VARDIR"
"Alevi kardeşlerimizin inançlarını, erkanlarını, kendi yollarını öğretecek bu tür dergahlara ihtiyaç vardır" diyen Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böylece genç nesillerimizin inanç dışı yollara sapmasını ve ülkenin birliğini, dirliğini ortadan kaldıracak düşüncelerin, fikirlerin, akımların içinde kalmasını önlemek gerekiyor. Bunun için buradaki çabanız bir takım kurslar, eğitici faaliyetlerin ötesinde çok önemli bir çalışma. Türkiye'nin özellikle toplumsal birliğe ihtiyacı olduğu bir dönemde bu faaliyetlerin çok büyük önemi var."
21 MART KUTLAMASI
1980 darbesinden bu yana Türkiye'de Hazreti Ali'nin doğum gününün kutlanamadığını kaydeden Kurtulmuş, "Yasaklanmış gibi olan Hazreti Ali'nin doğum günü olan 21 Mart kutlamasını Ankara'da yapacağız. Alevi kardeşlerimizle, yurttaşlarımızla devletin yeniden barışması anlamında olan bir tören olacaktır. Orada da bu geleneği sürdüren büyük kitlelerin bir araya geleceğini ümit ediyoruz. Bu çalışmalarınızı Allah bereketlendirsin. Cenabı Allah hepimize Hazreti Ali efendimizin, Hazreti Hüseyin, Hazreti Hasan efendilerimizin yoluna uygun bir şekilde yaşamayı, inanmayı, düşünmeyi nasip etsin" dedi.
TWİTTER'DEN DE PAYLAŞTI
Cemevi ziyaretini Twitter hesabından da fotoğraflarla paylaşan Kurtulmuş, "İzmir Çiğli'de Hazreti Hüseyin Cemevi'ni ziyaret ederek gönül erleriyle bir araya geldik. Allah nasip ederse 1980 darbesinden bu yana bir türlü yapılmayan Hazreti Ali'nin doğum günü olan 21 Mart kutlamasını Ankara'da yapacağız" ifadelerini kullandı.
Haber: İZMİR, -
============================
Hayvanları otlatırken ayının saldırısına uğradı
KOCAELİ'nin Karamürsel İlçesi'nde hayvanlarını otlatan Ahmet Beşgen ayının saldırısına uğradı. Ayının pençe atması sonucu sol bacağından yaralanan Ahmet Beşgen tedavi altına alındı.
Karamürsel Akçat Köyü Kuruboğaz mevkiinde hayvanlarını otlatan Ahmet Beşgen, köpeklerinin havladığını duyunca yanlarına doğru gitti. Ahmet Beşgen ayının üzerine doğru koştuğunu görünce bir ağaca tırmandı. Ayı, Ahmet Beşgen'i aşağı çekmeye çalışırken sol bacağına pençe attı. Köpeklerin saldırması sonucu ayı uzaklaştı. Yaüralanan Ahmet Beşgen ise cep telefonu ile yardım istedi. Olay yerine gelen 112 Acil ekibi sol bacağından yaralanan Ahmet Beşgen'i Karamürsel Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Ahmet Beşgen'in tedavisi sürüyor.
Haber: Ercan BUBER/KARAMÜRSEL(Kocaeli),
===============================
Evinde uyuşturucu bulunan şüpheli tutuklandı
SAMSUN'da evinde uyuşturucu bulunan 36 yaşındaki Serkan Güneş, tutuklandı.
Samsun Emniyet Müdürlüğü ekipleri ihbar üzerine İlkadım İlçesi Yenidoğan Mahallesi'nde bulunan Serkan Güneş'in evinde arama yaptı. Silahlı tehdit suçlamasıyla da aranan Serkan Güneş gözaltına alınırken evde yapılan aramada 800 gram esrar ve 16 gram bonzai ele geçti.
Emniyetteki sorgusunun ardından adliyeye sevk edilen Serkan Güneş, çıkarıldığı nöbetçi mahkemede 'uyuşturucu ticareti yapmak' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Haber: Hakan AKGÜN/SAMSUN,
========================
Bakanın konvoyu ilerlerken ateş açıldığı iddiası
MİLLİ Savunma Bakanı Fikri Işık, Kocaeli'nin Dilovası İlçesi'nden Derince'ye doğru giderken konvoyun en arkasında bulunan bir araçta bulunan partililer ateş açıldığını iddia edince polis, hareke geçti.
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Dilovası'ndaki programdan sonra Derince'ye gitmek üzere yola çıktı. Bakan Fikri Işık'ın bulunduğu konvoyun en arkasında bulunan bir araçta bulunan partililer polisi arayarak Hereke mevkiinde silah sesi duyduklarını haber verdi. Polis ihbarla harekete geçti. Ateş açıldığı iddia edilen 41 plakalı beyaz renkli İzmit istikametine giden aracın peşine düşüldü. Düğün konvoyundan ateş açıldığını tespit eden polis, şüpheliye yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor.
Haber: Ergün AYAZ- Faruk KIYAK/ İZMİT(Kocaeli),
====================================
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-13 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?