Burkay: Devlet De, PKK da Tutarlı Olmalı

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Kemal Burkay, devlet ve PKK'nın tutarlı olmasını isterken, "PKK, kendi liderinin de dile getirdiği gibi silahlı mücadelenin artık miadının dolduğu görüşünde ise, ve silah bırakacaksa, işi uzatmadan, ayak sürümeden bunu bir an önce yapmalı. Devlet ve hükümet de bunun gerçekleşmesi için kendine düşeni yapmalı" dedi.

Burkay, TBMM'nin kısa süre önce hükümete sınır ötesi operasyon yetkisi vermesi ve bu süreçte sınır ötesi operasyona yönelik kararı tazelemenin yanlış olduğunu, bunun sürecin ruhuna uymadığını savundu. Tezkere kararına gerekçe olarak PKK'nın sınır ötesindeki askeri varlığı ve geçmişteki veya gelecekte muhtemel eylemlerinin gösterildiğini anlatan Burkay, şöyle devam etti:

"Bu tutumu iki nedenle yanlış buluyoruz. Birincisi; bu yılın başlarında hükümetle PKK arasında varılan uzlaşma sonucu silahlar susmuş ve 'Çözüm ve Barış Süreci' denen bir süreç başlamıştı. Bunun sonucu silahlar 9 aydır suskun ve arada bazı tartışma ve kaygılar yaşansa da bu durum hala devam ediyor. Böyle bir süreçte sınır ötesi operasyona yönelik kararı tazelemek yanlıştır, sürecin ruhuna uymaz. İkinci olarak; PKK'nIn sınır ötesindeki varlığının sürmesi bizzat Türk devletinin son 14 yıllık politikasının ürünüdür. İmralı Süreci'nin daha başında, 1999 yılında Öcalan silahları tümüyle bırakmayı, bunun için yolun açılmasını istedi, PKK da buna 'Evet' dedi. Yani içerdekiler ve sınır ötesindekiler ile PKK'nIn tüm güçleri daha o zaman ortadan kalkabilir, PKK ad ve program değiştirerek sivil hayata geçebilir, şiddet ortamı son bulabilirdi. Ama o zamanki Hükümet ve Genelkurmay bunu kabul etmedi."

Burkay, bu yıl Öcalan-MİT görüşmesi ardından PKK'nın bir kez daha silahları susturduğunu, hükümetin sürecin PKK'ya silah bıraktırmaya yönelik olduğunu açıklamasına rağmen örgüt içindeki güçlerin silah bırakmaları yerine sınır ötesine çekilmesini istediğini söyledi. HAK-PAR Genel Başkanı Kemal Burkay, şöyle devam etti:

"Oysa doğrusu; içerdekilerin içerde, dışarıdakilerin ya bulundukları yerde, ya da Türkiye'ye dönüp sınırda silah bırakmalarıydı. Silah bırakanlar serbest olmalı, sosyal ve siyasal hayata entegre olmalarına yol açılmalıydı. Cezaevindekiler de serbest bırakılmalı, yurt dışındaki PKK'lılar serbestçe dönebilmeliydi. Bunun için yasal zemin Parlamento tarafından oluşturulmalıydı. Eğer çözüm ve barış olacaksa, en azından şiddet son bulacaksa yolu yordamı buydu. Ama bu kez de böylesine sonuç verecek bir yol izlenmedi ve PKK'nın silahlı güçlerini sınır dışına çekmesi istendi. Demek ki bu insanların sınır ötesinde yoğunlaşmaları varılan uzlaşmanın sonucudur. Öyle olunca, PKK güçlerinin sınır ötesindeki varlığından söz ederek öteki tarafa müdahale kararı almak ne oluyor? PKK, kendi liderinin de dile getirdiği gibi silahlı mücadelenin artık miadının dolduğu görüşünde ise, ve silah bırakacaksa, işi uzatmadan, ayak sürümeden bunu bir an önce yapmalı. Devlet ve hükümet de bunun gerçekleşmesi için kendine düşeni yapmalı. Bu ise önce 'Sınır ötesine taşının', sonra da 'Sınır ötesindeler, öyleyse oraya operasyon yapma hakkım var' demekle olmaz."

DHA(İD) - İstanbul