Başbakan Yıldırım: Söğüt ruhu, 15 Temmuz'da tekrar dirilmiştir (2)
BAŞBAKAN YILDIRIM, ESKİŞEHİR'DE
Bilecik'in Söğüt İlçesi'nde düzenlenen Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Yörük Şenlikleri'ne katılan Başbakan Binali Yıldırım, helikopterle Eskişehir'e geldi. Eski Atatürk Stadyumu'na inen Başbakan Yıldırım, Tasigo Otel'de işadamları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile bir araya geldi. 'Eskişehir geleceğini konuşuyor' adlı yemekli toplantıda konuşan Binali Yıldırım, dürünün Eskişehirli olduğunu belirterek, "Bugün dünürümle beraberim. Dürünü olduğum Eskişehir'le beraberim. Eskişehir'e benim yeni gelişim değil. Eskişehir bize kız vermeden epey 'ot yoldurdu.' Onun için Eskişehir adeta benim ikinci evim" dedi.
ESKİŞEHİR DARBENİN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ
Darbecilerin tank, toplarına karşı halkın göğsünü siper ettiklerini belirten Yıldırım, darbe gecesi Eskişehir'in de özel bir anlamı olduğunu söyledi. Yıldırım işadamlarına yönelik konuşmasında şu ifadelere yer ver verdi:
"Biz sizlerle geçmişten buyana el ele verip Eskişehir için ülkemiz için iyi şeyler yaptık. Ama bu arada şer odakları da rahat durmadı. Bunun en son örneğini 15 Temmuz'da gördük. 15 Temmuz'da maalesef alçak, hain, asker kılığına girmiş FETÖ terör mensupları ülkeyi karanlığa boğmak istedi darbe yapmak istediler. Ama onların hesap edemediği bir şey vardı. Bu ülke için canını seve seve verecek cumhurbaşkanı bardı. Recep Tayyip Erdoğan vardı. Demokrasiye, istiklale, geleceğe inanmış kararlı hükümeti vardı. Ama bunların da ötesinde tanka karşı, topa karşı göğsünü siper eden yüce Türk milletini kahraman evlatları vardı. Bu sayede bu belayı defetmeyi başardık. Ama burada, Eskişehir'in o gece için özel bir anlamı var. O geceyi, o uzun geceyi en yakından yaşayan birisi olarak bazı şeyleri sizlerle paylaşmak isterim. İstanbul'da darbe kalkışmasını haber aldığımdan itibaren İstanbul, Ankara ile gerekli koordinasyonu yaptıktan sonra karayolu ile Ankara'ya gitmeye karar verdim. ve yol boyunca darbecilerin üs olarak kullandığı Akıncı'dan uçakların kakmasını ve insanlarımız üzerine bomba yağdırmasını önlemek için Hava Kuvvetlerimizin kalbi olan Eskişehir ile sürekli temas halinde oldum. Ama bilmediğimiz bir şey vardı. Orası da FETÖ'cülerin, darbecilerin eline geçmişti. Ama şunu gördüm. O darbeciler ne kadar alçaklık yaparsa yapsın. ülkesini seven, vatansever kahraman askerlerimiz, polislerimiz, savcılarımız da vardı. Uzun mücadelelerden sonra gece 4.5 civarında kalkan F-16'lar alçakça bomba yağdıran o düşman uçaklarını demeye dilim varmıyor o hainlerin kullandığı uçakları baskılayarak o darbenin kaderini değiştirdiler. İşte onu başaran şehir de Eskişehir'dir. Eskişehir'in 15 Temmuz darbesinde çok özel bir yeri var. Nihayetinde Akıncı üssü pistleri bombalanmış akabinde de darbeciler teslim olmuşlardır. O gün yapılmaya çalışan şey bağımlı ekonomiden bağımsız ve üretime dayalı ekonomiye geçen Türkiye'ye, dünyasına ve onun siz değerli mensuplarına karşı yapılmıştır. Ama o gün, diğer illerimizde olduğu gibi Eskişehir de üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Cumhurbaşkanımız, liderimiz 'İnin meydanlara' dedi. İndiniz meydanlara darbecilere dünyayı dar etiniz. Halkın gücü o gece tankın gücünü yenmiştir."
