Depremin yıkıma neden olduğu bölgede sessizlik hakim
İZMİR'de yıkıma neden olan depremin en çok etkilediği Bayraklı ve Bornova'da taşınma işlemleri sürüyor. Birçok binanın hasarlı olduğu bölgede, ailelerin taşınmasıyla birlikte çok sayıda cadde ve sokak sessizliğe büründü.
Ege Denizi'nde meydana gelen 6.6'lık depremin vurduğu İzmir'in Bornova ve Bayraklı ilçelerinde taşınma hareketliliği devam ediyor. Yıkım kararı çıkan binalarda oturanların büyük bir çoğunluğu başka evlere taşınırken, evlerinde az hasar bulunan birçok vatandaş da başka ilçelere göç etti. Deprem öncesinde yüzlerce vatandaşın yaşadığı yüksek katlı binalardan geriye ise 'sessizlik' kaldı. Hem apartmanlar hem de zeminde bulunan dükkanlar boşaltılırken, bölgede en sık rastlanılan manzara ise nakliye firmaları tarafından boşaltılan evler oldu. Kafe ve restoranların çoğunlukta olduğu caddelerde açık olan iş yeri sayısında da bir hayli azalma olduğu görüldü. Bölgedeki birçok yapı yıkılacağı günü beklerken, çocukların zaman geçirdiği oyun parkları da boş kaldı.
'BÖLGE BOŞALMIŞ DURUMDA'Bayraklı'ya bağlı Aliya İzzetbegoviç Caddesi'nde kuaförlük yapan Volkan Bıyık, çoğu vatandaşın bölgede oturmak istemediğini belirtti. Bıyık, "Durum içler acısı, bölge boşalmış durumda. Evleri güvenli olmasına, depremde hasar görmemesine rağmen birçok insan da evini boşalttı. Çünkü herkes hala çok tedirgin. Burada oturmak istemeyen kişi sayısı oldukça fazla. Buraların zamana ihtiyacı var. Biz de esnaf olarak zor bir dönemden geçiyoruz. İşlerimiz de etkilendi çünkü her yer bomboş. Zamanla düzeleceğini düşünüyorum ama çok daha kısa bir sürede olmaz. Tekrar yapılanma için epey zamana ihtiyacımız var. Yapılan incelemelerde binamızda çok hasar olmadığı söylendi" dedi.
'EV SAHİPLERİ DIŞINDA KALANLAR BÖLGEYİ TERK ETTİ'Bölgede spor salonu işleten Aytaç Uyanıker, evi sağlam olan ev sahiplerinin dışında kalanların bölgeyi terk ettiğini söyledi. Uyanıker, "Birçok bina zaten yıkılmıştı. Evi ağır hasarlı olanlar bölgeyi terk edip, gittiler. Orta hasarlı binalarda güçlendirme veya yıkım işlemi olacağı için oradakiler de gitti. Az hasarlılarda oturanlar da korktukları için evlerinde değil. Kiracı olanların çoğu zaten başka ilçelere taşındı. Buradan büyük bir göç başladı. Bazıları hasar sebebiyle bazıları ise travma sebebiyle göç ediyorlar. Sadece evi sağlam olan bazı ev sahipleri kaldı. Sürekli bir yıkım çalışması olduğu için psikolojimiz de kötü etkileniyor. Burada binalar yıkılıp, enkazlar kalkınca ve yeni binalar yapılınca bölge normale döner. İşimiz de etkilendi. İnsanlar spordan daha önce farklı şeyler düşünüyorlar. Onlar için şu an spor lüks bir ihtiyaç. Öncelikle herkes barınma sorununu düşünüyor" diye konuştu.
