Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Ceren Damar Şenel'in katil zanlısı öğrencisi Hasan İsmail Hikmet'in yargılanmasına devam edildi.
Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Hikmet (23) ve avukatı, maktulün annesi Feyzan, babası Mustafa, kız kardeşi Selin Damar, eşi Levent Şenel, müdahil Çankaya Üniversitesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının avukatları katıldı.
Duruşmayı bazı milletvekillerinin yanı sıra Çankaya Üniversitesinin öğretim üyeleri ile öğrencilerinin çoğunluğunu oluşturduğu kalabalık grup da izledi.
Duruşmada ilk olarak Türkiye Barolar Birliği Kadın Komisyonu adına avukat Tülay Çelikyürek ile Ankara İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneği Başkanı Emine Demirel Aksoy davaya müdahil olmayı talep etti.
Sanık avukatı Vahit Bıçak, müdahilliğin kriterinin suçtan doğrudan zarar görmek olduğunu ifade ederek, "Dolaylı zarar görenin davaya katılma hakkı yoktur. Mesela Ordu'daki hadisede fail, hiç tanımadığı bir kadını kadın kimliğinden ötürü öldürmüştür. Bu kadın cinayetidir. Burada kadın cinayeti yoktur. Talebin reddini istiyorum." diye konuştu.
Mahkeme heyeti, Cumhuriyet savcısının da görüşü doğrultusunda talebi reddetti.
Söz alan avukat Bıçak, bugüne kadar "kamuoyu baskısı nedeniyle tanık dinletemediklerini" söyledi. Bıçak, sanığın annesi Hatice Elçi Hikmet ile dedesi İsmail Elçi ve Yiğit A'nın huzurda, bir tanığın ise Tanık Koruma Kanunu hükümleri kapsamında gizli tanık olarak dinlenmesini istedi.
Sanığın annesi tanık kürsüsünde
Duruşmada daha sonra sanığın annesi Hatice Elçi Hikmet yeminsiz olarak dinlendi. Hikmet, olaydan sonra oğlunun ilk kendisini aradığını, "Okulda bir olay meydana geldi. Çok üzgünüm, gelip beni alır mısın, intihar edeceğim. Çok kötü bir olay oldu, hatırlamıyorum." dediğini savundu.
Küçük oğlu ve eşini de alarak taksiyle oğlunun bulunduğu yere gittiklerini anlatan anne Hikmet, şu beyanı verdi:
"Önce sakinleştirmeye çalıştım. Eşime silahı ve bıçağı almasını söyledim. Eşim, üzerinde boş kovan olan silahı aldı. Telefonu ben aldım. Taksiyle emniyete giderek oğlumu teslim ettik. Emniyette babası da refakat etti. Çamaşır almamı söyledikleri için Gölbaşı'ndaki evimizden çamaşır alıp geldim. O esnada telefon bendeydi. Polisler emniyette gece 02.00'de telefonu aldılar."
Tanık, eşiyle yıllarca Özel Harekat Polisi olarak çalıştıklarını bildirerek, "Türkiye'nin ilk keskin nişancı kadınıyım. Bu çocuğu dağlarda taşıyarak doğurdum. Sevgimizle yetiştirdik, hiçbir zaman başkasına zarar versin diye yetiştirmedik. Her günüm ağlamakla geçiyor. Feyzan Hanım bir yıldır ağlıyorsa, ben daha çok ağlıyorum." diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, bu beyanları verdiği sırada davayla ilgili olmayan konulara girmemesi konusunda tanığa uyarıda bulundu.
Sanık avukatı Bıçak bunun üzerine heyete, "Mustafa Damar'ın şov yapmasına müsaade ediyorsunuz." dedi.
Mustafa Damar ise "Şov yapan sensin" karşılığını verdi.
Başkan Şatır, söz verilmeden konuşulmaması konusunda tarafları uyardı.
Sanık avukatı Bıçak'ın, "Çocuğunuzu hangi şartlarda üniversiteye gönderdiniz?" sorusunun ardından tanık ağlamaya başlayarak, "Çocuğumuz hukukçu olsun diye gönderdim. Ama olmadı." diye konuştu.
"Çocuğuma yapılan iftiralara inanmıyorum"
Bıçak'ın "Çocuğunuz yalan söyler mi?" sorusu üzerine tanık, "Çocuğuma yapılan iftiralara inanmıyorum. Asla yalan söylediğine inanmıyorum. Çocuğumu 9 ay dağlarda karnımda taşıdım. Hiçbir bayan dağlarda taşımadı." ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı Şatır, "Burası şov yeri değil" diyerek, davayla ilgili olmayan beyanlarda bulunmaması konusunda tanığı tekrar uyardı. Ağlamaya devam eden tanık, sandalyeye oturtuldu.
Müdahil ailenin avukatı Çetin Arslan'ın savcının arama emrine rağmen olay günü oğlunun kullandığı otomobili okuldan nasıl aldığını sorduğu tanık, "Olaydan sonra ilk aranacak yer arabaydı, arandığını düşündüm ve malzemeleri almak için gittim. Anahtar arabanın üzerindeydi. Torpido gözündeki dört kitap yere düştü, sayfalar açılınca oğlumun intihar mektubu çıktı." beyanında bulundu.
Müdahil avukatlarından Uraz Bulut ise "oğlunun iki defa kopya çektiğini ve sürekli bıçakla gezdiğini bilip bilmediğini" tanığa sordu. Anne Hikmet oğlunun bıçakla gezmediğini, kopya çektiğini de duymadığını söyledi.