'BİZİM KONUMUMUZ GAZI, PETROLÜ OLANDAN DAHA İYİ'
Türkiye'nin dünyanın merkezinde olduğunu, coğrafi konum itibarıyla avantajlı durumda olduğunu söyleyen Başbakan Yıldırım, "Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki. Dünyanın merkezindeyiz. Dünya, küre parmağınızı nereye koysanız orası dünyanın merkezi" dedikten sonra arada bir fark olduğunu ifade etti. Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu: "Ama bir fark var. Avustralya'ya parmağınızı koyduğunda 5 saat gidin sağa-sola hiçbir yere varamazsınız. Ama Türkiye'ye, Eskişehir'e parmağınızı koyun 3 saat uçarak 56 ülkeye varırsınız. İşte o da Türkiye'yi dünyanın merkeze olarak gösteriyor. Bir buçuk milyar insanın, 30 trilyon gayri sarfi hasılanın döndüğü bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bazılarının petrolü ve doğalgazı var. Bunlar mutlak üstün ama bizim de mukasiyeli üstünlüğümüz var. Nedir bunlar bizim de bulunduğumuz coğrafyamızdır, genç nüfusumuzdur, yetişmiş insanımızdır. O kaynaklar gelir geçer, tükenir. Ama yetişmiş insanınız, genç ve dinamik nüfusunuz varsa ve sizin kaderiniz olan coğrafyanız varsa. Bu coğrafya asırlar boyu medeniyetlerin buluştuğu bir yer ise hem geçmişte hem gelecekte ticaretin, taşımacılığın güzergahı üzerinde bulunuyorsa o zaman bizim konumumuz gazı olan, petrolü olanlardan daha iyidir, daha üstündür.Bu bağlamda ülkemizin ne anlama geldiğini, değerini şüphesiz ki biliyoruz. ve buna göre de orta uzun vadeli planlarımızı, projelerimizi yapıyoruz. Hedef, doğru ekonomi politikalarıyla akılcı yatırımlarla geleceğimizi, gelecek kuşakların hayatını garanti altına almak."
Gelecek 10 yıl içerisinde Türkiye'de ulaştırma, sağlık ve bilişim teknolojine 300 milyar dolarlık yatırım yapacağını ifade eden Başbakan Yıldırım, "Gelecek 10 yılı düşünün. Sadece ulaştırma altyapılara ülkemizdeki yatırım tutarı 100 milyar, sağlık da 100 milyar, bilişim teknoloji sanal gerçeklikte buralara da 100 milyar dolar yatırım. 300 milyar dolar yatırımdan bahsediyorum. Çok uzak yıllara değil 10 yıl için konuşuyorum. Bütün bunları planlarken, hazırlığını yaparken boşta durmuyoruz. Ülkemizi küresel yatırımcılar bakımından bir çekim merkezi haline getirmek içinde var gücümüzle çalışıyoruz. Bunun için ak Parti hükümeti olarak önceden yabancı yatırımların kurumların Türkiye ile iş yapması zorlaştıran hususları birer birer tespit ettik ve engelleri ortadan kaldırdık. Bakın son 15 yılda 2003'den 2017 ye kadar Türkiye'ye doğrudan küresel yatırım miktarı 186 milyar dolardır. Peki bir önceki 15 yıl ne kadar, sadece 14 milyar. 2003'den 2017'ye küresel yatırım bunun 10 katından fazla" diye konuştu.