'GECELERİ HER YER KARANLIK'Özkanlar Apartmanı'nın yöneticisi Bakır Kuş, bölgenin durumunu hayalet şehir olarak nitelendirirken, "Tüm bölgede tedirginlik hala devam ediyor. Orta hasar gören binalar bile boşaltılıyor. Açıkçası can güvenliğimiz pek yok. Apartmanımızda da güçlendirme çalışmalarının ardından oturulabileceği söylenildi. Ancak 3'üncü kata kadar duvarlar patlamış durumda. Böyle olunca oturmak istemiyoruz ve binayı boşaltıyoruz. Kapımızı kapatıp gideceğiz. Zeminin sağlam olduğunu düşündüğüm için Menemen ilçesine taşınacağım. Bu çevrede kiralar yüksek olduğu için ve binalar da eski olduğu için güvenemedik. Burada geceleri depremden sonra her yer karanlık" dedi.Depremden sonra yüzde 60 oranında işlerin azaldığını aktaran lokanta işletmecisi Kenan Soysal, "Deprem bölgesinde hayat bizler için daha zor olacak. Çünkü çevremize baktığımızda yıkılmayan bina kalmayacak. Depremden sonra yüzde 60'a yakın müşteri kaybımız oldu. Çünkü binalardan her gün taşınmalar devam ediyor. Son bir haftadır bölge iyice sessizleşmeye başladı. Birkaç hafta sonra daha da hayalet şehre dönmesini bekliyorum. Normalde işimiz 21.00'e kadar sürerdi, ancak hava karardıktan sonra telefonumuz birkaç kez ancak çalıyor. Umarım her şey kısa sürede normale döner" ifadelerini kullandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Vatandaş röportajlarıBoş binalardan görüntüNakliyecilerden görüntüCadde ve parklardan görüntüGenel ve detay görüntüHaber: Tolga TAHÇI- Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/ İZMİR,
Haber Kodu : 201119068
==================
Depremin gönüllü kahramanları
İZMİR'de yıkıma neden olan 6.6 büyüklüğündeki depremde afetzedelerin yardımına koşmak için birçok kamu kurum ve kuruluşu personeli, seferber oldu. Afetin yaralarını sarmak ve depremden etkilenenlerin yanında olmak için birçok kişi ise gönüllü olarak çalışmalara katıldı. Deprem sırasında binada olmadığı için kurtulan, yıkılan Doğanlar Apartmanı'nın sakinlerinden Emel Coşkun (45), "Depremi birebir yaşadım sonrasında Kızılay'da gönüllü oldum. Sabahtan öğlene kadar ofisteki işlerimi halledip, gönüllü olarak Kızılay'a geliyorum" dedi.
Ege Denizi'nde 30 Ekim'de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde, İzmir genelindeki bazı binalar, yıkılırken, bazıları da hasar gördü. 116 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi de yaralandı. Deprem sonrası AFAD, Kızılay, UMKE gibi birçok kurumdan ekipler, bölgeye gelerek depremzedeler için seferber oldu. Afetin yaralarını sarmak ve depremzedelerin yanında olmak için birçok kişi ise gönüllü olarak çalışmalara katıldı. Öğrenciden ev kadınına, çeşitli meslek gruplarından birçok kişi, zor günlerde beraberlik örneği sergiledi.
'DESTEK OLMALIYIM, DİYE DÜŞÜNDÜM'Kızılay gönüllülerinden, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Bankacılık ve Finans Bölümü öğrencisi Betül Dökenel (21), "Türk Kızılayı İzmir ve Manisa şubelerinde 2 yıldır gönüllü olarak hizmet veriyorum. Halkımızın her türlü ihtiyacını karşılamaktayız. Elimizden geldiğince gece- gündüz demeden çalışıyoruz. Depremin ilk anından beri, vatandaşımızın yaralarını sarmak için sahadayız" diye konuştu.
Depremin kendisi için de olumsuzluk yarattığını söyleyen Dökenel, "Ben ufakken hatırlıyorum, deprem olmuştu. Anneannemin evini tahliye etmiştik. Ben o depremi unutamıyorum. Benim için travma olmuştu. Bu depreme anneannemin yanında yakalandığımda, yardım etmeliyim, diye düşündüm. Bir çocuğun elini tutmalıyım, diye düşündüm. Destek olmalıyım, diye düşündüm. Yeleğimi giyerek alanlara geldim" dedi.
