CHP'li Oran: Türkiye, Çürük Elma, En Kırılgan Türkiye - Son Dakika
Güncel

CHP'li Oran: Türkiye, Çürük Elma, En Kırılgan Türkiye

CHP\'li Oran: Türkiye, Çürük Elma, En Kırılgan Türkiye

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, gelişmiş ülkelerin parasal sıkılaştırma sürecinden şimdiden en olumsuz etkilenen ekonominin Türkiye olduğunu vurgularken, "OECD, Türkiye'yi "çürük elma'ların başında sayıyor CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut...

15.09.2013 10:54

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, gelişmiş ülkelerin parasal sıkılaştırma sürecinden şimdiden en olumsuz etkilenen ekonominin Türkiye olduğunu vurgularken, "OECD, Türkiye'yi "çürük elma'ların başında sayıyor CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, gelişmiş ülkelerin parasal sıkılaştırma sürecinden şimdiden en olumsuz etkilenen ekonominin Türkiye olduğunu vurgularken, "OECD, Türkiye'yi "çürük elma'ların başında sayıyor. Uluslararası kuruluşların raporları yeni süreçte "en kırılgan' ekonominin Türkiye olduğunu gösteriyor" dedi.

CHP'li Oran yaptığı yazılı açıklamada, 2008-2009 küresel krizinin ana merkezi olan ABD ve AB ülkelerinin, krizden çıkış için yoğun devlet müdahaleleri yoluyla piyasalara adeta para pompalayarak ciddi boyutlarda "parasal genişleme"ye gitmesinin, bir likidite patlamasına yol açtığını, Türkiye'nin de ortaya çıkan ucuz finansman koşullarından yoğun biçimde yararlandığının altını çizdi. Borsa ve DİBS'te yüklü miktarlardaki yabancı sermaye yatırımlarının döviz arzını artırarak, TL'yi hızla değerlendirdiğine işaret eden Oran, "Şimdi ise bunun tersine bir süreç başladı" dedi.

Özellikle ABD'nin tahvil alımlarını durdurarak yeni bir para iklimine geçeceğinin işaretini vermesi ile yabancı yatırımcıların, bulundukları gelişmekte olan ülke borsalardan çıkmaya başladığına vurgu yapan Umu Oran, "Bu çıkışlarla yerli paralar hızla değer yitiriyor. Fed başta gelişmiş ülke merkez bankalarının "parasal sıkılaştırmaya' gidip gelişmekte olan ülkelerden sıcak parayı çekme kararının netleşmesiyle Türkiye'ye yönelik sermaye hareketleri aleyhe döndü, cari açık finanse edilemiyor, TL hızla değer yitiriyor, rezervler eriyor. Kurlardaki hızlı artış paralelinde ortaya çıkan kur farkı dolayısıyla Türkiye'nin döviz yükümlülüklerinin maliyeti büyüyor" ifadelerini kullandı.

-"RİSK ARTIŞINDA TÜRKİYE BİRİNCİ"-

Küresel sermaye otoritelerinin "parasal sıkılaştırma" kararı üzerine gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarının yavaşlamaya başladığı Mayıs ayından bu yana, referans ekonomiler içinde "ülke riski" en hızlı artanın Türkiye olduğunu söyleyen Oran, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Ülke tahvillerinin iflas riskini gösteren CDS'de Türkiye'ye ilişkin aylık ortalama değer Haziran-Ağustos döneminde yüzde 87.4 arttı. Türkiye'nin Mayıs ayı ortalamasında 119 olan CDS değeri, 242'ye kadar yükseldiği Ağustos ayının ortalamasında 223 olarak gerçekleşti. Buna göre Türkiye'nin ülke riskini gösteren CDS değeri üç ayda 104 puanlık bir artış gösterdi. Üç ayda Türkiye'den sonra CDS değeri en fazla artan ekonomiler yüzde 59'la Brezilya ve yüzde 53.7 ile Meksika oldu.