'GELECEĞİMİZ PARLAK, YARINIMIZ AYDINLIK'
Ak Parti iktidara geldiğinde Türkiye'de küresel sermayeli şirket sayısının 5 bin 21 olduğunu belirten Başbakan Binali Yıldırım, "bugün ne kadar? 55 bin civarı. Bu ne demektir? Bu iş demek, istihdam demek katma değer demek refah demek. Siz hergün Türkiye hakkında olumsuz propagandalar yapanlara kulak asmayın. Ülkemizin karşı karşıya kaldığı tehditlerin hepsini biliyoruz. Bugün dünyanın hiçbir ülkesinde aynı anda yurt içinde yurt dışında 3 tane terör örgütü ile mücadele eden hiçbir ülke yok. Buna birde darbe koyun eğer bu işlerle başka bir ülke karşı karşıya kalsaydı yerle bir olurdu. Ama fark nerede fark millette. Bu millet istikbaline istiklaline toz kondurmayan bu uğurda her şeyi göze alan bir ülkedir. Dolayısı ile ülkemizin geleceği parlaktık yarınımız aydınlıktır. Ne yapacağız. Daha çok yatırım yapacağız. Ülkemize daha fazla güveneceğiz. Daha fazla yatırım olunca ne olacak daha fazla istihdam olacak. Daha fazla üretim olacak yeter ki ürettiklerimizi satacağız. Sattığımız zaman refah artacak" dedi.
'55 BİN İHRACATÇI YETMEZ'
Başbakan Yıldırım, toplantıya katılan işadamlarından ihracata yönelmelerini isteyerek şöyle konuştu: "İhracatı artırmamız lazım. 80 milyon nüfusa 55 bin ihracatçı yetmez. Çok daha fazla olması lazım. Bunun için engelleri birer birer kaldırıyoruz. Yerli üretim çok önemli. En güzel örneği TÜLOMSAŞ. 30 tane Avrupa'ya lokomotif yapıyor. İki tane açığımız var. Biri cari açık, diğeri bütçe açığı. Bunları sürdürebilir hale getirmek için biri ihracatı artırmak, diğeri üretim içinde yerli payı artırmak. Bir başka şey de ithalata verdiğimiz bazı kalemlerde kendi yerli kalemlerde katma deği yüksek tesisler kurmak. Herkesin yaptığı işi yapmaktan vazfaçeceğiz. Bir yandan alın teri ile üretirken değer yandan akıl teri ile üreteceğiz. Akıl teri en önemi hale geldi. Bilgiyi ticarete dönüştürmek, geleceğin ekonomisidir."
GENÇ NÜFUS DAHA ETKİN KULLANILACAK
Yıl sonu itaberiyle tahminlerin üzerinde bir büyüme beklediklerini anlatan Yıldırım, kalıcı refah için fazla yatırım yapılması gerektiğini söyledi. Yıldırım, "Alma ağacının altında oturmayacağız satma ağacının altında oturacağız, satmak için oturacağız. Atıl kaynaklarımızı hareket geçireceğiz, yatırama yöneleceğiz. Ar-Ge'ye daha çok önem vereceğiz, daha çok yatırım yapacağız. Ülkemizin en büyük sermayesi genç nüfus. İstihdamı artırarak nüfusumuzu daha etkin kullanacağız. Güneydoğu'da fabrikalar açacağız. Ülkemizin ürettiği şeylerde katma değeri yüksek ürünlere yönelmesi lazım. Güney Kore bunu en güzel örneklerini vermiştir. Türkiye'de marka olan küresel firmalara ihtiyacımız var. Bunlardan biri THY için diyebilirsiniz. 2023 hedefleri ile ekonomisi ile güçlü bir Türkiye için çok daha fazla ortak noktaya ihtiyacımız var. Birliğe kardeşliğe ihtiyacımız var. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız 80 milyon birlikte Türkiye olacağız" dedi.
