1- BAHÇELİEVLER'DE FACİANIN EŞİĞİNDEN DÖNÜLDÜ
İKİ ARAÇ YANDI, ALEVLER DOĞALGAZ DAĞITIM KUTUSUNA SIÇRADI
ALEVLER MAHALLE SAKİNLERİNE BÜYÜK PANİK YAŞATTI
Haber - Kamera: Ali Kerem BENGİ/ İstanbul DHA
Bahçelievlerde park halindeki iki araçta henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Apartmanın giriş katında bulunan dairede ve iki otomobilde maddi hasar oluştu.
Olay, Bahçelievler Çobançeşme Mahallesi Canım Sokak'ta saat 02.00 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, sokak üzerinde park halinde iki otomobil henüz bilinmeyen bir nedenle yanmaya başladı. Otomobillerin yandığını gören vatandaşlar itfaiye ekiplerine haber verdi. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale ederken yanan otomobillerden sıçrayan alevler bitişiğinde bulunan bir apartmanın doğalgaz kutusu ve giriş katındaki dairesine sıçradı. Alevler nedeniyle apartman sakinleri büyük panik yaşadı. Yangını kontrol altına alınarak alevlerin apartmana olan sirayeti engellendi. Meydana gelen yangın nedeniyle iki otomobil kullanılmaz hale gelirken apartman giriş katında bulunan dairede de maddi hasar oluştu.
Mahalle sakini Yılmaz Gencay," Bir ses geldi. Cama fırladım ve arabamın yandığını gördüm. Anahtarımı alıp aşağıya koştum. Arabamı çalıştırıp uzaklaştırmak istedim ancak geç kalmıştım. Komşular itfaiyeye haber vermiş. İtfaiye söndürmeye başladı. Doğalgaz kutusundan çıktığını söylüyorlar ancak kesin bir şey yok" ifadelerini kullandı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekipleri çevrede inceleme yaparken olayının kundaklama olabileceği ihtimali üzerinde de durduğu öğrenildi.
Görüntü Dökümü
-------------------------------
(Cep Telefon görüntüsü)
-Alev Alev yanması
-İtfaiye eri yangına müdahalesi
-İtfaiye eri araçlarını kurtarması
Aktuel Görüntü
-İtfaiye ekiplerinin çalışması
-Mahalle sakini Yılmaz Gencay röp.
-Yanan araçlardan görüntü
-Doğalgaz kutusu
-Polis ve İtfaiye ekipleri
-Genel ve Detaylar
03.04.2017 - 04.26 Haber Kodu : 170403015_
===============================
2- SARIYER'DE GECEKONDU YANGINI: 1 ÖLÜ
Haber-Kamera: Ozan URAL/ İSTANBUL DHA
Sarıyer'de bir gecekonduda çıkan yangında 1 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi de yaralı olarak kurtarıldı.
Ayazağa Mahallesi 113'üncü Sokak 43 numarada bulunan gecekonduda saat 03.00 sıralarında henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangını gören vatandaşlar durumu hemen itfaiye ve polis ekiplerine haber verdi. İddiaya göre, itfaiye ekipleri gelmeden içeriye girenler Alime Çil'i dışarıya çıkarırken, evde mahsur kalan kocası Nurettin Çil ise kurtarılamadı.
Olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yangın kısa sürede söndürüldü. Soğutma çalışmaları sırasında Nurettin Çil'in cansız bedenine ulaşıldı. Yaralı olarak kurtarılan Alime Çil ambulansla hastaneye kaldırılırken, Nurettin Çil'in cansız bedeni ise otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Morgu'na gönderildi. İtfaiye ve olay yeri ekipleri yangının çıkış sebebini araştırırken, polisin olayla ilgili soruşturması sürüyor.
Görüntü Dökümü:
--------------
-Yanan gece kondu (CEP TELEFONU GÖRÜNTÜSÜ)
----------
-İtfaiye ekipleri
-Toplanan mahalleli
-Yanan gecekondu
-Olay yeri inceleme polisleri
-Genel ve detaylar
03.04.2017 - 06.05 Haber Kodu : 170403016_
=======================================
3- THY UÇAĞI KUYRUK SÜRTTÜ
Haber - Kamera: Hüseyin ASLIYÜCE/ İSTANBUL DHA
Türk Hava Yolları'nın(THY) İstanbul- Aşkabat seferini yapan uçağı, kalkışı sırasında kuyruk sürtünce havadan geri döndü. Yakıtını azaltan pilot, Atatürk Havalimanı'na mecburi iniş yaptı.