Avukat Bulut, tanığın basına verdiği bir demeçte "polislerin çocuklarını yarı polis gibi yetiştirdiğinden" bahsettiğini ifade ederek, bununla ne kastettiğini sordu. Tanık, "İnanın sükunetimi korumaya çalışıyorum. Çocuğuma hiçbir polis eğitimi vermedim, polis olmasını istemedim." dedi.
Baba Mustafa Damar'ın, 2011'de kocasını bıçaklayıp bıçaklamadığına ilişkin sorusu üzerine tanık, "özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği" yönünde yanıt verdi.
Sanığın dedesinin tanık beyanı
Daha sonra sanığın dedesi İsmail Elçi tanık olarak dinlendi. Elçi, şu beyanı verdi:
"Bu çocuk ne sigara ne içki içer ne kumar oynar. Kendi halinde, evine, ailesine bağlı bir kişi. Bu hareketi nasıl yaptığını anlamış değilim. Mutlaka nedeni vardır. Bana 'Okuldan bir eğitmen arkadaşla yakınlığım var' dedi. Yakınlığın derecesini sorduğumda 'Şimdilik normal olarak devam ediyor' dedi. Daha sonraki zamanlarda, 'Bana evlenme teklifinde bulunuyor', dedi. 'Oğlum sakın evlenme, okulunu bitir, mesleğini eline al, Allah kimi nasip ederse evlen' dedim."
Mahkeme Başkanı Şatır, sanığın savunmasında, "Benim tek hatam ilişkimizi aileme söylememek olmuştur" dediğini tanığa bildirdi. Bunun üzerine dede Elçi, "Ben ailesi değilim, dedesiyim" ifadesini kullandı.
Savunma tanıklarından Yiğit A. ise sanıkla 2008'den beri arkadaş olduklarını, olaydan sonra annesinin ardından kendisini aradığını, "Hakkını helal et. Hocayı vurdum. Teslim olmaya gidiyorum" dediğini anlattı. Tanık, Hikmet'in hocasıyla ilişkisi olduğunu 2-3 sene önce kendisine söylediğini, kendisinin ise "iç ilişkilerine karışmamak için bir şey sormadığını" savundu.
Daha sonra avukat Bıçak, üniversitede eğitimini sürdüren bir kişinin korkması nedeniyle gizli tanık olarak beyan vermek istediğini bildirdi.
Mahkeme heyeti, savcının da talebi doğrultusunda, dosya kapsamı ve delil durumuna göre talebi reddetti.
Bunun üzerine Bıçak, tanığın adliyede hazır olduğunu belirtti ve açık kimliğiyle dinlenilmesini istedi.
Mahkemenin dinlemeyi kabul ettiği Hasan A, sanıkla çocukluk arkadaşı olduklarını bildirerek, "(Sanık) Olaydan bir ay evvel kahve içmeye çağırdı. Sohbette bir kız arkadaşı olup olmadığını sordum. Olduğunu ama ayrıldığını söyledi. Kim olduğunu sorduğumda Ceren adlı bir hoca olduğunu söyledi. Ayrıldığı için sınavlarda baskı uyguladığını söyledi." beyanını verdi.
Müdahil avukatlarından Arslan, dinlenen son iki tanığa yalan tanıklığın suç olduğunu hatırlattı.
Arslan, savcının talebi doğrultusunda sanığın cezalandırılmasını, hakkında indirim hükümlerinin uygulanmamasını ve mümkünse davanın bugün karara çıkarılmasını istedi.
Dava ertelendi
Daha sonra sanık avukatı Bıçak'a esasa ilişkin savunmalarını yapması için söz verildi.
Bıçak ise usule ilişkin beyanda bulunacağını bildirdi. Yargılama sırasında usul konusunda birçok ihlalde bulunulduğunu iddia eden Bıçak, delil toplanmadan, eksik soruşturma sonucu iddianame düzenlendiğini savundu. Bıçak, mahkeme aşamasında da gerekli bilgilerin toplanmadığını, taleplerinin reddedildiğini, kendisine ve müvekkiline yönelik tehditlerde bulunulduğunu savundu.
Kovuşturmanın genişletilmesine yönelik taleplerinin de olduğunu ifade eden Bıçak, mahkemenin bunu kabul etmemesi halinde reddihakim talebinde bulunacaklarını belirtti.
Mahkeme Başkanı Şatır, heyetçe yaptıkları müzakere sonrasında sanık avukatının kovuşturmanın genişletilmesi taleplerini reddetti. Sanık ve avukatına esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için süre veren heyet, davayı 21 Şubat 2020'ye erteledi.
Öte yandan sanık avukatı Bıçak'ın usule ilişkin itirazlarını sunduğu esnada, "Sanık ülkemizin yetiştirdiği kıymetli değerlerden Nazım Hikmet ile aynı soyadını taşıyor." demesi, salondaki izleyicilerin tepkisine neden oldu.
Duruşmanın ardından adliye önünde toplanan bir grup, "Ceren için adalet" ve "Erkek adalet değil, gerçek adalet" sloganları attı.
Ceren Damar Şenel'in babası Mustafa Damar, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, davaya ilişkin bilgiler verdi. Damar, "Savunmaya süre verdi. Bir sonraki duruşmada savunma yapılmasına yönelik karar açıklandı. 21 Şubat 2020'de son savunma yapılacak ve karar verilecek." diye konuştu.
Cumhuriyet savcısı geçen celse sanığın "canavarca hisle veya eziyet çektirerek, kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "ruhsatsız tabanca bulundurmak" ve cinayetin ardından kendisini kovalayan bir öğrenciye yönelik "silahla tehdit" suçlarından da 3 yıldan 8 yıla kadar hapsini talep etmişti.
Son Dakika › Güncel › Ceren Damar Şenel'in öldürülmesine ilişkin dava - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?