Murat Utku
Muhabir
Celal Bayar, Balkan muhaciri bir ailenin çocuğu olarak Bursa Gemlik'te, Umurbey köyünde doğdu. Bursa'da İpek Meslek Yüksek Okulu ve College Francais de l'Assomption'da dönemine göre iyi bir eğitim gördü ve memuriyet yaşamına atıldı. Ziraat Bankası'nın Mudanya Şubesi'ndeki açık bir pozisyon için başvuru yaptığında daha 17 yaşındaydı. Sınavda başarılı oldu ama bir iddiaya göre yerine başkası alındı. Bursa'ya gitti ve bir süre sonra bankanın bu şehirdeki şubesinde veznedar olarak işe başladı. Bankadaki tecrübe, sonraki hayatının önemli bir parçası haline gelecek iktisadi uğraşlarının ilk bölümünü oluşturdu. Daha sonra eşinin bir akrabasının açtığı Alman sermayeli bir bankaya geçti. 1907'de İttihat ve Terakki'nin Bursa'daki gizli kolu olan Küme adlı örgüte girdi. Bayar'ın bundan sonraki hayati ilginç bir siyasi seyir izledi.
Celal Bayar (Soldan 2'nci), 31 Mart olaylarını bastırmak üzere Bursa'da kurulan müfrezedeki arkadaşları ile birlikte.
1909 yılında 31 Mart olayı sırasında Bursa'dan bir grubu örgütledi ve kendisi de silahlandı. 1912'de, Balkan Savaşı sırasında Çatalca'ya kadar gelerek İstanbul'a iyice yaklaşan Bulgar ordusuna karşı savaşmak üzere kimseye haber vermeden Bursa'dan ayrılarak cepheye gitti. Bu iki olay, hayatının dönüm noktaları oldu, üyesi olduğu siyasi hareket içerisinde sivrilmesini sağladı.
1913 yılı sonunda İzmir'e gelen Celal Bayar, sporcu Altay'lı gençleri İttihat Terakki Cemiyeti'ne davet etti. Bu gençler arasında Adnan Menderes de vardı.
Yazar Seyfi Öngider, " Çankaya'nın Bütün Adamları" adlı kitabında Bayar'ın Talat Paşa'nın teklif ettiği bir görevi kabul ederek İzmir'e gittiğini anlatıyor:
"Aslında yapılacak iş Ege'den Rumların göç ettirilmesiydi ve nitekim süreç içinde bölgeden 150 bin Rum'un Yunanistan'a göçünde Bayar'ın önemli bir rolü vardı."
Askeri eğitimi yok ama savaş tecrübesi var
Celal Bayar, Mütareke döneminde İzmir Müdafaa-i Hukuk Osmaniye Cemiyeti'ne girdi. İzmir'in işgali tehlikesi belirince, "Galip Hoca" takma adıyla zeybek ve köy hocası kılığında bölgeyi dolaşıp, işgale karşı propaganda yaptı. İzmir'in işgalinden sonra Aydın'ın geri alınması mücadelesine katıldı.
Bayar askeri eğitim almamasına, Harp Okulu sıralarında oturmamasına rağmen savaş tecrübesi kazanmıştı. Ege bölgesinde milli mücadelenin örgütlenmesinde önemli payı vardı. Balıkesir'de toplanan Milli Kuvvetler Kongresi tarafından Akhisar Milli Kurtuluş Cephesi'ne komutan tayin edildi.
Son Meclis-i Mebusan seçimlerinde Manisa (Saruhan) milletvekili seçildi. Fakat 16 Mart 1920'de İstanbul'un İngilizler tarafından işgal edilmesinin ardından önce Bursa'ya kaçtı, ardından da Ankara'ya giderek ilk mecliste Manisa milletvekili oldu. 1921'de İktisat Vekili olarak hükümette görev aldı. Bu andan itibaren de Atatürk'ün yakın çevresine dahil oldu.Lozan Konferansı'na danışman olarak katıldı. İş Bankası'nı kurmak için kabinedeki görevlerinden ayrıldı, banka 26 Ağustos 1924'te resmen kuruldu.
CHP'den Demokrat Parti'ye
Atatürk ile çıkan anlaşmazlıklar sonucu İsmet İnönü başbakanlıktan ayrılınca, 1937'de hükümeti kurmakla görevlendirildi. Atatürk'ün ölümünün ardından cumhurbaşkanlığı için Fevzi Çakmak ile anlaşarak İnönü'yü destekledi.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra İnönü çok partili rejime geçiş için adım atmaya hazırlanıyordu. Ne var ki, bu doğrultuda ilk hamleyi yapan Adnan Menderes ve Fuat Köprülü 21 Eylül 1945'te CHP'den ihraç edildiler. Bu gelişme üzerine Celal Bayar partisinden istifa etti. Artık sıra Demokrat Parti'deki mesaiye gelmişti. 21 Temmuz 1946'daki seçimler "açık oy, kapalı sayım" usulüyle yapıldı. Seçim sonuçlarına göre 1950 yılında yapılacak ikinci seçimlere kadar CHP 388, DP ise 62 milletvekili ile temsil edilecekti.