Merkez Bankası'nın gösterge niteliğinde açıkladığı döviz alış kurlarına göre dolar, 31 Mayıs-13 Eylül arasında 1,8661 liradan 2,0213 liraya yükselerek TL'ye karşı yüzde 8,3 değerlendi. Dış borç stokunda en büyük ağırlığı, dolar cinsinden borçlar oluşturuyor. Stokta ikinci büyük paya sahip Euro da aynı dönemde 2,4208 liradan 2,6869 liraya çıkarak yüzde 11 değer kazandı. Bu dönemde TL'ye karşı en fazla değerlenen döviz ise yüzde 13'le İngiliz Sterlini oldu. Aynı dönemde TL'ye karşı İsviçre Frangı yüzde 11.8, Japon Yeni yüzde 10.2 değerlendi.

Küresel sermaye otoritelerinin "parasal sıkılaştırma' kararının netleşmesiyle Türkiye'ye yönelik sermaye akımlarının yavaşlamaya başladığı Mayıs ayından bu yana dövizde devam eden yükseliş, Türkiye'nin 360 milyar doları aşan dış borcunun TL karşılığını giderek büyütüyor. Büyük bölümü dolar ve Euro cinsinden olan dış borcun kompozisyonundaki dövizlerde 31 Mayıs-13 Eylül arasında yaşanan artışlar, Türkiye'nin dış borç stokunun TL cinsinden karşılığını yaklaşık 56 milyar lira büyüttü. Bu dönemde dövizdeki artışlar kur farkı olarak özel sektöre 38.5 milyar, kamuya yaklaşık 16.5 milyar, Merkez Bankası'na da 1 milyar TL dolayında ek yük getirdi.

Bu dönemde en fazla kur farkı maliyetini, borçtaki payının büyüklüğüyle orantılı olarak özel sektör yüklendi. Özel sektörün 109.4 milyarı kısa vadeli olmak üzere toplam 248 milyar dolara yaklaşan dış borcunun TL karşılığı bu dönemde 38.5 milyar lira artarak 500 milyar lirayı aştı. Özel sektörde en büyük kur farkı maliyeti ise finans sektörü üzerine bindi. Banka ve diğer finans kuruluşlarının toplam 126.3 milyar dolarlık dış borcunun TL karşılığında 19.6 milyar liralık artış yaşandı. Bunun da 17.4 milyarı özel bankaların, 2.2 milyarı bankacılık dışı finans kuruluşlarının borcundan kaynaklandı. Finansal olmayan özel sektör kuruluşlarının, başka deyişle reel sektörün 121.6 milyar dolar olan dış borcunun TL karşılığı da aynı dönemde 18.9 milyar lira büyüdü.

Kamunun 106 milyar dolarlık dış borcunun TL karşılığında yaşanan 16.5 miyar liraya yakın artışın ise 13 milyarı merkezi yönetim borcundan kaynaklandı. Kamuda merkezi yönetim dışında en fazla kur farkı maliyeti 3.2 milyar lira ile kamu bankalarına geldi. Bu dönemdeki kur artışları yerel yönetimlerin dış borcunun TL karşılığını da 564 milyon lira artırdı.

Doların 2 TL'yi aşması, Türkiye ekonomisi açısından bir dönüm noktası olurken, kamu dış borcunun kur farkı faturası bütçe açığını da büyütecek."

-"TÜRKİYE, ÇÜRÜK ELMA"-

Oran, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD'nin, kırılgan ülkeler arasında Türkiye'nin başta gelenlerden olduğuna dikkat çekerken, "OECD'nin 2013 yılı Geçici Ekonomik Değerlendirme (Interim Economic Assesment) raporunda, son aylarda hızlı sermaye çıkışları yaşayan, ek finansal maliyetlere maruz kalan, yerel paraları hızla değersizleşen, cari açığı büyük ve bunu sıcak para ile finanse eden Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere dikkat çekiliyor. Cari açıkları milli gelirinin yüzde 5-6.5'i arası ile yüksek ve Mayıs-Ağustos döneminde de yerel paraları hızla değer yitiren ülkeler "çürük elmaları' oluşturuyor. OECD çürük elmaların başında ise Güney Afrika ile Türkiye'yi sayıyor, daha sonra Hindistan ile Şili geliyor" dedi.

