1)BAKAN YILMAZ: REKTÖR EŞİNİN ATAMASINI DOĞRU BULMUYORUM
MİLLİ Eğitimi Bakanı İsmet Yılmaz, Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ'ın öğretmen eşini enstitü sekreteri olarak atamasıyla ilgili, "Doğru olmadığını söylüyorum. Liyakatlı olmuş olabilir, hak etmiş olabilir ancak bir de genel kural var ki bir hak eden, bir liyakatlı olan o mu vardır?" dedi. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, memleketi Sivas'ta Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restorasyonu tamamlanarak yeniden ibadete açılan Yiğitler Mahallesi'ndeki Şems Camii'nin açılışına katıldı. Açılış öncesi konuşan Yılmaz, restorasyonda emeği geçenlere teşekkür ederek, "Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a iman edenler, Allah'tan korkanlar, cennete gidenler imar eder. Dolayısıyla bütün bu camileri tekrar vatandaşlarımızın hizmetine açan, emeği geçenlere sonsuz teşekkür ediyorum." dedi.
"DOĞRU OLMADIĞINI SÖYLÜYORUM"
Caminin çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bakan Yılmaz, Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ'ın eşini enstitü sekreteri olarak atamasıyla ilgili yöneltilen soruya şu şekilde cevap verdi: "Doğru olmadığını söylüyorum. Liyakatlı olmuş olabilir, hak etmiş olabilir ancak bir de genel kural var ki bir hak eden, bir liyakatlı olan o mu vardır? Bir de vatandaşın algısı gerçeğin önündedir. Onun liyakatı konusunda hiç kimsenin şüphesi yok. Muhakkak ki o makama gelen bir kimse kendisinde sıkıntıya neden olacak değil kendisini ileriye götürecek kimseyi atar. Ancak öyle dahi olsa vatandaş, her zaman yakınlarından birisinin görevlendirilmesinin doğru bir atama olmadığı şeklinde bir kanaate, bir algıya sahip. Bu algı bazen gerçeğin de önündedir. Ancak vatandaşın bu algısına saygı göstermek gerekir. O doğrultuda hareket yapılsa daha uygun daha doğru olurdu."
Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Cami açılış programına katılması
-Açılıştan görüntü
-Rektör eşiyle ilgili açıklaması
Haber-Kamera: Gökhan CEYLAN/SİVAS, -
=============================================
2)AYDINLIK GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ, TAHLİYE EDİLDİ
IĞDIR'da gözaltına alınıp, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilen Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel tahliye edildi.
İl Genel Meclis seçimleri ve Iğdır halkı ile ilgili haber yapmak üzere 2 Haziran'da Iğdır'a gelen İlker Yücel dün öğlen saatlerinde kent merkezinde hakkında Berat Albayrak'la ilgili bir habere ilişkin tekzip ve düzeltme yayımlamadığı gerekçesiyle yakalanarak adliyeye çıkarıldı. Mahkeme, Yücel'i tekzibi yayımlamadığı için verilen 100 bin lira para cezasının ödemediği gerekçesiyle tutuklayarak cezaevine gönderdi. İlker Yücel'in avukatları bugün para cezasını ödeyerek tahliyesini sağladı.Cezaevinden çıkışında açıklama yapan İlker Yücel, "2014 yılında alınmış bir kararın infazı oldu. Bir tekzibin yayınlanmaması ile ilgili" dedi. FETÖ'cü hakimlerin görev yaptığı dönemde verilen bu cezaya itiraz ettiklerini belirten İlker Yücel, şunları söyledi:
"Tekzipte de hakaret vardı. Hakaret olduğu için itirazlaşma oldu. Berat Albayrak'ın avukatları ile bizim avukatların arasında uzun süre bir itirazlaşma oldu. Sonradan bize tebliğ yapılmış. Ben de gözaltına alınırken öğrendim., para cezası ile ilgili olduğunu. Çok kısa bir süre cezaevinde kaldım, Iğdır Cezaevi'ni görmüş oldum. İçerdeki durumu da biraz koklamış oldum ve çıktım."
Aydınlık Gazetesi olarak FETÖ ile mücadele ettiklerini kaydeden İlker Yücel, "Burada benim altını çizmek istediğim konu şu. Bir FETÖ yargıyı yönetiyorken, FETÖ'cü yargıçların ve hakimlerin aldığı kararlar tartışmaya açılmalı. İstisnasız hepsi. FETÖ ile kapıştığımız için onlarla yargıda karşı karşıya geldiğimiz zaman çok mağdur olduk" dedi.
İlker Yücel, hem Adalet Bakanlığı'na hem de Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne mektup yazarak bir gün tutuklu kaldığı Iğdır B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndaki gözlemlerimi aktaracağını sözlerine ekledi.