THY'nin bu akşam saat 20.05'te 140 yolcusuyla Atatürk Havalimanı'ndan kalkış yapan TK-322 sefer sayılı Boeing 7373-800 tipi TC-JVV kuyruk tescilli "ACIBADEM' adlı uçağı, kalkışı sırasında kuyruk sürttü. Bunun üzerine uçağın pilotu gerekli kontrollerin yapılması için geri dönüş kararı aldı. Ancak kalkış yapan uçak gerekli iniş ağırlığına ulaşmak için Marmara Denizi üzerinde yaklaşık 2 saat tur atarak yakıtını azalttı. Uçak gerekli iniş ağırlığına ulaştıktan sonra 22.09 sıralarında Atatürk Havalimanı'na sorunsuz şekilde iniş yaptı. Yapılan kontrollerde uçağın kuyruğunun alt düzeyde sürttüğü belirlendi. Bu nedenle, THY yolcularına yeni bir uçak tahsis etti. Uçağın saat 23.30 sıralarında Aşkabat'a hareket edeceği bildirildi.
Bu arada, kuyruk sürtmesini araştıran THY yetkililerinin, uçağın kargo bölümünde bulunan bagajları tekrar kilo kontrolünden geçireceği öğrenildi.
Görüntü Dökümü:
----------------------
-Apronda uçaktan görüntü
-Uçaktan genel ve detay görüntü
02.04.2017 - 23.05 Haber Kodu : 170402173
============================
4- OTİZM FARKINDALIK GÜNÜ'NDE IŞIKLAR MAVİ YANDI
Haber - Kamera: Ozan URAL/ İSTANBUL DHA
BM tarafından 2 Nisan'ın "Otizm Farkındalık Günü" ilan edilmesi nedeniyle, "Otizme Mavi Işık Yak" etkinlikleri kapsamında bu akşam 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ile Galata Kulesi mavi ışıklarla aydınlatıldı.
Bu ay boyunca tüm dünyada otizm konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapılacak. Otizmin rengi olarak mavi kullanılarak bir farkındalık projesi başlatıldı. Bu akşam bütün dünyada uygulanan mavi ışık kampanyası Türkiye'de de gerçekleştirildi. 15 Temmuz Köprüsü ile Galata Kulesi, saat 20.00'den itibaren mavi ışıklarla aydınlatıldı.
Görüntü Dökümü:
---------------------
-15 Temmuz Köprüsü'nden görüntüler
-Galata Kulesi'nden görüntüler
02.04.2017 - 19.27 Haber Kodu : 170402137
==============================
5- SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ ŞİLE'DE GENÇLERLE BİR ARAYA GELDİ
Haber - Kamera: Nurcan KIRCALI/ İSTANBUL DHA
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, anayasa değişikliği referandum çalışmaları kapsamında Şile'de ziyaretlerde bulundu.
Bakan Recep Akdağ, Ak Parti Şile İlçe teşkilatının Şile Kültür Merkezi'nde organize ettiği "Genç Kürsü" programına katılarak gençlere hitap etti.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ konuşmasında "Şile'de bu salonda gördüğüm manzara artık büyük ölçüde Şile'nin kararını verdiğini görüyorum ancak bu birliktelikler, bu sohbetlerin büyük faydası var. Çünkü vatandaşın kafasını karıştırmak isteyen,farklı bir algı oluşturmak isteyen çevrelerin, hadi kendi ifadeleriyle söylemek gerekirse 'Hayır' cephesinin oluşturabileceği olumsuzluğu ortadan kaldırmak hepimizin vazifesidir." dedi.
"GENÇLERİ SEÇİLMEYE LAİK GÖRMEYENLERİ HUZURUNUZDA ŞİDDETLE KINIYORUM"
18 yaşındakilerin milletvekili seçilebilmesini düzenleyen anayasa maddesini eleştirenlere cevap veren Recep Akdağ, "Demokrasiyle yürütülen bütün ülkelerde seçilme yaşının 18 ile 21 yaş arasında olduğunu ya bilmiyorlar ya da saklıyorlar. Bir de sanki gençlerin seçilme hakkı geldiğinde mecliste 600 milletvekilinin de gençlerden oluşacağı algısı yaratılmakta. Gençlerin; araç kullanmasına müsaade ediyoruz, evlenmesine müsaade ediyoruz, silah kullanmasına müsaade ediyoruz, gençlerin savaşa gitmesine müsaade ediyoruz, terörle mücadelesine müsaade ediyoruz ama seçilme yaşına gelince siz seçilemezsiniz demek gerçekten densizliğin ta kendisidir. Bu gençleri seçilmeye laik görmeyenleri huzurunuzda şiddetle kınıyorum." ifadelerini kullandı.
TAVSİYE ŞU HER GÜN BİR YALAN SÖYLEYİN…
Türkiye'de 143 bin kişiye bir milletvekili düştüğüne dikkat çeken Bakan Akdağ; "Avrupa'da ortalama 50 bin kişiye bir milletvekili düşüyor. Bu meseleleri gündeme getirerek Kılıçdaroğlu'nun kafasını karıştıran birisi var. Kim biliyor musunuz? Güney Amerika'da Şili diye bir memleket var. Orada getirdikleri bir reklamcı. Önce Cumhuriyet Halk Partisi bu reklamcıyla görüşürken Anayasanın Maddelerini saymışlar. Yetki adam demiş ki, 'iyi de bunlarda bir şey yok. Vatandaşa karşı nasıl bir kampanya yürüteceğiz.' İşler karışınca verilen tavsiye şu: Her gün bir yalan söyleyin hiç endişe etmeyin, bu izah yönünde zaman kazanırsınız ve sonrasında bir yalan daha söylersiniz. Seçime kadar bunu götürürsünüz. O Şili'den gelen reklamcının bilmediği bir şey var, burası Şili değil, burası Türkiye ve Türk Milletinin ferasetine inanılmaz güveniyoruz." şeklinde konuştu.
