CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Halk gibi evimde oturacağım. Huzur içinde çoluk çocuğumla oturacağım. Bunu arzuluyorum. Çünkü biz Cumhuriyet çocuğuyuz. Biz halktan yanayız, halk gibi yaşamak isteriz." dedi.
Kılıçdaroğlu, Çanakkale'nin Biga ilçesinde 22 milyon liraya mal olan kapalı pazar yeri, katlı otopark ve hal binası için düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, tek arzusu ve hedefinin ülkenin neresinde olursa olsun, kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk, büyük herkesin mutlu yaşadığı bir Türkiye olduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye, herkesin karnının doyduğu bir Türkiye. Herkesin alın terinin karşılığını aldığı bir Türkiye. En büyük arzum bu. Bunun için çalışıyorum." diye konuştu.
"Ben, saraylara meraklı biri değilim, saraylarda oturmuyorum, saraylarda oturmayacağım da." diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Halk gibi evimde oturacağım. Huzur içinde çoluk çocuğumla oturacağım. Bunu arzuluyorum. Çünkü biz Cumhuriyet çocuğuyuz. Biz halktan yanayız, halk gibi yaşamak isteriz. Halk gibi beslenmek isteriz, halk gibi halkın arasında gezmek isteriz. Ben 3 bin kişilik koruma ordusuyla gezmem. 3 bin kişilik koruma ordusuyla birisi geziyorsa, o halkın cumhurbaşkanı olamaz. Yoktur böyle bir şey. Kimden korkuyorsunuz, kimden çekiniyorsunuz? Kendi halkından korkan, kendi milletinden korkan bir insan olabilir mi, bir yönetici olabilir mi? Halkın arasına girmesi lazım, oturması, konuşması lazım, derdini dinlemesi lazım, çayını, kahvesini içmesi lazım, evini gezmesi lazım. Sen bunları yapmayacaksın sarayında oturacaksın. Batsın o saray eğer öyleyse. Kışlık saray yetmeyecek bir de yazlık sarayı olacak. Yazlık sarayı yetmeyecek bir de uçan sarayı olacak. Peki halk nerede? Millet nerede? Nerede yaşıyoruz biz? Biri uzayda yaşıyor halktan kopuk, biz de halk olarak hep beraber yaşıyoruz."
- "Bir insan üretirse mutlu olur"
Bir insanın ürettiği takdirde mutlu olacağını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, "İnsanlar nasıl mutlu olur? En önemli soru bu. Bir insan üretirse mutlu olur. Nasıl üretecek. Tarlada çalışarak üretecek, fabrikada çalışarak üretecek, lokantada üretecek, esnaf dükkanında üretecek, fırında fırıncı çalışarak üretecek, ev kadını çalışarak üretecek. Herkes üretirse, herkes alın teri dökerse ve en önemlisi alın terinin karşılığını alırsa o memlekette herkes mutludur. Çünkü herkes üretiyor. Eğer üretmiyor sadece tüketiyorsa o ülkede huzursuzluk olur." dedi.
Kılıçdaroğlu, bugün enflasyon rakamının açıklandığına değinerek, şunları söyledi:
"Bir aylık enflasyon, yıllık demiyorum. Bir aylık enflasyon yüzde 6,3. Enflasyon ne demektir? Enflasyonu belki gazetelerde şöyle okursunuz: Efendim fiyat artışı demektir. Enflasyon fiyat artışı demektir, doğrudur ama enflasyonun anlamı şudur: Bütün zamanların faturasını millet ödeyecek demektir. Enflasyon budur. Sanayici dışarıdan mal getirir. Dolar, Türk lirası karşısında yükselmişse sanayici o malı alır, üstüne karını ilave eder, maliyetini yapar ve toptancıya verir. Toptancı üzerine karını ekler, götürür esnafa verir. Esnaf üzerine karını ekler, size satar. Yani kimse zarar etmez oradan. Faturayı kim öder? En son alıcı olan öder. Kim o? Vatandaşlar."
Enflasyonun da bütün zamların da faturasının millete çıktığına işaret eden Kılıçdaroğlu, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Şimdi oturup bize, 'Kriz miriz yok' diyorlar. Nereden baktığınıza bağlı. Sarayda kriz yok. Niye yok? Elektrik parası yok, doğalgaz parası yok. Bizim unları kabul etmiyorlar, badem unuyla besleniyorlar ona para da yok. Badem sütü. Ona para da yok. Bilmem ne muzu. Ona para da yok. Orada kriz var mı? Kriz yok orada. Sarayın beslemeleri var. Yani koşulsuz saraya uyanlar. Bunlar mesela dolar bazında ihale alıyorlar. 1 milyar dolar, 2 milyar dolar, 5 milyar dolar, 20 milyar dolar ihale alıyorlar. Bunların tamamı sarayın adamları. Dolar çıktıkça bunlar kazanıyorlar. Bunlar da kriz var mı? Kriz yok. Onlar sabah kalkıp, akşam yatıp 'İnşallah dolar biraz daha yükselir.' diye dua ediyorlar. Niçin? Dolar yükseldikçe daha fazla para alacaklar. Vatandaşın mutfağında kriz değil, yangın var yangın. Az önce Çanakkale'de bir kadın yakaladı. 'Ne olursun bizi bu pahalılıktan kurtar.' diye. Sarayda oturan kurtaramaz. Çünkü sarayda olan vatandaşla ilişkilerini koparmış vaziyette."
