(AKTÜEL GÖRÜNTÜYLE GENİŞ HABER)
1- KILIÇDAROĞLU: YARGI BASKIYA DİRENMELİDİR
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
"Yargıç arkadaşlara seslenmek isterim"
"Yargı Türkiye'nin önünü açmalıdır, baskıya direnmelidir yargı... 12 Eylül, 12 Mart askeri dönemlerinde bile yargıçlar daha bağımsızdı"
" Baskıya direnmeli, vicdanının sesini dinlemeli, hukukun üstünlüğüne bakmalı, Anayasa'nın kendisine verdiği güvenceye bakmalı ve yargı bağımsız, hukukun üstünlüğüne inanarak demokratik kurallar içerisinde, uluslararası sözleşmelere de bakarak, kararını vermelidir. Yargıya açık ve net çağrımdır bu.
"Bugün Cumhuriyet'e uygulanan, bugün pek çok yazara uygulanan baskıcı, özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar, yarın yargı için de geçerli olabilir. O nedenle herkes, demokrasi konusunda, özgürlükler konusunda duyarlılığını korumalıdır"
Haber: Özgür ALTUNCU/ Kamera: Güven USTA - İstanbul DHA)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi'ne destek ziyaretinde bulundu.
Kılıçdaroğlu ziyaretin sonunda yaptığı açıklamada, " Baskıya direnmelidir yargı. 12 Eylül, 12 Mart askeri dönemlerinde bile yargıçlar daha bağımsızdı"dedi.
CHP İstanbul İl Teşkilatının çağrısıyla Cumhuriyet Gazetesinin Şişli'deki binası önünde toplanan partililer Kılıçdaroğlu'nu sloganlarla karşıladı. Eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte izdiham arasında gazete binasına giren Kılıçdaroğlu gazetinin yönetim katına çıktı. Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve imtiyaz Sahibi Orhan Erinç ve diğer yöneticilerle görüşen Kılıçdaroğlu, içeride yaklaşık 1 saat kaldı. Kılıçdaroğlu'na ziyareti sırasında ' Benim Cumhuriyetim' yazılı rozet takıldı.
ATATÜRK'Ü ANARAK BAŞLADI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıkışta bir açıklama yaptı. Atatürk'ü anarak konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü sonsuzluğa uğurladığımız gün, onu minnetle şükranla yad ediyoruz. Onun koyduğu ilkelerin ne kadar önemli olduğunu bugün çok daha iyi biliyoruz" dedi.
HAPİSTE GAZETECİ OLMAZ
Bir ülkede medyaya baskı varsa, gazeteciler hapisteyse, o ülkede demokrasiden söz edilemeyeceğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Eğer bir toplumda medya özgürlüğü yoksa, halkın haber alma kanalları tıkanmış demektir. Biz medyadan söz ederken, medyadaki çeşitliliğe özenle vurgu yapıyoruz. İktidarın yanında veya karşısında diye bir ayırımdan özenle kaçınmamız gerektiğini biliyorum. Hapiste gazeteci olmaz. Gazetecinin elinde kalemi vardır, önünde kağıdı vardır. Dünyaya bakar, halka bakar, yorumlar ve yazısını yazar. Arzu ederseniz, katılırsınız, arzu etmezseniz katılmazsınız. Dolayısıyla medya özgürlüğüne hepimizin ihtiyacı var"diye konuştu.
"HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR"
Türkiye'de hapisteki gazeteci sayısının 142'ye ulaştığı söyleyen Kılıçdaroğlu, "Dünyada bizim kadar gazetecisi içeride olan ikinci bir ülke yok. Bu çok ağır bir tablodur. Aynı şairin dediği gibi, 'hava kurşun gibi ağır'. Medya açısından, demokrasimiz açısından, özgürlükler açısından hava kurşun gibi ağır. Bu ağırlık sadece medyayı vurmuyor. Bu ağırlık esnafı da vuruyor. Turizmciyi vuruyor. Sanayiciyi vuruyor. Taciri vuruyor. Çiftçiyi vuruyor. Ürününü satamıyor. Dolayısıyla Demokrasi eksikliği, özgürlük eksikliği, toplumun her kesimine kademe kademe yansıyor. Biz hiçbir ayırım yapmadık. Gazeteciler açısından. Kim tutukluysa onun yanında durmaya özen gösterdik" şeklinde konuştu.
HİÇBİR AYIRIM YAPMIYORUM DEDİ, BAZI TUTUK GAZETECİLERİN İSİMLERİNİ OKUDU
Başta Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarları olmak üzere bazı tutuklu gazetecilerin isimlerini okuyan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu," Hiçbir ayırım yapmıyorum. 'Bu bizi destekledi, şu karşı çıktı' diye bir ayırımı yapmıyorum. Eline kalem alıp, gazetecilik yapan herkese saygı gösteriyorum.Ve bunu Cumhuriyetle yaşıt bir gazetenin önünde söylemekten de gurur duyuyorum" dedi.