Deprem mağdurlarının dertleşmek için geldiğinden de bahseden Betül Dökenel, "Çoğu ablayla tanıştım. Çoğu arkadaşının cenazesine şahit olmuş. İlk gün enkaz altına girdim. Bir Kur'an-ı Kerim çıkarmıştım. O anlara birebir şahit olmak sütü daha bitmemiş bir biberonu elimle tutup köşeye koymak o günden beri beni üzen bir şey olmuştu. Bizim bu süreci atlatacağımızı umuyorum" diye konuştu.
Şarkıcı Haluk Levent'in kurduğu Anadolu Halk ve Barış Platformu (AHBAP) üyesi de olan, Kızılay gönüllüsü animatör Gülden Tan (41) ise "Depremi birebir yaşayanlardanım. O sırada oğlumla beraber evdeydik. Çok büyük bir sarsıntı acı yaşadık. Ben de bir depremzedeyim. Evimde şükür bir hasar yok ama çevremde evleri zarar görenler tanıdığım olduğu için yardıma koştum. İzmir halkının birbirine kenetlenmesi o kadar güzel ki ben de burada olmalıyım, diyerek yardımsa koştum" dedi.
BİNASININ YIKILMASINA RAĞMEN YARDIMA KOŞTUDepremde binada olmadığı için kurtulan, yıkılan Doğanlar Apartmanı'nın sakinlerinden Emel Coşkun, enkazı gördüğünde üzüldüğünü belirtip, "Depremi birebir yaşadım. Sonrasında Kızılay'da gönüllü oldum. Sabahtan öğlene kadar ofisteki işlerimi halledip sonrasında gönüllü olarak Kızılay'a geliyorum" diye konuştu. Genç Kızılay İzmir Başkanı Dorukcan Mutlu da "Bizim temel faaliyetimiz gönüllülerin sevk ve idaresini sağlamak. İzmir halkı afetin ilk anından beraber bizimle birlikteydi. Organizasyon ekibimizle afetin ilk gününden itibaren durmadan çalıştık. Afet boyunca 900 farklı gönüllüyle çalıştık. Evine gönderemediğimiz gönüllü dahi oldu" dedi.
Türk Kızılay İzmir Şube Başkanı Kerem Fahri Baykalmış, Türk Kızılayı'nın sahadaki başarısını gönüllülük hareketine bağladı. Deprem bölgesinde 36 noktada irtibat noktası kurduklarını söyleyen Baykalmış, gönüllülerin katkısının önemli olduğunu dile getirdi. Baykalmış, "Türk Kızılayı alan elle veren el arasında köprüdür. Gerek İzmir depreminin yaralarının sarılması noktasında gerekse de dünyadaki birçok afet durumunda Türk Kızılayı sahadaki bu yardım çalışmalarıyla bir destan yazıyor. Burada çeşitli hikayelerle karşılaştık. Öğrencilerden oluşan gönüllülerimiz var. Çalışan iş hayatını devam ettiren arkadaşlarımız da var gönüllüler arasında. Mesela bir sağlık personeli arkadaşımız vardı. Sabah hastanede görevini yapıyordu. Diğer zamanda bize yardım ediyordu. Sahadaki bu çalışmalara vatandaşların olumlu tepkileri ise bizleri motive ediyor" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Gönüllülerin çalışmasıGönüllü Betül Dökenel röp.Gönüllü Gülden Tan röp.Gönüllü Emel Coşkun röp.Genç Kızılay İzmir Başkanı Dorukcan Mutlu röp.Türk Kızılay İzmir Şube Başkanı Kerem Fahri Baykalmış röp.Genel ve Detay görüntüHaber: Kadir ÖZEN- Kamera: Tekin GÜRBULAK/ İZMİR, DHA)
Haber Kodu : 201119060
====================
Patara Antik Kenti'nde ziyaretçi ve gelirde tüm zamanların rekoru ANTALYA'nın Kaş ilçesinde Likya Birliği'nin başkenti Patara Antik Kenti'nde, bu yılın 10 aylık döneminde tüm zamanların ziyaretçi sayısı ve gelir rekoruna imza atıldı. Bu yılın 10 aylık döneminde Patara Antik Kenti'ni 248 bin 745 kişi ziyaret etti, karşılığında 4 milyon 659 bin 692 lira gelir elde edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2020 yılının 'Patara Yılı' ilan edilmesinin ardından Patara Antik Kenti, ziyaretçi akınına uğradı. Bu yılın 4 ayında pandemi nedeniyle kapalı kalmasına rağmen Patara Antik Kenti, geçen yılın toplam ziyaretçi sayısı ve gelirini yılın 10 aylık döneminde geride bıraktı. Patara, Antalya bölgesinin en çok ziyaretçi çeken ve gelir getiren ören yeri oldu.