Ekonomi ile ilgili uluslararası kuruluşlardan Türkiye'nin en kırılgan ve topun ağzındaki ülke oluşu ile ilgili art arda değerlendirmeler gelirken, "Ekonomimiz artık kırılgan değildir" diyebilen bir başbakanın Türkiye'yi yönettiğine işaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Oran, şunları kaydetti:

"Başbakan Erdoğan, beklenen felaket gerçekleşirse "faiz lobisinin oyunu' diyerek işin sorumluluğunu üstünden atabileceğini mi sanıyor? Yeni süreçte yaşanacaklar bellidir ve iktidar sorumlu davranıp önlem almazsa ödenecek fatura çok daha ağır olacaktır.

Yılın ikinci çeyreği için yüzde 4,4 olarak açıklanan büyüme oranı, büyük ölçüde iç tüketim ile kamunun yol, havalimanı, kentsel altyapı gibi alanlara yönelik harcamaları ve stok artışından kaynaklanıyor. Yatırımları gerileyen özel sektör büyümede yok Özellikle stok artışının bu orandaki payı 2.3 puanı buluyor. Stoktaki artışı dışarıda tutunca büyüme yüzde 2.1'e iniyor. Net ihracat eksi olduğu için büyümeyi 3 puan aşağı çekerken, iç tüketim artışı da büyümeye 3.4 puan katkı vermiş. Ancak bu da ekonomide çöküş süreci öncesi son canlılık

İkinci çeyrek büyümesinin beklentilere göre çok daha iyi gelmesi sonucu ilk altı aydaki büyüme yüzde 3.7 oldu ve bu yılın tümü için öngörülen yüzde 4'lük hedefe yakınsadı. Ancak Fed başta gelişmiş ülke merkez bankalarının parasal sıkılaştırma kararıyla Türkiye'ye yönelik sermaye hareketlerinin Mayıs'tan bu yana aleyhe dönmeye başlaması, büyümede ikinci yarı için beklentileri olumsuza çevirdi. Yani büyümede ikinci çeyrekteki canlanma arızi bir gelişme olarak kalacak. Ekonomide ikinci yarıda yavaşlama eğilimi giderek güçlenecek. Dövizdeki ısrarlı yükseliş ithalatı baskılayacak, ancak kur artışları, üretimdeki ithal girdi bağımlılığı nedeniyle ihracatta bir avantaj yaratmayacak. Kur ve faizde yükseliş baskısı enflasyona yansıyacak, ikinci çeyrekte büyümeyi tetikleyen iç talep yılın ikinci yarısında daralacak. Son dönemde Merkez Bankası'nın ortalama fonlama maliyetlerini yüksek tutması ve yıllık kredi büyümesinin mevsimsel olarak da azalmanın etkisiyle yılın ikinci yarısında büyüme beklentilerin altında kalacak. Son dönemde reel sektör ve tüketici güven endeksi ve kapasite kullanım oranlarındaki seyir de buna işaret ediyor. Kısacası ikinci yarıda büyümede canlanma yönünde bir umut gözükmüyor."

-"CARİ AÇIK MİLLİ GELİRİN YÜZDE 10'UNA DOĞRU GİDİYOR"-

Oran, en iyimser senaryoda bile yılın ikinci yarasında ekonomide sorunların artacağı, performansın düşeceği ve büyümenin ilk yarıdakinin altında kalacağının belli olduğunu vurgularken "Türkiye hedeflendiği gibi yüzde 4 bile büyüse, cari açık belasıyla baş etmesi zor olacak. İlk yedi ayda cari açık 42 milyar doları aştı, Temmuz sonu itibariyle yıllık açık da 56 milyar dolar oldu. Cari açık yılın tümünde iyimser tahminle 70 milyar doları aşacak.