12 EYLÜL, 12 MART ASKERİ DÖNEMLERİNDE BİLE YARGIÇLAR DAHA BAĞIMSIZDI
"Yargıç arkadaşlara seslenmek isterim" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şu şekilde tamamladı: Medya sadece benim için önemli değil. Esnaf için, sanayici için, çiftçi için önemli değil. Medya aynı zamanda yargı için de önemlidir. Yargı da kendi sorunlarını medya aracılığıyla geniş kitlelere aktarır. Medyanın özgür olması, kendisine oto-sansür uygulayabilecek bir konuma taşınmaması yargı açısından da çok önemlidir. Yargı Türkiye'nin önünü açmalıdır, baskıya direnmelidir yargı. 12 Eylül, 12 Mart askeri dönemlerinde bile yargıçlar daha bağımsızdı. Hukukun üstünlüğüne daha fazla bağlıydılar. Bugün de aynı tabloyu görmek isteriz. Baskıya direnmeli, vicdanının sesini dinlemeli, hukukun üstünlüğüne bakmalı, Anayasa'nın kendisine verdiği güvenceye bakmalı ve yargı bağımsız, hukukun üstünlüğüne inanarak demokratik kurallar içerisinde, uluslararası sözleşmelere de bakarak, kararını vermelidir. Yargıya açık ve net çağrımdır bu. Bugün Cumhuriyet'e uygulanan, bugün pek çok yazara uygulanan baskıcı, özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar, yarın yargı için de geçerli olabilir. O nedenle herkes, demokrasi konusunda, özgürlükler konusunda duyarlılığını korumalıdır.
Görüntü Dökümü:
------------
(AKTÜEL GÖRÜNTÜLER)
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları
Detay
10.11.2016 - 14.48 Haber Kodu : 161110161_
===============================
(EK GÖRÜNTÜYLE)
2- KILIÇDAROĞLU CUMHURİYET GAZETESİ'Nİ ZİYARET ETTİ
Haber: Özgür ALTUNCU/ Kamera: Güven USTA - İstanbul DHA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi ziyaret etti.
Saat 13: 15'te Şişli'deki binasına gelen Kılıçdaroğlu kalabalık bir partili grubu tarafından karşılandı. Gazetenin yönetim katına çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na eşi Selvi Kılıçdaroğlu da eşlik etti. Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu'na, "Benim Cumhuriyetim" yazılı rozet takıldı.
Görüntü Dökümü:
------------
Kılıçdaroğlu'nun taşıyan aracın gazetenin önüne gelişi
CHP Genel Başkanının binaya girişi
Erinç ve gazete yöneticileri tarafından karşılanması
Görüşmeden genel ve detay görüntü
10.11.2016 - 14.54 Haber Kodu : 161110162
======================================
3- HRANT DİNK CİNAYETİNDE KAMU GÖREVLİLERİNİN İHMALİ DAVASI...
Eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun: FETÖ'nün yaşaması için daireyi ele geçirmesi gerekiyordu.
Haber: Özden ATİK - Hayati KILIÇ/ İstanbul,DHA
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı 2'si tutuklu 35 sanıklı davaya devam edildi. Duruşmada çapraz sorgusu yapılan eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, "İstihbarat dairesini ele geçirmeden hiçbir örgütün yaşaması mümkün değil. FETÖ'nün yaşaması için daireyi ele geçirmesi gerekiyordu" dedi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, tutuklu sanıklar eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer getirildi. Tutuksuz sanıklardan dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ve eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ile sanık avukatları ve Dink ailesinin avukatları da duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya bir kısım sanıklar da SEGBİS aracılığıyla görüntülü ve sesli olarak katıldı.
"TRABZON, İSTANBUL'A GÖREV VERMİYOR"
Duruşmada savunmasını Ankara'da yapan Sabri Uzun'un çapraz sorgusuna başlandı. Sabri Uzun sorgusunda, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne gönderdiği yazının koruma ile ilgili bir görev vermediğini belirtti. Uzun, "İller arasındaki yazışmaya paralel yazışma diyoruz. Bu yazışmadaki amaç bürokratik engele takılmamaktır. Bu yazışma, istihbari bilgileri alma amaçlıdır. Trabzon'un yazdığı yazı, İstanbul'a görev vermiyor. İstihbarat şube müdürleri birbirlerine bilgi verirler. Ancak görev vermezler. 'Şunu yaptır, bunu yaptır' demezler" dedi. F4 raporunun İstihbarat Daire Başkanlığı'na ulaştıktan sonra illerin bir sorumluluğu olmadığını da belirten Uzun, "Koruma işlemini yapacak olan şube de İstihbarata Karşı Koyma (İKK) Şubesi'dir. Azınlıklara bakan C şubesi ise bu tehdidi İKK'ya bildirecek şubedir" diye konuştu. Sorgusu sırasında Gezi olaylarına da değinen Uzun, "Gezi olayları olduğunda zabıta memurlarına 'Çadırları yakın' emrini verenin eski emniyet müdürü Ramazan Emekli olduğunu duydum. Bununla ilgili bir yetkili müdür beni çağırarak, Gezi olaylarını sordu. Ben de Gezi olayları bir ayaklanma değildir. 'Gezi, cemaatin bir kumpasıdır, beyefendiyi yanıltmayın' dedim. O da bana bir şey bilmiyorsun cevabını verdi" dedi.
