Konferans açılışında konuşma yapan BTÜ Rektörü Prof. Dr.
Arif Karademir, "BTÜ kurulduğu 2010 yılından bu yana kampüs çalışmalarına devam ederken, akademisyenlerinin çalışmalarıyla ve geliştirdikleri projelerle 'En Girişimci ve Yenilikçi Üniversiteler Endeksi'ne girmeyi başaran, teknolojik araştırma yetkinliğinde 9'uncu, fikri mülkiyet havuzu kategorisinde 10'uncu olan, yüksek lisans ve doktora öğrencisi sayısı ve de projeleriyle ön plana çıkmaya çalışan, robotlar ve akıllı sistemler alanında uzmanlaşan tematik bir üniversitedir. Bursa da coğrafi olarak maddi ve manevi olarak değişim ve dönüşümün kıvılcımını ateşleyecek şehirlerin başında gelmekte. Bu sebeple hep birlikte ülke kalkınmasına katkı koymak üzere çalışmaya devam ediyoruz. Bu anlamda
Türkiye'nin içerisinde bulunduğu süreci iyi okumak ve değerlendirmek üzere özgün yaklaşımları ile bizi aydınlatacak değerli siyasetçimiz sayın Külünk'ün bizlerle yapacağı paylaşımlar bizim için çok kıymetlidir" dedi.
Neden KAOS?
Kaos neden yaşanıyor sorusuyla konuşmasına başlayan AK Parti
İstanbul Milletvekili Metin Külünk, "Bilginin enerji hareketleri üzerinden şekillendiğini bilirsek sorunun cevabını da bulmuş oluruz. Eğer kainattaki enerjinin sırrına akıl verebilirsek, geleceği belirleme şansımız olur. Müslümanlar neden Mağlup? Mağlup bir coğrafya ve mağlup bir medeniyetin çocuklarıyız. Çünkü kainattaki enerji döngüsünü anlayamadık. Eğer Allah'ın bize gönderdiği Kuran'ı tilavet kaygısı ile değil de bir kainat kitabı olarak okuyabilseydik, sanayi devrimini yapan, robotlar ve yapay zeka sürecini yöneten, fiber optik devrimi gerçekleştiren biz olurduk. Tayy-i Zaman yani enerji yoğunlaşmasını ve post kuantum sürecini anlayamazsak ve bu akıl üzerinden bilgi üretemezsek kaos devam eder. Hep yenilgiyi konuşuyoruz.
Kudüs'ü,
İran'ı,
Myanmar'ı,
Suriye'yi konuşuyoruz. Peki galibiyet aklını nasıl üreteceğiz? Bilimin varlığını idrak etmeliyiz. Allah-kainat-insan ilişkisini Kuran diyalektiği ile düşünmeli ve Kuran'ın tüm insanlara indiğini unutmamalıyız. Müslümanlar Kuran diyalektiğini anlamadıkça yenilgiye mahkûmdur. Batı okuduğu için sanayi devrimini başardı, insanlığın kaderini değiştiren fiber optik kabloyu üretti. Hepimiz akıllı telefonları müthiş bir mutlulukla cebimizde taşıyoruz, ama hiç diyalektiğine bakmıyoruz. Bugün akıllı telefonları üreten akla inanılmaz güç yüklüyoruz. Allah Semih değil mi? Tasavvuf erbabının zikir halkası yok mu? Bu telefonlarda ne vücut bulmuş; görme, işitme, bilme… Allahtan bir şeyin gizlenmesi mümkün olmadığına göre, her şeyin aşikâr olduğu, bu kainattaki bu bilginin, bir yerde eşyaya dönüşmesi çok mu olağanüstü bir şey, ama biz aklı özgürleştiremediğimiz için Batının başardığı her şey bize olağanüstü geliyor. Olağanüstü olan bir şey yok. Sadece Müslümanların dondurulmuş aklının çaresizliği var" diye konuştu.
Gelecekten Bugüne Bakan Lider Erdoğan!
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk konuşmasını şöyle sürdürdü: "Gelecekte robot toplumların konuşulacağı bir dünyaya doğru gidiyoruz. Fakat içimizde kendi varlığını sürdürebilmek için e-devlete direnenler var. Türkiye 1944 sonrası siyasetçileri, bizi eşyanın dönüştürücülüğünü anlamaktan alıkoyduğu ve bizi kendi içimize kapatıp enerjimizi kendi içimizde tükettirdiği için tarih önünde hesap verecek. Erdoğan, Türkiye'yi Abdülhamit perspektifinden okuyabildiği ve 50 yıl sonrasından bugüne bakabildiği için küresel düşmanları çoğalıyor.