Yazar Seyfi Öngider, sözü geçen kitabında demokrasiye geçişte "güvenilir muhalefet" ihtiyacı nedeniyle ortaya çıkan İnönü – Bayar işbirliğinin bazı DP'liler tarafından anlaşılamadığını savunuyor. Örneğin, 1947'de Truman doktrini ile dünyaya yeni bir düzen vermek isteyen ABD'nin bu yaklaşımına uygun olarak hazırlanan 12 Temmuz beyannamesinin iktidar ve muhalefet tarafından birlikte yayımlanması Bayar'ın partisi içinde huzursuzluk yaratıyordu.
DP'lilerin "sert muhalefet" isteği bu dönemde Bayar tarafından önlendi. Bunun üzerine 1948'de Fevzi Çakmak başkanlığında Millet Partisi kuruldu. DP'den bu partiye geçişler oldu. Bu olaydan sonra Bayar, DP'nin muhalefetini sertleştirmeye karar verdi ve 17 Ekim 1948'de yapılan ara seçimleri boykot etti. 1950 seçimlerine bu şartlar altında girildi. DP, 14 Mayıs'ta bu kez "gizli oy, açık sayım" yöntemiyle düzenlenen parlamento seçimlerini yüzde 53,3 oy oranıyla kazandı ve mecliste 408 sandalye elde etti. CHP ise yüzde 39,3 oy oranıyla sadece 69 sandalye elde edebildi.
En gerilimsiz cumhurbaşkanlığı seçimi
Sıra cumhurbaşkanının seçimine gelmişti... Bayar cumhurbaşkanlığı için pek istekli değildi. Bu isteksizliğinde, kişisel mülahazaların yanı sıra, o dönemde cumhurbaşkanlığının pek de cazip bir mevki olmaması rol oynamış olabilir. Hikmet Özdemir, tarihçi Kemal Karpat'a dayanarak dönemin cumhurbaşkanlığı algısını şöyle anlatıyor:
"Kemal H. Karpat'a göre, Cumhurbaşkanlığı anlayışında meydana gelen değişiklik de şaşırtıcı idi. 1946'dan önce Cumhurbaşkanı 'yarı-ilah' gibiydi; vatandaşlar, partililer ve basın tarafından 'putlaştırılmıştı'. 1947 sonunda, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, durumdan memnun olmayan her yayın ve kişinin eleştirebildiği hatta atıp tuttuğu sıradan bir vatandaş haline geldi. Cumhurbaşkanı, halka gidiyor, konuşuyor ve çeşitli meseleler hakkında fikir soruyordu."
Celal Bayar'ın cumhurbaşkanlığına seçilmesi, önceki ve sonraki seçimlere nazaran hayli sakin bir siyasi atmosferde gerçekleşti. Bunun bir nedeni, cumhurbaşkanlığı makamına atfedilen "ilahi" önemin seçim öncesine denk gelen üç-dört yılda yıkılmış olmasıydı. Diğer nedeni ise, en önemli gerilim kaynağı olan askerlerin siyasetle ilişkilerindeki farklılıktı. İnönü'nün cumhurbaşkanı seçilmesinin üzerinden geçen 12 yılda, onun Kurtuluş Savaşı'nın komutanlarından biri olmasının da etkisiyle askerler siyasete uzak bir konum benimsemişlerdi. Bu yaklaşımları, Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte değişmeye başlayacak, hatta 10 yıl sonra askeri bir darbeyle neticelenecekti... Fakat henüz 1950'deydik ve müdahaleci eğilimler henüz toprağın altındaki bir tohumdan ibaretti. Ayrıca İnönü, o dönemde askerlerin siyasete her türlü müdahalesine kesinlikle karşıydı.
Bayar istekli değildi ama, partinin grup toplantısında yapılan oylamada 379 milletvekilinin 345'i onun aday gösterilmesi için el kaldırdı. 22 Mayıs 1950 tarihinde Meclis'te yapılan seçimde Bayar 453 oyun 378'ini alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü cumhurbaşkanı oldu.
Kaynak: Aljazeera Türk
Seyfi Öngider'in, "Çankaya'nın Bütün Adamları" kitabı.
T.C. Cumhurbaşkanlığı, internet sitesi (erişim tarihi: 17 Temmuz, 2014).
http://www.tccb.gov.tr/sayfa/cumhurbaskanlarimiz/celal_bayar/
Prof. Dr. Hikmet Özdemir'in, Türktarih. com sitesindeki, "Demoksasiye Geçiş ve Menderes
Dönemi" adlı yazısı
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanlığına İstekli Değildi, Partisi Aday Gösterdi: Celal Bayar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?