Görüntü Dökümü
-----------------------
Yıldırım'ın konuşması (CANLI VERİLDİ)
NOT : AKTÜEL GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR
Haber-Kamera: ESKİŞEHİR
=========================================
Bakan Eroğlu, yangının vurduğu Zeytinköy'ü ziyaret etti
ORMAN ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, geçen 6 Eylül'de, Muğla'nın merkez ilçesi Menteşe'nin kırsal Zeytinköy Mahallesi'nde çıkan ve yerleşim alanına da sıçrayarak maddi hasara neden olan yangın bölgesinde incelemelerde bulunup, köylülere 'geçmiş olsun' dileğinde bulundu, zararlarının en kısa zamanda karşılanacağını söyledi. Bakan Eroğlu, Zeytinköy'deki incelemeleri öncesinde Muğla'da düzenlenen merasimde, toplam yatırım bedeli 388 milyon lirayı bulan 20 tesisin temelini de attı.
Muğla'da ziyaretlerde bulunan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, bugün akşam saatlerinde beraberinde Vali Esengül Civelek, Menteşe Kaymakamı Ercan Yılmaz, CHP'li Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, AK Parti Muğla İl Başkanı Kadem Mete ve AK Parti Muğla milletvekilleri Hasan Özyer ve Nihat Öztürk ile yangının vurguduğu Zeytinköy Mahallesi'ne geçti. Zeytinköy Kahvesi'nde yaklaşık 400 kişinin karşıladığı Bakan Eroğlu, köylülere 'geçmiş olsun' dileğinde bulundu, sohbet etti. Zeytinköy Muhtarı Güngör Uzun yangınla ilgili bilgi verip, "Yangında 51 ev, 10 ahır, 2 depo yandı. 120 kayıp keçimiz var, büyükbaş hayvanlarımız ve arılarımız telef oldu. Yangının başlamasından itibaren devletimiz, belediyelerimiz yanımızdaydı. Her türlü yardımı yaptı. Bizler, Yörüğüz, maddi durumumuz gerçekten çok kötü. Devletimizden bir an önce evleri yanan vatandaşlarımıza yardım elini uzatılıp, yeni ev yapmalarını istiyoruz. Can kaybımız yok ama maddi zararımız büyük. Maddi zararımız karşılanan kadar devletimizi yanımızda görmek istiyoruz" dedi.
"İLK ETAPTA KÖYLÜMEZE 3'ER BİN TL YARDIM YAPTIK"
Muhtar Uzun'un konuşmasının ardından köylülere seslenen Bakan Eroğlu, "Bu yangın gerçekten çok büyük ve önlenmesi neredeyse imkansızdı. Çünkü bölgede çok şiddetli rüzgar vardı. Orman ekiplerimiz ve sivil toplum örgütlerimiz can siparene mücadele verdi, hayatlarını tehlikeye attılar. Bugüne kadar orman yangınlarında 113 şehit verdik. Böyle bir yangın, geçenlekde Portekiz'de 20 günde kontrol altına alınabildi. Bu nedenle en büyük tesellimiz can kaybı olmaması. Yanan evler, maddi zararlar yerine konulabilir ama canı yerine koymamız mümkün değil. İlk etapta mağdur köylülerimize 3'er bin TL yardım yaptık. Konteynerler konuldu, bugün elektrik ve suyu bağlanacak, Yarından (Pazartesi) itibaren çadırlardaki vatandaşlarımız modern konteynerlere geçebilirler. ORKÖY ile birlikte ormanlık alanda oluşturacağımız yeni projelerle orman köylümüze destek olup, gelir elde etmesini sağlayacağız. Köylümüzün mağduriyeti giderilene kadar yanındayız" dedi.
