Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davanın tutuklu sanıklarından Osman Ertuğal, "Akıncı Üssü'nde bizi karşılayan askerlerin talebi üzerine Fahri Kasırga'nın ellerini sıkmayacak şekilde kelepçeledim ve ambulansta bulduğum bir bant ile ağzını yara bandı büyüklüğünde iki kat bantladım" dedi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, Sincan Cezaevi kampüsü içindeki mahkeme salonunda gördüğü davanın duruşmasında, sanık savunmalarının alınmasına devam edildi.
Tutuklu sanıklardan Yunus Emre Ceviz, ifadesinde, 2011'de Sağlık Astsubay Meslek Yüksekokulundan mezun olduğunu ve Kara Kuvvetleri Komutanlığında sağlık işlem astsubayı olarak görev yaptığını belirtti.
Suç tarihinde Binbaşı Burhan Özdil'in kendisini yanına çağırıp Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayındaki koruma tatbikatına gözlemci olarak katılacaklarından bahsettiğini belirten Ceviz, araç tahsis edilmediği için özel araçlarıyla saat 21.30 sularında Çiğiltepe askeri lojmanlarının önünde toplandıklarını, buradan da alaya geçtiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında revir bölgesinde beklemeye başladıklarını dile getiren Ceviz, revirin önünde sigara içerken bir erin kullandığı ambulansa binmeleri yönünde emir geldiğini, ambulansla 25 nolu nizamiyenin bulunduğu tarafa geçtiklerini, burada beklerken ambulansın içinde "İptal" diye bir ses duyduğunu, ardından revire döndüklerini bildirdi.
Revirde kısa süre kaldıklarını, emir üzerine aynı ambulansla yeniden 25 nolu nizamiyenin bulunduğu yere geçtiklerini aktaran Ceviz, ambulansın sert bir şekilde durduğunu, araçtan indiklerini, kendilerinin yolun yukarısında kaldığını, araçtan inen 3-4 kişinin bir sivilin yanına yaklaştığını, Fahri Kasırga olduğunu sonradan öğrendiği bu kişinin kollarından tutularak 2 asker tarafından ambulansa bindirildiğini ve ambulansın hızla alaydan ayrıldığını anlattı.
Daha sonra tekrar revire getirildiklerini söyleyen Ceviz, komutanlarından ısrarla alaydan ayrılma talebinde bulunduklarını, gece saat 03.00 sularında Albay Ertuğrul Yavuz'un "Tamam çıkabilirsiniz" talimatıyla alaydan ayrıldıklarını dile getirdi.
Olaydan sonra Bahçeli'de Ertuğrul Albay ve Burhan Binbaşı ile buluştuklarını anlatan Ceviz, bu görüşmede iddianamede öne sürüldüğü gibi tehdit edilmediğini, hatta komutanların, kendisine "Bir olayın içine düştük. Bildiklerini anlat. Senin durumun açık" dediğini öne sürdü.
"Silahını kılıfından çıkararak alt 45 dediğimiz pozisyonda tuttu"
Uzman Erbaş Güven Kiper de 28. Mekanize Piyade Tugayından 2 yıl önce Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına tayin edildiğini ve iki yıldır 25 nolu nizamiyede nöbet tuttuğunu söyledi.
13 Temmuz'da kendilerini toplayan bölük komutanının "Tatbikat var. Sizin tim de nöbeti devralacak" dediğini aktaran Kiper, 15 Temmuz'da Whatsapp grubundan "Pars" mesajının gelmesiyle tatbikatın başladığını öğrendiklerini ve 21.30 sularında alaya geldiklerini, üstünü giyinip silahını kuşandığını ve komutanın emriyle nizamiyeye geçip nöbeti devraldığını söyledi.