Almanya başta olmak üzere Çin,
Japonya gibi devletler robot ve yapay zeka üzerine ciddi çalışmalar yürütüyor. Sadece robotlarla işleyen fabrikalar düşünün. Böyle bir süreçte işçilere yani insanlara ihtiyaç yok. Bu da neyi getiriyor? Eritilmesi gereken fazla nüfus ve ardından gelen faşizm, islamofobi, terörizm ve savaş. Bu süreçte Post kuantum bizim son çıkışımız. Kainattaki enerjinin sırrını bulabilirsek gelecek 100 yılı biz yöneteceğiz."
KAOS Daha da Derinleşecek!
ABD'nin 2.Dünya Savaşı sonrası İngilizlerden devraldığı amiral gemi rolünün sonuna geldiğini ifade eden Külünk, "Bunun ilk tezahürü 11
Eylül saldırıları ve sonrasındaki gelişmelerdir. Dünyanın ticaret merkezini batıdan doğuya kaydıracak olan Pekin-
Londra modern
İpekyolu kaosu derinleştirecek. ABD bu süreçte rolünü kaybetmemek için bölge ülkelerini istikrarsızlaştırma, Çin'i
Malaga bölgesinde kendine mahkum etme, İpekyolun'un yapılışını engelleme gibi hamlelerde bulunacaktır. Bunları da başaramazsa hattın üzerinde bulunan ülkeleri kontrol altına almayı deneyecektir. Türkiye, İran ve
Azerbaycan bu noktadaki en kritik ülkeler. Dolayısıyla DAEŞ,
PKK, FETÖ ve bundan sonra çıkarılacak terör örgütleri ile kaosu daha da derinleştirecekler. Pentagon'un temel stratejisi İngilizlerin 1.Dünya Savaşı'nda Araplar üzerinden yaptığını Türkiye üzerinden yapmak. Türkiye Ankara'nın etrafına sıkıştırılarak kontrol altına alınmaya çalışılıyor.
Vestfalya sürecinin bir devamı olarak dünyayı küçük parçalara ayırarak kontrol altına alma hedefindeler.
15 Temmuz kaosu derinleştirme planının bir parçasıdır. Arkadaki aklın hedefi 1.Dünya Savaşı 1919
Paris barış anlaşmasında başarılamayanı başarmaktır. Ermeni iddiası rafta beklemektedir. Rusya ve İran'ın Türkiye'ye yaklaşması 15 Temmuz da dimdik durarak bu iki ülkeyi de sarsabilecek dalgalardan onları korumuş olmamızdır. Vestfalya süreci, Belfour deklarasyonu, Sykes Picot'u, Paris anlaşmasını iyi anlamalıyız."dedi.
Çin Potansiyel Tehlike
Geleceğin çok kutuplu dünyasında Çin'in tehdit oluşturacağına değinen Külünk, "ABD Türkiye ve müslüman dünyasıyla uğraşmaktan vazgeçmeli. Çin önümüzdeki süreçte dünyayı tehdit eden ekonomik, siyasi ve askeri bir güç haline geldiğinde Çin istilası kaçınılmaz olacaktır. Bunu durduracak olan güç Türkiye liderliğinde bir İslam dünyası ve Rusya ittifakıdır. ABD bunu görmezse kendi sonunu kendi eliyle hazırlamış olacaktır" şeklinde konuştu.
Çok Kutuplu Dünyanın Lideri Türkiye
Konuşasında, Türkiye'nin çok kutuplu dünyanın güç merkezi olacağını vurgulayan Külünk, "Siyasi, askeri, ekonomik alanda yaşanan sancılar güç merkezi olmanın sancılarıdır. Osmangazi Köprüsü sadece yolu bir saate düşürmek için yapılmamıştır. Üçüncü havaalanı sadece 'bizim çok büyük bir havaalanımız var' demek için yapılmış bir havaalanı değildir. Bu projelerin hepsi gelecek yüz yıla hazırlık projeleridir. Eğer bu projeler yapılmasaydı Türkiye'nin faize giren kaynakları, faizden düşüp bu projelere aktarılmasaydı Türkiye bu projelerle yüz yıla hazırlığı yapılmasaydı 30 yıl önceki Türkiye'de kalırdık. Sayın Erdoğan, Türkiye'ye bugünden bakmadı. Erdoğan, Türkiye'ye 50 yıl sonrasından baktığı için Türkiye bu yatırımları yaptı. Bu bir devlet aklıdır. Devlet 2032'e değil, 2100'lere hazırlanıyor. 2100'de Türkiye dünyanın en güçlü lojistik ticaret merkezi olacak" dedi.
Sizin düşünceleriniz neler ?