"YANGIN İNSAN KAYNAKLI"
Yangını dışarıdan gelen birinin çıkarmadığını vurgulayan Bakan Eroğlu, "Yani, bu yangın kendiliğinden çıkmadı. Bu yangın, hava sıcaklığının en yüksekte rüzgarında en şiddetli olduğu bir anda çıktı. Yani insan kaynaklı. İhmalden çıktı. 'Anız yakmayın' diyoruz ama dinlenmediği için böyle felaketlerle karşılaşıyoruz. İnşallah, bundan ders çıkarılır da böyle büyük bir yangını bir daha yaşamayız. Ayrıca, kimse merak etmesin yanan yerleri kesinlikle imara açılacağı gibi bir böylenti doğru değil" dedi.
BAKAN İNCELEME YAPARKEN ORMAN YANGINI ÇIKTI
Bakan Eroğlu, konuşmasının ardından yangının vurduğu Zeytinköy Mahallesi girişine AFAD tarafından kurulan 18 konteyneri ziyaret etti. Bakan Eroğlu'nun ziyareti sırasında Kozdağ Dağı'nda yangın çıktı. Dumanların birden gökyüzün kaplaması üzerine Bakan Eroğlu, "Kimse endişe etmesin. Tüm ekiplerimiz burada, hemen kontrol altına alınır" dedi. Ardından köylülerle sohbete devam eden Bakan Eroğlu, mahalleye kurulan konteynerlerin modern ve yaşamaya müsait olduğuna dikkati çekip, "İstanbul'daki bir felakette konteynerler 3 ayda konulamamıştı. Ancak, bu kez buraya konteynerler 5 günde geldi" dedi.
TESİSLERİN TOPLAM YATIRIM BEDELİ 388 MİLYON LİRAYI BULUYOR
Bakan Veysel Eroğlu, Zeytinköy'deki incelemeleri öncesinde Muğla'da düzenlenen merasimde, toplam yatırım bedeli 388 milyon lirayı bulan
20 tesisin temelini attı. Atatürk Spor Salonu'ndaki merasimde konuşan Bakan Eroğlu, şunları söyledi:
"Muğla'ya en çok gelen Muğla'nın hizmetkarıyım. Her şeyi Muğla için yapıyoruz. Muğla muhteşem bir yer ne yapsak azdır. Bir ilçede hangi parti var ezbere bilemem ama kara yolculuğu yaparken ilçedeki düzenden o ilçede hangi parti var anlıyorum. 'AK Parti mi yoksa başka parti mi var?' çalışmalardan çok rahat anlaşılıyor. Seçimlerde kadın kolları çok önemli çalışmalara imza atıyor. Kadınlar çok önemli, hayatımızın olmazsa olmazı. Hep birlikte 2019 için çok çalışacağız. Muğla için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Maalesef icraat ortaya koyamayan muhalefet ise sürekli yakışıksız eleştirilerde bulunuyor. Suyu getiren biz, hizmet üreten biz konuşan ve eleştiren onlar."
Terörü kesinlikle bitireceklerini de vurgulayan Bakan Veysel Eroğlu şöyle devam etti:
"15 Temmuz'da hain FETÖ terör örgütünün darbe girişimine karşı dik duruşunuz için bütün Muğlalılar'a teşekkür ediyorum. Rabbim milletimizin geleceğini engellemek isteyen FETÖ, PKK, PYD, YPG ve DAEŞ gibi terör örgütlerinin, hain planlardan bizleri korusun."