GÖRÜNTÜ TAKİP EDİLİYOR
Suat DENİZ/IĞDIR, -
===============================================
3)MİNİBÜS ŞOFÖRÜ, KENDİ SALASINI OKUDUKTAN 3 GÜN SONRA ÖLDÜ
ADAPAZARI'nda, doktorların kendisiyle ilgilenmediğini ileri sürerek evinin balkonunda kendi salasını okuyan kalp hastası 48 yaşındaki Hanefi Borazancıoğlu 3 gün sonra öldü.
Adapazarı'nda minibüs şoförlüğü yapan Hanefi Borazancıoğlu kalp rahatsızlığı nedeniyle tedavi olmak için bir süredir Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gidip geliyordu. Hanefi Borazancıoğlu, 30 Mayıs günü sosyal medya hesabında paylaştığı yazı ile doktorların ilgilenmediğini iddia ederek tepki gösterdi. 5 çocuk babası Hanefi Borazancıoğlu paylaşımdan sonra ise iddiaya göre oturduğu apartmanın üçüncü katındaki dairesinin balkonuna çıkarak kendi salasını okuyarak tepkisini sürdürdü. Borazancıoğlu neden sala okuduğunun sorulması üzerine, "Ben ne yapıyorsam doğru yapıyorum" diye cevap verirken, 3 gün sonra yaşamını yitirdi. Hanefi Borazancıoğlu'nun cenazesi bugün evde helallik alınmasının ardından Karaosman Mahallesi Merkez Camii'ne getirildi. Cenaze namazında babasının tabutu başında gözyaşı döken oğlu Samet Borazancıoğlu ve yakınları taziyeleri kabul etti.
Borazancıoğlu'nun şoför arkadaşlarından bazıları olayda doktor ihmali olduğunu ileri sürdü. Bu kişilerden Kerimcan Uzun, "Kendisine bir doktor yanlış ilaç verdi. Doktorlar kalp kapakçığı ameliyatı gerektiğini söyledi. İstanbul'a gitti, kalbin bitti, yüzde 25'i çalışıyor demişler. Salı gününü görseydi işte yapay kalp takılacaktı ya da kalp nakli olacaktı. Çok ihmal oldu.Bu yüzden hastaneye gitmek istemiyordu. Sosyal medyada isim belirterek doktorlara biraz uzun bir yazı yazmıştı" dedi.
Hanefi Borazancıoğlu kılınan cenaze namazının ardından Güneşler Aile Mezarlığı'nda gözyaşları arasında toprağa verildi.
Görüntü Dökümü
------------------------
Cenaze namazı
İmam selasını okudu derken
Aziz GÜVENER/ADAPAZARI(Sakarya), (DHA
===================================================
4)SADUN BORO GÖKOVA'DA ANILDI
MUĞLA'nın Marmaris İlçesi'nde iki yıl önce yaşamını yitiren ünlü Türk denizci Sadun Boro anısına, Bodrum'un Kissebükü Koyu'na dün (Cumartesi) "Gökova Sadun Boro'yu kucaklıyor" heykeli dikilmesinin ardından bugün de Gökova'daki ünlü Deniz Kızı Heykeli önünde teknelerle tören düzenlendi. Heykel, Boro anma etkinliğine Bodrum ve Marmaris'ten katılan onlarca deniz tutukunu tarafından 'denizci usulü' selamlandı.
Mesanesindeki kanser nedeniyle önce Marmaris'teki Özel Ahu Hastanesi, ardından İstanbul'daki Amerikan Hastanesi'nde tedavi gören ve "Beni Gökova'ya tekneme götürün orada ölmek istiyorum" şeklindeki talebi üzerine özel bir helikopterle Muğla'ya getirilen ünlü Türk denizci Sadun Boro, 3 Haziran'da aniden fenalaştı. Marmaris Özel Ahu Hastanesi'ne kaldırılan Boro, 5 Haziran'da yaşamını yitirdi. Boro'nun vefatından sonra anısına çeşitli toplu ve kişisel anma törenleri düzenlendi. Boro'nun anısına, dün (Cumartesi) Bodrum'un Kissebükü Koyu'na "Gökova Sadun Boro'yu kucaklıyor" heykeli törenle dikildi. Bugün de (Pazar) Gökova Körfezi Okluk Koyu'nda yıllar önce Sadun Boro tarafından heykeltıraş Tankut Öktem'e yaptırılan "Deniz Kızı" heykeli önünde onlarca tekne içindeki deniz sevdalıları tarafından anma töreni düzenlendi.
