Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, iş sağlığı ve güvenliği tedbirini hayata geçirmek ve insan onuruna yaraşır bir çalışma ortamını sağlamanın sadece kanuni değil vicdani ve insani bir sorumluluk olduğunu belirterek, "AB normlarında bir iş sağlığı güvenliği mevzuatı hazırladık. İşveren ve işçi sendikalarıyla beraber uzun tartışmalar neticesinde bu yasayı TBMM'den geçirerek yürürlüğe koyduk" dedi.
Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası'nın (ÇEİS) 50. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Çırağan Sarayı'nda düzenlenen davette konuşan Çelik, sendikanın, 91 yıllık cumhuriyete 50 yıl tanıklık etmiş önemli sivil toplum kuruluşlarından olduğunu söyledi.
Çelik, Almanya'nın 1960'larda Türkiye'den iş gücü talebinde bulunduğunu hatırlatarak, "1970'lerin başında dünya aya giderken, komşu Yunanistan 1980'lerde AB'ye girerken, 1990'lı yıllarda dünya ekonomisi büyüyüp küreselleşirken, biz bu süreci kayıp yıllar olarak geride bıraktık" dedi.
Gelişmiş ülkelerin en demokratik ülkeler olduğunu ifade eden Çelik, demokrasi ile ekonomik kalkınma arasında bir bağ olduğunu, birinin ihmal edilmesinin diğerini zayıflattığını vurguladı. Çelik, "kayıp yıllar" olarak değerlendirdiği yılların altında yatan sıkıntıların bu dengenin kurulamamasından kaynaklandığına dikkati çekti.
Çelik, ülkede her türlü vesayet odağını kaldırmak ve demokrasiyi geliştirmek gerektiğini aktararak, Türkiye'de siyasi istikrarın olduğu 1966 ile 1970, 1983 ile 1987 yılları arasını ve son 12 yılı, ölü toprağının atıldığı dönemler olarak tanımlamanın mümkün olduğunu kaydetti.
"Genç yaşlarımda amelelik yaptım"
Ülkede özellikle son 12 yılda ekonomi, ticaret, sağlık, eğitim, ihracat, ulaşım ve her alanda önemli reformların hayata geçirildiğini anlatan Çelik, şunları kaydetti:
"Türkiye her alanda üç kat büyüdü. Özel sektörün öncülüğünde bunları gerçekleştirdiğimizi her toplantıda açık yüreklilikle ifade ettik. İnşaat sektöründe çimento dediğiniz zaman, az önce güzel bir latife yapıldı, 'betonlaşma' diye. Vallahi ben genç yaşlarımda amelelik yaptım. Babam inşaat ustasıydı. Amelelik yaparken çimento torbasını da bizzat taşıdım. Hiçbir zaman çimento bana, 'betonlaşacağım' demedi ama dediyse belediye başkanları ya da siyasiler dedi. Yanlış çimentoda değil, yanlış çimentoyu yönlendirenlerde."
Çelik, inşaat sektörü yüzde eksi 5,6 küçülürken yüzde 7,1 noktasına geldiğini ifade ederek, yurt dışındaki iş hacmine bakıldığında da 2,6 milyar dolardan 31 milyar dolara yükseldiğini belirtti.
Çimento sektörünün istihdama da önemli ölçüde katkısı olduğunu vurgulayan Çelik, "Ülkede 12 yılda devlet açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 10,8'den binde 8'e geriledi. Faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı, 100 liralık vergi gelirinin 85 lirası faize giderken bugün 14 lirası faize gidiyor. Bunların yanında pek çok proje, düzen ve istihdamın abideleri olarak boy gösteriyor" diye konuştu.
Ekonominin yanında kronikleşmiş toplumsal sorunların üzerine kararlılıkla gidildiğine dikkati çeken Çelik, "Çözüm süreciyle birlikte hem toplumsal barışın kalıcı olması hem de ekonomik gelişmenin katlanarak devam etmesi artık hayal değil. Türkiye, büyük projeleri ve yatırımları, hedefleri olan bir ülke haline geldi" ifadelerini kullandı.
Çelik, ülkede sorunlar da olduğundan bahsederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nur topu gibi bir çocuğumuzun olmasını istiyorsak sancılara katlanma erdemini ve cesaretini göstermemiz gerekiyor. Bu coğrafyada barış ve huzur, aranan iki önemli kavram. Bugün bölgemizde yaşanan sorunların nedeni çok açıktır. Bu politikaların altında insan ve değer yargıları yok. Onun için insanlar vahşice öldürülüyor ve katlediliyor."
Sosyal Güvenlik Reformu
"Önce insan' anlayışını her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da hakim kılmak durumundayız" diyen Çelik, bugüne kadar sosyal güvenlik reformunda çalışma hayatında örgütlenme özgürlüğünden iş sağlığı güvenliğine kadar birçok icraat gerçekleştirdiklerini söyledi.
Bu reformların tamamının daha huzurlu bir Türkiye için olduğunu aktaran Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yaşanan olaylar çerçevesinde baktığımız zaman işveren, çalışanlar ve yöneticiler tarafından hiçbir maddi kazancın insan hayatından daha değerli olmadığının görülmesi gerekiyor. Bir insan hayatını kaybettikten sonra milyarlarca dolarlık üretim yapsanız ne fayda. Onun manevi sancısını hangi milyar dolarlar telafi edebilir? İş sağlığı ve güvenliği tedbirini hayata geçirmek ve insan onuruna yaraşır bir çalışma ortamını sağlamak sadece kanuni değil vicdani ve insani bir sorumluluktur. AB normlarında bir iş sağlığı güvenliği mevzuatı hazırladık. İşveren ve işçi sendikalarıyla beraber uzun tartışmalar neticesinde bu yasayı TBMM'den geçirerek yürürlüğe koyduk. Yaşanan olaylardan sonra gönül arzu ediyor ki bir tepki yasası olarak yasalar gündeme gelmesin. Müeyyidelerin artmasını gerekli kılacak gelişmelerden dolayı yeni bazı müeyyideler içeren iş sağlığı güvenliğiyle ilgili düzenlemeler önümüzdeki günlerde TBMM'ye sevk ediliyor."
Nükhet Duru ve Erol Evgin'in sahne aldığı geceye, eski bakanlardan Murat Başesgioğlu ve ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Ünal'ın yanı sıra iş ve siyaset dünyasından çok sayıda davetli katıldı. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › 'AB Normlarında Bir İş Sağlığı Güvenliği Mevzuatı Hazırladık' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?