MUĞLA'YA 17 YATIRIM
Muğlalı vatandaşlarla bir arada olmaktan mutluluk duyduğunun altını çizen Bakan Eroğlu "Muğla'ya gelirken elimiz boş gelmek doğru olmazdı. Elime bir kutu Afyonkarahisar kaymağı alıp gelecek halim yoktu. Bu yüzden buraya heybemiz dolu geldik. Bugün burada Muğlalı hemşerilerime 17 yatırımın müjdesini veriyorum. Gölet, sulama tesisi ve taşkın koruma tesislerinin yer aldığı bu müjdelerin toplam yatırım bedeli 168 milyon lirayı buluyor. Muğla bu denli bir yatırımı daha önce hiç görmedi" diye konuştu. Muğla'ya daha önce de müjdelerle geldiğine dikkati çeken Bakan Eroğlu, "1 Kasım 2012, 17 Ağustos 2013, 16 Mart 2014, 6 Şubat 2016 ve 23 Şubat 2017 tarihlerindeki ziyaretlerimizde Muğla'ya toplam 957 milyon TL'lik 107 müjde vermiştim. Bugünkü 168 milyon lira yatırım bedeline sahip 17 müjde ile son 6 yılda Muğlalılar'a toplam 1 Milyar 122 milyon TL'lik 124 müjde vermiş olduk. Bu müjdelerin çoğunu tamamladık. İnşaatı devam edenleri ise en kısa sürede hizmete alacağız. Biz sözümüzün sonuna kadar arkasındayız" dedi. Konuşmaların ardından Orman ve Su İşleri Bakanı Eroğlu ile protokol üyeleri butonlara basarak 20 tesisin toplu olarak temelini attı.
TEMELİ ATILAN TESİSLER
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun, gerçekleştirdiği toplu temel atma merasiminde bulunan tesisler sulama, içme suyu arıtma, taşkın koruma tesisleri ile Marmaris Milli Parkı Günnücek Günübirlik Kullanım Alanı alan düzenlemesi ve ağaçlandırma ile ormancılık projesinden oluşuyor. Bakan Eroğlu tarafından temeli atılan tesislerin hizmete alınması 124 bin 110 dekar zirai arazi suya kavuşacak ve 11 yerleşim yeri ile 16 bin dekar arazi taşkın zararlarından korunacak. Ayrıca ormancılık projeleri ile Muğla'da ağaçlandırma yapılacak ve ormanların bakımı sağlanacak. Bakan roğlu'nun Muğla'da düzenlediği merasimde 5 aileye gelir getirici tür, 10 aileye de Orköy sertifikası verildi. Bakan Eroğlu ziyaret ve temaslarının ardından Ankara'ya gitmek üzere karayolu ile Milas Bodrum Havalimanı'na hareket etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun köylülere seslenesi
-Bakan Eroğlu'nun Zeytinköy'deki incelemelerinden görüntü
-Bakan Eroğlu'nun ziyareti sırasında çıkan orman yangınından görüntü
-Bakan Eroğlu'nun Zeytinköy'e yerleştirilen konteynerleri incelemesi
-Genel ve detay görüntüler
Haber- Yaşar ANTER - Kamera: Hülya ELTEŞ/ MUĞLA, DHA)
===================================
Rusya ve Ukrayna barışı için 2365 metrelik zirveye yürüdüler
ANTALYA'nın Kemer İlçesi'nde Rusya ve Ukrayna için dostluk ve barış mesajı vermek amacıyla Türk, Rus, Ukraynalı, Azeri ve Kırgız katılımcılardan oluşan 45 kişi yürüyüş düzenledi. 11 kilometrelik yürüyüş 7 saat sonra 2365 metrelik Tahtalı Dağı'nın zirvesinde sona erdi. Etkinliğe katılanlar zirvede Rusya ve Ukrayna bayraklarını imzaladı.
Kemer'de Rusya ve Ukrayna için dostluk ve barış yürüyüşü düzenlendi. Beycik Mahallesi'nde saat 07.30'da başlayan yürüyüşe Türkiye'nin yanı sıra Ukrayna, Rusya, Azerbaycan ve Kırgızistan'daki bazı tur firmalarında çalışan tur rehberleri, otel temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle turistler katıldı.
45 katılımcı, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilime dikkati çekmek ve herkesin dostluk ve barış içerisinde yaşadığını göstermek amacıyla, 11 kilometreden oluşan parkurda 2365 metre yükseklikteki Tahtalı Dağı zirvesine yürüdü. Yaklaşık 7 saatte bitirilen yürüyüşe katılanlar kahvaltılarını da yanlarında getirdikleri malzemelerle yolda yaptı.