"ASKERLER CUMHURBAŞKANI SEÇİLİRDİ"
Sağlık Bakanı Recep Akdağ sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk Milleti olarak 1923'te bir Cumhuriyet kurduk ve daha sonra 1950'li yıllarda çok partili döneme geçtik. Ama O güzel insan Menderes ve iki arkadaşını asarak şehit edenler 1960 itibariyle Türkiye'yi zora sokan bir sistem ortaya koydular. Bu günkü parlamenter sistemin 1960'ta temelleri atıldı, 1980 ihtilaliyle yapılan Anayasa ile iyice yerleştirildi memlekete. Rahmetli Özal'dan önce seçilen cumhurbaşkanlarımızı hatırlayalım. Askerler Cumhurbaşkanı seçilirdi. Neden bu memleketin cumhurbaşkanları neden asker olacak anlamak mümkün değil. Dünya'nın en kabiliyetli insanları asker olduğu için mi? Yok. Ama böyle bir sistem kurmuşlardı.
Siz seçersiniz ama sizin seçtiklerinizi hizaya getirecek birilerinin olması lazım, bunu sebebi millete güvensizlik."
Görüntü Dökümü:
---------------------
-Salon detayları
-Bakan Recep Akdağ'ın konuşması
02.04.2017 - 23.54 Haber Kodu : 170402175
=================================
6- DENİZ BAYKAL: MECLİS GÖSTERMELİK, MÜSAMERE MECLİSİNE DÖNÜŞÜYOR
-"Bütün dengeyi bozan bir mekanizma bu. Meclis göstermelik, müsamere meclisine dönüşüyor. Bir kişiye bu kadar kudret verilir mi? Beşer şaşar. Cumhurbaşkanı şaşmaz diye bir anayasa maddesi mi var. Hak Tealanın böyle bir ayeti mi var? Tam tersi var değil mi herkesin hata yapabileceğine ilişkin."
"Ben bu anayasaya 'Hayır' diyorum diye bana terörist diyenin alnını karışlarım. Ülkenin birliğini bütünlüğünü temsil etmesi gereken bir cumhurbaşkanının, milletin yarısından belki fazlasını terörist imasıyla suçluyor olması yakışık alıyor mu? Ben bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Bu cumhurbaşkanına da yakışmıyor, Türkiye'ye de yakışmıyor."
"(Çözüm süreci) Türk adalet tarihinin en utanç verici sayfalarından birisidir. Savcılar, hakimler teröristlerin ayağına gitmiş, başbakanlar onlara talimat vermiş. Sonra ne oldu anaların gözyaşı dindi mi?"
Haber: Mehmet AKTARAN/ İSTANBUL DHA
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, anayasa değişikliği referandum çalışmaları kapsamında Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde Maltepelilerle bir araya geldi.
"BU ANAYASA TARTIŞMASI MİLLETİN İHTİYACINDAN KAYNAKLANAN BİR TARTIŞMA DEĞİLDİR"
Deniz Baykal buradaki konuşmasında, "Herkesin derdi kendine yetiyor. Kimisi diyor ki; 'kardeşim bu ekonomiyi düzeltmek lazım. Oğlan mezun oldu kız mezun oldu, diplomalarını aldılar, onları nişanlandık, oğlan da işsiz kız da işsiz, ikisinin de diploması ellerine şunu halledelim.' Hayır. Anayasa. Ne Anayasası? Adam zenci-beyaz çatışmasını ortadan kaldırmış. Köleliği kaldırmış anayasayla. Sen kendi sorunlarını niye çözmüyorsun bu anayasayla? Anayasa milletin sorunlarının çözümü için gerekli. Anayasa, milletin sorunlarının en doğru şekilde konuşulup çözüleceği bir çerçeve koyacak. Bunun için ne gerekli? Bunun için herkesin eşit olması, özgür olması gerekir. Milletin sözünün geçmesi gerekli, milletin egemen olması gerekli. Kimse kendi kafasına göre takılmamalı. Kimin yetkisinin nereye kadar gideceğine millet karar vermeli. Milletten şaştın mı pusulayı şaştın demektir. Siyasetin pusulası milleti göstermelidir. Bu anayasa tartışması milletin ihtiyacından kaynaklanan bir tartışma değildir, milletin böyle bir ihtiyacı olduğuna dair hiçbir gözlem yoktur. Bu tabandan yukarıya istenen bir talep değildir, yukarıdan aşağıya empoze edilmek istenen, Türkiye'ye dayatılan bir projedir. İmza atanlara sorduk 'bunu kim hazırladı?' 'valla bilmiyorum' dedi. 'Sen imza atıyorsun' dedik. 'Boş kağıda imza atıyorum' dedi. Türkiye'nin yüz yıllık geleceği için önem taşıyan bir belge, böyle bir belgeyi boş kağıda imza atarak başlatırsan varacağı sonuç budur. Kimin hazırladığı belli değil. 'Nedir bu?' dediğimizde ' Yahu hiç sorma, ben söyledim kendilerine gelirse oy vereceğim' bu anlayışla geçti arkadaşlar. O arkadaşlar mecliste oy verdiler ama yarın seçmen olarak çok farklı bir tercih kullanacaklar. Çünkü yanlış olduğunu biliyorlar. Bu bizim vatandaş olarak konuşacağımız bir konu bu parti meselesi değil." dedi.