SAHİL GÜVENLİK BOTUNDAN SELAM
Anma töreni öncesinde Sahil Güvenlik Komutanlığı ile görüşen Sadun Boro'nun Kızı Kısmet Deniz Boro, Okluk Koyu'nda yapımı devam eden Devlet Konukevi nedeniyle giriş, çıkışın yasak olan bölge konusunda denizcilerden hassas davranmalarını, devlet konukevi inşaatının bulunduğu tarafa geçilmemesi, fotoğraf ve görüntü alınmaması konusunda ricada bulundu. Tören boyunca deniz ve karada geniş güvenlik önlemleri alındı. Karadan yürüyüş yolları kapatılarak kimsenin geçişine izin verilmedi. Sahil Güvenlik ve Deniz Polisi ile ambulans botunun hazır bulunduğu törene Sadun Boro tutkunları ve denizciler katıldı. Selamlamaya katılan teknelerden birisinden Deniz Kızı Heykeli'ne çelenk takıldı. Sonra sırasıyla tekneler ile kanolarla heykelin önünden geçti. Bölgede görev yapan Sahil Güvenlik botundan yükselen "Dikkat sancak taraftan büyük denizci Sadun Boro selamlanacaktır" komutuyla tekneler hep birlikte korna çaldı. Tekneler bir süre daha heykel etrafında tur attıktan sonra tören de sona erdi.
Görüntü Dökümü
------------------------
-Okluk Koyu'ndaki Sadun Boro'nun teknesini sürekli bağladığı çam ağacının görüntüsü
-İngiliz Limanı Değirmenbükü Koyu ile Okluk Koyu arasında teknelerin toplanması
-Kanolar ve teknelerle heykel önünden geçiş görüntüleri
-Heykele konulan çelenk ve çevresindeki tekneler
-Sahil Güvenlik botundan gelen selamlama anonsu
-Teknedekilerin Sadun Boro'yu selamlamaları
======================================================
5)SUALTI LARINI SUALTINDA SERGİLİYOR
TÜRKİYE'nin ilk sualtı fotoğrafçısı İzmirli Mustafa Kapkın'ın 60 yıl önce çektiği fotoğraflar, Çeşme'de batırılan SG 68 botunda sergileniyor. 42 yıl önce ölen Mustafa Kapkın'ın Bodrumlu süngercilerin hayatını anlatmak için çektiği fotoğrafları oğlu Ahmet Kapkın derledi. Sergiyi sadece dalgıçlar gezebiliyor.
Türkiye'nin ilk sualtı fotoğrafçısı Mustafa Kapkın, 1975 yılında 51 yaşında hayatını kaybetti. 20'li yaşlarında fotoğrafçılığa başlayan Kapkın, mesleğini tutkunu olduğu denizle birleştirdi. 1957 yılında kendi imkanları ile yaptığı sualtı fotoğraf makinesiyle Bodrumlu süngercilerin sualtı ve suüstü hayatlarını 4 ay süreyle aynı teknede birlikte yaşayarak fotoğrafladı. Babası gibi fotoğrafçı olan Ahmet Kapkın, bu çalışmadan seçtiği 24 kare ile çok özel bir sergi açtı. Fotoğraflar geldikleri yerde, yani denizin altında sergileniyor. Sergi mekanı olarak, Çeşme'de resif oluşturarak deniz yaşamına ve deniz turizmine destek olması için batırılan SG 68 botu seçildi. Batıkta gerçekleştirilen ilk sergideki fotoğraflar alçak ya da derin dalabilen dalgıçlar tarafından gezilebiliyor. Serginin özelliği gereği yüzeyde herhangi bir eser bulunmuyor. Serginin açılışı Cuma günü Ahmet Kapkın ve emekli amiral Ekmel Totrakan tarafından kurdele kesilerek gerçekleştirildi. O anlar ise Tahsin Ceylan, Lütfü Tanrıöver ve Murat Kaptan tarafından görüntülendi.
"ASLINDA BİR KİTAP PROJESİ"
Sergi hakkında konuşan Ahmet Kapkın, "Babam kendi imkanlarıyla çok güzel işler yaptı. 1957 yılında 4 ay uğraşarak çektiği bu kareler aslında bir kitap projesi. Bodrumlu süngercilerin deniz altı ve deniz üstündeki yaşamının her anı var. Nasıl yiyor ve içiyorlar, nasıl yaşıyorlar tüm detaylarıyla fotoğrafladı. Ne yazık ki kitaplaştıramadı. Biz bu fotoğraflardan seçtiğimiz 24 kare ile sergimizi açtık. Tabii ki ilerleyen dönemde kitabın basımıyla ilgili bir projemiz de olacak. Dalış tutkunlarının gezebileceği çok keyifli bir sergi" diye konuştu. 2 ay açık kalacak olan serginin gezi sorumlusu Çeşme'de bulunan Derin Doğa Dalış Merkezi'nin sahibi Erdinç Ergün. Sergiyi gezmek isteyen dalgıçlar ve deniz tutkunları Erdinç Ergün'ün organizasyonuyla batığın bulunduğu alana giderek tur gerçekleştirebiliyor. Sergi ücretsiz olarak gezilirken, dalış için sezon ücretleri talep ediliyor.
Görüntü Dökümü
--------------------
Sualtı sergisinden genel ve detay görüntüler
ÇEŞME/DHA
Son Dakika › Güncel › Dha Yurt Bülteni-10 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?