Tur firmasında rehber olarak çalışan Bünyamin Seçkin, önceki yıllarda yürüyüşleri sadece spor amaçlı yaptıklarını, bu yıl ise yürüyüşe amaç yüklemek istediklerini söyledi. Bu yılki yürüyüşü Ukrayna- Rusya Dostluk Yürüyüşü adı altında yaptıklarını belirten Seçkin, bunu da dünyaya duyurabilmeyi istediklerini ve bu yürüyüşün bazı şeylerin başlangıcı olacağı inancında olduklarını kaydetti.
'POLİTİKACILARA SESİMİZİ DUYURMAYI AMAÇLIYORUZ'
Bir turizm acentesinde bölge müdürlüğü yapan Sunay Serter, her yıl Antalya'ya Ukrayna ve Rusya'dan çok sayıda misafirin geldiğini belirterek şöyle dedi: "İki ülke arasında yaşanan bazı sorunlar var. Ukraynalı ve Rus misafirler aynı otellerde kalıyor. Yan yana yemek yiyor. Aralarında ister istemez soğukluk var. Biz bunu artık sonlandıralım istedik. İnsanlar tatil yaparken bile kendilerine düşman olarak bakmasınlar istedik. Zaten biz halklar arasında bir sıkıntı görmüyoruz ama politikacılara sesimizi duyurmayı amaçlıyoruz."
BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAK
Rehber 20 yaşındaki Ukraynalı Olga Borodovka, Rusya ve Ukrayna arasında zorlu bir süreç olduğunu, kendilerinin de zorlu bir yürüyüş yaptıklarını söyledi. Borodovka, zirveye çıktıkları için yaşanan zorlukları aştıklarına inandıklarını belirterek, "Biz bu zorluğu aşabiliyor isek iki ülke politikacıları da aşacaktır. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' sözünden güç alarak bu yürüyüşü tamamladık" dedi.
Tahtalı Dağı'na daha önce sadece teleferikle çıktığını kaydeden rehber Rus Kristina Maloivan, bu defa bir amaç doğrultusunda yürüyerek çıktığını ve çok eğlendiğini vurguladı.
Rusya Dostluk ve Kültür Derneği Başkanı Marina Sorokina da çok önemli bir yürüyüş gerçekleştirdiklerini belirterek, herkes arasında barıştan yana olduklarını göstermek istediklerini anlattı. Sorokina, politikacıların yaptıklarını bir kenara koyup halkların barış içerisinde yaşadıklarını kanıtlamak için böyle bir yürüyüş yaptıklarını sözlerine ekledi.
Grup daha sonra iki ülkenin bayraklarını imzaladıktan sonra Tahtalı Dağı'na bırakarak, Türkçe ve Rusça 'dostluk ve barış' diye bağırdı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
'Yurtta sulh cihanda barış' diye bağırmaları
Yürüyüşten detay
Bünyamin Seçkin'in konuşması
Yürüyüşten detaylar
Sunay Serter'in konuşması
Dağdaki yürüyüşten detay
Tolga Barış'ın konuşması
Yürüyüş yapanlar detay
Olga Borodovka'nın açıklaması
Olga Borodovka'nın özçekim yaparken görüntüsü
Yürüyüşçüler detay
Kristina Maloivan'nın açıklaması
Yürüyüşten detay
Rusya Dostluk ve Kültür Derneği Başkanı Marina Sorokina'nın konuşması
Detaylar
HABER- KAMERA: Levent YENİGÜN/KEMER (Antalya),
===========================================
430 bin lira çalanlar, 100 saatlik görüntü incelenerek yakalandı
DİYARBAKIR'ın Yenişehir İlçesi'nde bir hayvancılık birliğine ait ofisten 430 bin liranın çalınması olayı, güvenlik kameraları ve MOBESE görüntülerinde yapılan 100 saatlik inceleme sonucu aydınlatıldı. Olayla gerçekleştiren 5 şüpheliden 4'ü tutuklanırken, çalınan paranın sadece 28 bin lirası ele geçirildi.