"GÖSTERMELİK MECLİSLER HER YERDE VAR"
Deniz Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: "Diyorlar ki 'ya siz nereden çıkarıyorsunuz, seçim olan ülkede diktatörlük mü olur?' Bütün diktatörlükler seçimle geliyor, artık çağın gereği bu. Libya'dan sınırımıza kadar gelin hepsinde seçim var. Seçim olması tek adam yönetiminin olmadığına işaret değil. 'Meclisin olduğu yerde tek adam yönetimi mi olur.' Bal gibi olur. Göstermelik meclisler her yerde var. Bu getirilen anayasa milletin yetkilerini önemli ölçüde elinden alıyor. Hatta bu elinden almaya gasp bile diyebiliriz. bunu derken özellikle bütçe hakkını düşünüyorum. meclisin kanun çıkarma tekeli elinden alınmıştır. Cumhurbaşkanı kararnamesi diye alınmıştır. Bir kişinin yayınlayacağı kimseye sormadan yayımlayacağı bir kararnameyle, geçmişte ancak kanunla günlerce müzakere edilerek halledilecek kanunları halledecek imkanlara sahip kılınmıştır bu tasarıda. İsterse tek adam bakanlıkları kapatır geçer. 'Falan bakanlıkta daire başkanıyım, müsteşarım genel müdürüm' dersin. 'O bakanlığı kapattım' der birisi, senin ne genel müdürlüğün kalır ne müsteşarlığın. İstediğini genel müdür yapar istediğini bakan. İstediğini derken boş laf diye, siyaset olarak söylemiyorum. Bir bakanlığa kimin geleceğini belirleme yetkisi, kanunla düzenlenmiş olan bu yetki, artık kararname ile düzenlenecek. Yani hangi bakanlığın müsteşarlığına kimin geleceği artık tepeden karar verecek."
"YANLIŞ OLAN GENSORUNUN VARLIĞI DEĞİL DE..."
Kanunun istikrar demek olduğunu ifade eden Baykal, "Kanun huzur demek güven demek, öngörülebilirlik demek. 'Artık yaptığın yanlıştır' diyebilmek imkanı yok. Efendim 'benim canımı sıkıyor gensorular, bilmem kaç tane verildi bunlardan 4 tanesi kabul edildi, demek ki gensoru yanlış' yanlış olan gensorunun varlığı değil de o gensoru orada dururken, kimsenin inkar edemeyeceği yolsuzluklar cayır cayır yapıldığı halde, 'sakın ha bunu açmayın' diye siyasi talimatla onu önlemiş olmak yanlış olan. Şimdi bize diyorlar ki 'ya biz nasıl olsa biz açtırmıyoruz.' açtırmıyorsun ama millet bunu gözlemliyor, senin notunu veriyor. Gensoru 'meşgul ediyor zamanımızı alıyor.' ya senin ne kadar zamanını alacak. Koca parlamento sabahlara kadar çalışıyor. Kimse buna inanmaz, zaman değil. 'Ne de olsa açmıyorduk biz' demeye getiriyorlar. Kabahat senin açmaman zaten." ifadelerini kullandı.
"BÜTÜN DENGEYİ BOZAN BİR MEKANİZMA BU"
Baykal konuşmasında şu ifadelerde bulundu: "Cumhurbaşkanı iktidar partisinin genel başkanı olunca, meclis artık cumhurbaşkanı karşısında bağımsız söz söyleyecek, karar alacak kimliğini tümden kaybediyor. Cumhurbaşkanının 'yanlış kanun yaptınız' diye iade ettiği bir kanunu, meclisin yarısının milletvekili olmasını bizzat kendi yazısıyla kararlaştırmış olan cumhurbaşkanı orada dururken nasıl olacak da daha yüksek bir çoğunlukta savunacak. Bütün dengeyi bozan bir mekanizma bu. Meclis göstermelik, müsamere meclisine dönüşüyor. Bir kişiye bu kadar kudret verilir mi? Beşer şaşar. Cumhurbaşkanı şaşmaz diye bir anayasa maddesi mi var. Hak Tealanın böyle bir ayeti mi var? Tam tersi var değil mi herkesin hata yapabileceğine ilişkin. Hata yapmadı mı daha önceki cumhurbaşkanlarımız, başbakanlarımız. yani 15 yıl çok vahim hatalarla değil mi? Yani bu PKK olayı baştan aşağı bir basiretsizlik örneği değil mi?
