Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Atilla Uluğ, en son Manisa, Kütahya
ve Yunanistan'da yaşanan sarsıntıların dahi İzmir depremi olduğunu belirtti ve İzmirlileri uyardı: "İzmir büyük depreme çok yaklaşmıştır."
İzmir'i, Manisa'yı birbirinden ayırmamamız gerektiğini söyleyen Uluğ; Batı Anadolu'nun depremsellik bölgesi olduğunu depremlerin bu bölgede hep var olacağını belirtti. Depremi il sınırları içerisini baz alarak düşünemeyeceklerini anlatan Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Atilla Uluğ, Yunanistan'da meydana gelen depremin İzmir depremi olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: "Yunanistan'daki depremler daha da devam ediyor. Küçük depremler daima büyük depremlerin
habercisi diyebiliriz. Gelişigüzel oluşmazlar. İzmir ve çevresinde her an haraket etmeye hazır irili ufaklı 12 diri fay var. Bu faylardan herhangi bir tanesi hareket ederse bunlar İzmir depremi olur. Ege denizinin içinde Sakız adasında deprem olur bu aynı zamanda İzmir depremidir. Tarihte öyledir. Manisa'da olur bu aynı zamanda İzmir depremidir. Menemen, Kütahya, Bergama ve Dikili'de olur İzmir depremidir."
İZMİR BÜYÜK DEPREME ÇOK YAKLAŞTI
İzmir merkezli büyük bir deprem beklediklerini, en son İzmir'de 1688 yılında deprem yaşandığını anlatan Uluğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En son İzmir'de kentin içinde yaşanmış
7'nin üzerinde 7 buçuk büyüklüğünde yeni kalede deprem olmuş. İzmir'de büyük depremlerin tekrarlanma periyotları 300 - 400 seneyi bulan büyük rakamlardır.Öyle düşünürsek İzmir içindeki olabilecek büyük depremin oluş zamanı yaklaşmıştır diyebiliriz.İzmir büyük depreme yaklaşmıştır. Fakat zamanını tam söyleme teknolojisine sahip
değiliz.İzmir'in içinde bir sürü
büyük fay var. Ama bizim önemli gördüğümüz fay İzmir körfezinin üzerindeki faylardır."
İZMİR'DE TSUNAMİ OLMAZ
İzmir körfezinin içerisinde tsunami oluşturacak bir fay bulunmadığını söyleyen Uluğ, İzmir'in içerisinde zemin deniz kotunun altına düşmüş binaların ve deniz seviyesinin altına düşmüş bölgelerin var olduğunu hatırlatarak bu bölgelerin herhangi bir deniz çalkalanmasında hasar göreceğini belirtti.
Uluğ, konuşmasında, "İzmir'de deniz seviyesinin altına düşmüş binalar olduğu için bahçeyi yıkadığınız zaman sular bile denize gidemez hale geliyor.Pompa ile dışarı atılıyor.Böyle bölgelerde deniz çalkalanması dahi ciddi anlamda hasar yapar" dedi.
AFET SONRASINA DEĞİL AFET ÖNCESİNE HAZIRLIK GEREKİYOR
İzmir'de yaşı ilerlemiş yapım kalitesi düşük çok bina olduğu konusunda yetkilileri uyaran Uluğ; depremde bunların tahribatın miktarını artırabileceğini anlattı.
Türkiye'de hep afet sonrası için çalışmalar yapıldığını söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Uluğ, şunları konuştu: "Afete hazırlık sadece ceset torbaları, mezarlık yerleri tespiti değildir. Her can paha biçilemezdir, kıymetlidir. 3 yerine 4 can kurtarmak çok önemlidir. Afet yönetiminden anladığımız afetten sonra hayat kurtarma yara sarma dediğimiz kriz yönetimi değildir. Afet olmadan önceki risk yönetimidir. Risk yönetimi nedir? Afet olmadan evvel
afete maruz bölgeleri bulacaksınız onları iyileştireceksiniz. Çünkü İzmir'de içinden geçen faylar var. Bu faylara yapacak bir şeyimiz yok. Orta ölçekli bir deprem de bile İzmir'de felaket büyük bir boyutta olabileceğini ifade edebiliriz. Resmi binalar okullar hastaneler hala iyi durumda değil.Bunların afette mutlaka ayakta durması lazım." - İZMİR
Son Dakika › Güncel › Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof.dr. Atilla Uluğ Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?