Diyanet İşleri Bakanı Mehmet Görez Çin ziyaretinin ardından açıklamalar yaptı. Gerçekleşen ziyaretin barışa ve dostluğa hizmet etmesini arzu ettiğini ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Başkanlık olarak son yıllarda gerek Müslüman ülkeler gerekse Müslüman azınlıkların bulunduğu ülkelerle kurulan ilişkilerin önemli ölçüde geliştirildiğini kaydetti. 2013 yılının Çin'de Türk yılı ilan edilmesi nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen etkinliklere de değinen Başkan Görmez, şunları söyledi;
"Diyanet İşleri Başkanlığı olarak iki ülke halklarının birbirlerini tanımalarını hedefliyoruz…"
Geçtiğimiz yıl Türkiye'de Çin yılı nedeniyle birçok etkinlik düzenlendi. Bunlar arasında "Çin'de İslam Kültür Sanat Eserleri Sergisi" de vardı. Bu yıl ise Çin'de Türk yılı olmasından dolayı çeşitli etkinlikler düzenleniyor. "Türkiye-Çin İslam Kültür Sanat Eserleri Sergisi" bunlardan bir tanesidir. Bu birliktelik iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendiren önemli bir karardır. Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak iki ülke halklarının birbirlerini daha yakından tanımalarını hedefliyoruz.
"Erkeklerin doğru dini bilgiye sahip olması ne kadar önemliyse kadınların doğru dini bilgiye sahip olması, bu dini eğitimi alabilmeleri de o kadar önemlidir…"
Çin ziyaretimize Sincan Özerk Bölgesi'nin Başkenti Urumçi'den başladık. Bölgede önemli görüşmelerimiz oldu. Sincan Uygur Özerk Bölgesi Valisi Nur Bekri'yle önemsediğimiz birçok konuyu görüştük. Sincan İslam Akademisi'ni ziyaret ettik. İslam Akademisi'nin müfredatının yenilenmesi, gelecek nesillere hitap edecek İslam dünyasıyla entegre olmuş bir yapıya kavuşması hakkında ve din eğitiminin sadece erkek öğrencilere değil, bayan öğrencilere de verilmesi konularını konuştuk. Erkeklerin doğru dini bilgiye sahip olması ne kadar önemliyse kadınların da doğru dini bilgiye sahip olması, bu dini eğitimi alabilmeleri de o kadar önemlidir. Bayan öğrenciler için de bir İslam Akademisi kurulması için istişarelerde bulunduk. Ziyaretimizin bölgede yankı bulması bizi son derece mutlu etti.
"Çinli yetkililerle iki ülke arasındaki kadim ilişkiler ve gelecekte sürecek ilişkilerimizi daha sağlam bir yapıya kavuşturulması konusunda görüşmelerimiz, fikir alışverişlerimiz oldu…"
Başkent Pekin'de de önemli temaslar gerçekleştirdik. Din İşlerinden sorumlu Başbakan Yardımcısı Liu Yandong Hanımefendiyle Sincan Uygur Özerk Bölgesi ve İslam Akademisi konularının yanında iki ülke arasındaki kadim ilişkiler ve gelecekte sürecek ilişkilerimizi daha sağlam bir yapıya kavuşturulması konusunda görüşmelerimiz, fikir alışverişlerimiz oldu. Çin Din İşleri Bakanlığıyla ve Çin İslam Cemiyetiyle görüşmelerimizde karşılıklı olarak yine aynı temennilerde bulunduk.
"Hadislerle İslam Külliyatı'nın Çinceye tercüme edilecek olması mutluluk verici…"
Türkiye'de 80 Hadis aliminin on yılda hazırladığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye'nin ilahiyat birikiminin on yıllık emekleri neticesinde ortaya çıkan 'Hadislerle İslam' kitabını Çin İslam Cemiyetine hediye ettik. Bu külliyatın Çinceye tercüme edilmesi iradesini de mutlulukla karşıladık. Bu arada bir noktanın altını çizmek istiyorum, Çin'de İslami dini yayınların ilk defa tercüme ediliyormuş gibi gösterilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Daha önce altı hadis kitabının ve birçok dini yayının çevrildiğini, bu konuda Çin'de büyük bir literatürün olduğunu biliyoruz. Temel İslami kaynakların Çinceye çevrilmesinden mutluluk verici ancak bunlar yeterli değil.
"13 asır boyunca Hui, Uygur, Çinli ve diğer etnik kökene ait Müslümanların inançlarını, dinlerini günümüze taşımalarında Çin medeniyetinin iradesini görmekten mutluluk duyduk…"
13 asır boyunca Hui Müslümanlarının, Uygur Müslümanlarının, Çinli Müslümanların ve diğer etnik grupların dini mabedlerini, inançlarını, dinlerini özgürce gelecek nesillere ulaştırmaları ve günümüze taşımalarında Çin medeniyetinin iradesini görmekten mutluluk duyduk. Farklı inançları, kültürleri, dinleri birlikte yaşatmaya katkı sağlayacak irade konusunda, birlikte hareket etme noktasında biz her türlü işbirliğine hazırız. Bu konuda ihtiyaçlar olduğunu kendileri de bizlere söylediler. Ortak yayınlar yaparak, sadece klasik kitapları değil bu çağa hitap eden İslami kaynakların tercüme edilmesi konusunda da her türlü birlikte çalışmayı kabul ediyoruz.
