Ünlü yazar Buket Uzuner, opera ve balenin kültür hayatını zenginleştirdiğini belirterek, "Gençliğimde ailemle birlikte tiyatroya, operaya ve baleye giderdik. Opera köylü İtalyanların takunyalarıyla gidip dinledikleri çok sesli müzik türüdür. Başkalarının türkülerini dinlemek bize zenginlik katar. Biz kendimizi çok zengin hissederdik. Ailem zengin değildi ancak kültürel zenginliğimiz vardı. Kuzenlerimin paltoları küçüldüğünde ben giyerdim." dedi.
Bağcılar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün davetiyle Bağcılar Abdurrahman Nermin Bilimli Anadolu Meslek Lisesi Salonu'nda konferans veren Uzuner, yaşadığı tecrübeleri paylaştı. Öğrencilere çok kitap okumaları tavsiyesinde bulunan Uzuner, "Kitap okuyan insan karşısındakileri düşünür, onlarla empati kurmaya çalışır. " dedi. Ülkemizde 'edebiyat yapma' diye alışıldık bir sözün bulunduğunu da vurgulayan Uzuner, "Karşınıza bir kadın çıkıyor ve 'edebiyat hayatınızı nasıl güzelleştirir' diyor. Siz de bana içinizden 'edebiyat yapma' diyebilirsiniz. Ama benim işim edebiyat yapmak. " diye konuştu.
Çocukluğunda bir dünyayı gezmek bir de hayatını kazanmak hayali olduğunu belirten Uzuner, annesinin kendisine okuduğu Fransız Yazar Victor Hugo'nun "Sefiller" adlı romanındaki yetim kız çocuğu Cosette'ten çok etkilendiğini ve onu arka sokakta yaşayan birisi zannettiğini anlattı. Uzuner, şöyle konuştu:
"Bir Fransız erkek yazar, yetim Hıristiyan bir kızın ihtiyacı olduğu baba şefkatini anlatmıştı." dedi.
İyi bir yazar olmak için herkesin diğer insanları iyi anlayabilmesi ve iyi anlatabilmesi gerektiğini de vurgulayan Uzuner, "Her şeyi önyargısız anlamaya çalışmalıyız. Dünyanın en zayıf insanı başkalarını iyi anlayamayan insandır" dedi.
"KUZENLERİMİN PALTOLARINI GİYERDİM"
Orta halli bir ailenin çocuğu olduğunu kaydeden Uzuner, ancak ailesinin kültürel olarak zengin olduğunu vurgulayarak, "Tiyatroya, operaya ve baleye giderdik. Opera da köylü İtalyanların takunyalarıyla gidip dinledikleri çok sesli müzik türü yani onların türküleri. Başkalarının türkülerini dinlemek bize zenginlik katar. Biz kendimizi çok zengin hissederdik. Ailem zengin değildi ancak kültürel zenginliğimiz vardı. Kuzenlerimin paltoları küçüldüğünde ben giyerdim." diye konuştu.
"YOKSULLUK ENGEL DEĞİLDİR"
Çok zeki ve akıllı çocuklar için yoksulluğun bir engel teşkil etmediğini de kaydeden Uzuner, onların mutlaka zekaları, çalışkanlıkları ve iyi niyetleriyle öne çıkacaklarını savundu. Öğrencilere yaptıkları işi iyi yapmaları tavsiyesinde de bulunan Uzuner, şöyle konuştu:
"Taş veya ahşap oymayı seviyorsanız belki dünyanın en önemli tasarımcısı olabilirsiniz. Ona devam edin.. Anneniz, babanız sizin iyiliğiniz için 'mühendis ol, doktor ol' diye dürtebilir. Hayır, siz o yapacağınız işte çok mutlu olduğunuzu gösterirseniz, dünyanın en önemli tasarımcısı gelir sizi bulur, parlarsınız"
"BİR ELMAYLA GEZDİM BANKLARDA YATTIM"
Üniversitede moleküler biyoloji okumaya heves ettiğini anlatan Uzuner, dereceyle liseyi bitirdiğini de belirterek, iyi puan almasına rağmen DNA sarmalına aşık olduğu için bu alanda ihtisas yapmak istediğini söyledi. Dünyayı gezmeyi de çok istediğini anlatan Uzuner, "Değişik üniversitelere burs için başvurdum. Mektup yazdım. Sonunda Norveç'teki bir üniversiteden burs kazandım. Oraya gittim, bebek bakıcılığı, garsonluk, çevirmenlik yaptım. Avrupa'yı tek biletle gezdim. Tek başıma bir kız olarak Avrupa'yı gezdim. Bir elmayla bir gün banklarda uyudum. Unutmayın mutluluk zengin olmakla ilgili değildir. Sabancı ölmeden önce keşke bu kadar çok arabam olmasa oğlum sakat olmasa arabaya, bisiklete binebilseydi' demiştir. İnsan hayal ettiklerini yaptığında mutlu oluyor. " şeklinde konuştu.
"OKUMAK EMPATİ YAPMAYI ÖĞRETİR"
Dostoyevski'nin Suç ve Ceza adlı romanından da bahseden Uzuner, fakir bir delikanlı olan Raskolnikov'un bir tefeci kadını öldürmesinden de bahsederek, "O delikanlı yaptığı şeyin ardından vicdan azabı duyuyor. Romanın okuyucuyu düşünceye sevk ettiğini de vurgulayan Uzuner, "O romanı okumuş birisi bundan sonra kendisine ve çevresine Kuzey Kore'nin diktatörü dahi olsa 'neden bunu yapıyor' diye düşünür. Siz empati yaparak kendinizi başkasının yerine koyabiliyorsunuz." dedi. Uzuner, İngiltere'de kişi başına düşen gelir gibi kişi başına düşen roman kadar da gelişmişlik endeksi verildiğini kaydetti.
Madrid'e ilk gittiğinde yazar Cervantes ile Donkişot ve Sanço Panço'nun heylekinin önünde üç gün durduğunu da anlatan Uzuner, kendi roman kahramanı olan bir kadın cinayetini araştıran kadın gazeteciden de bahsetti. Türkiye'deki kadın cinayetlerine dikkat çeken Uzuner, "Günde beş kadının öldürüldüğü bir ülkede kadın olmak ne kadar zor. Bu çok büyük bir utanç. Eğer günde beş erkek öldürülüyor olsaydı bu ülkede bir gecede kanun çıkar ve durdurulurdu. Bunlar bizim kadınlarımız. Bulgaristan sınırlarından çıktığınızda bunu soruyorlar." diye konuştu.
"YUNUSLAR İÇİN ÇALIŞIYORUM"
Beş ay önce Yunus parklarının kaldırılması için bir kampanya da başlattıklarını anlatan Uzuner, şunları söyledi:
"Onlar gözle değil sesle görüyorlar. Beyinlerinin ön lobundaki frekanslarla yönlerini buluyorlar. Havuzdaki şiddetli dalgalar onların beyinlerine hasar veriyor. Sonunda bu hayvanlar çıldırarak ölüyor." Uzuner, bir veteriner olan okuyucusundan da yunuslarla ilgili önemli bilgiler edindiğini ifade ederek, "Bir yunus intihara karar verdiğinde onu kimse durduramazmış." dedi.
Konferans sonunda Bağcılar İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Aziz Erdoğan, Uzuner'e bir çiçek verdi. Uzuner de öğrenciler için kitaplarını imzaladı.
Son Dakika › Güncel › 'Bebek Bakıcılığı Yaptım' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?