Bu yılın ekim ayında Patara Antik Kenti'ni 29 bin 638 kişi ziyaret etti. Karşılığında 605 bin 514 lira gelir sağlandı. Geçen yılın aynı döneminde 9 bin 645 kişinin ziyaret ettiği antik kentte bunun karşılığında 137 bin 776 lira gelir elde edilmişti.
TÜM ZAMANLARIN REKORUBu yılın 10 aylık döneminde Patara Antik Kenti'ni 248 bin 745 kişi ziyaret etti, karşılığında 4 milyon 659 bin 692 lira gelir elde edildi. Geçen yılın tamamında Patara'yı 176 bin 143 kişi ziyaret etmiş ve karşılığında 1 milyon 555 bin 771 lira gelir elde edilmişti. Bu yılın 10 aylık döneminde Patara Antik Kenti'ne gelen ziyaretçi sayısı, tüm zamanların ziyaretçi rekoru oldu. Sağlanan gelir de tüm zamanların gelir rekoru oldu. 2020 yılının bitmesine daha iki ay olmasına rağmen tarihi rekorların kırılmasında 2020 yılının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Patara Yılı ilan edilmesi gösterildi. Yılsonuna kadar Patara Antik Kenti'ne gelen ziyaretçi sayısının 300 bini aşması bekleniyor.
XANTHOS'U 23 BİN 518 KİŞİ ZİYARET ETTİYine Kaş'ta bulunan Likya Birliği'nin 6 önemli kentinden biri olan UNESCO Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Xanthos Antik Kenti'ni bu yılın ekim ayında 4 bin 867 kişi ziyaret etti. Karşılığında 47 bin 980 lira gelir sağlandı. Bu yılın 10 aylık döneminde ise Xanthos'u 23 bin 518 kişi ziyaret ederken, karşılığında 190 bin 182 lira gelir sağlandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Patara meclisin drone görüntüsüPatara antik kentinden drone görüntülerTarihi sütunlar ve cadde bölümünden görüntüDetayHABER-KAMERA: Ahmet ACAR/KAŞ (Antalya), -
Haber Kodu : 201119032
=========================
İşitme engelli Yalçın, yazdığı 6 kitapla örnek oldu TOKAT'ta 12 yaşında geçirdiği hastalık sonucu işitme yetisini kaybeden Turan Yalçın (53), 2006-2018 yılları arasında 6 kitap yazdı. Yalçın, yazdığı kitaplarla engelliler başta olmak üzere gençlere okuma ve yazmanın önemini anlatmaya çalışıyor.
Tokat İl Halk Kütüphanesi'nde memur olarak çalışan evli ve 2 çocuk babası Turan Yalçın, 12 yaşında menenjit hastalığı sonrasında yürüme, işitme ve konuşma yetisini kaybetti. Yalçın, hastanede 6 ay tedavi gördükten sonra yeniden yürümeye başladı. Kendi çabası ve gayreti sayesinde tekrar konuşmaya da başladı. Tedavisi sonrasında eğitimini sürdüren Yalçın, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ve Tokat Meslek Yüksek Okulu Elektrik Bölümü'nden mezun oldu. Sonrasında 2006 ile 2018 yılları arasında sırasıyla 'Sessiz Dünyadan Esintiler', 'Tokat'tan Zirveye Doğru', 'Hizmetkar Lider Recep Yazıcıoğlu', 'Engelleri Aşanlar', 'Recep Yazıcıoğlu'nun Liderlik Sırları', 'Sende Kafadan Engellisin' kitaplarını yazdı. Şimdilerde ise gençlere okumanın ve yazmanın ne kadar önemli olduğunu anlatıyor.
