Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Abant İzzet Baysal Üniversitesindeki (AİBÜ) yapılanmasına yönelik haklarında dava açılan 10'u firari, 29'u tutuklu 77 akademisyenin yargılanmasına devam edildi.
Bolu Adliyesi'ndeki mahkeme salonlarının yetersiz olması nedeniyle Bolu Belediyesi Nikah Salonu'nda devam eden duruşmaya, geniş güvenlik önlemleri altında getirilen tutuklu 29 akademisyen, daha sonra kendileri için ayrılan bölüme geçti.
Bolu Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, aralarında eski rektör Prof. Dr. Hayri Coşkun'un da bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar da katıldı.
Duruşmada kullandığı telefonda "ByLock" bulunduğu tespit edilen, AİBÜ Rektörlüğünün araştırma raporunda FETÖ ile ilişkisinin belirlenmesinin yanı sıra MASAK raporunda hesaplarına FETÖ ile irtibatlı kişi veya kuruluşlardan para gönderildiği tespit edilen, Bank Asya'ya destek olmak amacıyla 05 Eylül 2014 tarihinde başka bir bankadan çektiği 50 bin lira krediyi yatırdığı kaydedilen bu nedenle de bankaya destek olduğu gerekçesi ile teşekkür plaketi aldığı öne sürülen tutuklu sanık Doç. Dr. Serkan Çakır dinlendi.
Hakkındaki iddiaları reddeden Çakır, "ByLock" kullanmadığını ve FETÖ ile irtibatının olmadığını ileri sürdü.
FETÖ ile irtibatlı olduğunu daha önceden bildiği Işık Yayınevinden tarafına para gönderildiğini kabul eden Çakır, "Işık Yayınlarından bana para gönderildiği doğrudur. Bu para, yazdığım ve o yayınevi tarafından basılarak piyasaya sürülen kitabımla ilgili bir ödemeydi. Bu yayınevinin FETÖ ile irtibatlı olduğunu ve o gruba mensup kişilerin takip ettiğini biliyordum." şeklinde konuştu.
Çakır, çevresindeki insanlardan gelen talep üzerine bir kitap yazmaya karar verdiğini anlatarak, "FETÖ ile irtibatlı olan Işık Yayınevini takipçilerinin hem dinci hem de fazla olması nedeniyle tercih ettim. Amacım kitabımın ilk baskısının çok satmasıydı. Helal gıda ile ilgili olan 'Yedikleriniz helan olsun' isimli kitabımı 2013'de bu yayınevine gönderdim. Kitabım 2014'de piyasaya çıktı. Ama o dönemde malum grup hakkındaki iddiaların çoğalması nedeniyle kitabım istediğim satış rakamlarına ulaşmadı." ifadesini kullandı.
FETÖ ile irtibatlı kuruluşlardan biri olan Samanyolu TV'de yayınlanan programlara konuşmacı olarak katıldığını da anlatan Çakır, Samanyolu TV'deki programa gelen davet üzerine katıldığını ileri sürerek, "İlminin zekatını vermek adına bu programlarda yer aldım. Başka bir yerden davet gelse oralara da katılırdım." dedi.
Kullandığı telefon hattında "ByLock" tespitinin yapıldığı, AİBÜ Rektörlüğünün araştırma raporunda FETÖ üyeliğinin tespit edildiği ve bu nedenle görevden ihraç edildiği, aktif Bank Asya hesabının bulunduğu ve bankaya destek olmak amacıyla toplam 144 bin lira para yatırdığı, Bank Asya hesabından kurban parası gönderdiği iddiasıyla yargılanan tutuklu sanık Şükrü Kılıç ise, hakkındaki iddiaları kabul etmedi.
FETÖ ile bir bağının olmadığını kaydeden Kılıç, geçimini sağlamak için örgütün idare ettiği kurumlarda çalıştığını kaydetti.
Turgut Özal Üniversitesinde çalıştığı sırada Süleyman Demirel Üniversitesinde doktorasını yaparak Abant İzzet Baysal Üniversitesine akademisyen olarak kabul edildiğini kaydeden Kılıç, "Daha sonra yapılan bir inceleme sonucunda doktoram usulsüz olduğu gerekçesi ile iptal edildi. Bu nedenle AİBÜ ile ilişiğim kesildi. Ama AİBÜ tarafından hakkımda FETÖ üyeliği ile ilgili rapor hazırlanmış." ifadelerini kullandı.
ByLock kullandığı iddialarının da gerçek olmadığını ileri sürerek beraatini talep eden Kılıç, mahkeme heyetinin "Zaman Gazetesi aboneliğiniz oldu mu?" sorusuna, üniversitede çalıştığı esnada zorlamalarla bu gazeteye bir süre abone olduğunu söyledi.
Mahkeme heyetinin "Feza isimli bir şirkette çalışmışsınız. Burası neresi?" sorusuna ise Kılıç, şu şekilde cevap verdi:
"Feza, Zaman Gazetesinin sahibi olan şirketin ismidir. Okulum bittikten sonra bir komşumuzun gazetenin o dönemki genel yayın yönetmeni olan Hüseyin Gülerce üzerine baskı yapmasıyla bu şirkette idareci olarak işe başladım. 1997-2001 yılları arasında Zaman Gazetesinde yöneticilik yaptım. Hüseyin Gülerce oradan ayrıldıktan sonra gazetede onun işe soktuğu kişilerin temizlenmesi için çalışma başlatıldı. Çok iyi ve verimli çalışmam nedeniyle işime son vermekten vazgeçtiler. Daha sonra bir yönetici ile kavga ederek ben istifa ettim. Daha sonra Turgut Özal Üniversitesinde çalışmaya başladım."
Kılıç'a, 15 Temmuz sonrasında yurt dışına çıkmak üzereyken havaalanında gözaltına alındığını anımsatan mahkeme heyeti, "Neden yurt dışına çıkmak istediniz?" sorusunu yöneltti.
Yurt dışına çıkış amacının iş aramak olduğunu öne süren Kılıç, "15 Temmuz öncesinde Zaman Gazetesi ve Turgut Özal Üniversitesinde yönetici olarak çalışmam nedeniyle Türkiye'de çalışamayacağımı anladım. O nedenle Belarus ya da Ukrayna'ya giderek iş bakacaktım. Çalışmadığım için aile içinde sorunlar yaşanıyordu. Bu sayede bir şeyler yapıyor gibi görünecektim." dedi.
Duruşma, yarın sanıkların dinlenmesi ile devam edecek.
- İddianameden
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 72 sayfalık iddianamede, firari sanıklar Mehmet Yazıcı ve Kemal Gümüştekin'in, "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan 15 yıldan 22 yıl beşer aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede ayrıca 8'i firari, 30'u tutuklu, aralarında Hayri Coşkun'un da bulunduğu 37'si tutuksuz 75 sanık hakkında ise "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15'er yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Son Dakika › Güncel › Bolu'daki Fetö/pdy Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?