"FETÖ'NÜN YAŞAMASI İÇİN DAİREYİ ELE GEÇİRMESİ GEREKİYORDU"
Sabri Uzun, "Ergenekon şemasını kimin getirdiği ve Ergenekon benzeri davaların altyapısının C5 bürosunda oluşturulduğu iddiasına" yönelik soru üzerine "Bu şemayı Recep Güven'in (dönemin İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı) getirdiğini belirterek "Recep Güven'i Bektaşi inancından biliyordum. Kendisine çok güveniyordum. Cemaatten olacağını hiç tahmin etmemiştim. Coşkun Çakar (Eski İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı), Recep Güven'in evinde yapılan toplantıda Ahmet İlhan Güler'e, 'İstanbul'u terk et' diyen kişidir. İstihbarat Dairesi İmamların Şurası'nın başındaki kişi Coşkun Çakar'dır. O toplantıya katılanlar da imamlardır" şeklinde cevap verdi. Kendisi hakkında ihbar yazısına da değinen Sabri Uzun, hakkındaki ihbar yazısının 17 Şubat 2006'de gönderildiğini, Hrant Dink'in öldürüleceği bilgisinin olduğu F4 raporunun da 17 Şubat 2006'da daireye geldiğini belirtti. Uzun, "Dink ile ilgili raporu hazırlayan müfettiş Mehmet Ali Özkılınç aynı zamanda benim hakkımdaki raporu da hazırlayan müfettiş. Bunlar bir bütündü. İstihbarat Dairesi'ni ele geçirmeden hiçbir örgütün yaşaması mümkün değil. FETÖ'nün yaşaması için daireyi ele geçirmesi gerekiyordu" diye konuştu. 22 Şubat 2006'da görevinden ayrıldığını da belirten Uzun, "Benim olduğum yerde çete olmaz. C5 bürosu ise 2006 Haziran ya da Temmuz gibi kuruldu. C5 bürosu çete işi" dedi.
"CEMAAT, BATI ÜLKELERİNİN VİCDANLARINI YANINA ÇEKTİ"
Sanık Sabri Uzun, Rahip Santoro'nun Katolik, Hrant Dink'in Ortodoks, Malatya'da öldürülenlerin de Proteston mezhebine mensup olduklarına dikkat çekerek, "Cemaat, Rahip Santoro cinayeti, Malatya Zirve Yayınevi Cinayeti ve Dink cinayeti ile Batı ülkelerinin kamu vicdanlarını da yanına çekti. Bu cinayetlerin arkasında Kemalist ve milliyetçi yapı olduğu intibası için çalıştı. Dink cinayeti davası, üzüm salkımının sapı gibidir. Bu davanın altına diğerlerini de ekleyeceklerdi" ifadelerini kullandı. Mahkeme, Uzun'un sorgusuna devam etmek üzere duruşmaya ara verdi.
========================================
4- RUS BALE TİYATROSUNDAN İSTANBUL'DA KUĞU GÖLÜ
İstanbul DHA
Moskova Devlet Akademik Klasik Bale Tiyatrosu, 3 gün boyunca dünya klasiği Kuğu Gölü ile İstanbul'da olacak
Moskova Devlet Akademik Klasik Bale Tiyatrosu bugüne kadar Rusya'da 200 şehirde, dünya çapında ise 30'dan fazla ülkede sahne aldı. Bu kez de Çaykovski'nin ölümsüz eseri Kuğu Gölü ile 25-26-27 Kasım tarihlerinde Kültür ve Sanat Merkezi TİM Show Center'da olacak. Kuğu Gölü Bale gösterisi, cuma saat 21: 00, cumartesi 21: 00 pazar günü ise saat: 15: 00'te izleyiciyle buluşacak.
Görüntü dökümü
------------------
-Daha önceki gösteriden genel ve detay görüntüler
Son Dakika › Güncel › Dha İstanbul Bülteni - 3 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?