"TÜRK ADALET TARİHİNİN EN UTANÇ VERİCİ SAYFALARINDAN BİRİSİDİR"
Oturdular anlaştılar 'pişmansın artık değil mi bir daha yapmayacaksın.' 'Hayır ben Abdullah Öcalan'ın talimatıyla buraya geldim, pişman falan değilim' dedi. 'Ya pişmansın da falan' diye işi geçiştirmeye çalıştılar. Böyle devlet olur mu? Oldu, Habur'da bu kepazeliği yaşadık. Türk adalet tarihinin en utanç verici sayfalarından birisidir. Savcılar, hakimler teröristlerin ayağına gitmiş, başbakanlar onlara talimat vermiş. Sonra ne oldu, anaların gözyaşı dindi mi? Arkasından o zamanki başbakan 'çözüm süreci yapacağız' diye bana mektup yazdı. Sayın başbakan dedi ki 'siz de gelin birlikte konuşalım sizinle bu açılım sürecini, birlikte götürelim'. Dedim ki; 'benim katılmam kesinlikle söz konusu değil ama tavsiye ederim siz de bu işe karışmayın. Eğer siz bu işbirliğine girerseniz o teröristlerle bunun Türkiye için çok acı felaket yaratıcı sonuçları olur.' Yazıyla bunu yazdım kendisine gönderdim. Oslo süreci, Domabahçe, mutabakatlar şimdi ne oldu?
"AYLARCA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI UYGULADIK"
Türkiye'nin Güney doğusunda öyle olaylar yaşandı ki; kendisini devletin onuruna emanet etmiş 300 bin vatandaşımız evinde ocağında yaşayamaz hale geldi. Devlet içi göç yaşamak, yaşatmak durumunda kaldı Türkiye. Bu da bir başka utanç sayfamızdır. Aylarca sokağa çıkma yasağı uyguladık. Sadece Nusaybin'i geri alabilmek için 74 evladımızı şehit verdik. Çünkü o barış süreci adı altında silahlara, cephanelere göz yumuldu ve resmi talimatlarla 'dokunmayın sakın bunlara' diye siyasi otoritenin silahlı kuvvetlere yazıları var, emniyete yazı yazıldı, jandarmaya yazıldı, 'uğraşmayı bırakın' diye. Güneydoğu onlara bırakıldı, onlar da tünelleri kazdılar, köprüleri attılar, evlerin içine girdiler, duvarları yıktılar. Yerleştirdiler patlayıcıları. Ondan sonra iç savaş yaparak dediğim gibi Sadece Nusaybin'i 74 şehidimiz feda ederek geri alabildik. Şimdi bu bir demokratik ülkede olsa arkadaşlar bunun sorumluları bir gün daha kalabilir mi iş başında? Kaldı ve kalmakla kalmadı bize diyorlar ki 'Bu meclis benim işimi engelliyor, şu meclisi budayalım, bana soru sorulmasın, bana bırakın 80 milyon Türkiye'nin hukukunu bana emanet edin, ben götüreyim.' akla mantığa sığar mı?
Yani sadece şu olay, sadece bu olay hiçbir kimseye böyle bir yetkinin verilemeyeceğinin çok açık ifadesidir.
"HALA SİYASİ AYAĞI BELLİ DEĞİL"
Deniz Baykal, "FETO olayı. Hala o çalkantının içindeyiz. 9 ay oluyor olağanüstü hal. Yani 120 binin üzerinde insanın işine son veriyor. Yani bunlar bu olayın karargahında sorumluluk almış insanlar mı? Bu işin kumandasını yapan insanlar mı? Hala siyasi ayağı belli değil. Yok diyorlar değil mi? o yok da 120 bin kişi var. Efendim çocuğunu falan koleje vermiş, bankaya para yatırmış, ev sahibi diyor ki 'parayı şuraya yatır' o adam oraya hesap açıp yatırıyor. Vay gel buraya. Karinelerle, idari takdirle hukuki sorunları çözmeye kalktılar, 120 bin kişi işinden atıldı. İşten atılmanın yol açtığı tablo malum. Özel sektör de iş vermiyor. ekonomik bir yıkım, bir çöküntü. Çoluk çocuk aile borçlar, ödenecek taksitler, bin bir sorun sıkıntı, ne halin varsa gör. Böyle devlet olur mu, böyle hukuk olur mu? Yani hala hukuk işlemeye başlamadı. Aylar önceden komisyon kuracakları sözü verdiler. O komisyon bunların şikayetini alacak. Komisyonun kim olduğu bile belli değil. Yani şimdi bunu ortaya koymuş FETÖ'yü besleyip büyütmüş, emzirmiş, kolunda kucağında taşımış. Emniyeti, adaleti, yargıyı, savcılıkları, HSYK'yı onlara bırakmış, silahlı kuvvetleri bırakmış. Ondan sonra vay FETÖ ile mücadele şimdi ortaya çıkmış. FETÖ işi basiretli bir yönetimin yapacağı iş mi? Bunu yapmış bir iktidar başka bir ülkede olsa iş başında tutulur mu?" şeklinde konuştu.