Diyarbakır'ın Yenişehir İlçesi'nde 24 Ağustos günü meydana gelen olayda, bir hayvancılık birliğine ait ofisten 430 bin lira çalındı. Yetkililerin ihbarı üzerine olayla ilgili araştırma başlatan Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, bölgedeki tüm güvenlik ve MOBESE kameraları görüntülerini toplayarak, hırsızların izini sürmeye başladı. Hırsızlığın yapıldığı ofisten parmak ve vücut izlerini de toplayan polis, 100 saatlik güvenlik ve MOBESE kamerası görüntülerini titizlikle inceledi. Yapılan incelemenin ardından şüphelilerin kimliklerini tespit eden polis, 6 Eylül günü düzenlediği operasyonda, kaçmaya çalışan Ş.A., H.Ç., Y.A., H.İ.A. ve H.F.A.'yı gözaltına aldı. Evde yapılan aramada bir tabanca ve 28 bin lira ele geçirildi. İşlemlerinin ardından adli mercilere sevk edilen hırsızlık olayının şüphelileri Ş.A., H.Ç., Y.A. ve H.İ.A. tutuklanırken, H.F.A. ise ifadesinin ardından serbest bırakıldı.
Öte yandan hırsızlık şüphelisi olarak yakalanan Ş.A.'nın babası İ.A.'nın evinde yapılan aramada 1 kilo 296 gram toz esrar ele geçirildi. Savcılığa sevk edilen İ.A., çıkarıldığı nöbetçi mahkemece 'uyuşturucu madde ticareti' suçundan tutuklandı.
GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR
Haber-Kamera: DİYARBAKIR
===============================================
Prof. Dr. Yusuf Yılmaz Şentürk, Datça'da boğuldu
MUĞLA'nın Datça İlçesi'nde dün akşam saatlerinde denize girmek üzere üzere devre mülkteki evinden ayrılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan 67 yaşındaki Prof. Dr. Yusuf Yılmaz Şentürk'ün denizde cesedi bulundu.
Eskişehir'den kızı 32 yaşındaki Aylin Şentürk ile birlikte, Datça'ya 12 kilometre uzaklıktaki Billur Kent Tatil Köyü'ndeki devre mülke 15 günlük tatil için gelen, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Anestezi ve Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Yılmaz Şentürk, dün saat 17.00 sıralarında Adaburnu açıklarında yüzmeye gitti. Geç saat olmasına rağmen babası dönmeyince endişelenen Ayiln Şentürk, kayıp başvurusunda bulundu, umutla sevindirici haberin gelmesini bekledi.
Datça Sahil Güvenlik ekiplerince denizde yapılan arama çalışmalarında bugün saat 11.00'de, Prof. Dr. Şentürk'ün, denize girdiği yerden 500- 600 metre uzaklıktaki küçük adanın kıyısında cesedi bulundu. Boğularak öldüğü belirtilen evli ve 3 çocuk babası Prof. Dr. Şentürk'ün iyi derecede yüzme bildiği kaydedildi. Datça Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili soruşturma başlatırken, acı haberi alan Şentürk'ün kızı ve yakınları gözyaşı döktü.
Datça Devlet Hastanesi Morgu'na koşan Aylin Şentürk, yakınları ve hastane çalışanları tarafından teskin edilmeye çalışıldı. Datça'da tehlikeli akıntılar nedeniyle uyarı levhalarının bulunduğu Adaburnu Sahili'nde, 25 Haziran günü de İzmirli işadamı 41 yaşındaki Ahmet Burak Yurt da boğulmuştu.
Haber: Mehmet ÇİL/DATÇA (Muğla), -
=================================================
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-12 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?