"Çözüm Süreci 17 Aralık ile Değerlendirilmeli"

Dicle Üniversitesi (DÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, "Çözüm sürecinin bundan sonra 17 Aralık ile değerlendirilmesi gerekir" dedi.

Coşkun, İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Batman Şubesince dernek binasında düzenlenen "çözüm süreci" konulu panelde yaptığı konuşmada, çözüm süreci boyunca can kaybı olmamasının, sürece meşruiyet kazandırdığını söyledi.

Sürecin çok daha iyi bir noktada olabileceğini, şu anda birtakım yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirten Coşkun, bunların henüz gerçekleşmediğini anlattı.

İstanbul merkezli operasyonun, siyaset kanadında yeni ittifakların doğmasına neden olduğunu dile getiren Coşkun, şöyle konuştu:

"Kürt siyaseti iki noktada çok stratejik ve doğru tavır aldı. Müzakere ettiği veya görüşme yaptığı hükümeti karar alamaz duruma sokacağı sokak hareketi içerisine girmedi. Bu siyasi açıdan çok önemlidir. 17 Aralık operasyonunu Abdullah Öcalan bir darbe olarak yorumladı. 17 Aralık operasyonu Kürt siyaseti ile AK Parti arasında bir ittifakın doğmasına sebebiyet vermiştir. Dolayısıyla çözüm sürecinin bundan sonra 17 Aralık ile değerlendirilmesi gerekir."

MAZLUMDER Genel Başkanı Yardımcısı Murat Çiçek de çözüm sürecinin başarıya ulaşmasını istemeyenler bulunduğunu, Ankara'nın çözüm süreci konusunda çok ciddi bir kararlılık gösterdiğini, özellikle seçimden sonra sürece hız vereceği yönünde düşüncelerin var olduğunu kaydetti.

Birtakım dış güçlerin, sürece karşı olduğunu savunan Çiçek, sürecin Ortadoğu'dan bağımsız olmadığını, Türkiye'nin kendi iç barışını sağlaması durumunda, Ortadoğu'daki dengelerin yeniden şekilleneceği ve ülkenin çok daha farklı bir mecraya gideceğini herkesin iyi bildiğini vurguladı.

Çiçek, şunları kaydetti:

"Herkes iyi hesap ediyor ve kendi konumu açısından çözüm sürecine karşı tavır alabiliyor. Bu durum, Türkiye açısından çok ciddi bir sıkıntı olarak ortada duruyor. Yani aşırı merkeziyetçi yapısından kaynaklanan ve Türkiye'nin tüm ötekilerini dışlayan sistem çökecek. Dolayısıyla uluslararası sisteme hakim güçler elbette bunu istemiyor. Özellikle Ortadoğu dengesi açısından istemiyorlar ve sürece karşı yerli iş birlikçilerle birlikte provokasyonlar üretiyorlar."