"HAYIR DİYORUM DİYE BANA TERÖRİST DİYENİN ALNINI KARIŞLARIM"
Deniz Baykal konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: "Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı 'bu anayasa teröristler tarafından destekleniyor' diyerek 'bu anayasaya karşı çıkanlar teröristlerin yandaşlarıdır' diyerek anayasaya 'Hayır' diyecekleri terörist gibi takdim etme çabası içine girdi biliyorsunuz. Ben açıkça çıktım burada gene ifade ediyorum ben bu anayasaya yüreğimin bütün hücreleriyle 'Hayır' diyeceğim. Ben bu anayasaya hayır diyorum diye bana terörist diyenin alnını karışlarım. Ülkenin birliğini bütünlüğünü temsil etmesi gereken bir cumhurbaşkanının milletin yarısından belki fazlasını terörist imasıyla suçluyor olması yakışık alıyor mu? Ben bunu kesinlikle kabul etmiyorum Bu cumhurbaşkanına da yakışmıyor, Türkiye'ye de yakışmıyor. Herkes inancının gereğini yapar. 'Hayır' demek vatanseverliğin gereğidir, ben 'Hayır' diyeceğim.
Memurların kıdem tazminatının bir anda varlık fonuna bağlanabileceğini söyleyen Baykal, "Kıdem tazminatı fonu ile ilgili yıllardır planlar, hesaplar yapılır ama bir türlü realize edemezler. Niye yapamadılar? Aleniyet hemen duyuluyor ve sendikalar ayağa kalkıyor. Muhalefet basın seçim de var, şimdi seçim de yok 5 yıl. Ne mahkemesi var, ne seçimi var artık. Yaptı bitti. Aleniyetten mahrum bir şekilde alacak kararı götürecek, 'yahu nereden çıktı bu' diyeceksin." diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Deniz Baykal'ın konuşmaları
-Salondan detaylar
03.04.2017 - 03.44 Haber Kodu : 170403012
03.04.2017 - 03.47 Haber Kodu : 170403013
03.04.2017 - 03.50 Haber Kodu : 170403014
================================
7- GÜRSEL TEKİN: MİLLET ÖYLE BİR TOKAT VURACAK Kİ, HERKES HADDİNİ HUKUKUNU BİLECEK
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin,
"Bir kere OHAL yasasında anayasa değişikliği referandumu olmaz. Bu nasıl geçerse geçsin, kendiniz anlatamazsınız. Aciliyetiniz neydi de getirdiniz, OHAL döneminde referandum yapıyorsunuz. Bir de 80 milyon yurttaşımızın geleceği ile ilgili anayasa yapıyorsunuz. Ama millet öyle bir tokat vuracak ki, Bektaşi'nin dediği gibi herkes haddini hukukunu bilecek."
Haber - Kamera: Nurcan KIRCALI/ İSTANBUL DHA
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, anayasa değişikliği referandumu çalışmaları kapsamında Şile'de esnaf ziyaretlerinde bulunup İlçe Başkanlığı'nda açıklamalarda bulundu.
"MISIR İLE TÜRKİYE BÜTÜN DÜNYADAKİ MÜSLÜMANLARIN SİGORTASIYDI"
29 Ocak 2009 yılında gerçekleştirilen Davos Ekonomi Zirvesi'ndeki Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın 'one minute çıkışının proje olduğunu ileri süren Gürsel Tekin, "İlk kez uluslararası bir toplantıda kahve jargonuyla böyle bir şey yapılması, bu bir projeydi. Nasıl bir proje bakın: O zaman hiç Arap Baharı başlamamış. Bütün dünya gazetelerinde işte 'helal olsun one minute dedi İsrail'e falan filan' derken Türkiye'ye döndü. 20 ya da 25 gün sonra bütün İslam coğrafyasını sayın Erdoğan dolaştı. Daha gitmeden bilboardlarda, 'Dünya lideri geliyor, şöyle oluyor, böyle oluyor'... Ayak bastığı ülkelerin hepsi yıkıldı. Maalesef, İslam coğrafyasında ciddi sıkıntılar var, keşke bu sıkıntıları kendimiz giderebilsek. Ama ne yazık ki, böyle bir imkan olmadı. Mısır ile Türkiye bütün dünyadaki Müslümanların sigortasıydı. Arap coğrafyasının en büyük ülkesi Mısır, Türkiye'nin güçlü ordusu, bir sigorta gibi görülüyordu. Önce Mısır'ı sonra da Türkiye'yi teslim aldılar. İslam coğrafyasında herkes mağdur hale geldi. İsrail'in Ortadoğu'da bütün ülkelerle husumeti vardı. Şu anda hiçbir ülkeyle husumeti yok. Tek gelişen ülke İsrail ama bizim hiç düşmanımız yokken herkesle düşman hale geldik. Mesela bir Ak Partili şu kadar vicdan taşıyorsa der ki, 'Arkadaş Kaddafi'den ne alıp veremeyeceğimiz var, bana bir izah etsin. Mesela bir Ak Partili yönetici; din, iman sahibi olan bir kişi, 'Kaddafi'nin başını niye ezdiniz, bana izah et' diyen bir kişi olmaz mı? Davutoğlu açık söyledi: 'Ben 250 bin doları çantayı götürüp Kaddafi'nin muhaliflerine verdim' dedi. Türkiye'nin Kaddafi'ye bir vefa borcu var, 1974 yılında bütün dünya bize ambargo koydu yanımızda tek o durdu. Gerekçeleri neydi? 'Demokrasi gelecek'. Paramparça edilmiş Libya, 4'e parçalanmış. Irak'a gittiniz, Türkmenler param parça. Şii Tükmen, Alevi Türkmen, Sünni Türkmen, Hristiyan Türkmen...İşte Atatürk İslam coğrafyasının modeli olacaktı. Dünya Türkiye modelini uygulayalım derken, bizim iktidar 'Ben nasıl Esad gibi davranabilirim'e hevesleniyor." dedi.