"Kadim Çin Medeniyetinin tecrübesiyle başka medeniyetleri mukayese etme imkanı bulduk…"
Yinçuan'da da önemli görüşmelerimiz oldu. İki ülke arasında düzenlenen etkinlikler bizi heyecanlandırdı. Bizi daha çok heyecanlandıran, kalbimde ve hafızamda kalacak olan Cuma namazını Hui Müslümanlarıyla birlikte kılmamızdı. Orada Müslüman kardeşlerimize hitap etme şansını bulduk. Kadim Çin medeniyeti tecrübesiyle başka medeniyetleri mukayese etme imkanı bulduk.
"Başta Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok yerinde Müslümanlar varoluş mücadelesi verirken burada Hui, Uygur, Han ve diğer etnik kökene ait Müslümanların var olması son derece önemlidir…"
Buradaki Müslümanlar 13 asır kendi ibadethanelerini, dinlerini korumuş olmaları mutluluk vericidir. Başta Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok yerinde Müslümanlar varoluş mücadelesi verirken burada Hui, Uygur, Han ve diğer etnik kökene ait Müslümanların var olması son derece önemlidir. Bundan sonra yapılacak olan İslam dünyasıyla entegre olarak, İslam dünyasında olup bitenlerden haberdar olarak ve iyi ilişkiler geliştirerek gelecek kuşaklara nasıl bir İslami yaşam modeli bırakılması konusunda çalışmalar yapılmalıdır.
Doğrusu Çin medeniyetinin, Çin ülkesinin bu ayrıcalığı sadece kadim tarihe ait değil, bizim son yıllarda şahit olduğumuz, bu iradenin yeni dönemlerde de var olduğu, hem özgürlükleri geliştirmek açısından hem de bu çok dinli yapıyı daha ileri aşamalara götürmek için niyet ve irade içinde olduğunu görmekten mutluluk duyuyoruz. Son yüzyılda elbette kapalı dönemler olmuştur. Ama geleceğe daha emin adımlarla yürüyebilmek için bu çok dinli, etnik yapıyı koruyabilmek için özgürlüklerin önünü açmak ve dünyayla daha entegre olmak için çaba içinde olduklarını görmekten mutluluk duyduk. Ayrıca diğer Müslüman ülkelerle de işbirliklerini geliştirdiklerini biliyoruz.
"Tarihte ipek yolu nasıl iki ülke halkını birleştirdiyse şimdide halklarımız arasında gönül köprüleri olmasını diliyorum…"
Tarihte ipek yolu nasıl iki ülke halkını birleştirdiyse şimdi de halklarımız arasında gönül köprüleri olmasını diliyorum. İlişkilerimizin daha somut adımlarla, din hizmetleri, din eğitimi ve dini yayınlar alanında burada görev yapan din görevlilerinin hizmet içi eğitim almaları önem arz ediyor. Bu konuda da biz her türlü işbirliğine hazırız. Çin ile Türkiye arasında 40 yıldır süren siyasi ve ekonomik ilişkiler var, bunlar elbette önemlidir ancak kültürel ilişkiler de son derece önemlidir. Bizim Çin'le ortak akrabalarımız, ortak dindaşlarımız var. Ortak akrabalarımız ve dindaşlarımız iki ülke arasında asla sorun olmamalı bilakis iki ülke arasında köprü vazifesi görmelidir. Bu ortak akrabalarımız ve dindaşlarımız hiçbir ayrılığa gayrılığa ve soruna sebep olmamalı, tam aksine dostluğun ve kardeşliğin pekişmesine vesile olmasını diliyorum. Bizim çalışmalarımız bu yöndedir.
"Ülkeler arasındaki en hassas ilişkilerin dini ilişkiler olduğunu düşünüyorum…"
Ülkeler arasındaki en hassas ilişkilerin dini ilişkiler olduğunu düşünüyorum. Tüm dünya farklı kültürleri, medeniyetleri, dinleri birlikte yaşatma konusunda bir krizle karşı karşıyadır. O yüzden dini kurumların, müesseselerin bunu gerçekleştirmesi için farklı kültürleri, dinleri yan yana yaşatma noktasında ilişkiler geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizim geliştirdiğimiz kültürel ilişkilerin daha kalıcı olacağına inanıyorum. Bizim geliştirdiğimiz ilişkiler sadece iki ülke arasındaki ilişkilere değil, insanlık barışına katkı sunacaktır.
"İslami eserlerin tercümesi konusunda kısa, orta ve uzun vadede çalışmalar yapılabilir…"
Dini yayınların tercümesi konusunda imzaladığımız protokolümüzde madde var. Kısa, orta ve uzun vadede çeşitli çalışmalar yapılabilir. Kısa vadede eğitim kurumlarının müfredatına yönelik ders kitaplarının tercüme edilmesi, Türkiye'nin ilahiyat birikiminden faydalanılması yerinde olacaktır. Orta vadede ise pek çok kitabın tercüme edilmesi, temel İslami kaynakların tercüme edilmesi yapılması gerekendir. Uzun vadede ise halk kitlelerinin rahatlıkla okuyup anlayabileceği, camilerde imamların cemaatine okuyabileceği İslami eserlerin tercümesidir.
Çin'deki İslami eserlerin de Türkçeye çevrilmesi gerekmektedir. Biz pek çok kültürden kitaplar tercüme ettik. Çinceden çevrilecek İslami kitaplara ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum. Dünyadaki bütün zenginliklerini barındırmamız ve taşımamız önemli olacaktır.
Son Dakika › Güncel › Başkan Görmez Çin Temasları Hakkında Değerlendirmelerde Bulundu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?