Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve 2 polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın bugünkü oturumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski Başyaveri Ali Yazıcı'nın da aralarında bulunduğu 7 sanık dinlendi; böylece davada bugüne kadar tutuklu 44 sanığın savunması alınmış oldu.
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve 3'ü firari, 44'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın bugünkü oturumunda, eski Başyaver Ali Yazıcı, eski Deniz Hava Üs Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, eski Dalaman Deniz Hava Üs Komutanı Albay Cenk Bahadır Avcı, eski Albay Osman Kılıç, uçuş teknisyenleri eski astsubaylar Murat Gösterit ve Aydın Özsıcak'ın yanı sıra sanıklarından eski pilot Yarbay Hüseyin Yılmaz dinlendi.
Suikast girişimini planladığı öne sürülen eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'e telefonla Cumhurbaşkanı'nın yerini iki defa söylediği iddiasıyla yargılanan Hüseyin Yılmaz, savunmasında, darbe teşebbüsüne hiçbir şekilde katılmadığını iddia ederek 15 Temmuz'da oğlunun doğum günü olduğu için evlerinin bahçesinde misafirlerini ağırladıklarını söyledi.
Ayhan Yarbay'ın saat 22.00 gibi kendisini arayarak "Akıncı Üssüne uçuş kıyafetiyle gel." dediğini ifade eden Yılmaz, F-16 pilotu olduğunu ancak 1,5 yıldır hiç uçmadığı için bunun mümkün olmayacağına dikkati çektiğini dile getirdi.
Buna rağmen göreve çağrıldığına işaret eden Yılmaz, "Neden çağrıldığımı sordum ama Ayhan Yarbay detayını bilmediğini söyledi. Hava Kuvvetleri Merkez Karargah Komutanlığında görev yapıyordum. O günün şartlarında gece saatlerinde evden çağrılmam alışık bir durumdu. Genelde vardiya subayları tarafından aramızda belirlediğimiz kodlarla sabit hatlar üzerinden haberleşerek göreve çağrılıyordum. Bana o gün yapılan çağrının cep telefonundan gelmesi ve uçuş tulumuyla çağrılmam beni bu durumu sorgulamaya itti." diye konuştu.
"CIA" isimli telefon uygulamasının yardımıyla kendisini arayan numaranın Yarbay Ayhan Ç'ye ait olduğunu teyit ettiğini anlatan Yılmaz, bunun üzerine birinci sicil amirini arayarak Akıncı'ya neden çağırdığını ve bilgisinin olup olmadığını sorduğunu ifade etti.
Komutanının da bu durumu tuhaf karşıladığını dile getiren Yılmaz, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Evimiz bahçeli olduğu için misafirlerle dışarıdaydık ve televizyon açık değildi.
22.30 gibi özel aracımla yola çıktım. Yoldayken birinci sicil amirim aradı, Ercan Dursun General ile konuştuğunu onun da bir şey bilmediğini söyledi. Devam etmemi, Akıncı'da neler olduğunu rapor etmemi istedi."
Saat 23.00 civarında Akıncı Üssü'ne giriş yaptığını, gitmesi istenen 143. Filo yerine 141. Filoya yönlendirildiğini belirten Yılmaz, filo girişinde bekleyen ve kendisini görünce silahlarına davranan genç subayların binaya girişine izin vermediklerini iddia etti.
Sonra ters giden bir şeyler olduğunu düşünerek cep telefonundan haberlere baktığını ve darbe teşebbüsünden haberdar olduğunu ileri süren Yılmaz, şunları ifade etti:
"Genç bir subayı ikna ettim ve kargaşadan da faydalanarak içeri girmeyi başardım. İçeride genç subaylar sağa sola koşturuyorlardı. 'Çocuklar ne oluyor, uçaklar neden uçuyor?' diye sordum. Onlar da habersizlerdi. Net bir ifade duymadım. İçlerinden biri 'Komutanım sizi 143. Filoya çağırmış olabilirler' dedi. Telefondan birkaç haber daha görünce kafam iyice karıştı. Ülkede darbe yapılması için mantıklı hiçbir sebep ortada yoktu.
İlk çağrıldığım yer olan 143. Filoya gittim. Güvenlik önlemleri çok fazlaydı. Çağrıldığımı, girmem gerektiğini söyleyince orada da oyaladılar. Haberler arasında darbe bildirisini gördüm. Emir komuta içinde değil, bir grubun yaptığını, bir grubun da engellemeye çalıştığına dair haberler vardı."
"Akıncı'ya geldiğime pişman olmuştum"
Bir saat kadar sonra 143. Filoya da girmeyi başardığını anlatan Yılmaz, burada ise kendi yaşlarındaki kurmay subaylarla konuştuğunu ve hepsinin geliş nedeninin kendisiyle aynı olduğunu öne sürdü.
Yılmaz, "Çok endişeliydiler. 'Bizden hiçbir görev istenmedi. Akıncı'nın genç çocukları uçuyor, bizden bir talepte bulunmadılar' dediler.
Akıncı'ya geldiğime pişman olmuştum. Damdan düşer gibi hiçbir katkım olmayan ve onaylamadığım bir suçun içinde bulmuştum kendimi.
Darbe karşıtı halkın nizamiyeyi kapattığı ve giriş çıkışları önlediği hatta çatışma çıktığı için ölenlerin olduğu söylendi. Dışarı çıktığımda öldürülebileceğimi düşündüm. O saatten sonra tek amacım hayatta kalmaktı. Benden bir görev talep edilmedi, edilseydi yapmazdım." dedi.
Mahkeme Başkanı, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın nerede kaldığı bilgisini saat 22.00'de Sönmezateş'e askeri hat üzerinden verdiğin, saat 01.30'da da yeniden görüşerek teyit ettirdiğin iddia ediliyor. Bununla ilgili ne söyleyeceksin?" sorusu üzerine Yılmaz, böyle bir şeyi yapmasının mümkün olmadığını öne sürdü.
Suikast olayının planlayıcısı ya da icracısı olmadığını iddia eden Yılmaz, "Göreve çağrıldığımda evimde yarbay rütbem bile yoktu. Boyacı gibi gitmeyeyim diye binbaşı rütbesi taktım gittim. Benim gibi bir insanın Cumhurbaşkanı'nın yerini bilerek birilerine aktarması mümkün değil.
İddia edilen telefon görüşmesi benimle yapılmadı.
Soyadı bilinmeyen o Hüseyin Yarbay ben değilim." iddiasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, telefon görüşmesi kayıtları arasında Hüseyin Yılmaz'ın değil, Hüseyin Gazi Yılmaz'ın kayıtlarının bulunduğuna dikkati çekerek bu konunun araştırılmasını talep ettiklerini belirtti.
Bu ifadeler üzerine söz alan Sönmezateş, hayatı boyunca kendisinden düşük rütbedeki birinden emir almadığını belirterek "Konuştuğum kişi Hüseyin Yılmaz değildi. Kendisini çok iyi tanıyorum. Kendisi değildi." iddiasında bulundu.
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, bugün 7 sanığın savunma yapmasıyla yargılamanın başladığı 20 Şubat'tan bu yana tutuklu 44 sanık dinlenmiş oldu. Sanıkların yargılanmasına yarın devam edilecek.
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Suikast Girişimi Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?