Başkan Recep Tayyip Erdoğan büyükelçilere seslendiği konuşmada tarihe 5 Nisan Kararları olarak geçen 1994 ve 2001 krizine gönderme yaptı. Peki bu iki krizde ne olmuştu? Ekonomik krizi ortaya çıkaran sebepler neler? Türkiye bu krizlerden nasıl çıktı? İşte 1994 ve 2001 krizleri.
1994 yılının başına gelindiğinde, Cumhuriyet tarihinin en büyük cari açığı ve kamu açığı makroekonomik dengesizliklerin boyutu görmek açısından yeterlidir. Orta-uzun dönemde sürdürülemeyecek olan bu yapı ve politikalar 1994 yılı Nisan ayında içine düşülen iktisadi krizin oluşumundaki nedenlerdendir.
Aşırı spekülatif sermaye girişinin ekonomik dengeler üzerindeki olumsuz etkilerini Türkiye kadar ağır yaşamış olan bazı gelişmekte olan ülkelerde krizin ortaya çıkmasıyla birlikte alınan önlemler ile krizin daha hafif atlatılması mümkün olmuştur. Ancak Türkiye'de başvurulan uygulamalar ve iktisadi kararlar krizin boyutlarını arttırıcı etki yapmıştır.
1993 yılı ortalarında hükümet kamunun faiz yükünün çok yüksek olduğunu ve kısa dönemde uygulanacak politikaların faiz oranlarını düşürme amacını taşıyacağını açıklamaya başladı. Bu aşamada ekonomiye likidite enjekte edilmeye başladı. Ancak yüksek likidite ve düşmesi beklenen faiz oranları döviz talebini hızla artırmaya başladı.
Siyasi otorite dövize olan talebi yüksek döviz rezervlerini satarak sınırlamanın mümkün olacağı, bu şekilde piyasada dolaşan paranın İMKB'ye yönlendirebileceklerini varsayımıyla hareket ettiler. Bu varsayım iki nedenle geçerli olmadı. Bunlardan birincisi, büyük bankalar yüksek bir devalüasyon olacağı bilgisi ile hareket etmekteydiler. Diğer yandan İMKB o dönem için 52 milyon dolar gibi dar bir işlem hacmine sahipti ve piyasada dolaşan spekülatif sermayeyi mas etme kapasitesine sahip değildi.
Sonuç olarak Ocak 1994'te döviz kuru 19.000 TL/$ Merkez Bankası rezervleri 7 milyar dolar iken Nisan 1994'te döviz kuru 38.000 TL/$'a çıkarken, uluslar arası rezervler 3 milyar dolara düştü.
5 Nisan 1994'te hükümet dengeleri yeniden kurmak amacıyla yeni kararlılık önlemleri paketi ilan etti. Dövize olan akımı kesmek ve kısa dönemli kamu borçlarını ödeyebilmek için Mayıs 1994 tarihinde %400 faizli borçlanma kağıtlarını piyasaya sürmek zorunda kaldı. Dengeleri düzeltmeden yapay yolla faiz oranlarını düşürme çabası faiz oranlarında çok daha yüksek oranda bir sıçramaya neden olmuştu.
Sonuç, ücretlerin düşürülmesi, işsizlikte artış, yüksek bir devalüasyon ve üç basamaklı enflasyon döneminin açılması olarak kendini gösterdi.
O dönemde yaşanan siyasi istikrarsızlık 2001 krizinin en büyük nedenlerindendir. Özellikle Şubat 2001'de Milli Güvenlik Kurulu toplantısında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlatması ve daha sonra Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın anayasa kitapçığını bu kez Cumhurbaşkanı Sezer'e aynı karşılıkla fırlatması, aylar öncesinden sinyal vermeye başlayan krizi tetiklemiştir.
Piyasalar yaşanan bu siyasi gerginliğin ardından tabiri caizse ülke ekonomisi altüst oldu. Borsa yüzde 15 gibi tarihi bir düşüş yaşadı. 25 Şubat 2001'de gecelik faiz yüzde 7500'e kadar çıktı. Kamu bankaları büyük açıklar verirken, piyasa kontrol edilemez bir hal aldı. Bunun üzerine dönemin hükümeti piyasaları kontrol altına alabilmek için dalgalı kur sistemine geçti. Bu kararın ardından ABD doları 695 bin liradan 900 bin liraya yükseldi. Vatandaşı vuran kriz aynı zamanda yatırımcıları da vurmaya başladı. Tüm bunların sonucunda ülkede sermaye çıkışı hızlandı.
Yurtiçi sermaye çıkışı da krizin diğer bir nedenini oluşturdu. Piyasanın kontrol edilememesi yatırımcılarda güven kaybı ve panik oluşturdu. Kasım 2000 ile Eylül 2001 tarihleri arasında ülkeden ciddi sermaye çıkışları oldu.
Yatırımcıların paniklemesi ve güven kaybı yaşaması sebebiyle yurtiçinde hızlanan ve ciddi oranda artan sermaye çıkışı Türkiye genelinde bütçe açıklarının finanse edilememesi ve şirketlerin batmasıyla sonuçlandı.
Bütçe açıklarının finanse edilememesi ve reel sektörde ciddi düzeyde şirketlerin batması aynı zamanda ülkede milyonlarca kişinin işsiz kalmasına da sebep olmuştu. İşsizliğin tavan yaptığı ekonomide esnaflar kepenk kapatarak protestolar yapmaya başlamıştı.
Akıllarda kalan bu protestolardan en önemlisi hatta krizin simgesi, bir esnafın dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e yazarkasa fırlatmasıydı.
Ocak ve Eylül aylarında 14 bin 540 şirketin batması ve işsizliğin artması hane halkını darboğaza sokmuştu. Ülke genelinde azalan tüketim harcamaları şirketlerin üretimlerini ve personel sayılarını azaltmasına neden olurken bu durum işsizliği daha da artırmıştı.
Siyasi istikrarsızlık, yatırımcıların paniğe kapılması ve sermaye çıkışının ardından yükselen faiz oranları da krizin nedenleri arasındadır.
Bankacılık sisteminin kredileri fonlayamaması, yüksek faiz oranlarıyla nedeniyle tahvillere yatırım yapmayı tercih etmesi ve Merkez Bankası'nın yüksek faizler sebebiyle bütçe açıklarını finanse edememesi yükselen faizin sonuçlarındandır.
Kısmen Doğu Asya krizi ve 1998 Rusya krizi de yükselen ekonomilere sermaye akımlarının daralmasına neden olduğu için ülke ekonomisini etkilemişti. Diğer yandan daha da önemli olan 1999 Marmara Depremi de ekonomiyi olumsuz etkilemiştir.
Doğu Asya krizi ülke ekonomisini çok fazla etkilemese de 1998'de Rusya'da yaşanan kriz Türk ekonomisini olumsuz etkilemiştir. Bu tarihlerde net sermaye akımının negatif seyir izlemesi ve iç borçlanma faizlerinin yükselmesiyle, maliye politikasının sıkılaştırılması büyüme hızının düşmesine neden olmuştur. 1999 Marmara Depremi'de dış kaynak kullanımının artışı ve ekonominin küçülmesiyle sonuçlanmıştır.
Son Dakika › Güncel › Başkan Erdoğan'ın Bahsettiği 1994 ve 2001 Krizinin Nedenleri ve Sonuçları - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?