"HAYIRLI UĞURLU OLSUN BU İŞ BİTTİ"
Gürsel Tekin sözlerini şöyle sürdürdü: "12 Eylül dönemini yaşadım, 12 Eylül döneminde referandum oldu, böyle bir baskı yoktu. Devletin bütün paralarını kullanıyorsunuz, devletin olanaklarını kullanıyorsunuz. Hani Merkel ile kavga ediyorsunuz, bir çıkışta 300 Merkel arabasıyla dolaşıyorsunuz. Geçen Sayın Başbaşbakan 'kamu yoklaması var ama ben burada açıklamam' demiş. Ben burada açıklayayım, size müjde vereyim. Hayırlı uğurlu olsun bu iş bitti. Sayın Başbakan'a sesleniyorum. Evrensel bir hukuk sistemine dayalı bir anayasayı hemen 17'sinden sonra yapalım. Öyle bir anayasa yapalım ki, en yukarıdan en aşağıya kadar herkesin güvencesi olsun. Ali kıran baş kesen istediğimi yaparım anayasasını çöpe atalım."
"PAKET FAİLİ MEÇHUL BİR PAKETTİR"
Anayasa paketi ile kendilierinin yalan söylediklerinin söylendiğine dikkat çeken Gürsel Tekin "Defalarca okudum, neredeyse hatim ettim 18 maddeye bakın hiçbirinizin, hiçbirimizin derdine derman değil. Bu paketin mimarları yok. Bu paketi hazırlayanların altında imzası olur. Paket faili mechul bir pakettir. Bizim yargı sistemimiz ağır aksa da çalışsa çalışıyor. Bazen 20 yıl bazen 40 yıl sonra çalışıyor ama çalışıyor. Şimdi sayın Başbakan 'Bu tek adam şeyi değil' diyor. Vallahi billahi tillahi, dinime, imanıma tek adam kardeşim. Yargıyı bir adama bağlıyor musun? Parlamento zaten işlevsiz hale geliyor. Efendim şimdi yeni bir şey çıkarmışlar, 'Milletvekilleri parlamentoda güçlendirilmiş kanun yapacak.' Komik olmayın Allah aşkına. Ne zamandan beri milletvekili kanun yapmış. Siyasi partilerin mutfağından, bürokrasisinden geçerek, sözde komisyonda tartışılıp öyle geçiyor. Demokrasilerde, muhalefet varsa demokrasi vardır. Seçim dünyanın her yerinde oluyor. Geçen Esat'ın ülkesinde oldu. Saddam'ın ülkesinde seçim oluyordu. ama muhalefet varsa demokrasi var, muhalefet yoksa demokrasiyi rafa kaldırmışsınız demektir." ifadelerini kullandı.
"MEMLEKETİN BAŞINA GELEN SORUNLARA BAKIN"
Fırat Kalkanı harekatı ile ilgili eleştirilerde bulunan Gürsel Tekin, "Bir Ak Partili kardeşimiz, 'Fırat Kalkanı'nda 73 kardeşimiz şehit düştü, ne adına kardeşim?' desin. Bir gece bakıyorsunuz sonlandırılmış, geri çekildik. Bu çoğrafyaya girmeyin, sorunludur' dediğimizde, yok bağırmalar 'Oraya gireceğiz, şurada namaz kılacağız, burada bilmem ne yapacağız' memleketin başına gelen sorunlara bakın." şeklinde konuştu.