Ülkenin 16 yılda bu hale geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Şimdi gittiler ekonomide kriz çıkınca 'Bunu dış güçler yaptı.' dediler. Hangi dış güç. Memleketi sen mi yönetiyorsun, dış güçler mi? Dışarıda başka konuşuyor, içeride başka konuşuyor. Dışarıda gidip özür diliyor, içeride aslan kesiliyor. Bu kadar korkak aslan görmedim. Dışarıya gidince sesin soluğun çıkmıyor. Doğru dürüst konuşamıyorsun, kapı arkalarında yalvarıp yakarıyorsun, 'Bize borç para verin.' diyorsun. Türkiye'yi tefecilere teslim ettiler. Londra'ya, New York'a, Berlin'e, Washington'a para istemeye gidiyorlar. Borç alan emir alır. Emrediyorlar, 'Faizi yükseltmezsen sana para vermeyiz.' diyorlar. Tam üç kat faizi yükselttiler." ifadesini kullandı.
"İlaçtan doğalgaza, elektrikten mercimeğe her şeye zam geldi"
Samandan gübreye kadar her şeye zam geldiğini aktaran Kılıçdaroğlu, eleştirilerine şöyle devam etti:
"İlaçtan doğalgaza, elektrikten mercimeğe her şeye zam geldi. Çiftçinin ürettiği ürüne zam gelmedi. Memurun, emeklinin, işçinin maaşına zam gelmedi. Onlar şimdi faturayı ödemekle meşguller. Dolayısıyla hep beraber mücadele edeceğiz. Sarayın bir günlük harcaması 1 milyon 600 bin lira. Bir de yetmedi uçak aldılar. Uçağın da bir günlük açıklaması 1 milyon 800 bin lira. İster bin, ister binme, o kadar parayı vereceksin. Allah aşkına kimin sırtından vereceksin? Milletin sırtından vereceksin. Bu kamburu, bu yükü sırtınızdan atmaya hazır mısınız? Ben de size namus sözü veriyorum. Saraylarda oturmayacağım, halkın arasında oturacağım. Sizler gibi yaşayacağım, sizler gibi konuşacağım, sizlerin dertleriyle dert sahibi olacağım."
Kılıçdaroğlu, sadece yerel yönetimlerde değil, bütün Türkiye'de hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, her evde huzurun, bereketin olduğu bir Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceklerini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Bu benim namus borcumdur. Bunu yapacağız. Bunu el birliğiyle yapacağız. Belediye başkanlarından iki temel şey istiyorum. Nerede olursa olsun, ister Erzurum'un Çat belediye başkanı, isterse İzmir'in Anakent Belediye Başkanı olsun. Bir, seçildiğiniz andan itibaren hiçbir ayrım yapmadan, hangi partiden olursa olsun ayrım yapmadan herkese hizmet götüreceksiniz. O AK Parti'li, o MHP'li, bu Saadet Parti'li, bu İYİ Parti'li, yok böyle bir şey. Biga'da kim yaşıyorsa, hangi partiden olursa olsun, her Bigalıya eşit hizmet götürecek ve bütün Bigalıların gönlünü kazanacak. Benim birinci arzum bu. Bizde ayrılık gayrılık, vatandaşı ötekileştirme yoktur. Biz Kuvayımilliye geleneğinden geliyoruz. O nedenle ayrımcılık bizim kitabımızda yoktur. İki, harcadığın her kuruşun hesabını millete vereceksin. Az önce baktım, yaptığı yatırımları, bütçe büyüklüklerini Bigalılar ile paylaşıyor. O nedenle benim söylediğim, kendisinin de kabul ettiği ve sizin için verdiği hizmetler dolayısıyla kendisine teşekkür ediyorum."
Kendilerinin belediyecilik anlayışının diğerlerine benzemediğini bildiren Kılıçdaroğlu, "Biz farklıyız. Bizim bir özelliğimiz var. Biz, kul hakkı yemeyiz. Her kuruşun hesabını veririz. Biz, dürüst siyasetin olması gerektiğini her ortamda savunuruz. Biz aynı zamanda kadın erkek eşitliğini de savunuruz. Kadınlardan daha çok muhtar, milletvekili, belediye başkanı olmasını isteriz. Kadınlar siyasete girsinler, daha fazla yer alsınlar. Kadın erkek eşitliğini savunmak da bizim görevlerimizden biridir." diye konuştu.
Törene, CHP Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun, Muharrem Erkek, CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Serdar Soydan, CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, İl Başkanı İsmet Güneşhan ile Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Biga Belediye Başkanı İsmail Işık ve vatandaşlar katıldı.
Son Dakika › Güncel › Biz Halktan Yanayız, Halk Gibi Yaşamak İsteriz' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?