Kiper, nöbeti devraldıktan sonra kendilerine "Komutan ailesi dışında giriş çıkış olmayacak" emri geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bir süre sonra benim kapıya bir araç geldi. Teyit alarak aracı içeri aldım. Ardından Fahri Kasırga'nın nizamiyeye geldiğini gördüm. Bir sıkıntı olduğunu anladım. Ömer Eraslan beni çağırdı, bölgeye indim. Nöbetçi astsubay Mennan Yeşilbaş aracın önündeydi. 'Güvenlik gerekçesiyle çıkışınıza izin vermeyeceğiz' diyordu. Bunun alay komutanının emri olduğunu söylediği kişi, komutanla görüşmek istedi. Mennan Yeşilbaş'ın alay komutanını aradığını fakat ulaşamadığını gördüm. Mennan Yeşilbaş, nöbetçi subay Binbaşı Haydar Aktaş ile görüştü. Telefonu Fahri Kasırga'ya verdi. Kasırga, bir süre görüştükten sonra telefonu Mennan Yeşilbaş'a geri verdi. Ardından Kasırga'nın korumaları 'Biz çıkacağız' diye ısrar etti. Mennan Yeşilbaş'ın silahını kılıfından çıkararak alt 45 dediğimiz pozisyonda tuttuğunu gördüm. Koruma polislerinin de silahlarını aynı pozisyonda tuttuğunu gördüm ama silahı ilk hangi tarafın çektiğini görmedim. Korumalardan biri, 'Ne o bizi mi vuracaksın?' dedi. Mennan Yeşilbaş, 'Hayır, ama beni ezin de öyle çıkın' gibi bir karşılık verdi. Sonra korumalardan biri, 'Tamam sakin olalım' dedi. İki taraf da silahlarını kılıflara taktılar. Bu sırada alay komutanının flamasız aracıyla bir ambulans yaklaştı. Araçtan 10-12 kişi indi. İçlerinden albay ve binbaşı rütbesinde olanlar doğrudan Genel Sekreterin üzerine gitti. Korumaların silahı alındı. Fahri Kasırga ambulansa bindirildi, araç Çankaya tarafına doğru hızla ilerledi. Bizim silahımız boştu. Kimseye silah doğrultmadık, silahı çapraz şekilde tuttuk."
"Size bu emri kim verdi?"
Sanık Sebhetullah Demir, tatbikatın başlamasıyla 21.00 sularında alaya geldiğini ve 25 nolu nizamiyenin altındaki 3 numaralı kulübede nöbete başladığını anlattı.
Kısa süre sonra arkadaşlarının telefonla arayarak 25 nolu nizamiyeye gelmesini istediğini aktaran Demir, buraya vardığında Mennan Yeşilbaş'ın Fahri Kasırga ile konuştuğunu gördüğünü ve kenarda beklemeye başladığını söyledi.
Yeşilbaş'ın güvenlik gerekçesiyle Fahri Kasırga'nın dışarıya çıkmasına izin vermediğini, Kasırga'nın da "Size bu emri kim verdi?" diye sorduğunu belirten Demir, Genel Sekreterin Binbaşı Haydar Aktaş ile görüşmesinden kısa süre sonra bir araçla ambulansın nizamiyeye geldiğini ve ambulanstan inen 3-4 kişinin Fahri Kasırga'ya yöneldiğini belirtti.
"Devletin verdiği silahı devlete doğrultmam"
Koruma polislerinin tel örgülere dayandığını anlatan Demir, bir polisin sırtına dokunup, "Kardeşim benden sana zarar gelmez" dediğini söyledi. Bu arada Kasırga'nın ambulansla götürüldüğünü bildiren Demir, "Yıllarca iç güvenlik bölgelerinde görev yaptım. Arazide düşmanın bellidir. Ben nereden bileyim darbeci olduklarını? Devletin verdiği silahı devlete doğrultmam. Ben bundan ekmek yemişim. Buraya geleli 9 ay olmuş. Doğru düzgün kimseyi tanımıyorum. Ben bir uzman çavuşum. Ere bile emir verecek yetkim yok. Suçsuzum beraatimi talep ediyorum" dedi.
Mahkeme Başkanının, "Kasırga'nın aracının önüne neden dizildiniz?" diye sorması üzerine Demir, "Dizilmedik. Orada dağınık şekilde bekledik. Kimseye silah doğrultmadık. Silahımız da boştu" diye konuştu.
"Akıncı Üssü'nü biliyor musun?"
Mehmet Akif Özyılmaz da 25 nolu nizamiyede er olarak görev yaptığını ve "Yelken" kod adlı aracı kullandığını söyledi. Nizamiyede bulunduğu sırada dışarıdan "Yelken'i getirin" şeklinde bir ses duyduğunu, bunun üzerine aracı nizamiyenin girişine götürdüğünü söyledi.