'OKUDUM, BAŞARISIZLIĞIM BAŞARIYA DÖNÜŞTÜ'Ortaokula geçtiği yıl menenjit hastalığı geçirdiğini ve aylarca tedavi gördüğünü söyleyen Turan Yalçın, "Hastalık sonrası 6 ay yürüyemedim, konuşamadım, duyamadım. Daha sonra aylarca süren tedavi sonrasında yürüme ve konuşma yeteneğimi yeniden kazandım. Ancak işitme engelim kalıcı oldu. Ailem önce işitme engelli okullarına göndermek istedi, ancak durumuma uygun okul olmayınca Pazar ilçesinde okuluma devam ettim. Daha sonra liseye de Pazar ilçesinde başladım. Lise birinci sınıfta sınıf çok kalabalıktı. 50 kişi vardı. 50 kişiden 26 kişi sınıfta kaldı. Bunlardan bir tanesi de bendim. O zaman açık lise de yoktu. Okul dışında bir sene bekledim. Bir sene daha sınıfta kaldım. Baba mesleği çiftçiliği sevmiyordum. Bu yüzden okumak için çabaladım. Okudum daha sonra başarısızlığım başarıya dönüştü. Çok kitap okumam sayesinde artık sınıfta kalmadım. Lise son sınıfa geldiğim zaman 17 kişiydik sınıfta, 16 kişi sınava girdi ve sadece 6 tanesi sınavı kazandı. Ben ise puan sıralamasında üçüncü olmuştum. Bu da Pazar ilçesi 3'üncülüğü demek. Benim İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni kazanmama sebep oldu" dedi.
'KİMSE ÜNİVERSİTEYİ OKUYACAĞIMA İNANMIYORDU'İnsanların çevresindeki başarılı kişileri takdir etmesi gerektiğini ifade eden Yalçın, "Sülalemizde üniversiteyi bitirmiş hiç kimse yoktu. Kimse benim üniversiteyi okuyacağıma inanmıyordu. Ben ise inat ettim, okumayı sevdim, okumayı sevdikçe başarım arttı. Hatta lisedeki başarımdan daha büyük bir başarı ile üniversiteyi bitirdim. Daha sonra memleketime döndüm. Okullara konuşmalara davet etmeye başladılar. Öğrenciler işitme engelli bir insan nasıl konuşabilir, nasıl yazabilir diye, hayret ediyorlardı. Biz okullara gidip konuşma yaptıkça, öğrencileri etkiledikçe, öğrenciler yavaş yavaş madem işitme engelliler güzel yazabiliyor, güzel okuyabiliyor ve başarılı olabiliyor biz de başarılı oluruz diye, hayatlarını olumlu yönde dönüştürdüler. Şu anda 6 tane yayımlanmış kitabım var. Öğrencilere hediye ediyorum. İnsan çevresindeki başarılı insanları takdir edecek ki çocuklar da onlardan bakarak, daha başarılı olmaya çalışsınlar. Başarı doktor ya da mühendis olmak değil. Başarı, insanlara okuma sevgisi aşılayabilmek, hayat sevgisi aşılayabilmek" diye konuştu.
'ENGELLİ ARKADAŞLARIMIZ NE YAZIK Kİ ENGELİNE SIĞINIYOR'Engelli insanlara ve engeli olmayan insanlara tavsiyelerde bulunan Yalçın şöyle konuştu:
"Engelli arkadaşlarımız ne yazık ki engeline sığınıyor. Başarılı işler yapmak yerine oturmayı tercih ediyorlar. Başarılı insanlar da var. Engelliler de kendileri gibi başarılı engellileri modellemeleri lazım. Önemli olan ön yargıyı yıkmak. Bu haberi okuyup, bir öğrenci dese ki bir işitme engelli, kendini geliştirip, güzel konuşabiliyor, güzel yazabiliyor diye, düşünüp, bizimle tanışsa hayatını değiştirse bu hem bizi mutlu eder hem de 'oku' emrini şiddetle tavsiye etmiş Allah'ı memnun eder" diye konuştu.
Son Dakika › Güncel › DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?