"KUPON ARSA PEŞİNDE KOŞAN GENÇLER DEĞİL, VATANSEVER GENÇLER İSTİYORUZ"
Gürsel Tekin konuşmasında şu ifadlere yer verdi: "Öyle bir kültür geliştirdiniz ki, köşeyi dönme kültürü, hepinizin çocukları örnek oldu bu gençlere. Şimdi gençler diyor ki, 'Bakanın çocuğuna bak, babamla aynı camiye giderlerdi, biz halen fukarayız. Bunlar özel uçaklarla geziyorlar, yalılar var, şatafatlar var, efendim rezidanslar var, fabrikalar var, gemiler var. Böyle olunca 'ben gidip bin 300 liraya niye çalışayım' diyor. 'Bu bakan çocukları gibi nasıl köşeyi dönebilirim?' diyor. aynı zamanda bunların çocukları askerlik de yapmadı biliyorsunuz. Ama muhafazakarlık, milliyetçilik oldu mu kimseye sıra vermezler. Geçen Sayın Başbakan büyük olasılıkla yanlış bilgi almış, 'Ey Kılıçdaroğlu senin oğlun askerlik yaptı mı' dedi. 2014 yılında bedelli çıktı biliyorsunuz. Bedelliden sayın Kılıçdaroğlu'nun oğlu da yararlanıyordu. 'Benim babam Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olduğu için ben bu hakkımı kullanmayıp bedelliyi reddediyorum, askere gidiyorum' diye dilekçe verdi. Keşke sizin çocuklar da Sayın Kılıçdaroğlu'nun oğlu gibi örnek olabilseydi. 174 tane siyasetçinin çocuğu bedelliden faydalandı. Bir tek o faydalanmadı. Hatta babasına sordum 'siz mi baskı yaptınız' diye. 'Vallahi haberim yok, yurt dışında eğitim görürken askerliğimi yapacağım diye dilekçesini göndermiş' dedi. Bizim böyle gençlere ihtiyacımız var. köşeyi dönen değil, rezidans, kupon arsa peşinde koşan gençler değil, vatansever gençler istiyoruz."
"HİÇBİR HAKKIMIZI DA HELAL ETMİYORUZ"
Televizyonlarda kendilerine yeteri kadar yer verilmediğinden yakınan Gürsel Tekin, "Ülkede hukuk işlese Yüksek Seçim Kurulu 'Bu nasıl anlayıştır, televizyonların tamamını kapattınız." derdi. Mesela şimdi TRT niye burada yok. Demokratik kurallar işlese TRT burada olması lazımdı. Ben ve sizler TRT'nin ortaklarısınız, her ay aldıkları paraları sizin maaşlarınızdan alıyorlar. Zehir olsun, zıkkım olsun hiçbir hakkımızı da helal etmiyoruz. TRT çalışanları gidin isterseniz dava açın, 'ödediğim bütün haklarımı size haram' ediyorum. diyeceksiniz ki bir CHP'linin bedduası tutar mı? bekleyeceğiz, göreceğiz kardeşim. Anadolu Ajansı nerede? maaşınız benden almıyor musunuz? Nasıl vicdan sahibisiniz? Bütün televizyonları kapatmışlar, devletin 17 televizyonu bunlarda. Yetmedi merkez medyaya komiser koymuşlar. Bir kere OHAL yasasında anayasa değişikliği referandum olmaz. Bu nasıl geçerse geçsin, kendiniz anlatamazsınız. Aciliyetiniz neydi de getirdiniz OHAL döneminde referandum yapıyorsunuz. Bir de 80 milyon yurttaşımızın geleceği ile ilgili anayasa yapıyorsunuz. Ama millet öyle bir tokat vuracak ki, Bektaşi'nin dediği gibi herkes haddini hukukunu bilecek." diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
------------------------
-Gürsel Tekin'in esnaf ziyareti
-Gürsel Tekin'in açıklamaları
02.04.2017 - 21.26 Haber Kodu : 170402154
===========================
(ÖZEL)
8- ATAŞEHİR'DE BİR OTO GALERİDEKİ HIRSIZLIK KAMERAYA YANSIDI
Haber Kamera: Ozan URAL İSTANBUL DHA
Ataşehir'de bir oto galerisine müşteri gibi girerek çekmeceleri karıştırdıktan sonra cep telefonunu çaldığı ileri sürülen takım elbiseli kişi, polis tarafından aranıyor. Hırsızlık anı işyerinin güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.
Olay, Ataşehir İçerenköy de bulunan bir galeride 19.20 sıralarında meydana geldi. Galeride bulunan masanın üzerindeki cep telefonun yerinde olmadığını fark eden çalışanlar, güvenlik kamera görüntülerini inceledi. Görüntülerde, müşteri gibi gelen takım elbiseli 50 yaşlarındaki bir kişinin, arabaları gezdikten sonra ofise girerek etrafı karıştırdığı görüldü. Görüntülerde kişinin, çekmecelerde bir şeyler bulamayınca da masanın üzerindeki cep telefonunu alarak dışarı çıktığı anlaşıldı.
Bunun üzerine görüntüleri alarak şikayetçi olmak için karakola giden galeri sahibi Ferhat Erçik, "Dükkanda 8 kişi çalışırken birisi gelip ofisimizi kurcaladı ve telefonumuzu çaldı." dedi.
Görüntü Dökümü:
--------------------------
Güvenlik Kamera Görüntüleri
-Şüphelinin oto galeriye gelmesi
-Şüphelinin oto galeride gezmesi
-Çekmeceleri karıştırması
-Telefonu alarak uzaklaşması
-Galeri sahibi ile röp.
-Genel ve detaylar
02.04.2017 - 22.08 Haber Kodu : 170402162
Son Dakika › Güncel › Dha İstanbul Bülteni - 1 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?