Mahkeme Başkanının, araca neden Fahri Kasırga'nın aracının önüne çektiğini sorması üzerine Özyılmaz, kimden geldiğini bilmediği "Burada dur" emri üzerine aracı söz konusu yere park ettiğini söyledi.
Suçsuz olduğunu ve "Er emri sorgulayamaz" düsturuyla hareket ettiğini belirten Özyılmaz, beraatini talep etti.
Sanık Aykut Şahin de alayda ambulans şoförü olarak er rütbesiyle askerlik yaptığını, 13 Temmuz'da Albay Ertuğrul Yavuz, Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış, Tabip Binbaşı Adem Parlak ile yaverlerin konutlarının bulunduğu bölüme geçtiklerini, komutanların araçtan indiğini, komutanların yaverliğin içine girdiklerini, daha sonra iki albayın Binbaşı Adem Parlak'ı bırakarak Atatürk Köşkü'nün bulunduğu tarafa yürüdüklerini söyledi.
Şahin, bu sırada Albay Muhsin Kutsi Barış'ın kendisine, "Ambulans kaç kişi alır, sedye çıkar mı?" gibi sorular yönelttiğini anlattı.
15 Temmuz'da komutanları revirden araca aldığını belirten Şahin, yanında Adem Parlak'ın bulunduğunu, 25 nolu nizamiyeye doğru hareket ettiklerini, ilk seferde komutanların araçtan inmediğini, revire döndüklerini, daha aracı park etmeden komutanların tekrar ambulansa bindiklerini ve 25 nolu nizamiyeye geldiklerini söyledi.
Komutanların burada araçtan indiklerini ifade eden Aykut Şahin, araca sivil bir kişinin bindirildiğini, komutanların Akıncı Üssü'nü bilip bilmediğini sorduklarını, bilmediğini söylemesi üzerine, araçtan indirildiğini, adının Ali Hızlı olduğunu öğrendiği bir binbaşının direksiyona geçtiğini ve ambulansın alaydan ayrıldığını anlattı.
"Harp okulunu dereceyle bitirdim"
Sanık Osman Ertuğal ise harp okulunu dereceyle bitirdiğini 18 ay ABD'de eğitim aldığını ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Dairesine atandığını söyledi.
Olay günü tatbikat için Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittiklerini, tatbikat emrinin kendisine Mustafa Deyan tarafından mesai bitimine yakın verildiğini, bu nedenle üstlerine bilgi veremediğini öne süren Ertuğal, Kasırga ambulansa bindirildiği sırada, "araca en yakın kişi olduğu için" araca bindirildiğini, Yüksel Karatay ve Süleyman Selek'in de yanında olduğunu, götürdükleri kişinin Fahri Kasırga olduğunu bilmediğini, nereye götürdüklerini de bilmediğini, Kasırga ile hiç konuşmadıklarını, üsse geldikleri sırada bir süre nizamiyede beklediklerini, içeriye girdiklerinde iki havacı askerin kendilerini karşıladığını belirtti.
Kendilerini karşılayan askerlerin talebi üzerine Fahri Kasırga'nın ellerini "sıkmayacak şekilde" kelepçelediğini ve ambulansta bulduğu bir bant ile ağzını yara bandı büyüklüğünde iki kat bantladığını anlatan Ertuğal, daha sonra Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına dönmeye çalıştıklarını, vatandaşların aracın etrafını sardığını, içeri giremeyince Kara Kuvvetleri Komutanlığına döndüğünü, kendisinin nöbet kulübelerinin olduğu yere geçip çevre emniyeti aldığını aktardı.
FETÖ ile bağlantısının bulunmadığını ve suçsuz olduğunu öne süren Ertuğral, emniyette polislerle görüşen avukatının "etkin pişmanlıktan yararlanması" yönünde kendisine telkinde bulunulduğunu, ancak "suçsuz olduğu için" bunu kabul etmediğini söyledi. Ertuğal, "Bilmeden, istemeden böyle bir olayın içinde kaldım. Hatalı davranışlarım oldu. Suçsuzum, beraatimi talep ediyorum" dedi.
Duruşmaya yarın sanık ve tanık ifadelerinin alınmasıyla devam edilecek.
Son Dakika › Güncel › Darbe Girişiminde Kasırga'nın Alıkonulmasıyla İlgili Dava - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?