HÜRRİYET'in Berlin Temsilcisi Celal Özcan'ın yönettiği toplantı iki saatten fazla sürdü. Ahmet Hakan'ın katıldığı toplantı iki bölümde gerçekleşti. İlk bölümde Celal Özcan'ın sorularını cevaplandıran Hakan, ikinci bölümde ise okuyuculardan gelen sorulara cevaplar verdi.
Yozgatlı dindar bir ailenin çocuğu olduğunu belirten Ahmet Hakan, "Dindar aile ortamında büyüdüm. İmam hatip ve ilahiyat okudum. Din adamı çocuğuydum. Tüm bunlar bana yönelik önyargıları doğruyor. Ama önyargılara takılmamak lazım. Ailem çok açık fikirliydi" dedi. İmam hatiplerde dindar gençlik yetiştirilmesi ile ilgili soruya Hakan "İmam hatiplerin şimdiki durumu ve benim eğitim aldığım dönemle kıyaslanamaz. İmam hatipler o dönemde çok da sıcak bakılmayan okullardı.
Eğitim seviyesi sanırım benim okuduğum döneme göre biraz daha iyi. Ama tam olarak orada kaliteli bir eğitim verilip verilmediğini kestirmem zor. İmam hatipler üzerinden dindar bir gençlik yetiştirilmesini mümkün görmüyorum. Okullarda dindar kesimler yetişmez. Bu teknik olarak da mümkün değil. Mutlaka aykırı tipler çıkar. Cumhuriyet nasıl ki istediği nesli yetiştiremedi, imam hatip okulları da yetiştiremez. Buralara torna tezgahı değil" diye konuştu.
ZERRE ETKİSİ OLMADI
Ahmet Hakan kendisinin 1 Kasım seçimlerinden sonra değiştiği ve bunun da saldırıda yediği yumrukla ilişkilendirilmesine ise önce espri yoluyla "Dayağı yedim, değiştim" dedi.
Ardından da "Tabi ki böyle bir durum yok. Saldırı benim hayatımda zerre kadar bir etki yaratmadı. Üzerinde durmuyorum da. Ancak Kasım seçimlerinden sonra yeni bir durum ortaya çıktı. Bu durum bizi de etkiledi. Hiçbir zaman doğruları söylemekten vazgeçmem. Türkiye'nin tüm toplumuna hitap etmek istiyorum. Toplum bölünmüş durumda. Ben ise iki tarafa da seslenen, iki tarafın da dikkatini çeken bir pozisyonda olmak istiyorum. Hükümete yapılan yanlış eleştirilere tavır alıyorum. Türkiye'nin gidişatından endişe duyma duygusundan vazgeçmiş değilim" ifadelerini kullandı.
BASINA BASKI VAR
Türkiye'de basınla ilgili çok seslilikten bahsetmek çok zor. Basında hükümet hegemonyası kuruldu. Medyanın yüzde 75'i hükümetin ve iktidarın direkt veya dolaylı olarak da cumhurbaşkanının kontrolünde. Geriye yüzde 25 gibi bir grup kalıyor. Doğan Grubu'na çok büyük baskı var. Cumhuriyet, Sözcü ve Birgün ile birlikte bazı marjinal gazeteler muhalif olarak var. Türkiye'de çok seslilik yok. Tek sesliliğe doğru yöneliyor. CHP neden topa girdi anlamadım
Dokunulmazlığın kaldırılması saçmalık. AK Parti gündeme getirdi. CHP neden bu topa girdi anlamadım. Gereksiz bir durum. Ama dokunulmazlığın kaldırılmasıyla erken seçimin olacağına ihtimal vermiyorum. Erken seçim ülkenin hayrına da olmaz.
İKTIDAR MEDYASI TAHAMMÜLSÜZ
HÜRRİYET ve Posta gibi gazeteler misyon gazeteleri değiller. Gazetenin stili ve konumu buna uygun değil. Biz normal gazetecilik yapmak istiyoruz. Ama adamlar buna tahammülsüz. Biz AK Parti veya Tayyip Erdoğan karşıtı bir konumda değiliz. Hürriyet'in hiç böyle bir tavrı da olmadı. Karşı taraf bizi bu yöne kaydırmak istiyor. Tahammülsüz iktidar medyası türedi. Bunların hiç etik olmak, ahlaklı olmak gibi kaygıları yok. Normal haber yapalım kaygısı da yok. Bir hafta boyunca Hürriyet üzerine haber yapıyorlar. Böylece baskı altına almak istiyorlar. Bu da baskının başka bir çeşidi. Hürriyet kitle gazetesi. Bizim muhalefet misyonu üstlenmemiz mümkün değil.
CHP NEDEN TOPA GİRDİ ANLAMADIM
Dokunulmazlığın kaldırılması saçmalık. AK Parti gündeme getirdi. CHP neden bu topa girdi anlamadım. Gereksiz bir durum. Ama dokunulmazlığın kaldırılmasıyla erken seçimin olacağına ihtimal vermiyorum. Erken seçim ülkenin hayrına da olmaz.
Son Dakika › Güncel › Dayak Yedim Ama Değişmedim - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?