TÜİK yılın ilk altı ayındaki milli geliri 408 milyar dolar olarak açıkladı. İkinci yarıda yavaşlayan ekonomi ve yükselen kurla daha düşük bir milli gelir elde edilebilecek. Bu da yıllık cari açığın milli gelirin yüzde 10'una ulaşması anlamına geliyor. OECD, cari açık/milli gelir oranı yüzde 5-6.5 olan ülkeleri çürük elma sayarken, oranı yüzde 10'a yaklaşan Türkiye'nin durumunu nasıl açıklayacağız?

Türkiye'ye dış kaynak girişi yavaşlarken, büyümeye devam eden cari açık, rezervleri sürekli eritiyor. Rezervlerde Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında cari açık finansmanı dolayısıyla yaşanan erime 10 milyar dolara yaklaştı.

Merkez Bankası'nın açıkladığı verilere göre Temmuz'daki 5.8 milyar dolarlık aylık cari açık, legal dış kaynak girişi eksi olduğu için kaynağı belirsiz (şaibeli) döviz girişi ve Merkez Bankası rezervleriyle finanse edildi. Net doğrudan yatırımların 1.6 milyar dolar olduğu Temmuz'da, sıcak para çıkışı nedeniyle portföy yatırımlarının neti ise 3.1 milyar dolarla eksiye geçti. Başka deyişle Borsa, DİBS gibi araçlarda net satıcı olmaları nedeniyle yabancıların Türkiye'deki portföy yatırımlarında net bazda azalma yaşandı. Dış kredi kullanımı ve yabancıların buradaki mevduatlarını kapsayan diğer yatırımlar kaleminde ise 678 milyon dolarlık net bir giriş oldu. Kaynağı belirsiz sermaye hareketlerini gösteren net hata ve noksan kaleminde ise 4.8 milyar bir giriş yaşanınca; toplamda aylık net dış finansman girişi 4 milyar 26 milyon dolar oldu. Bu nedenle aylık cari açığın 1.8 milyar dolarlık kısmı rezerv kullanımı yoluyla karşılandı. Yani Temmuz ayındaki cari açık büyük oranda kaynağı belirsiz döviz girişleri ve Merkez Bankası rezervleri ile finanse edilebildi. Cari açığın finansman ihtiyacı üç ayda rezervlerde 9.6 milyar dolarlık bir erimeye yol açtı."

-"BU 4.8 MİLYAR DOLARIN KAYNAĞI NE?"-

Türkiye'den sermaye kaçarken, Temmuz ayındaki kaynağı bilinmeyen 4.8 milyar dolarlık sermaye girişinin, tarihi bir rekoru ifade ettiğini anlatan Oran, "Merkez Bankası bunu doğrudan yatırım, portföy yatırımı veya başka legal bir kalemde gösteremiyor. Bu meçhul paranın kaynağı nedir? Bu şaibeli parayı, Suriye rejimini devirmek için işbirliğine gidilen petro-dolar milyarderi dostlar mı plase etti, yoksa kara para mı aklandı? Başbakan bu sorulara da yanıt vermelidir" dedi.

Oran açıklamasını şöyle tamamladı:

"Yeni küresel finansal konjonktürden olumsuz etkilenecek ülkelerin başında Türkiye gelirken, yani herkes en kırılgan ekonomi Türkiye derken, komşuların içine karıştırmayı kendine görev edinmiş Başbakan "Ekonomimiz artık kırılgan değildir' diyor.

Başbakan ya herkesi kandıracağını sanıyor, ya da ekonomiden bihaber. Bu lafı diyebilen Erdoğan, felaket kapıya dayandığında da "Bu faiz lobisinin oyunu' diyerek işin sorumluluğunu üstünden atabileceğini mi sanıyor? Evet, bu süreçte en kırılgan ekonomi Türkiye'dir. Sermaye çıkışları hızlandığında yaşanacaklar bellidir. İktidar sorumlu davranıp önlem almazsa ödenecek fatura çok daha ağır olacaktır. Hükümeti uyarıyor ve sorumlu davranmaya çağırıyoruz." - Ankara

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel CHP'li Oran: Türkiye, Çürük Elma, En Kırılgan Türkiye - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement